19.10.2012
AMERİKA Başkanı Obama, başkan adayı Romney’ye...
“Hey Romney! Senin gramın ne, çapın ne ki koskoca Amerikan Başkanı’nı ekran tartışmasına çağırıyorsun” falan demeyi akıl edemediğinden olacak...
Çıktı Romney’nin karşısına... Hem de iki kez...
İlkinde ezildi, ikincisinde ezdi. Durum: Berabere...
*
Peki benzer bir demokratik tartışma bizde olur mu? Araya “gram” ya da “çap” gibi sözcükler karıştırılmadan bu iş başarılabilir mi?
Daha doğrusu...
2002’de Deniz Baykal’ın karşısına çıkan Tayyip Erdoğan, 2012’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkar mı?
Cevap veriyorum:
Çıkmaz.
*
Neden?
Korkudan mı?
Hayır.
Nedeni şu:
Erdoğan 2002’deki Erdoğan değil.
O artık kendisini “ligler üstü” görüyor, “dünya lideri” olarak konumlandırıyor.
İçinden “Kılıçdaroğlu gibi yerel bir siyasetçiyle ne işim olur benim” falan diyor.
Kılıçdaroğlu’nu küçümsüyor yani...
Ve karşısına çıkmıyor.
*
Oysa Tayyip Erdoğan gibi doğuştan münazaracı bir liderin, Kemal Kılıçdaroğlu gibi deneyimsiz bir lider karşısında ezici bir üstünlük sağlaması mukadder...
Ama Erdoğan kendisinden o kadar emin, popülaritesinin o kadar farkında ki...
Kılıçdaroğlu’nu ezerek elde edeceği puanlara bile zerre kadar ihtiyaç duymuyor.
“Ne diye ağrısız başımı ağrıtayım ki” diyor.
Eh, haksız da sayılmaz hani...
Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21731185.asp
Yorum:
Liderler birlikte ekrana çıkamaz
Yıl 1983, darbeden sonra üç yıl geçmişti. Demokrasiye dönüş için seçimler yapılıyordu. Seçimlere üç parti katılıyordu: Turgut Özal’ın partisi Anavatan Partisi, Necdet Calp’ın partisi Halkçı Parti, Turgut Sunalp’ın partisi Milliyetçi Demokrasi Partisi.
O zaman tek televizyon kanalı var. Ben ortaokul çocuğuyum. Televizyonda üç lideri bir araya getiren bir tartışma programı yapıldı. O programı seyrettiğimde Özal’ın seçimi kazanacağını o yaşımda bile anladım. Herkes anladı. Seçim oldu. Anavatan Partisi % 45 oy alarak büyük bir farkla seçimi kazandı.
Artık bu tür programları görmeyeli yıllar oldu. Hiç bir lider bir başka liderle karşılıklı tartışma ortamına girmiyor. Her biri kendi grup toplantılarında cevap veriyor. Sonra öbürü ona cevap veriyor, öbürü ona, öbürü ona ...
Çünkü karşılıklı konuşurlarsa demagoji yapamazlar. Yaparlarsa, demagojiyi yapan kaybeder.
Peki niçin o zaman hiçbir lider bunu istemiyor?
Çünkü hiçbiri sorulara tatmin edici cevap veremez.
Çünkü hiçbiri Adil Düzene ucundan yaklaşan bir öneri bile yapacak bilgiye sahip değil.
Çünkü hiçbirinin sorunların kalıcı çözümü için bir projesi yok.