El-İNSAF! Yeter artık, bıktık “ZALİM DÜZEN”den
Dünya tersine dönmüş...
Zalim mazlum olmuş, mazlum zalim...
Bu terslik, bu tersine dünya, bu hercümerç nasıl olur?
Bu düzensizlik, bu düzenbazlık, bu kargaşa, bu kandırmaca nerde olur?
Elbette “ZALİM DÜZEN”de olur.
Elbette “ZALİM FAİZLİ DÜNYA DÜZENİ”nde olur.
Elbette “cahiliye dönemini” aratmayan günümüz dünyasında olur.
Elbette “SOSYAL TUFAN” seviyesini yaşamakta olan çağımız dünyasında olur.
Peki…
“ZALİM DÜZEN”DE NELER OLUR?
Hep aynı şey olur, hep aynısı yapılır.
Birileri çıkar, ortalığı birbirine katar, yakar yıkar.
Gezi Parkı olur, PKK katliamları olur, şehir veya dağ eşkıyalıkları olur.
Ancak yakıp yıkan dövülürse veya öldürülürse aniden devran döner “mazlum” olur!
El-İNSAF!
Birisi çıkar, birisini öldürür.
Buna karşılık elbette “kısas” gerekir.
Yani bu öldüren adam “idam” edilecek olur.
Aniden devran tersine döner ve katil “mazlum” olur!
Adalet terazisi tersine işlemeye başlar, olması gerekenin tam tersi olur.
Adalet mekanizması bir türlü işlemez, onlarca yıl geciken adalet zulüm vesilesi olur.
El-İNSAF!
Daha neler de neler…
Güya insan hakları devreye girer...
Katil “mazlum” olur, hapishanelerde beslenir…
Beslenir de beslenir, aradan yıllar geçer ve bir gün “af” ile çıkar!
Öldüren “mazlum” olmuştur, öldüreni öldürmek isteyen ise “zalim” olmuştur!
El-İNSAF!
Adam teröristtir.
Bomba atar, adam öldürür.
Molotof kokteyli atar, insanları diri diri yakar.
Bir şekilde yakalanır, muhakeme edilir ve sonunda mahkûm olur.
Sonra hapse girer ama orada da rahat durmaz ve topluca başlarlar açlık grevine...
O da ne, bu katil olmuştur mazlum!
Bir insan nasıl olur da açlıktan ölebilir?
Efendim, “insan hakları” denen bir şey vardır, değil mi?!.
El-İNSAF!
Peki…
Ya onun öldürdükleri...
Ve ölenin ardında bıraktığı yakınları…
Onlar “gaddar ve zalim” olur, katil “mağdur ve mazlum” olur!
Hattâ daha da ileri gidilir ve devrin Cumhurbaşkanı özellikle de onu affeder!
Sonra afla çıkan bu terörist başka yerde intihar bombacısı olur… İşte bu mazlum(!) bombayı patlatır, zalim halkı(!) öldürür! Gün gelir, Gezi Parkı olayları olur... Dağ eşkıyaları yerine şehir eşkıyaları olur... Ortalığı yakıp yıkarlar... Polise saldırırlar... Dünyayı yıkarlar... Sonra onların burnu kanasa polis “zalim” olur, yakıp yıkanlar “mağdur ve mazlum” olur!..
El-İNSAF; “tersine dönmüş bu dünya düzeninde” zalim mazlum olmuş, mazlum zalim olmuş... Yeter artık; bıktık bunlardan, bıktık zalimlerden, bıktık “ZALİM DÜZEN”den…
Not: Yusuf Ziya kardeşim, bu “ZALİM DÜZEN” hatırlatmamamızın tekrarında fayda olacağı hatırlatmasını yaptı, çünkü “Hatırlatma/öğüt müminlere fayda verir.” (51/Zâriyât, 55) “ZALİM DÜZEN”in tek çare ve çözümü var: “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN”…