17.08.2014
Siyaset mesleklerin en karmaşık içerikli olanı ve belki de en zorudur... Çıkar hesapları ile duygular, nefretlerle sevgiler, ihanetle sadakat birlikte rol oynarlar siyasette.
Ama toplumun bir kesimi siyaset mesleğini derinliğine pek inmeye gerek duymadan, gazete ve televizyon haberlerinden akıllarda kalanlara dayalı olarak, siyasete katılırlar... Özel yaşamlarındaki küçük sorunları çözmekten aciz olanlar masa başı gevezeliklerde başbakanları belirlerler, partilere seçim kazandırıp kaybettirirler ve hatta siyasi rejimi değiştirirler.
Manşetler hayatı yansıtmaz
Gazete sayfalarını hazırlayanlar da, köşe yazılarını yazanlar da, attıkları manşetlerle ve makaleleri ile siyaseti yönlendirdiklerini zannederler. Gerçek hayatın yansımaları genellikle magazin sayfalarına ve paparazzilerin gözlemlerine bırakılır.
Gazeteciliğimin ilk yıllarında Cumhuriyet'te yazı işlerindeki arkadaşlarla sohbet ederken o yaz tatilinde ne yapacağımızı, akşam hangi mekanda dağıtacağımızı, paramız olursa hangi marka otomobil alacağımızı konuşurduk... Ama ertesi günkü gazetede bunlar yer almazdı. Siyasetçilerin kavgaları, anayasa krizleri, devlet içindeki saflaşmalar, sağ ve sol üzerindeki çeşitlemeler manşet ve haber olurlardı.
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2014/08/17/siyaseti-geveze-azinlik-degil-sessiz-cogunluk-yonlendirir
Yorum:
Yerimizi biz belirleriz
Siyaseti, görünen çoğunluk değil, görünmeyen azınlık yönetir. Bu belirsizlikte tarafları seçebiliyorsanız, bir nebze iyi. Ne de olsa çoğu kez olayı kavramak bile bayağı zaman alıyor. Arada ince hesaplar oluyor, bazen hesap tutmuyor. Yönetenler de sürpriz yaşıyor, asıl o zaman keyifli oluyor. Evdeki hesap çarşıya uymayınca yeni sonuçlar yeni planları gerektiriyor, dengeler değişiyor. Başlar ayak, ayaklar baş oluyor. İşte bu çetrefilli döngüye siyaset deniyor.
Türkiye’de manşetler hayatı değil, öteki gündemi, hani şu uyutma amaçlı olan yalan gündemi yansıtıyor. Arka planda başka başka şeyler olurken biz başka başka şeylerle meşgul oluyoruz. Bu arada yasalar değişiyor, kadrolar yenileniyor, özelleştirmeler yapılıyor. Halkı uyandırmaya çalışan, uyanık tutabilmek için çabalayan yazarlar susturuluyor, bu yolla sesini duyurmak neredeyse imkansız oluyor. Ciddi boyutta bir ambargoyla karşı karşıya kalan bu insanları kimse konuşturmuyor. Ülkenin menfaatine bir şeyler söylemek, doğru tabiriyle hakkı söylemek bu ülkede öyle kolay değil. Bu yolun yolcularına bu ülkede çile var, ambargo var, dışlama var, alay var, küçümseme var ama incir çekirdeğini bile doldurmayacak bir bilgiye bile sahip olsan yeter ki fantastik ol, yerin hazır, rantın garanti. Nasılsanız öyle yönetilirsiniz. Biz de hak ettiğimiz gibi yönetiliyoruz çok da şikayete hakkımız yok.