18.06.2015
Siyasal yaşamımıza 1964 ile 2000 arasındaki dönemde damgasını vurmuş bir siyasetçinin arkasından olumlu ve olumsuz söylenebilecek çok söz vardır. Ama gerek inançlarımız gerekse geleneklerimiz "Gidenin arkasından kötü konuşulmaz" kuralını bilincimize yerleştirmiş... Yazıya "Süleyman Demirel'e rahmet diliyorum" diyerek başlamak galiba en doğru olan davranıştır.
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2015/06/18/siyasetin-bir-yildizi-daha-sonsuzluga-kaydi
Yorum:
"Biz Demirel’iz" diyenler
Bir çok şeye düzenleme getirilen ülkemizde devlet erkanının törenlere katılma usulü de bir standarda oturtulsa hiç de fena olmaz. Geçtiğimiz hafta vefat eden Demirel’in cenazesine eksiksiz katılan siyasilerimiz herhalde şunu demek istiyorlar; Demirel’in siyasi hayatı boyunca yaptıklarını doğru buluyoruz, destekliyoruz, saygı duyuyoruz, benimsiyoruz ve ölümünü ülke için kayıp olarak görüyoruz, kısacası biz Demirel’iz.
Ben bu katılımdan bunu anlıyorum çünkü yakın zamanda hayatını kaybeden Kenan Evren’e taziye mesajı bile yayınlanmamışken, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel bile cenaze törenine katılmamışken Demirel’e bu denli ilgi gösterilmesinin başka bir açıklaması olamaz diye düşünüyorum. Hayır anlayamıyorum, Demirel'in yapıp da Evren'in geri kaldığı vatan hizmeti neydi ki Evren'e bu kadar keskin sınırlarla tavırlar alındı. Bu kadar yakın siyasi tarihi bile doğru yorumlayamayacaksak biz hakikaten kaybolmaya mahkuk olanlardan olacağız.
Evet, anladık siz Demirel’siniz.
Peki, Demirel’in kim olduğunu biliyor musunuz?
Bilmiyorsanız da merak etmeyin Demirel, bilmeyip de arkasına takıldığınız ötekilerden çok da farklı değildi. Yanlış kuyruğun kararlı adamları olmak ne büyük dalalet olsa gerek.