Niçin Kendimizi Sorgulamıyoruz?
869 Okunma, 1 Yorum
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
Emine Hocaoğlu

06 Nisan 2013

Halkın büyük kısmı doğru dürüst dini eğitim alamadı,milyonlarca insanımız en basit ve temel ilmihal bilgilerinden mahrum. Bir kısım halk ve gençlik az buçuk dini bilgiye sahip ama o bilgilerin bir kısmı negatif.

Farmason Cemalettin Afgani taraftarları her Müslüman kendi kafasına göre içtihat yapabilir diye bozuk bir çığır açtılar.

Ehl-i sünnet İslamlığında içtihad makamı din âlimliğinin ve fakihliğinin en yüksek derecesidir. Bırakın önüne gelen Müslümanın içtihad yapmasını, nice büyük âlimler bile yapamaz.

Zamanımızda yine önüne gelen fetva vermeye başladı. Bazıtelevizyonlarda gülünç, gayrı ciddi din programları yapılıyor, bol keseden, işkembe-i kübradan fetvalar veriliyor.

Bu reformcu, modernist, mezhepsiz ilahiyatçıların fetvaları kesinlikle kabul edilmemelidir.

Prensip itibariyle din konularında, bozuk ilahiyatçılara başvurulmamalı, onlardan fetva istenmemeli, verdikleri fetvalara itibar edilmemelidir.

Fetva verebilmek için icazetli din âlimi ve fakih olmak gerekir.

Bir müftü kendi kafasından fetva veremez. Muteber din, fıkıh, fetva kitaplarına müracaat etmesi gerekir.

Verilen fetvaların altında mutlaka kaynak gösterilmelidir.

Zaruriyat-ı diniyyeye ve mevrid-i nassa aykırı fetvalar geçersizdir.

Dört hak Ehl-i Sünnet fıkıh mezhebinin üzerinde ittifak ettikleri müttefakun aleyh mesele ve hükümlere aykırı fetva verilemez.

Din konusunda işler o kadar sarpa sardı ki, halen yabancıbir ülkede oturan, kendisini peygamber ilan eden bir zatın davetçileri bile Türkiye’de cirit atıyor, konferanslar veriyor ve cahil halkı idlal ediyor.

Maalesef Diyanet bu konuda halkı uyarmıyor.

Bendenize, sen din hocası değilsin, dini konularda niçin bu kadar çok yazı yazıyorsun diyenler var. Muhterem ulema, fukaha, müftüler halkı uyarırlarsa bana iş düşmez. Lakin ortalıkta büyük bir sessizlik, nemelazımcılık var; bilmecburiye yazmak zorunda kalıyorum.

Bazı ilahiyatçılar kaderi inkâr ediyorlar. Kadere imanİslam’ın, imanın zaruri şartlarındandır. Kur’anla, Sünnetle ve icma ile sabittir.

İran’daki Şii devriminden sonra bazı Sünni gençler mu’ta nikahıyla gizlice evlenmeye başladı. Şu anda eski yoğunluk var mıdır bilmiyorum. Mu’ta nikahı dört mezhebe göre haramdır, yasaktır. Bu haram ve yasaklık Kıyamet’e kadar devam edecektir. Mu’ta nikahı yapan gençlerimizi kim uyaracak?

Sünni sorumluların bir kısmı bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Ehl-i Sünnet itikadını ve fıkhını korumak konusunda vazifesini tam yaptığını sanmıyorum.

Umre nafile bir ibadettir. Fıkıh kurallarına, İslam ahlakına, ihlasa uygun bir şekilde yapılırsa elbette sevap kazandıracak iyi bir ameldir. Lakin zamanımızda Umre ibadet olmaktan çıkartılmış, turistik bir seyahat haline dönüştürülmüştür.

Umre yapmak sünnettir, israf haramdır. Umre esnasında israf haramından kaçınmak gerektiğini Müslümanlara kimler, hangi kurumlar anlatacaktır?

Günlük namazları kılmayan fakat senede iki kez lüks Umre seyahati yapan Müslümana “Kardeşim önce namaza başlasan daha iyi olmaz mı?..”uyarısını kim yapacaktır.

Her sene mübarek Ramazan ayında bir yığın lüks, israf, aşırılık, haram eğlenceler ve etkinlikler yapılıyor. Bunlara kim dur diyecektir?

İstanbul’da çalgılı gazinolarda semazenler döndürülüyor. Sema etmek Tarikat-i Seniye-i Mevleviye’nin erkânındandır. Hiç çalgılı gazinoda semazen döndürülür mü? Bu konuda ilgililere kimler nasihat edecektir?

Birtakım cemaatler, tarikatler, dini gruplar banka, anonim şirket, holding gibi çalışıyor ve muazzam miktarda para topluyor. Bu para toplamaların hepsi Şeriata, İslam ahlakına uygun mudur?

Tesettür modası diye bir çığır açtılar ve gerçek tesettürünün canına okudular. Tesettür sektörü büyük bir endüstri haline geldi, yılda milyarlarca dolar dönüyor. Bu tesettür modası Kur’ana, Sünnete, Şeriata uygun mudur? Tek cümleyle şer’î tesettür müdür, şeytanî tesettür mü?

