Sağduyu kaybolursa
1147 Okunma, 0 Yorum
Fehmi Koru - Yeni Şafak
Ahmet Kirtekin

Sağduyu kaybolursa yandık

Her şey planlandığı gibi devam ediyor da, umarım sonu farklı olur... Bir ayda 40'a çıkmıştı şehit sayısı, dünkü karakol baskını sekiz şehit ve 14 gaziyle günlük şehit ve gazi kotasında büyük bir sıçrama yaptırdı. Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin (TSK) eli armut toplamıyor doğal olarak, girişilen karşı-saldırılarda yüzlerce PKK'lının öldüğü duyuruldu.

Abdullah Öcalan İmralı'daki mahpesinden 31 Mayıs sonrasında eylemlerin başlayacağını ilân etmişti; Genelkurmay Başkanlığı da önceki gün düzenlediği bilgilendirme toplantısında artacağı anlaşılan eylemlere karşı hazırlıklı olunduğunu duyurdu.

Eylemler şiddetini giderek artırıyor, tabii şiddete aynı dilden mukabele de giderek yeniden kural halini alıyor. PKK örgütü isterse bütün ülkeyi matem evine döndürecek çapta eylemler yapabileceğini ispat derdinde; her geçen gün bu yolda yeni örnekler ortaya koyuyor. TSK böyle ortamlarda ne yapması gerektiğini zaten biliyor; yılların tecrübesiyle teröriste göz açtırmayacak operasyonlara girişmesine şaşıran herhalde yok.

Eylemler arttıkça karşı-eylemler de tırmanacaktır.

1990'lı yılların bütününde biz bu süreci yaşamıştık; terör örgütü Türkiye'ye o günleri bir kez daha yaşatmaya kararlı görünüyor.

Tek bir farkla: 1990'lı yıllarda örgütün neden terörü yöntem seçtiği konusunda yapılan itirazlara verebileceği cevapları vardı; bugün "Abdullah Öcalan İmralı'da" dışında söyleyebileceği tek bir gerekçesi yok.

Henüz pek fark eden olmasa da, bu durum, PKK'yı şahıs-kültü örgütüne dönüştürüyor. Temsil iddiası olmayan, arkasında halk desteği bulunmayan bir örgüt olarak PKK, kendi başlattığı yeni şiddet ortamında boğulur.

Genelkurmay Başkanlığı adına yapılan açıklamada son eylemler ile İsrail arasında kurulan paralellik için 'gerçek dışı' tanımlaması kullanıldı. Demek askeri istihbarat eylemlerin ardında bu defa bir dış destek bulunmadığı kanaatinde; aynı açıklamada "ABD ile anlık istihbarat sorunsuz devam ediyor" bilgisi de verilmişti çünkü. ABD yok, İsrail de yoksa PKK'nın kendi başına verebileceği zarar herhalde sınırlı kalacaktır.

Oysa PKK ateşi bu defa öncekinden daha fazla yakıyor. Son zamanlarda özellikle tahkim edildiği bildirilen karakollara yapılan baskınlarda daha etkili sonuç alabiliyor terör örgütü. Bunu hiçbir yerden istihbarat ve lojistik destek almadan nasıl beceriyor?

Acaba devletin diğer istihbarat birimleri de Genelkurmay adına yapılan ve muhtemelen askeri istihbaratın değerlendirmesine dayanan "Bu eylemlerin ardında dış destek olmadığı" yolundaki tespiti paylaşıyorlar mı?

Bu sorumun sebebi, devletin sivil yöneticilerinin bir süreden beri arttığı görülen PKK eylemlerinin zamanlamasına ısrarla dikkat çekmeleridir. Tokat/Reşadiye'deki eylemle başlayan bu dikkat çekme, Mavi Marmara'da İsrail komandolarının kan döktüğü gün İskenderun'daki deniz üssüne yapılan saldırıyla devam etti. Başbakan Tayyip Erdoğan son konuşmalarında da aynı noktanın üzerinde duruyor.

İsrail'in kendisi de Türkiye'nin canını acıtmaktan kaçınmayacağı yolunda sinyaller vermiyor mu? Yönetim tarafından organize edildiği her halinden belli gösterilerde kullanılan söylem kulaklara hayli ters geliyor. Resmi ağızların bir "Oh" demediği kaldı artan PKK eylemlerinden sonra...

Devletin sivil ve asker unsurlarının terörle ilgili bir ortak dile ulaşmalarında yarar var.

O kritik soruyu sormak bile içimden gelmiyor; gelmiyor, çünkü bundan sonra ne olacağı o kadar belli ki... Şiddetin dilinin hâkim olduğu ortamlarda ilk zayiat sağduyu oluyor. Korkarım ki, bu kez de öyle olacak...

N'olur, sağduyudan fazla uzaklaşmayalım.

Fehmi Koru
f.koru@yenisafak.com.tr

20 Haziran 2010 Pazar

 

Yorum:

Siyaset yorumcuları bu tip durumlarda kimin kazandığını sorgularlar.

Türkiye’nin ekonomi ve dış politika konularında son altı ayda yaşanan gelişmelere daha dikkatli bakın. Ve bu tabloyu siyasete fatura edin. Rakamları toplamak kolay gelir bize, oysa Süleyman Karagülle matematiğin dört işlem ve parantezlerden ibaret olduğunu söyler, dört işlem bilindiğine göre asıl sorun parantezin nereye, nasıl konacağıdır.

 

Ahmet Kirtekin






Sayı: 54 | Tarih: 20.06.2010
Ahmet Hakan
Kemal Bey heyhat!
2311 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Türbanlı Memur
2154 Okunma
10 Yorum
Vahap Alma
Hayrettin Karaman
Eksen meselesi
1452 Okunma
2 Yorum
Hilmi Altın
Ruşen Çakır
Sil baştan
1391 Okunma
2 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Müslüman Siyonistleri Savunmaz
1348 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Uzağı Görmek
1299 Okunma
8 Yorum
Süleyman Karagülle
Ebubekir Sifil
Bari Bu Sefer.....
1283 Okunma
Zafer Kafkas
Zülfü Livaneli
Kimimiz öldük...
1263 Okunma
Ali Bülent Dilek
Dücane Cündioğlu
Hermafrodit kişiliğin yazgısı
1237 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Fehmi Koru
Sağduyu kaybolursa
1147 Okunma
Ahmet Kirtekin
Derya Sazak
sıcak yaz
1144 Okunma
Serdar Turan
Mehmet Altan
Toplam mevduatın yarısı 29 bin kişiye ait
1131 Okunma
Mehmet Hikmetumut


© 2024 - Akevler