O halde onların yapmaları gereken nedir?
KUR’AN VE İLİM 762. hafta seminer çalışmamızdan aktarıyorum… Bizim Marx’ın anlayışından farkımız vardır. Marx, patronlar işçileri eziyorlar, işçiler birleşsin de patronları ezsin diyor. Biz de diyoruz ki; patronlar ve diktatörler bizi eziyorlar, o halde biz kuvvetlenelim, ne onlar bizi ezsin ne de biz onları ezelim. Bu sebeple âyette (Tevbe, 94-95) “izâ iktadartum” denmiyor da “izâ race’tum” deniyor. Bedenen gerisin geriye dönme ise “inkalebtum” ile ifade edilmektedir. Hesaplaşmak için onlara gidiyoruz. Sonra da ayrılıyoruz.
Demek ki cihada katılıp yarı yolda bırakanlarla bir daha yolculuk yapmayacağız demektir. ‘Ben Adil Düzene karşıyım’ diyenlerin bizim kabinede yerleri olamayacaktır. Şimdilik çıkar ortaklığımız sebebiyle onlarla beraberiz ama onların partisinden değiliz.
“Adil (Ekonomik) Düzen” henüz iktidar olmadı ama “Adil (Ekonomik) Düzen” mutlaka iktidar olacak, bu âyetlerin manaları o zaman anlaşılacaktır. O zaman bugünkü bürokrasi olmayacak, bundan dolayı da kimse makam talebinde bulunmayacaktır. Çünkü makamlar kurallarla elde edilecek, merkezi yönetim olmayacaktır. “Adil (Ekonomik) Düzen”de merkezi ihaleler olmayacaktır. Arz ve talep kanunları çalışacak, herkes hak ettiğini alacaktır. Fiyatlara ve ücretlere müdahale edilmeyecektir.
Öyle bir düzen gelecektir ki devlet sanki yok olacak, yokmuş gibi olacaktır. Devlet hakem kararları uygulanmadığı zaman onların yani uygulamayanların karşısına dikilecektir. Hakem kararlarına uyanların devletle işleri yoktur, devlet onların emrinde ve hizmetindedir.
İşte o zamanlarda bugün bizi yarı yolda bırakanların yani cihadı terk edenlerin yarın nasıl davranacaklarını tam olarak bugün bilmemiz mümkün değildir. Mazeretler üretip nasıl yemin edecekler, niye yemin edecekler; bu ancak o gün görülecek ve anlaşılacaktır...
Yargılamanın iki safhası vardır. Biri, muhakeme edip karar vermedir. Haklı olan haklı olarak anlaşılır. Bu tenbi ile ifade edilmiştir. İkincisi ise yargılamanın hükümlerini infazdır. İnfaz hükümden farklıdır. Hükümde şahitlerin ve hakemlerin takdir hakları yoktur. Oysa infazda özellik vardır. İlahi infazda sevabın en az on misli verilecektir. Cezada ise zerre kadar fazlalık yapılmayacak, kısmen de affedilecek. Biri “tenbi” ile bir “me’va” ile ifade edilmiştir.
“Kesb” ile “amel” de farklıdır. Siz tarlayı ekersiniz, bu “amel”dir. Sonunda tarladan buğday alırsınız, bu da “kesb”dir. Bu kesb edilenler iklime ve şartlara göre az veya çok olur.
İşte; “dünyalık kazancımız daha çok olsun” diye “Adil (Ekonomik) Düzen” cihadında bizi yarı yolda bırakanlar, kazanacaklardır. Bu âyet ona delalet eder. Nitekim her iki taraf yani Cemaat/Camia da AK Parti de bolluk içindedirler. Demek ki Kur’an’ın verdiği haber gerçek olmuştur. Ama bu kazançlarını nezr ettikleri alanda kullanmıyorlarsa, “Adil (Ekonomik) Düzen”in gelmesi için kullanmıyorlarsa, me’vaları cehennemdir.
“O halde bu kimseler ne yapsınlar?” diye sorabilirsiniz...
Bizim yazdıklarımızı okuyacaklar, yaptıklarımızı inceleyecekler… Risale-i Nurları okuyacaklar… Kendi ulemalarını toplayacaklar; “Adil (Ekonomik) Düzen”e göre bir proje yapın da uygulayalım, “Adil (Ekonomik) Düzen”e göre dinlenme siteleri kuralım, “Adil (Ekonomik) Düzen”e göre lojmanlı işyeri apartmanları yapalım, “Adil (Ekonomik) Düzen”e göre fıkhı ve muhasebeyi öğrenelim diyecekler ve pilot çalışmalar yapacaklar... Gençleri “Adil (Ekonomik) Düzen”i, İslâm düzenini öğrenmeye yönlendirecekler... Basın ve yayın organlarında “Adil (Ekonomik) Düzen” çalışanlarının çalışmalarını anlatmaları için yer verecekler... Millî Gazete’de yazan Reşat Nuri Erol’un makaleleri dışında yeryüzünde İslâm düzenini, “Adil (Ekonomik) Düzen”i, “Adil (Ekonomik) Düzen”in fıkhını yazıp anlatan bir medya organı ve yazar var mıdır?.. Onlar ellerindeki imkânların hesaplarını nasıl vereceklerdir; gözlerini kapatarak, kulaklarını tıkayarak ve beyinlerini çalıştırmayarak mı?!. (s.9-10; Önemli Hatırlatma: “KUR’AN VE İLİM” çalışmalarımızdaki tevafuklar devam ediyor… 762. hafta seminerimizden aktarı-YORUM ve ilmî-ahlâkî-iktisadî-siyasî-sosyal olarak yani “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmaya DAVET ediyorum… Ve’s-SELÂM mea’d-DUA… Reşad/RNE)