Selamlar Sevgili okurlar;

Süleyman Karagülle'yi dinledim ve söylediklerini yazdım. İyi okumalar dilerim.

İşçilik Döneminden Ortaklık dönemine geçiş tarihin ikinci büyük geçişi olacaktır.

Birincisi Nuh Döneminde kentleşme olmuştur. Tarım döneminde köyler halinde, semtler halinde yaşarken yazı icat edildi ve kentleşme gerçekleşti. Bugün ise bilgisayar icat edildi. O gün Nuh tufanıyla insanlık dünyayı atlattı, bugün neyle atlatacaklar? Bugün de insanlar, büyük inkılabın, büyük değişmenin yanındadır.

Eskiden köyler yüzde sekseni teşkil ediyordu, şimdi yüzde yirmiye indi köyler. Yani işçilik insanları köylerden kentlere taşıdı ve köyler boşaldı. Tarım ikinci plana düştü ve hormonlu sağlıksız bir besin yapısı dünyayı sarmış durumda. Bugün ise biz diyoruz ki artık işçilik döneminden ortaklık dönemine geçilmelidir.

İşçilik Döneminde merkezîleşme esastır. Yani köyler ayrı ayrıyken, halk dağınık parça parça birbirleriyle iletişim kuramıyor ve birbirlerinden habersizken kentlere gelerek sokakları oluşturdu ve bugünkü uygarlık böylece gelişti.

Ortaklık nedir?

Biz diyoruz ki; insanlar artık köylere dönsün, köyler de olanlar da orada yaşamaya devam etsin. Peki, böylece ilkel döneme mi döneceğiz? Hayır diyoruz. Köylerde yaşasınlar ama şehirdeki gibi birbirleriyle irtibatları olsun. Eskiden köyler vardı ama birbirleriyle irtibatları yoktu. Her köy ayrı yaşıyordu. Sonra köyler arasında bir iletişim kurulamadı ama bir merkez kuruldu ve herkes bu merkeze göç etti. 5 bin sene içerisinde ancak yüzde yirmi kentleşme oldu. Ama son 50 sene içerisinde yüzde seksen kentleşti. Bu kentleşmenin sonunda her şey tam tersine döndü. Bu da tarımın ihmali sonucunda oldu. Yani artık besin yetersiz hale geldi. Ve artık suni ürün arttırma çabasında olundu. Bu yüzden insanlar sağlıklı yaşamamaktadır. Bugün sağlıklı içecek, sağlıklı yiyecek olmadığı için mi bu hale geldik? Acaba virüs köylerde mi, yoksa şehirlerde mi daha fazla yaygınlaşmış. Bunun incelenmesi gerekir. Bugünkü virüsün şiddetli olması bu sağlıksız beslenmeden dolayıdır. O zaman biz köylere dönüş yapmalıyız. Şehirler tamamen bitirilmemeli ama yüzde 50 köy, yüzde 50 şehirler faaliyet göstermelidir. Bunu yapabilmemiz için ise köylerde de şehirlerdeki gibi refah olmalıdır. Orda da kalorifer olmalı, internet olmalı, doktor olmalı. O yüzden Kurana göre geliştirmiş olduğumuz 100 lojmanlı apartman sistemini hem köylerde kuruyoruz hem de kentlerde kuruyoruz. Bunlara Tarım Apartmanları ve Sanayi Apartmanları diyoruz. Bunu yapabilmemiz için yeryüzündeki köyleri kentler seviyesine çıkarabilmemiz, köylerin nüfusunu da kentlerin nüfusuna göre dengeli hale getirebilmemiz için ne yapmamız gerekir? Bunu Sermaye istemiyor. Çünkü Sermaye tarımda etkili olamıyor, tarım üretimi yaparken merkezi sistemi kullanamıyor. Tarımda emek hâkim, onun için sermaye direniyor ve kentleşmeyi sürdürmek istiyor ve tarımı da sanayileştirmek istiyor bunun üzerinde çalışmaktadır. Hâlbuki bu mümkün değildir. İşçilik sisteminden ortaklık sistemine geçişi Sermaye istemiyor. Devletler de sermayenin elinde çünkü Sermaye para vermezse dolar vermezse devletler yaşayamıyor. Demek ki devletler bunu yapamayacak, bugünkü iktidarın bir şey yapması beklenemez. Biz halk olarak kendi kendimizi kurtarmak zorundayız. Nasıl ki istiklal savaşını Kuvayı Millîye yapmışsa, bugünkü ekonomik savaşını da Kuvayı Millîye yapacaktır. Yani siz halk olarak, size yol gösteren kişilerle beraber olacaksınız, ekonomik çeteler kuracaksınız. Bu ekonomik çeteler Sermaye ile savaşacaklar, Sermayenin sömürüsü, Sermayenin dolarıyla savaşacaklar. Peki, nasıl yapacağız? Bugünkü teknolojinin imkânlarıyla yayını kullanarak yapacağız, ortaklık sistemi için çalışarak yapacağız.

Konuşmacı; Süleyman Karagülle

Yazan; Mürüvvet Ece Ferah