KUR’AN VE İLİM 759. seminer notlarından…
Tevafuk ve musibetlerden alınası Kur’an nasihatleri devam ediyor… ‘Bir devlet ağır tehditlere maruz kalırsa... Mesela, İstiklâl Savaşı’mızı düşünelim... / İmparatorluk yenilmiş ve düşmana teslim olmuştur. Anadolu Sevr ile paylaşılmıştır. Artık Anadolu’da bir İslâm devleti kalmamıştır. / Bu durumda iken Erzurum’da Kazım Karabekir şark vilayetlerinin haklarını koruma derneği kurmuştur. Mustafa Kemal sonra ona katılmıştır. Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulmuştur. Ülke ikiye bölünmektedir. Bir kısmı bu kuruluşun yanında yer alır, bir kısmı ise buna muhaliftir, zaferden ümidini kesmiş ve teslim olmuştur. / Sonra savaş kazanılmış ve Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
İşte, zaferden sonra eski muhalifler yeni devlette yer almak istemişlerdir. / “Allah seni onlara rücu ettirirse”nin anlamı budur. Yani zafere erişir de artık düşman teslim olursa, onlar yeniden seninle beraber olmak isteyeceklerdir. / Onların hepsi değil ama onlardan bir taife, bir grup ise yeni devlet düzeninde de önde olmak isteyeceklerdir. /
Bu durum 1950’lerde de böyle olmuştur. Demokrat Parti iktidar olmak için çabalarken, CHP’nin iktidarı teslim etmeyeceğini zannedenler muhalif olmuş ve CHP’nin yanında kalmışlardı. Sonra Demokrat Parti iktidar olunca birden o partide kümelendiler. Bu durumda asıl Demokrat Partili olanlar kenarda kalmışlardır. Sovyetlerde de böyle olmuş, Çarlık yıkılınca eski Çar taraftarı halk komünist olmuştu.
Benzer durum Millî Görüş partilerinde olmuştur. Şiddetle muhalif olanlar, MSP-CHP koalisyonu kurulunca hemen partizan kesilmişler ve onun sayesinde kamuda görev almışlardı. Gerçek Millî Görüşçüler ise zulüm yönetimine ortak olmamak için uzak durmuşlardır.
Bugün AK Parti’de ve Camia/Cemaat’te de aynı olay vardır. Gerçek Millî Görüşçüler ve gerçek Risale-i Nur şakirtleri kenarda itilmiş bir durumdadır. Muhalifler ise her iki tarafta yönetimdedirler ve işte onlar danışıklı dövüş yapmaktadırlar...’ (s.3)
‘Çoğu kez yeni iktidarlar cihad arkadaşlarını bırakır, yenilerle işbirliğine girişirler. / Bu hatalıdır. / Bugün AK Parti bunu yapmaktadır. Birlikte çalıştığı arkadaşları ve asıl cemaatini terk ederek kendisine yeni cemaat oluşturmaktadır. İktidar olmuş ama yeni düzen kuramamış, yine eski düzenin kadrosunu getirmiştir. / Oysa AK Parti Millî Görüşün kadrosunu başa getirmeli, sonra onların emrinde Cemaat’i getirmeli idi. Çünkü Cemaat kendisi gibi AK Parti’ye muhalefet etmiştir. Şimdi yeni kadro oluşturmaktadır. Bu Millî Görüş kadrosu değildir. Bu Cemaat kadrosu da değildir. / Erdoğan’ın yaptığı ikinci hata da şudur. O sadece grup sorumluları ile ilgilenmeli, kadroyu yani kendi kadrosunu yapmalı idi. Erdoğan Millî Görüş’ten ve Cemaat’ten kişilerle ilgilenip onlardan kendilerine kadro oluşturdular. Bu da çift başlı bir yönetimi doğurdu, paralel devlet oluştu...’ (s.5)
‘Gömlek çıkaran eski Millî Görüşçüler yani AK Partililer, cemaat(çi)ler, tarikat(çı)lar “Adil (Ekonomik) Düzen” gelmeden tevbe eder de yanımızda yer alırlarsa, bizim gibi olurlar. Ama “Adil (Ekonomik) Düzen” geldiği zaman, “Adil (Ekonomik) Düzen”i getirmek için çalışanlarla çalışmayanlar bir olmayacaklardır. / Âyetler olaylar olduğu zaman okunmalıdır; bizim bugün aklımıza gelmeyen manalar o zaman ortaya çıkacaktır.’ (s.7)
‘Cemaat(çiler) kendi içtihatları ile CHP’ye oy verseler bir şey denmez. Ama devleti yıkmak isteyenlerin Başbakan Erdoğan’ı hedef almaları yanlıştır. Sırf Erdoğan’ı yıkmak için sermayenin isteğine uyarak CHP’ye oy verenler muhaliflerdir. Halk Partisi’ni beğenip onun için ona oy vermek seçme hakkıdır. Ama anayasa ekseriyetini alan partiyi yıkmak için kim olursa olsun, ne olursa olsun muhaliflere oy vermek, işte bu nifakın ta kendisidir. / Kendi icraatını ve yapacağı işleri ortaya koyup oy istemek ibadettir. İktidarın doğru yaptıklarını tasvip edip yanlış yaptıklarını göstermek de ibadettir. Ama iktidarın her yaptığını kötülemek, kendisinin o hataları yapmayacağını kabul ederek bana oy verin demek yanlıştır. Yani benim programıma oy verin demek ibadet, bana oy verin ben iyiyim demek şirktir.’ (s.8; “KUR’AN VE İLİM” çalışmalarımızdaki “tevafuk/lar” devam ediyor… 759. hafta seminerimizden aktarı-YORUM... İlmî-ahlâki-iktisadî-siyasî-sosyal olarak yani “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmak üzere ibretle takip ediniz… Devamı var… Reşad/RNE)