31 Mart 2013
-Dünya ve Ortadoğu değişiyor, Türkiye de değişiyor.
-Daha iyiye doğru değişmeyenler helak olur. Daha demokratik, daha laik, daha liberal ve daha sosyal olanlar yaşar diğerleri yok olup gider.
- Ak parti sağı bölmek için oluşmuştur. İslamcı partilerin iktidara gelme ihtimali yoktur.
- 1933’e kadar İslamiyet’e karşı olan partiler iktidarda olmuştur. İnönü Mustafa Kemal’den daha dindardı. Menderes, İnönü’den daha çok İslamcı idi. Demirel Menderes’ten daha İslamcı idi. Özal Demirel’den daha çok İslamcı idi. Erbakan ve Tayyip onlardan daha İslamcılardı. Türkiye süratle İslamcı partilere doğru gitmektedir.
-Askerler, CHP yanlısı olarak darbe yaptılar. Ama sivil yönetime devrettiler.
-Askerler, CHP dışındaki partilerin memleketi sattıkları kanaati sebebiyle onu desteklediler. Sonunda İslamiyet’in Anayasa ekseriyeti ile iktidar olmasına izin verdiler.
-Komünizm, ırkçılık ve irtica tehlike kabul edildi. Yangını kendileri çıkardı. Halkı sağdan uzaklaştırmak istediler.
-Tekel sermayenin yönetime sanatı; bölme, birbirileriyle çatıştırma ve böylece yönetmedir.1950’den sonra Türkiye Avrupa’ya peşkeş çekildi. Asker buna direndi. Müslümanlar birlik yaptı. Bugün iktidardalar. Daha tehlike atlatılmış değildir.
-Kürtlerin kuruluşuna katıldıkları büyük devlet vardı. Küçük Kürt devleti kursalardı da yaşayamazdı.
-Kürtler hiç bir zaman ayrı devlet kurmak istemediler, Kürtler ellerinden alınan aşirete, örgüte karşı idiler, Kürtler ellerinden alınan İslami medreseleri istiyorlardı. Bununla beraber hiçbir zaman Kürtler PKK ile beraber olmadılar.
- Gayem onları devlet kurmadan rızaları ile vazgeçirmektir.
- Fransa AB’ye girmek için senelerce uğraşmıştır. Biz AB’de yer almak için kırk senedir yalvarıyoruz. Herkes birleşme çabasında, biz ise bölünme çabasındayız. İnsanlık, ülkeler, iller, bucaklar ve ocaklar iç içe örgüttürler. İnsanlığın ortak dili vardır. Bu Arapça ve Latincedir. Her devletin kendi devlet dili vardır. Her ilin de kendi yerel dilleri vardır. Her bucağın da ayrı dili vardır. Hatta bir ocağın bile ayrı dili olabilir. Devletin iki dili olamaz.
Tamamı için http://haber.stargazete.com/yazar/yeni-duzen-ve-burokrasi/yazi-740857
06/04/2013
Akil adamlar
-Akil adam ile derin devlet, devletin varlığını sürdüren atanmamış güçtür.
-Bir toplulukta taraflar çıkar iktidara talip olur. Halk bunlardan birilerini seçerek, kendilerinin seçtiği bu kimselere danışır. Onların resmi görevi, etiketi yoktur. Halk onların işaretine bakarak taraf olur. Bu zamanla kendiliğinden oluşan bir kuruluştur. İktidara talip olan kişilerden gelmez.
- Sovyetleri değiştiren derin güç olmuştur. Türkiye’de bu değişme olmadı.
- Bacanak olan Şevardnadze ile Gorbaçov ev sohbetinde iken Şevardnadze tarafından yardım isteme teklif edilir. Gorbaçov kabul eder. ABD’den 100 milyar dolar isterler. Vermez. Alman Başbakanı Kohl kendisi verir ve Sovyet inkılabı olur. Türkiye’de değişim Akevler’den başlamış, Milli Görüş’te ortaya çıkmıştır. Sonunda Evren ve Erbakan dediklerini fiiliyata geçirmiştir. Mustafa Kemal, İnönü, Menderes, Demirel, Evren, Özal, Erbakan, Çiller, Erdoğan böyle etkin güçler olmuşlardır. İnkılâplar böyle gerçekleşmiştir.
- Derin devlet iktidar karşıtı değildi. Öyle sanılıyordu.
- Yönetimde her zaman tartışma başlar. Kendiliğinden sosyal yapı içinde oluşmuş etkin güç kimi tutarsa o galip gelir.
- Derin gücün zararlı olduğu düşünüldü.
