KUR’AN VE İLİM 759. seminer notlarından-(5)
‘Bugün “faizli karşılıksız para” mabut hâline gelmiş, karşılıksız para çıkaranlar “put” olmuştur. Sadece onu istemek tanrı olmaya kalkışmak ve “müşrik olmak” demektir. Oysa gerçek para nedir? Bizim “işletme senedimiz” para yerine geçer. O zaman putlara değil Hakk’a taparız. Karşılıksız para yerine Allah’ın nimetlerini temsil eden ‘senetlerle’ iş yaparız.
Bugün ekseriyet sistemi vardır; yüzde 51 alırsanız iktidar nimetleri sizin olur, yandaşlarınızı zengin edersiniz.
AK Partililer de F. Gülen Cemaati de oy ve kamudan yararlanma yollarını aradılar. Bir yere senden lâyık birisi varken o yere talip olmak ve o yeri işgal etmek, onun hakkını yemek değil midir? Yandaşları kadrolara doldurmak isteyen AK Parti ve F. Gülen Cemaati mensupları, işte onlar ve benzerleri evlat (mal ve güç) talep edenlerdir. Bu düzende başka türlü hareket etmek mümkün değildir. Çünkü “onlar” da 60 senedir, hattâ 100 senedir bunu yapıyorlar. Henüz onların paralel kuruluşlarını bile bitiremedik; bizim paralel kuruluşlarla bu işi çözeceğimiz zannedildi. Ama şimdi o “bizim” zannettiğimiz paralel kuruluş bile bizim karşımızda! Çünkü pislik pisliği temizlemez, karanlık karanlığı gidermez.
Biz ise; oyumuzla diğerlerini ezmeyeceğiz, “adaletimizle” bütün insanlarla bir olup birlikte kazanacağız, “hakkımız” ne ise onu bölüşeceğiz dedik. Bunu gerçekleştirmek için bizim sermayeye ihtiyacımız olmadığı gibi o güce de ihtiyacımız yoktur, işçiye de ihtiyacımız yoktur. Biz kaç “ortak” olursak o kadar çalışır ve yaşarız. Biz ne sömürülür ne de sömürürüz.’
***
‘Faizleri (yine) yükselttiler. Bankalar eski kredilere bile yüksek faiz uyguluyorlar. Bunun anlamı şudur, maliyetler artan faiz kadar artacaktır. Enflasyon faizi geçecek, yeniden faizi artırmak zorunda kalınacaktır. Sonra yine enflasyon olacak, kısır döngü devam edecektir. Sonunda onların “faizli para sistemi” çökecek, o para ile kurulmuş düzenleri alt üst olacaktır.
İşte, Allah bunu murad ederek onların mal ve evlatlarını artırmış oluyor.
Müminlerin de böyle mal ve evlatları yani tesisleri ve işçileri artarsa, onlar da onun rehaveti içinde “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”i getirmezler. Ama sıkıntıya girince “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN” için çalışırlar. Demek ki bizim sermayemizin olmaması, ortak olarak çalışanın bulunmaması Allah’ın bize büyük bir nimetidir; Allah’a hamd olsun.
Bugün bu satırları yazıyorsak, eski başarısızlıklarımızın sonucudur. Bizi bir yerde belediye başkanı yapsalardı yahut hükümetlerde bakan olsaydık; orada batar, boğulur ve bu yazılarımızı yazamazdık. Sıkıntılı durumunuzdan dolayı hamd edeceksiniz, çünkü o sıkıntılar da Allah’tan rahmettir. Direksiyonu öğretmeden size ehliyet vermiyorlarsa, sizin hayatınızı koruyorlar demektir, size ihsan ediyorlar demektir.’
***
‘Evet, genel olarak insanlar Kur’an’daki azabı âhirete havale eder ve rahata ererler.
Burada ise açıkça bu dünyada onların azap görecekleri yazılıdır.
AK Parti ile F. Gülen Cemaati’nin bugünlerde nasıl azap çektiğini herkes görmektedir. Her iki taraf da can ve mal, makam ve mevki korkusu içindedir.
AK Parti diyor ki; seçimi kaybedersem mahvolurum...
Camia/Cemaat da diyor ki; AK Parti kazanırsa beni mahveder...
Her iki tarafın yöneticileri de “can ve mal, makam ve mevki korkusu” içinde...
Halk olarak biz ise son derece rahatız, kim kazanırsa biz kazanırız. Çünkü ikisi de Allah’a inanmışlardır. Bize zulüm yapmazlar; yapamazlar da. Eskiden sermaye böyle idi, kim kazanırsa o kazanmış oluyordu, çünkü bütün taraflar onun emrindeydi. Allah şimdi bizi o duruma getirdi. Farkımız; nifakı onlar sokuyor onlar yaralanıyorlar, biz yaralanmıyoruz...’ (s.14-16; “KUR’AN VE İLİM” çalışmalarımızdaki “tevafuk/lar” devam ediyor… 759. hafta seminerimizden aktarı-YORUM; ilmî-ahlâki-iktisadî-siyasî-sosyal olarak yani “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmak üzere ibretle takip ediniz… Ve’s-SELÂM… Reşad/RNE)