10/08/2014
- Toprak, nüfus ve güç vaat edilir. Halkın din ve ırk birliği topluluğu güçlü kılar sanılır. Araplar güçlü, ABD de güçsüz olmalıdır.
- Topluluğu ırk veya din birliği oluşturmaz. Topluluğu siyasi güç oluşturur, bilgi sahibi güç güçlü topluluk yapar. Topluluğu oluşturan güç nedir? Bunu kurala bağlamak çok zordur. Tarihi gelişme topluluğu oluşturan güçtür ve her yer için farklıdır. Örnek olarak Türkiye Cumhuriyeti Sermaye’nin imparatorluğu yıkması sonucu Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. Dünyadaki bloklaşma Türkiye’yi yaşatmaktır.
- İnançlar ve gelenekler insan düşüncelerine etki eder. Ancak asıl topluluğu etkileyen, savaşı kazanan siyasilerin görüşleridir. Tartışılmaz bile.
- Topluluklar tartışılmaz inançlara dayanır. Bu inanç dini olmadan çok siyasidir. Şöyle açıklayabiliriz. İnanç sahibi küçük bir grup çıkar ve inancın gücü ile siyasi güç olur. Siyasi güç hakim olduğu alanlarda inanç birliğini sağlar. Kuran birincilere Mümin, ikincilere Müslim demektedir.
- Osmanlı imparatorluğu zengin ve geniş topraklara sahipti halklar arasında bir çatışma da yok ama yenildi. Çünkü aklını kullanamadı.
- Topluluklar doğar, yaşar, yaşlanır ve ölürler. Nasıl yaşlı bir insanı tıp yaşatamazsa, benzer şekilde ömrünü doldurmuş topluluğu da kimse yaşatamaz. O yıkılır, dağılır, yenileri gelir. Nitekim Türkiye güçlü bir devlet olarak gelişmektedir. Ortadoğu da yavaş yavaş ayılmaktadır.
-Ortadoğu’da mezhep ve ırk sloganlarıyla parçalanan topraklar, halkı savaştırıyorlar. Böylece halkı birbirine kırdırarak kendileri hakim oluyorlar.
- Karşılıksız dolar ile dünya ekonomisini eline geçiren Sermaye dolar gücü ile halkları birbirine düşürüyor, iktidarları indirip çıkarıyor. Bu, tarihi bir aşamadır. Biraz sonra karşılıksız para devreden çıkacak ve insanlık gerçek topluluklarla huzurlu hayata başlayacaktır.
-Tartışılmadan kabul edilenler gerçek olsa da halk nazarında kuşkuludur.
-Çoklu ilmi, mesleki, siyasi ve ahlaki sosyal grup oluşturmadığımız taktirde tartışma söz konusu olamaz. Merkezi yönetimlerle tartışma söz konusu olamaz. Hakemlerden oluşan bağımsız yargıyı kurmadıkça tartışma kavgalarla sona erer. Milli basının oluşmadığı bir ülkede halk esarettedir.
16/08/2014
Yeni Yapı
- Yeni yapılanmaya gidiyoruz. Bir parti aynı dünya görüşünü taşıyanlar tarafından kurulmuşsa ayrılanlar zarar vermezler. Farklı dünya görüşüne sahip kimseler tarafından oluşmuşsa bunları birleştiren unsur çekilince parti de dağılır. Erdoğan dünya görüşü bir olan kişilerin ortak lideri midir yoksa faklı görüşleri birleştiren biri midir? AK Parti’nin dağılması buna bağlıdır.
- AK Parti Milli Görüş’ün devamıdır. Büyüyen gücün karşısında onu dengeleyecek güç kalmazsa kendi içinden bölünür ve sosyal denge böyle sağlanır. CHP, MHP Ekmeleddin’in başkanlığında birleşir tek güç oluyorlarsa AK Parti de birliğini korur. Güçlü bir muhalefet çıkaramazlarsa AK Parti bölünür ve onlar yok olur.
- Olaylar tarih içinde akar. Kişiler akışı yönetirler. İstedikleri şekilde akmasını sağlarlar. Sovyet bloku komünist olduğu için ayrı güç olmuşlardır. Ayrı güç olmak için komünist olmuştur.