- Türkiye’de derin güç daima asker olmuştur. Türk halkının askere olan güveni her zaman sürmüştür. İnkılâplarla halkı darıltmış olmasına rağmen onun işaret ettiği iktidar olmuştur. Ordu da sermayenin etkisinde kalmıştır.
- Seçimleri derin güç devletin lehine yönlendiriyordu.
- Ordu İnönü’den sonra DP’yi destekledi. Çünkü dış güçler başkasına razı olmadı. Sonra adalet partisini destekledi. Sonra Özal’ı destekledi. Ecevit’le Erbakan’ı destekledi. Bugün de AK Partiyi desteklemiştir.
-Akil adamlar müessese olarak da, kişiler olarak da yerindedir. Ancak ABD’de bu kişiler açıklanamaz.
-Akil adamlar başkadır, saygın adamlar başkadır. Akil adamlar ilerisini görüp yöneticilere yol göstermelidir. Saygın adamlar ise halkı bir konuda veya siyasette yönlendiren kişilerdir. Saygın adamları başbakan değil, halk seçer. Başbakan bunları keşfeder, onlarla iyi geçinir, onları kendisine kazandırmak ister. Onlarla beraber olduğunu her zaman vurgular. Akil adamları ise kimse seçmez, Allah’ın kendilerine verdiği vergidir. Kendileri aktör olmazlar. Çünkü halk onları sevmez. Onlar ileride olacakları bildikleri için halkın hoşlanmadığı şeyleri ortaya koyarlar. İş adamları ve siyasiler bunlarla direkt veya endirekt irtibat kurar onların dediğini yaparlar. Erdoğan’ın seçtikleri akil değil, saygın kişilerdir.
- İş adamları veya siyasilerden ihanet edenler varsa bunlar etkisiz hale getiriler.
- Saygın kişiler, alim kişileri keşfeder halk durmadan onlara uyarsa o zaman ülke selamet yolunu tutmuş olur. Saygın kişiler kendilerini akil kişi sanıp kendi kafaları ile hareket ederlerse birlik sağlamazlar ve hem kendilerine hem de devletlerine zararlı olurlar.
- Derin devlet gizli değildir. Çalışmalar gizli olabilir.
- Mahir Kaynak’ın derin devlet dediğimiz ise ülkeye hakim olan güçtür. Bu yabancılarla işbirliği halinde olursa o devlet ömrünü sona erdirir. Derin güç yabancılarla dengeli çalışır. Türklerin derin gücü hep askerler olmuştur. Askerler asla ihanet içinde olmamışlardır. Dış baskılara karşı gerektiğinde boyun eğmiş olabilir. Bu hainliklerinden dolayı değil durumun gereği olarak yapılmıştır. Bugün çok derinden Türk devletine saldırı vardır. AK parti ve ordu el ele bu saldırıyı kendi taktikleri ile götürmektedirler. Başaracakları ümidindeyim. Sonunda Tük ordusu kendi itibarını bir daha kazanacaktır. Askerler şimdi hapishanede değil siyasi cephededirler. Komutanlarının emirlerine uyarak sabırla bekliyorlar. Ordunun teslim olduğunu zannedenler yanılgı içindedirler. Bu devletimizin sonu olur. Türkiye’nin daha görevleri var. İnsanlığa Adil Düzen’i sunacaktır. Bunu ordusu ile sunacaktır. Devletimizi yıkamayacaklardır.
Tamamı için http://haber.stargazete.com/yazar/akil-adamlar/yazi-742617
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Akil Adamlar Kavramı
Bir aile düşünün. Baba vardır, anne vardır, büyük baba vardır, büyük anne vardır. Çocuklar vardır. Örf de ve şeriatta bunların yeri vardır. Mesela ağabey babanın yerindedir. Bunun dışında Allah’ın kendisine verdiği kabiliyet nedeni ile aileye hakim olan kimse vardır. Sonunda onun sözü geçer. O bazen, hatta çoğu zaman en küçük kardeş olur. Çünkü ailenin olgunluk zamanında eğitim almıştır. Yenilikleri daha iyi görmektedirler. Aile fertleri saygınlıklarını yitirmeden onun dediklerini yaparlar. Devlet içinde de böyle kimseler vardır. Etkin kişilerdir. Sevmeseler de onun dediğini yaparlar. Mustafa Kemal zamanında etkin kişi mareşaldi. Sonra İnönü olmuştur. Sonra Erbakan olmuştur. Evren Erbakan’ı hapse attı ama onun programının yüzde seksenini yerine getirdi. Bugün böyle etkin kişi kimdir. Bunu bilemiyorum. Tayyip olaylara hakimdir. Kendi başına mı yoksa birinin etkisinde midir? Bize çok saygılı olduğu halde bizden uzak durması onu yönlendiren birilerinin olduğunu gösterir. Kimdir bu veya bunlar bilinmemektedir. Türkiye’yi onun görüşleri yönetmiyor. Öyle olsa şimdi askerler içeride olmaz. Başörtü sorunu hala çözülmedi. Kendisini kapatılmaktan yine askerler kurtarmışı. Şimdi PKK ile mücadele edenler hapishanededirler. PKK’lılar meydanda. Bu elbet onun aklı değildir.
