Onlara diyoruz ki; ‘Hakemlere gidin... Yoksa…’
‘Bin senede bir yeni uygarlık oluşur. / Bu uygarlıkları oluşturanlar topluluğu oraya götüren yolda cihad edenlerdir. / Topluluğa giden yol nedir?
Mallarda ve canlarda özgürlük içinde birliktir, birlik içinde özgürlüktür. Yani bugün ortak olup yarın ayrılabilecek bir sözleşme yapmadır. Bu sözleşmeyi çalıştırabilmedir. Ortak işe istediği zaman katılma, istediği zaman ayrılabilmedir ama birliğe zarar vermemedir.
Muhallefler, arkada kalanlar, tutucular, fiilen ileri adım atmadıkları ve yenilikleri benimsemedikleri gibi sözleri ile de topluluğun oluşmasına katkıda bulunmazlar. Özgürlük içinde birlik ve birlik içinde özgürlük sözleri ile karşı çıkarlar. Faizli işçilik işletmelerine karşı zekâtlı ortaklık işletmelerinin oluşmaması için çaba gösterirler. Buna göre kanunlar çıkartırlar, buna göre bürokrasi kadrosunu kurarlar, buna göre yolsuzluk yaptırırlar, Ana silahları ‘rahatınızı bozmayın’ demeleridir, muhataplarını uyuşturmalarıdır...’ (s.9)
‘Müslümanlar olarak biz 1960’a kadar devletimizi düzeltmek için uğraştık ama gördük ki bu mümkün değildir. Bırakalım, kendimiz düzgün yaşayalım dedik; Akevler’i kurduk. Gayemiz şuydu; kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayalım, kendi kendimize şeriata göre yaşayalım... / Bundan yani bu niyetimizden onların memnun olmaları gerekmez mi? / Hayır, tam tersine, son derece rahtsız oldular ve bizim kooperatifimizi daha ilk kuruluşunda dağıtmaya başladılar; biz de onlarla cihada giriştik. / Kim kaybetti? Onlar kaybetti. Onların taçları tahtları yıkıldı. Şimdi de yine bizim olmamamız için çalışıyorlar… / Âyetteki ifadeyle; “çıkmayalım” diyorlar yani uğraşmayalım demek istiyorlar… / Kimler? / Ak Partililer ve Cemaat/Camia...
- “Adil Düzen” gelmez diyorlar, o düzen kurulamaz diyorlar!.. Biz faizli sistemde kalalım, işçilik sistemi içinde kalalım. Bakın; refah içindeyiz, Cemaat’in malları var, serveti var, tüm dünyada teşkilatı var. AK Parti iktidarda, imkânları har vurup harman savurmakta. “Adil (Ekonomik) Düzen” de neymiş, ortaklık sistemi de neymiş, karz-ı hasen de neymiş diyorlar!?.
Dünya zaten kriz içinde, ekonomi büyük sarsıntılar geçiriyor... Dünyada sermaye ve devletler çatışması var... ‘Koskoca Roma ve Pers imparatorlukları var karşımızda, biz kimiz ki onlarla savaşalım’ der gibiler... ‘Biz yerimizde oturalım, mevcut işçilik sisteminde ve mevcut faizli sistemde işimizi yürütelim’ diyorlar!.. Ondan sonra da birbirlerini yiyorlar!..’ (s.10)
‘Söyleme “TEBLİĞ” içindir. / İşte bu sûrenin (Tevbe Sûresi) açıklanmaları ile onlara Allah’ın emrini iletiyoruz. Biz söylemiyoruz, biz sadece Kur’an’ın emrini iletiyoruz, tebliğimizi yapıyoruz... Tevbe ediniz, istiğfar ediniz; artık “ADİL (EKONOMİK) DÜZEN”e geliniz. Bediüzzaman; zaman içtihat zamanı değildir, gemi su alıyor, önce imanımızı kurtaralım demiştir. Bugün iman kurtulmuştur, gemi sularda seyretmektedir ama kaptanlar arasında kavga vardır. Evet, kavga var, çünkü şeriat düzeni kurulmamıştır. Gelin şimdi şeriat düzenini kurarak aramızdaki kavgalara son verelim. / Nedir bu şeriat düzeni? / İhtilaflarda hakemliktir. / Beklerdik ki Gülen Erdoğan’a ‘hakemlere gidelim’ desin… / Onlara diyoruz ki; “HAKEMLERE GİDİN... YOKSA…”
Kur’an ne diyor? / Allah kasem ederek diyor ki; siz aranızda çıkan ihtilaflarda hakemlere gitmedikçe mümin olamazsınız. / Evet… / Gülen ve Erdoğan… / Artık duyun bu sözleri; siz mümin iseniz hakemlere gidin. Mümin olun yoksa şeytan da çok büyük abid idi ama bir secdeyi yapmadı, kıyamete kadar melun oldu. Abid olmanız yetmez. Hakemlerden birini biriniz, diğerini diğeriniz seçeceksiniz; başhakemi de bunlar seçecektir. Başhakemin verdiği karara uyacaksınız. Başka çıkar yolunuz yoktur. Hakeme uymayan olursa biz ona karşı uyanın yanında olacağız. Erdoğan’ın Cemaat’e, Gülen’in de siyasete karışma yetkisi yoktur. Her birinin görevi ayrıdır. Devlet içine yerleşme siyaseti yanlıştır. Erdoğan’ın da okulları kapatma, dershaneleri kapatma yetkisi yoktur. / Hakemlere gitmezseniz, o takdirde daha sıcak olan cehenneme hazır olun. / Bu önerimizi her mümin duyacak ve her vesile ile onlara ulaştıracaktır. / Biz geçmişte yapılanları muhakeme edemeyiz, kimseyi suçlayamayız, ceza veremeyiz, çünkü hakem değiliz. / Ama her mümin diğer bir mümine hakkı tavsiye etmekle yükümlüdür, yetkilidir de. / Size tebliğ ediyoruz, Allah’ın emrini ulaştırıyoruz; hakemlere gidin. / Evet, kıyas yaparak cehennem ateşinin daha hararetli olacağını bilebilirler. / Şeytana yapılan lanet ve hakemlik âyeti bunları açıkça uyarmalıdır. / Bunu yalnız Fethullah Gülen değil, kendilerinin tanıdığı Hüseyin Gülerce, Abdullah Aymaz, Alaattin Kaya ve Suat Yıldırım da aynı ateşi hatırlamalıdırlar. / Hakemlik teklifi Gülen’den gelmelidir. / Erdoğan’ın bunu duyacağı kanaatindeyiz...’ (s.11; “KUR’AN VE İLİM” çalışmalarımızdaki “tevafuk/lar” devam ediyor… 758. hafta seminerimizden aktarı-YORUM... Elbette çok yönlü yani ilmî-ahlâki-iktisadî-siyasî-sosyal olarak yani “SOSYAL TUFAN”a karşı gereğini yapmak üzere ibretle takip etmenizi tavsiye ederim… Devamı var… Reşad/RNE)