- Sermaye dünyayı kutuplara böler, onları çatıştırır, kendisi yönetir. Başlangıçta İslam’ın ve Hıristiyanların çatışması üzerine kurulan denge yirminci yüzyılda rejim üzerine oturtulmuştur. Bugün denge bozulduğu için insanlık yeni denge aramaktadır. Adil Düzen çoklu sistemde aramaktadır. Her ırkta ayrı grup olacaktır. İnsanlık merkezinden yönetilecektir. Denge savaşlarla değil, hakemlerle ve uygarlaşma yarışında kurulacaktır.
- Rejimlere dayalı denge bozulmuştur. Sermaye dolar gücü ile bunu yeniden elde ediyor. Yenerse kurulabilir.
- Dolar gücünün bir gecelik işi vardır. Rusya ve Çin anlaştıkları taktirde dolar yerine altın bonosunu kullanmaya başlarlar ve bu da Sermaye’nin işini bitirir. Biz bunu beklemiyoruz. Kooperatifler kuruyoruz. Dolar gücünü kooperatif dışında tutmaya çalışıyoruz. Parasız iş yapma sistemini geliştiriyoruz. Sermaye varlığını sürdürecek ama sömüremeyecek.
- Türkiye burada galip geleceğin yanında olmalıdır.
- Türkiye, Adil Düzen’in yanında olmalıdır. Mahir Bey güçlü tarafta olmayı yeğliyor.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Kim Galip Gelecek?
Yeryüzünde denge çatışma üzerine kurulmuştur. Güçler daima çatışırlar. Bu güçlerden hangisi galip gelecektir? Güçlü olan galip gelecektir sanılır. Gerçekte bu böyle olmamaktadır. Galip gelmenin sebepleri vardır.
a) Çatışmada er ya da geç haklı olan galip gelir. Haksız olan sonunda mutlaka yenilir. Sonra yeni zalim çıkabilir yeniden üstünlük sağlayabilir ama eski zalim ortadan kalkar. Bir daha ne komünizm ne de sosyalizm gelir.
b) Yenilikçi inkılapçı, tutucu yaşlıyı her zaman yener. Zaman gencin lehine yaşlının aleyhine gelişir. Uygarlaşmayı durdurmaya çalışanlar er ya da geç mağlup olurlar.
c) İç yapıları sağlam olanlar yenilseler bile sonunda yine onlar varlıklarını sürdürürler. Birinci cihan savaşında biz yenildik ama cumhuriyeti biz kurduk. Anadolu bizim oldu. Japonlar yenildi. Almanlar yenildi. Ama güçlü devlettirler.
d) Adil yönetimi kuranlar varlıklarını sürdürürler. Zalimlerin varlıkları kısa zamanda sona erer.
Şimdi şu soru sorulacaktır: Sermaye mi galip gelecek yoksa devletler mi galip gelecek?
a) Sermaye haksızdır. Karşılıksız para ile dünyayı fesada vermektedir.
b) Sermaye statükocudur yenilik aramıyor. Oysa devletler düzenlerini yeni kurmaktadırlar.
c) Devletler gittikçe demokrasiye doğru kayıyorlar, iç yapıları sağlamlaşıyor. Sermaye ise ekseriyet sömürüsünde ısrar ediyor.
d) Devletler halklarını memnun etmek için adil yargı sistemini geliştirmeye çalışıyorlar. Sermaye kaçıyor.
O halde gelecekte Sermaye mağlup olacaktır.
Taraf olmanın siyaseti:
1- İki grup çatışınca bizim için iki durum ortaya çıkar. Biz yenilecek taraf olunca onu galip getirme gücümüz var mıdır, yok mudur? Siyasetimizi ona göre düzenleyeceğiz. Zayıf taraf haklı ise onun tarafında olmalıyız. Böylece haklıyı galip getiririz. Haksız olan taraf zayıf ise biz onun tarafı olunca haklıyı mağlup ederiz ama güçlenince sonra o bizi ezer. Dolayısıyla zayıf taraf haksızsa biz taraf olmadan haksız yenilecektir.
2- Bizim taraf olmamız durumu değiştirmiyorsa tarafsız kalmalıyız. Kim galip gelirse onun yanında yer almalıyız. İstiklal savaşında İzmir’de bir Yahudi’ye sormuşlar: “Siz ne taraftasınız?” “Daha belli değil” diye cevap vermiş.
Mahir Bey’in güçlünün yanında olalım savı tamamen hatalıdır. Türkiye savaş değil barış taraftarı olmalıdır. Türkiye İslamiyet’i yani barışı dünyaya getirmelidir. Buna gücü yeter çünkü tarihin akışı böyledir. Türkiye istemese de bu böyle olacaktır. Türkiye bağımsız politika izlemelidir.