Dünyanın ve Türkiye’nin geleceği
Dünya nereye gidiyor?.. Türkiye nereye gidiyor?.. Dünkü yazımızda geçen “…ve tilke’l-eyyamü nüdavilüha beyne’n-nâs… / …ve o dönemleri insanlar arasında döndürür dururuz...” (Âl-i İmran, 3/140) âyetini daha geniş ve derinde hatırlama zamanı… Önümüzdeki dönemlerde (on yıllık dönem, yüz yıllık dönem, bin yıllık dönem) ne olacak, nasıl olacak? Kur’an ve ilim ışığında bunları tesbit edip tedbirlerimizi almalıyız, yol haritamızı çizmeliyiz...
Dünyada faizci banker sermaye ile ulusal devletler arasında savaş vardır. Türkiye’yi ele geçirmek isteyen tekel sömürü sermayesi, Türkiye’den dünyayı vurmak istiyor. Bunun için de Erbakan’a yani “Millî Görüş ve Adil (Ekonomik) Düzen Hareketi”ne karşı güçlendirdiği AK Parti ile Cemaat’i çatıştırıyor. En sonunda iki taraf da onun gücüne bütünüyle teslim olacak, iki tarafı da o kullanacak… Sermayenin planı ve hedefi böyle...
İngiltere’yi “Büyük Britanya” olarak sermaye büyütmüş, II. Dünya Savası sonrasında onun görevini ABD’ye devretmiş... Şimdi de bu merkezi ABD’den başka bir yere transfer etmek istiyor... Sömürü sermayesinin bu yeni adaylarından biri de Türkiye’dir...
Savaşın ana sebebinin “petrol” yani “enerji savaşları” olduğu ifade ediliyor… Bir müddet sonra petrolün kıymeti kalmayacak ama o üretilinceye kadar önemi var, onun için savaşılıyor... Oysa enerjinin tek kaynağı vardır, o da Güneş enerjisidir. Elektrik enerjisi giderek daha çok devreye girmektedir. Petrolün yerini ancak hidrojen enerjisi alabilir. Dünya atom enerjisinden henüz tam olarak yararlanacak seviyede teknolojiye sahip değil...
Batılılar enerji ve teknoloji alanlarında öncülüklerini koruyorlar...
Osmanlılar “sistem/düzen” ile uğraşmışlar, “teknoloji ve sanayi” ile ilgilenmemişlerdir. Elbette bunun sebebi var. Doğu uygarlıkları hukuk ve yönetimde, Batı uygarlıkları teknoloji ve sanayide hamle yaparlar. III. binyıl uygarlığı “yeni teknolojiye” değil, “yeni hukuka, siteme, düzene” yani “Adil (Ekonomik) Düzen”e dayanacaktır...
Atalarımız yani Selçuklular ve Osmanlılar doğru yaptılar, bu sayede bin yıl süren bir “devlet düzeni” kurdular. Biz de atalarımız gibi doğru yapacağız ve doğru düzen kuracağız. Dünyada herkes kendi alanında faaliyet gösterecek. İşte bu bilgilerin ve bu gidişatın ışığında yukarıdaki âyeti (Âl-i İmran, 3/140) yorumlamalı ve yol haritamızı ona göre çizmeliyiz…
Evet, “seçim” bitti ama “Suriye savaşı” başta olmak üzere “olaylar ve operasyonlar” devam ediyor... “Suriye sorunu” çok yönlü tartışılıyor... Oradaki güçleri birileri kullanıyor...
“Suriye savaşı” başta olmak üzere, aynen Irak’ta olduğu gibi Mısır’da ve diğer bölge ülkelerindeki olaylarını çıkaran hep sömürü sermayesidir. Asıl hedef Suriye ile Türkiye’yi kapıştırmak; sonra İsrail’i Suriye’ye sokmak; sonra İran’a müdahale ettirmek… Sermayenin hedefi ve planı şöyle: En sonunda Türkiye ile İran arasında çıkacak savaşta, ABD ve AB Türkiye’nin, Rusya ve Çin İran’ın yanına yer alacak, bu sayede “üçüncü dünya savaşı” çıkarılacak ve sömürü sermayesi dünyaya yeniden kendince dizayn edip düzenleyecek...
Sömürü sermayesi sadece “karşılıksız para ve faiz sistemi” ile yani “silahlı gücü” olmadan dünya devletini kurmak istemiş; ne var ki “beşeri ve silahlı güç” olan insanlık yani “ulusal devletler” onu dinlememeye başlamıştır. Silahlı güç yani insanlık “karşılıklı faizsiz kredileşme parasını” çıkaramazsa, bir dönem daha sömürü sermayesine yenilir...
Vakti gelince er veya geç onların yerine “karşılığı olan faizsiz kredileşme parasını” çıkaracak olanlar gelir ve onlar “Adil (Ekonomik) Düzen” sayesinde dünyanın ve dolayısıyla Türkiye’nin gelecek bin yılına yön verecek III. binyıl medeniyetinin ilk adımlarını atarlar.
Geleceğin dünyası insanlık merkezine bağlı bloklar şeklinde oluşacaktır.
Güney Amerika, Kuzey Amerika, Afrika, Avrupa, Çin, Hindistan ve Adalar şeklinde olabilir... Türkiye, İran ve Arabistan ayrı blok olabilir... Rusya ve Sibirya, Moğolistan, hattâ Afganistan bu bloğa katılabilir... Yahut Rusya ve Arabistan ülkeleri dâhil Avrasya bloğu içinde yer alır... Bunların hepsi muhtemel gelişmelerdir ve dünden itibaren yazdıklarımızda özetlediğimiz üzere; Dünya ve Türkiye yeni bir geleceğe doğru yol alıyor… Bütün mesele “KUR’AN VE İLİM” ışığında yol haritamızı iyi bir şekilde belirlemek ve gereğini yapmak...