Ruşen Çakır - rcakir@gazetevatan.com
05.11.2011
Bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 11 Ağustos 2009 günü partisinin Meclis Grubu’nda yaptığı ve bazı milletvekilleriyle Güneydoğu’da çok kişi ağlatmış olan konuşmasından bazı bölümleri hafızalarımızı tazelemesi için yayınlamak istiyorum. Konuşmanın tamamını http://www.akparti.org.tr/ak-parti-genel-baskani-ve-basbakan-erdoganin-ak-parti-tbmm-_6300.html bağlantısından okuyabilirsiniz:
“Türkiye son 25 yılını terörle, çatışmayla, olağanüstü hal ile, faili meçhullerle, boşaltılan köylerle, üzerine al yıldızlı bayrağımızın örtüldüğü tabut görüntüleriyle heba etmeseydi, bugün nerede olurdu? Eğer sorun daha ortaya çıkarken fark edilip gerekli tedbirler alınabilseydi. Eğer mesele büyümeden çözüme kavuşturulsaydı. On binlerce insanımız hayatını kaybetmeden, on binlercesi yaralanmadan, yüz binlercesi mağdur olmadan bu mesele suhuletle çözülmüş olsaydı, bugün Türkiye nerede olurdu?
Bu soruları çoğaltarak sormanızı istiyorum. Milletçe sormamızı istiyorum. Aziz milletimizin bu soruları sormasını, bu meseleyi objektif bir şekilde enine boyuna sorgulamasını rica ediyorum. Ne oldu, nerede yanlış yapıldı, nerede yanlış politikalar uygulandı, nerede yanlış tavırlar sergilendi. Bizim binlerce yıllık dostluğumuzun, akrabalığımızın, kardeşliğimizin kopacağına, çökeceğine, çürüyüp bozulabileceğine kim nasıl inanma cüretini gösterdi de, aramıza nifak tohumları ekme gayretine girdi? Bu iş bu kadar kolay mıdır?
Fuzuli’nin şiirleri nasıl ruhumuza hitap ediyorsa, Ahmedi Hani’nin dizeleri de aynı şekilde bizi duygulandırmıyor mu? Neşet Ertaş ‘Gönül Dağı’ dediği zaman her birimizin tüyleri ürperiyor. Aynı şekilde Şivan Perver Halepçe dediğinde, Hazal dediğinde gönül dünyamızın derinliklerine dalıyoruz. Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli, Karacoğlan, Pir Sultan bu toprakların mayasını yoğururken, Cudi’nin, Munzur’un eteklerinde dolaşan Dengbejler de aynı topraklara aynı kardeşlik mayasını atıyorlar. Horon bizim horonumuz. Zeybek bizim zeybeğimiz. Halay bizim halayımız. Zılgıt bizim zılgıtımız.
Bizi birbirimizden ayırmak kimin haddi?
Bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı üst kimliği altında yer alan her etnik kökendeki insan, Türküyle, Lazıyla, Kürdüyle, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, bizim kardeşimizdir, buna kimse gölge düşüremez.
Değerli kardeşlerim, evlat acısından daha büyük bir acı yoktur. Allah hiç kimseye bunu yaşatmasın, hiç kimsenin ocağına bu ateşi düşürmesin ama son 25 yıldır, ülkemin doğusunda, batısında, kuzeyinde, güneyinde nice annelerin, çalan her telefonla yürekleri ağızlarına gelmiştir.
Devamı için TIKLAYINIZ.
Yorum:
Çözüm’den haber var mı?
Yazarın başbakanın konuşmasından yaptığı alıntı çok iyi yapılmış bir analizi ortaya koyuyor. Yıllardır Türkiye’nin boğuştuğu terör belası ve etkileri bir güzel sayılmış. Bunlar zaten bilinmesine rağmen her duyulduğunda aynı etkiyi oluşturacak kadar dehşet gerçekler.
Konu iyi analiz edilmesine karşın çözüm adına tek bir satır yok. Gündem sıcakken her yerde iktidar kanadında ‘Ne pahasına olursa olsun!’ ifadesine rastlayabilirsiniz. Evet, her şeyi göze almış, kararlı ve inançlı bir hükümetimiz var diyebiliriz ama kabul etmek gerekir ki onlar da ne yapacaklarını bilmiyorlar. Yurt içinde ve sınır ötesinde tavizsiz bir operasyon dizisi gerçekleştirilse bile bu terörü yok eder, eder etmesine de bu bölgenin sorunlarını çözmeye yeter mi? Bence yetmez.
Şu an gerçekleşebilecek en önemli adım terörü durdurup kontrol altına almak olsa da bundan sonrası iyi düşünülmüş olmalı. Yani bölge halkı için terör baskılayıcı faktör olmaktan çıksa bile, özerklik sorunu devamlılığını koruyacaktır. Kimseye tek karış bile kaptırmadan, bölge bütünlüğünü koruyarak ancak özerkliğe de yer vererek oluşturulacak bir çözüm paketine ihtiyacımız var. Bu yapılırken bu kez tek kurşunumuzun olduğu ve Habur sınır kapısı rezaleti varı olayların yaşanmaması gerektiği bilinmeli, ölçü kaçırılmamalı.
Bu konuda 2009 yılında Süleyman Karagülle tarafından yazılan ve 526. Seminerde yer alan “AÇILIM, PKK VE GERÇEK ÇÖZÜM” adlı yazı çözüm adına gerçekçi bir bakış açısı içerdiğinden mutlaka dikkate alınmalı diye düşünüyorum.