Bayramın ruhu
YUSUF KAPLAN
28 TEMMUZ 2014
İslâm'dan devşirdiğimiz ruhla zaman, mekân, dünya, kâinât, hayat ve nihayet bütün varlıklarla ilişkimizi yeniden gözden geçirme, sorgulama, muhasebe etme imkânına kavuştuğumuz üç aylık bereketli, kutlu ve ulvî arınış, silkiniş, var/oluş ve diriliş mevsiminin sonuna geldik. Bayram'la birlikte insanlar arasında, insanlarla kâinât ve diğer varlıklar arasında tam bir bütünleşme musikisinin coşkusu ve neş'esi yaşanıyor şu ân.
Allah'a hamd olsun. Saygı O'na. Bağlanma O'na. Sevgi O'na. Teslimiyet O'na. Sadece O'na teslim oluyor, bağlanıyor, kulluk ediyor ve sadece O'ndan yardım talep ediyoruz. O'nun dışında hiçbir güce, kudrete, kuvvete, boyun eğmiyor, bağlanmıyor, kulluk etmiyoruz.
Ne mutlu sadece O'na teslim olana ve özgürleşene! Ve ne yazık O'na teslim olamadığı için, O'ndan başka her şeye teslim olarak özgürlüğünü kolaylıkla hemen her şeye teslim edebilme aymazlığı içinde olana!
RUH ÜFLEYEN BİR MEVSİM
Bir iletişimci gözüyle bakıldığında üç aylık arınma, dirilme, silkinme, hatırlama, hatırlatma, muhasebe, murakebe velhâsılı oluş ve varoluş mevsimini birazcık farklı bir şekilde 'okumak', yorumlamak, anlamlandırmak mümkün.
Hadde hesaba gelmez, ölçülemez, ulvî, kuşatıcı bir imkânla karşı karşıyayız: Üç ay süren bereket, rahmet, haşyet, hasret ve mağfiret yüklü; hassasiyet gerektiren, oluş ve olgunlaşmamız için kendimizi hasr ve tahsis ettiğimiz, bize, müminlere mahsus ama mahsulünden bütün nebâtâtın, hayvânâtın, insânâtın ve kitâb-ı kâinâtın istifade edebildiği ucu açık münbit bir mevsim, bir iklimi bütün varlıklar olarak hep birlikte soluduk ve yaşadık.
Bu üç aylık kutlu mevsim, bir oluş ve varoluş vasatı ve vasıtası sundu bize. Hem vasat, hem de vasıta. Tüm diğer modern iletişim vasatlarından ve vasıtalarından ayrılan en önemli yanı bu: Modern iletişim vasatlarını ve vasıtalarını icat edenlerin iliklerine kadar yaşadıkları ontolojik güvensizlik duygusunun kaçınılmaz sonucu olan kontrol etme, ayartma, uzaktan kumanda ederek göz boyama, beyin yıkama ve zihin kirletme fırsatçılığını ve saldırganlığını püskürtebilme imkânlarına kavuşabildiğimiz, bizzat tecrübe edilerek yaşanan ulvî bir iletişim ve etkileşim vasatı ve vasıtasından sözediyorum. Hayatımızın her bir ânını etki ve kapsama alanına alan, herkesin doğrudan ama kendine özgü şekillerde yaşadığı, soluduğu bambaşka bir 'mekan'dan; bambaşka bir imkândan, bambaşka bir var/oluş'tan (kevn ve tekevvün'den)...
Bu mevsim, bu iklim müminlerin kalplerini birbirlerine bağlamakla, titreştirmekle kalmadı; aynı zamanda melekûtun, hayvanâtın, nebatâtın ve insanâtın 'aynı ortak dili' konuştukları, aynı bütünleştirici havayı soludukları ve birbirlerine soluttukları, aynı ulvî musikiye iştirak ettikleri, aynı kulluk mesajını ve şuurunu birbirlerine hatırlattıkları ulvî iletişim, etkileşim ve var/oluş imkânı sundu bize. Bizi Rabbimizle buluşturma ayrıcalığına kavuşturan, böylesi bir asaleti bize lutfeden bu kutlu mevsimde bu eşsiz imkânı hem kalp gözümüzle, hem de fiilen, fizikî olarak görebilmemiz, soluyabilmemiz, duyumsayabilmemiz mümkün olabiliyordu.
…………………………
Görüldüğü gibi bambaşka bir oluş (KEVN) ve varoluş vasatı ve vasıtası ile karşı karşıyayız. Zaman'a ve hayata ruh üflenen ve üfleyen kanatlandırıcı bir vasıta ve vasattan sözediyorum.
Artık bayramla birlikte var/oluşumuzun aynı ânda hem fizikî, hem de fizikötesi boyutlarını devreye girdirten bir İMKAN'ın, bir oluş ve varoluş imkanının, uygun bir 'MEKAN' oluşturularak MÜMKÜN kılınmaya çalışıldığı, herkesi ve her şeyi her daim TEMKİN'li, müteyakkız olmaya davet ettiği kanatlandırıcı, arındırıcı, düşündürücü, silkeleyici, uyarıcı, müjdeleyici, diriltici; kopan ulvî ağın uzuvlarını, unsurlarını birbirine muhkem bir şekilde yeniden irtibatlayıcı, tutuşturucu münbit bir iklimin meyvelerini, yemişlerini devşiriyor ve bütün müminler olarak sulhü, selameti, kardeşliği, yardımlaşmayı, neşeyi, coşkuyu hep birlikte pay ediyoruz aramızda ve bayramda bu bütünleşme musikisinin finalini hep birlikte ışıltılı bir ruhla yaşıyoruz.
Bu oluş ve varoluş imkanını ve mekanını ilkin kendimizle hesaplaşma, kendimizi olgunlaştırma, zaaflarımızı silbaştan yeniden gözden geçirme ve giderme, dolayısıyla hem içimizi, hem de dışımızı yeni bir icat, inşa ve imar ameliyesine tabi tutacak bir vasata ve vasıtaya dönüştürmeliyiz, bayram/l/a gelen barış, dayanışma, paylaşma ve kardeşlik ruhunun nimetini, kadrü kıymetini bihakkın müdrik olmalıyız diyor ve bayramınızı tebrik ediyorum.
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/bayramin-ruhu/55053
YORUM;
BAYRAM VE RÜYALARIM
Gençliğimde bazı rüyalar gördüğümü hatırlıyorum.
Bütün olumsuzluklar düzelmiş.
Tam bir cennet hayatı.
Üzüntü yok,kaygı yok,ölüm yok…
Aslında her insanın hülyası ve rüyası budur bence.
Ama bunun da bir bedeli ve mekanizması var.
İşte insan tekindeki hisler bu rüyalarda yansıyanlar.
Mekanizması ise fikirler…
“İmali fikir etmek”derlerdi eskiler.
Eksik olan tam da bu fikir-proje imal etmek.
Takılıp kaldığı insanlığın işte bu.
Akevler bunu 47 yıl önce görmüş ve işe koyulmuş
elhamdülillah.
Birinci merhale görmek.
İkinci merhalede çalışanlar
kervanına katılmak.
Üçüncü merhale ise vakti saatini gözlemek.
Allahtan duamız çalışanlarımızın sayısını ve semeresini
Bereketlendirmesi.
Siz o zaman görün gerçek bayramın ruhunun nasıl
Geldiğini ve gerçek inkılabı-değişimi…