İmam-hatip liselerinde bütün öğrencilerin beş vakit namazı okulun mescidinde, okul imamının ardında topluca tek cemaat olarak kılmaları gerekmez mi? Bunu gerçekleştirmeyenleri kimler uyaracaktır?

İyi niyetli, temiz delikanlı imam-hatip lisesinin son sınıfına gelmiş Allahü Teala’nın ön dört sıfatını bilmiyor… Hepsi için söylemem ama öyle imam-hatip öğrencileri var ki, imam olup dört rekât namaz kıldıracak fıkıh bilgisine ve kıraate sahip değil. Çocuklarımız bu konuda niçin iyi yetiştirilmiyor? Bu soruyu kim soracak?

Maalesef biz Müslümanların büyük kısmı kendimizi ve ümmeti sorgulayamıyoruz.

Yazıyı bitirecektim hatırıma yeni bir soru geldi: Sabah namazlarında camilerimiz niçin boştur?.. Dindar denilen veya sanılan gençlerimiz sabah namazlarında niçin camilere gelmiyor?.. Sağa sola bakınmayalım, aynalara bakalım, o mübarek vakitlerde biz niçin camilerde değiliz?

Yazının devamı için;

http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Nicin_Kendimizi_Sorgulamiyoruz/14416#.UWF4rG1rPIU

Yorum:

Çözümü Duyurmak Zor

Televizyon kanallarına çıkan kişiler belli kişilerdir. Her kişiye söz hakkı verilmiyor. Özellikle İslami konularda halkı aydınlatacak kişilerin yer almadığı bir program yapılıyor.

Bu programlara sadece Ramazan ayında yer veriliyor. Konuları ise ya çok basit şeylerin soru cevap olarak sunulması ya da  Kuran şifreleriyle uğraşılması ve gelecekle ilgili yorumların yapılması şeklinde olmaktadır.

Kuran'da konuşulması gereken birçok konular olmasına rağmen böyle basit konularla halkı uyutmaktadırlar. Kuran' da anlatılan İslam toplum düzeni için konuşanlara hiç rastlamadım. İslamiyet denilince sadece namaz, oruç, hac ibadetleriyle her şeyin bittiği düşünülüyor. Toplumun refah içinde yaşaması için bir şeyler yapılmıyor. Faiz, hırsızlık, fuhuş, açlık, adalet  vb. bir çok konular Kuran'a ters olmasına rağmen bunlar çözümlenmemiştir. Çözüm yollarının neler olabileceği konular bile tartışılmıyor. Sanki  bu konuları görmezden geliniyor, yokmuş gibi davranılıyor. Gerçekten ortalıkta büyük bir sessizlik, nemelazımcılık olduğunu bir kez daha vurguluyorum.

Diyanet İşleri başkanlığı Kuran'da kura çekmenin haram olduğunu bildiği halde nasıl oluyor da hacca gitmek isteyenleri kura çekerek belirlediklerine şaşarım. Böyle bir kurum da bunu yaparsa başka söz söylemeye gerek yok sanırım.

Umre seyahatleri de teknolojinin gelişmesiyle yurt dışına yapılan seyahatlerden farksız duruma gelmiştir. Bunun önüne geçmek biraz zor sanırım.

Namaz kılmayı sadece  imam-hatip lisesine giden çocuklar için serbest olması yerine tüm öğrenciler için serbest olması daha uygundur. Öğrencilerimizden çok duyarlı olanları unutmamak gerekir. Kalifiye öğrencilerin yetişmesi her okul için geçerlidir. Sistem değişmedikçe bu durum değişmeyecektir.

 

 

 

Emine Hocaoğlu


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
08.04.2013
09:17

İNSANLARIN, İNSANLIĞIN VE ÖZELLİKLE DE "MÜSLÜMANLARIN" BİZE YANİ "ADİL DÜZEN"E KULAK VERİP GÖRECEĞİ VE KONUŞACAĞI, ARDINDAN UYGULAYACAĞI GÜNLER GELİR, İNŞAALLAH...





Sayı: 199 | Tarih: 7.04.2013
Mahir Kaynak
Yeni Düzen Ve Bürokrasi
Akil Adamlar Kavramı
1068 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Mehmet Barlas
Toplum yeni bir siyasallaşma sürecinin eşiğinde...
Adil Adamlar
1052 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Hülya Avşar’ı akil insan olarak seçmek
Akıllı insan
1051 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Yusuf Kaplan
Anakıta:'Baba'sız kıta Afrika
Fütuhat ama nasıl?
987 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Hüseyin Gülerce
"Akil İnsanlar" ne yapacak?
Papağanlık...
878 Okunma
1 Yorum
Zafer Kafkas
Mehmet Şevket Eygi
Niçin Kendimizi Sorgulamıyoruz?
Çözümü Duyurmak Zor
869 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu


© 2024 - Akevler