16/01/2014
Yazının Özeti: AK Parti’nin ve Erdoğan’ın ipini çektiler, AK Parti’nin cellatlığını Camaat’a verdiler. Cemaat'i intihara sürüklediler. Yazık.
Yorum:
Cemaat ve Milli Görüş
Mahir Kaynak’ın yazısı çıkmadı. Star yazarları arasında adı da silindi. Bu hafta sizinle Ahmet Taşgetiren’in işlediği cemaat ve AK Parti konusunu işlemek istiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi düşmanlığı içinde büyüdük. Üniversitede iken CHP aleyhinde hareket ettik. Mühendis olduğum zaman tarafsız olmuştum. Millet Partisi’ni tutuyordum. 60 müdahalesi olunca beni kamu görevinden uzaklaştırdılar. Oysa ben DP’den değildim. Menderes’i astılar. Oysa Menderes İslami hayatı yaşamıyordu, batıya kayıtsız şartsız tabi idi. 1960’larda kendi kendime sordum. Beni niye görevden uzaklaştırdılar, Menderes’i neden astılar, diye.
Çünkü CHP ve DP aynı yerden yönlendiriliyordu. Görünürde çatışıyorlardı oysa ikisi de İslamiyet’e oyun oynuyorlardı. Menderes’e verilen görev Türkiye’nin altyapısını yapıp efendilere rahatça Anadolu’yu işgal imkanını sağlamaktı. Oysa o Türkiye’yi ciddi ciddi kalkındırıyordu. Türkiye’yi tarım döneminden sanayi dönemine geçiriyordu. Parti’de Bayer grubu vardı. Koraltan, Köprülü; bunlar uysal masonlardandı. Partide kendi kedilerine iş yapmak isteyen Menderes kadrosu vardı; Zorlu, Polatkan ve İleri. İşte bunlar Menderes’le bir olmuşlar Türkiye’yi sanayi dönemine geçiriyorlar. İşte bunların ipleri çekildi. Birini hapishanede öldürdüler, çünkü isnat edebilecekleri bir suç bulamıyorlardı. Diğer üçünü de astılar. Böylece Türkiye’deki sanayileşme duracaktı.
Ne oldu? Demirel geldi Menderes’in başlattığı sanayileşmeye devam etti. Özal geldi devam etti, Erbakan geldi devam etti, Çiller devam etti, Erdoğan devam ediyor. Bir kadın olarak Çiller bile “İpimi koynumda taşıyorum.” dedi. Erbakan’la koalisyon yaptı.
Yeryüzünde mevcut bütün hukuk sistemlerinin dayandığı iki kitap vardır, Tevrat ve Kuran. Roma Hukuku, başlangıçta bir Yahudi olan Kıbrıslı Zenon’un Tevrat’ı laikleştirerek Roma’ya öğrettiği 12 levha kanunlarına dayanır. Sonra da zaten Justinianos(Jüstinyen) tamamen Tevrat ve İncil’e dayalı bir hukuk haline dönüştürmüştür. Ayasofya’yı inşa eden imparatorun eseridir.
Sermayenin tek rakibi ve galibi Kuran’dır. Bütün sorun Kuran’ın ortaya çıkmasıdır. İslamiyet’i batıya taşıyarak Sermaye dünyaya hakim oldu. Şimdi bu hakimiyeti sürdürebilmesi için dünyayı dinsizleştirmeyi denedi. Yirminci yüzyılda tüm dünyayı ateist yaptığını sandı. Beklenmedik olayla karşı karşıya kaldı.
60 Müdahalesi ile iktidara getirdiği askerler, dini ortadan kaldıracaklarına dine serbestlik verdiler. Şaşkına dönen Sermaye sonunda şuna karar verdi: İnsanlığı “Dinsizleştiremeyeceğim, hiç olmazsa şeriattan uzak tutayım.” ‘Dine evet ama şeriata hayır’ sloganı ile ortaya çıkan Demirel karşısında Akevler’in desteği ile şeriatçı Erbakan’ı buldu. Çatışma devam etti.
Erbakan bertaraf edilmeli ve şeriatçılık toprağa gömülmeli idi. Bunu askerlerle başaramayınca dini cemaatleri Erbakan’a karşı harekete geçirdiler. Nurcular, Süleymancılar, Nakşiler birlikte cephe aldılar. Demirel onları Erbakan’a karşı örgütledi. O gün Erbakan ve Demirel büyük siyasiler olduğu için görünürde Erbakan’la çatıştılar ama gerçekte İslamiyet’in genişlemesine imkan verdiler. Bize karşı, Akevler’e karşı cephe alan cemaatlere karşı biz cephe almadık. Onlar İslamiyet’e hizmet ediyorlardı. Varsın bizim aleyhimizde olsunlar.
Böylece cemaat ve tarikat ehli büyüdü. Erbakan devre dışı edilemedi. Akevler’le Adil Düzen üzerindeki çalışmalar devam etti. Bu sefer Milli Görüş’ü böldüler. AK Parti’yi güçlendirdiler. Biz buna karşı çıkmadık. Çünkü kurucu kadroyu tanımıyorduk. Yakın arkadaşlarımızdan idiler. Milli Görüş’e zarar verseler bile İslamiyet’e yararları olur. Bu sefer o kadro da büyüdü ve siyasette rakipsiz kaldı, dünya siyasetinde de söz söyleyecek hale geldi.
İşte şimdiki ip çekmeler budur. Bunları birbirleri ile çatıştırarak böylece artık görevleri biten bu iki İslami kuruluşu çökerteceğini sanmaktadır. Bu amaçla iki tarafta yerleştirdiği ajanlar, bu oyunları oynamaktadır. İki taraf da Demirel ve Erbakan’ın Özal ve Çiller’in gösterdiği beceriyi göstermediler. Gülen de gereksiz konuşuyor. AK Partililer de.
Bir siyasi oluş başladığı zaman düşmanlarına yetişinceye kadar birlik olurlar ve düşmanı bertaraf ederler. Böylece büyüyüp hakim olurlar. Rakipleri kalmadığı zaman da kendi aralarında çatışmaya başlarlar. Bu zannedildiği kadar kötü bir şey değildir. Bu çatışmada diğer bütün gruplar bunlara katılırlar ve eski ekoller ortadan kalkar. Cemaat’in de Milli Görüş’ün de temelleri Akevler’de atılmıştır. Kaynakları aynıdır. Kuran’ı asrın idrakine söyleterek üçüncü bin yıl uygarlığını kurmadır. Arada icraatlar olmuştur. Cemaat de Milli Görüş de işbirlikçi olmuşlardır ama ikisi de temelde İslamiyet’ten taviz vermemişlerdir.
Bu çalışma sonunda dünyada yalnız Milli Görüş ve Cemaat kalacaktır. Bu arada Adil Düzen çalışanları çalışmalarını tamamlayarak, üçüncü bin yıl uygarlıklarını kuracaklardır. Bu arada her iki taraf ajanları temizleyecek ve yeniden asıl görevlerine döneceklerdir.
Dinde söz Cemaat’in olacak, siyasette söz Milli Görüş’ün olacaktır.