Hz. Hamza'nın ruhu ile frekans birliğine girmek m
1058 Okunma, 1 Yorum
Mehmet Barlas - Sabah
Tayibet Erzen

Hz. Hamza'nın ruhu ile frekans birliğine girmek meselesi

22.02.2014

Size "Gerçek bilgiler" şeklinde sunulanları anlamakta zorlandığınız zaman, iki farklı tepki seslendirebilirsiniz.
Ya "
Bunları anlayamadığıma göre bende bir yanlışlık var" dersiniz.
Ya da "
Bana bu saçmaları gerçek bilgi şeklinde sunan kişide bir yanlışlık var" diye düşünürsünüz...
Çoğumuzun hayretle izlediği ve merkezinde dini olduğu iddia edilen bir cemaatin bulunduğu siyasal kafa karışıklığını izlerken, yukarıda sözünü ettiğim iki farklı tepkiden hangisini seçmek daha doğru olur acaba?
Cemaat holdingin yayın organında "
Erdoğan konuşurken çocukları TV'den uzak tutun" başlıklı bir haberimsi metin vardı dün... Bu metinde mesela şöyle cümleler vardı:
- Kaba söz, iftira, nefret, yalan ve toplum ahlakının hoş görmediği ifadeler, asla bir Başbakan'ın ağzına yakışmaz... Bu çocuklarımızın, gençlerimizin ruh sağlığı ve geleceği açısından son derece tehlikeli.
Onları korumak için RTÜK harekete geçmeli; halkı kin ve nefrete tahrik eden hakaretleri ve ayrımcılık içeren ifadeleri yayınlayan kanalları uyarmalı.


Bedduacının sözcüleri

Yerinden kalkıp kalkıp beddualar savuran ve çevresindekilerin de "
Amin" diyerek beddualarına katıldığı bir kişinin sözcüsü konumundaki bu yayın organında, Başbakan hakkında bu tür bir metnin yayınlanmasını acaba ne şekilde bir tepkiyle karşılarsınız?
Bunlara göre Başbakanın konuşmalarını dinlemek gerçekten çocukların ve gençlerin ruh sağlığını iyi etkilemiyor. Peki bu durumda çocukların ve gençlerin ruh sağlığını iyi etkileyen hangi tür yayınlara ve konuşmalara yer vermek doğru olur?


Küçük bir dünyadan alıntı

Acaba Fethullah Gülen'in "
Küçük Dünyam"ından alınacak şu metin bu tür yayınlara örnek olabilir mi? "Ankara'dan İstanbul'a geliyoruz...

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2014/02/22/hz-hamzanin-ruhu-ile-frekans-birligine-girmek-meselesi

Yorum:

‘Aşıklar kahvesinde siyaset’le nereye böyle?

Sayın Barlas’ın kullandığı ifadelerden tarafsızlığını yitirdiği, hükümet taraflı bir üslup kullanarak Başbakan’ın haklı, Gülen’in haksız olduğu sonucuna varmamıza sebep olduğunu söyleyebilirim.

Duruma bakacak olursak; bir ülkenin başbakanı çıkıyor, siyasi olsun olmasın, önemli olsun olmasın, gerekli olsun olmasın her konuda ama her konuda, üstelik bürokrasi ağzı kullanma kaygısı da gütmeden demeçler veriyor. İkili tartışmalara giriyor, dizi filmlerine atıflarda bulunuyor, kimse de çıkıp sormuyor; bu adam ne yapıyor?

Gerçekten sorulmakta bir hayli geç kalınmış bu soruyu sormak istiyorum: bu meydan okumalarla ergen atışması ve mahalle kavgası tadında devam eden siyasetle nereye varılma hedefleniyor?

Eğer bu kadar çaba bir dönem daha iktidar davasıysa, yazık gerçekten çok yazık çünkü buna hiç gerek yok. Halkın zaten öngördüğü şey gerçekleşecek, bu hükümet bir dönem daha ülkeyi yönetecek ama bizim derdimiz bu olmamalı, çıta bu kadar aşağılarda olmamalı.

Hükümet gündemini bu meselelerle çöplüğe çevirirken, malum diğerleri malı götürüyor, planları saat gibi işliyor. Ülkeyi ellerini hiç kirletmeden, kardeşi kardeşe vurdurarak dağıtmayı sonra da üzerine üşüşmeyi planlayanlar kim bilir ne zevkle bu tabloyu izliyorlardır. Kaybeden kim olursa olsun, ister cemaat ister hükümet onlar hep kazanan olacaklar. Bunu görecek kadar bile siyasi basireti olmayanlar ne diye siyaset yapıp, cemaat liderliği yapıp bunca insanın vebalini üzerlerine alırlar aklım almaz. Allah akıl melekesini kullanmayı ve basireti tez elden tüm liderlere ve kendini lider hissedenlere bahşetsin, Amin.

 

 

Tayibet Erzen


YorumcuYorum
Mete Firidin
24.02.2014
11:57

Yazının devamını ben vereyim:

"Kartal civarına kadar geldik. Hava hafif hafif yağıyordu. Oralarda çukurca bir yer varmış; tam biz oraya yaklaşmıştık ki, yağmur olanca hızıyla şiddetlendi. Rampanın dibine indiğimizde de bujileri su aldı ve araba stop etti. Bir-iki dakika içinde su kabardı ve bizim arabayı yüzdürmeye başladı... Koca otobüs ve kamyonlar dahi suyun yüzünde adeta saman çöpüne dönmüşlerdi. Frekans birliği Bir ara baktım büyük bir kalas bize doğru geliyor. Aklımdan, şu kalas bizim ile sütre arasında dursa hiç olmazsa araba kıyıdaki sütrelere çarpmaz diye düşündüm ve tam o esnada arkadaşlara "Dua edin" dedim. Kendim de "Ya Seyyidena Hamza! Ya Seyyidena Hamza!" diyerek o yüce ruhu, imdadımıza göndersin diye Cenab-ı Hakk'a dua ettim. Üzerimize doğru gelmekte olan kalas, yanımızdan geçerek gözden kayboldu... ...Büyük ve mukaddes ruhlar ceset kafesinden kurtulduklarında, adeta bir melek haline gelirler... Hele bunlardan, canlarını yüce, yüksek bir ideal ve davaya adamış olanlar, kendileriyle aynı düşünceyi paylaşanları Allah'ın izniyle her zaman destekler, onlara arka çıkar ve onları korurlar. Ama frekans birliği şarttır." Evet... Çocuklara ve gençlere "Frekans birliği" konusundaki bu tür aydınlatıcı konuşmaları dinletmek, onların aydınlanmalarını sağlayacaktır."

Neden Allah değil de Hamza? Neden mutlaka şirk? Neden ayetler varken kendince bir şey uydurmak ve bunu insanlara yutturmak?

Acaba bir gün İsa Crist'te yardıma çağrılacak mı?





Sayı: 245 | Tarih: 23.02.2014
Yusuf Kaplan
Türkiye'nin medeniyet yürüyüşünü durdurmaya hakkı
Ben'den biz'e geçmeden!
1330 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
İstihbaratı çok seven dindarlar
Tecessüs
1238 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
İhlassız İbadet ve Hizmet olmaz
Yorumsuz...
1157 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Çelişkiler
Sorunlar makroda çözülmez
1142 Okunma
5 Yorum
Süleyman Karagülle
Mehmet Barlas
Hz. Hamza'nın ruhu ile frekans birliğine girmek m
‘Aşıklar kahvesinde siyaset’le nereye böyle?
1058 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen


© 2024 - Akevler