Türkiye’nin akil kişileri kimlerdir?
Kenan Evren, Süleyman Demirel, Mahir Kaynak, Mümtaz Soysal , Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hilmi Özkök, Hayrettin Karaman akil kişilerdir. Erdoğan’ın doğrudan veya dolaylı olarak bunlara danışması onların görüşlerinden yaralanarak siyasetini belirlemesi gerekmektedir. Yoksa bilerek veya bilmeyerek dış güçlerin emrinde olan kişiler onun danışmanları olur ve onların dediklerini yapmaya başlar.
Akevler kadrosu Erbakan’ın akil kişileri arasında idi. Başbakanlığa onların aklı ile geldi, Adil Düzen sayesinde yükseldi. Ne var ki iktidar olduktan sonra onlarla ilişkiye ara verdi. 11 ay sonra o sebeple gitti. Evet kendisi çok akil bir kişi idi ama iktidarda olan peygamber de olsa danışacağı kimselere ihtiyacı vardır.
Bugün akil kişiler olarak takdim edilen kimseler akil değil, saygın kişilerdir. Onların görevi akil kişilerin ortaya koyduğu sonuçları benimseyip halka götürmedir. PKK sorununun çözümü için önce akil adamlara gerek vardır. Onlar çözüm önerilerini ortaya koyarlar. Sonra da saygın kadroya gerek vardır. Onlar da çözümü halka benimsetirler. İktidar ise halkın benimsediği çözümü uygular.
Şimdi bir adım atılmıştır. Saygın kişileri yanlış olarak başbakan seçmiştir. Oysa bu kişileri, siyasi parti başkanları, tarikat şeyhleri, işadamları (TÜSİAD, MÜSİAT) seçmeliydi. Akıl kişiler ise tarih seçer. Onları ortaya çıkarmak milli basının işidir. Milli basın olmadığı için onlar kenara itilmişlerdir. Devletin nasıl TRT televizyonları varsa, dergisi de olmalıdır. Akıl kişilerin görüşlerini onlar devamlı yayınlamalıdır. Onlara sorulmalı ve sorulanlara cevap verilmelidir. Buradaki akil kişileri bugün siyasi parti başkanları seçebilir. Bunlar, kendi başkanları olmalıdır. Aktif siyasetçi olmalıdır.
Akil kişiler arasında az sayıda da olsa yakın tanıdığım kimseler vardır. Benim onlara sevgim vardır. Ama onların bana saygıları yoktur. Ben yine de onlara öneride bulunayım. Siz yukarıda saydığım akil adam diye kabul ettiğim kişilere danışın, sorunları onlar çözsün, siz onları halka duyurun, iktidar da sizin halka kabul ettirdiğinizi yapsın. Siz akil kişi değilsiniz. Çünkü hiçbir çözümünüz yoktur. İçinizde akil olanlar olsa bile artık onlar akil grubunda değil, saygın grubunda yer alırlar. Hayrettin Karaman’ın yerinde olsaydım bunu kabul etmezdim. Çünkü o saygın kişi olanın ötesinde akil kişidir. Ben öyle biliyorum. Yanılmış olabilirim.
Cemil Çiçek önerilerime kulak asmadı. Kendisi uzlaşılmış bir anayasa hazırlayacaktı. Başardı mı? Aynı şekilde siz de bana kulak vermezsiniz ama sonunda patlamış bir balon olursunuz. Duam Erdoğan’ın uyanması, eskiden sermayenin yaptığı dolduruşun etkisinde kalarak bizden, Akevler’den uzak kalma gafletinde olmamasıdır. Akevler sadece tercümandır. Kuran’ın dediklerini size aktarmaktır. Bilgisiz beceriksiz bir tercümandır. Ama sizin başka bir tercümanınız yoktur. Onlara kulak vermemek demek Kuran’a kulak vermemek demektir.
Hazreti Muhammed’in Ebu Talib’i, Nuh’un oğlunu sevmesi gibi sizi sevdiğim için bu önerilerde bulunuyorum. Yoksa Adil Düzen onlar istemese de yeryüzüne hakim olacaktır. Bunu Akevler değil, O hakim kılacaktır.