20.07.2013
BİR kere başlarsanız...
-“Onların sayısı bin ise, bizim sayımız yüz bin” demeye...
-“Onların tepe gibi Taksim’i varsa, bizim dağ gibi Kazlıçeşme’miz var” demeye...
-“Onların yüzde bilmem kaçı varsa bizim yüzde 50’miz var” demeye...
-“Onların Twitter’ı varsa bizim besmelemiz var” demeye...
Kendinizi tutamaz, devamını getirirsiniz.
Mazlum maktulleri ayırmaya başlarsınız.
“Onların mazlum maktulleri/Bizim mazlum maktuller” demeye başlarsınız.
*
İşte demeye başladınız bile...
Diyorsunuz ki:
-Türkiye’nin dört-beş ölüsü var ama Mısır’ın 53 ölüsü var.
-Türkiye’nin ölüleri polise şiddet uygularken öldürüldü ama Mısır’ın ölüleri namaz kılarken öldürüldü.
-Türkiye’nin ölüleri için yer gök inletildi ama Mısır’ın ölüleri için bir şey denmedi.
(Bakınız: Başbakan Erdoğan’ın, Ankara’daki büyükelçiler için verdiği iftarda yaptığı konuşmada yer alan “Türkiye’nin öldürülenleri” ile “Mısır’ın öldürülenleri” arasındaki kıyaslama).
*
Eğer bir vicdan...
-Hem Mısır’da güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu hunharca, vahşice, barbarca katledilen 53 İhvan yanlısı protestocu için...
-Hem de Eskişehir’de sopalarla dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail için, gözü çıkanlar için, komadakiler için ve diğer maktuller için...
Aynı anda ve aynı şiddette kanamıyorsa...
Kimse kusura bakmasın, o vicdandan insanlığa bir hayır gelmez.
*
Ey “mazlum maktuller” arasında ayrımcılık yapanlar!
Ey “bizim maktuller/onların maktulleri” yaklaşımını devreye sokanlar!
Unutmayın:
Kenar-ı Nil’deki zulmün hesabını soracak olan “Adli İlahi”, kenar-ı Eskişehir’in de hesabını soracaktır.
Soracaktır çünkü...
“Adli İlahi”nin adaleti, sizin adaletinize benzemez.
Onun adaleti...
Zerre kadar şaşmaz, zerre kadar sekmez, zerre kadar taraf tutmaz.
Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23770263.asp
Yorum:
Zalim mazlum olmuş, mazlum zalim
Hep aynısı yapılır. Birisi çıkar, ortalığı birbirine katar, yakar yıkar. Ancak bu yakıp yıkan dövülürse, öldürülürse aniden mazlum olur.
El-insaf.
Birisi çıkar, birisini öldürür. Bu öldüren adam idam edilecek olur. Aniden mazlum olur. İnsan hakları devreye girer. Katil mazlum olur, hapislerde beslenir, sonra af ile çıkar. Öldüren mazlum, öldüreni öldürmek isteyen zalim olmuştur.
El-insaf.
Adam teröristtir. Bomba atar, adam öldürür. Sonra hapse girer. Başlar açlık grevine. O da ne! Bu katil olmuştur mazlum. Nasıl açlıktan ölebilir? İnsan hakları denen bir şey vardır, değil mi? Ya onun öldürdükleri. Onlar zalim olur, katil mazlum olur. Hatta devrin Cumhurbaşkanı onu affeder. Sonra afla çıkan bu terörist başka yerde intihar bombacısı olur, bu mazlum (!) bombayı patlatır, zalim halkı (!) öldürür.
El-insaf.
Gün gelir. Gezi olayları olur. Ortalığı yakıp yıkarlar. Polise saldırırlar. Dünyayı yıkarlar. Sonra onların burnu kanarsa polis zalim olur. Yakıp yıkanlar mazlum olur.
El-insaf.
Zalim mazlum olmuş, mazlum zalim olmuş.
Bıktık bunlardan.