23.10.2020

Bu cümle, Kuran-ı Kerim’den bir ayettir.

Ayetin tamamı şöyledir:

“De ki... Hak geldi, batıl yıkılıp gitti... Zaten batıl, yıkılmaya mahkûmdur.” (İsra–81)

Hak geldi batıl zail oldu

Erbakan Hoca, bu ayeti motto yapmıştı.

Sıkça söylediği sözlerin başında gelirdi bu ayet.

Erbakan’ın partilerinin yayın organı Milli Gazete’nin logosunun altında da “Hak geldi, batıl zail oldu” yazar.

Geçen gün Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup konuşmasını dinliyordum.

Hak geldi batıl zail oldu

Kılıçdaroğlu, “Seçimden korkmayın, seçim toplumun isteğidir” diye coşkulu bir şekilde konuşmasını bitirirken...

Şöyle dedi:

“Hak gelecek, batılı zail edeceğiz. Yok edeceğiz batılı.”

Acaba Kemal Bey, terminolojiyi nereden öğrenmiş olabilir?

Temas içinde olduğu Temel Bey’den mi?

Yoksa son zamanlarda biraz fazla mı Milli Gazete okuyor?

Madem Kemal Bey, Erbakan tarzına merak sardı.

O zaman kendisine bir tüyo vereyim...

Erbakan Hoca’nın en meşhur cümlelerinden biri de şudur:

“Zafer inananlarındır ve zafer yakındır.”

Bunu da kullanın isterseniz Kemal Bey.

Mukaddesatçı sağa şık bir selam daha çakmış olursunuz.

Yazının tamamı için tıklayın

Yorum:

Batıl zâil olmaz, zâhik olur

وَقُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا

Hak geldi batıl zâhik oldu ve kesinlikle bâtıl zehûktur. (İsra 81)

Bu ayet siyasetçiler de dahil olmak üzere çok yaygın kullanılır ama ayet her seferinde yanlış söylenir. Hak geldi, batıl zâil oldu derler. Hatta bir gazetenin logosunun altında bu şekilde yanlış yazar. Doğrusu “Hak geldi, batıl zâhik oldu” şeklindedir.

حَقٌّ: Hak, gerçek demektir. حقق kökünden gelmiştir. İkinci babdan mastar olarak bir olayın, bir durumun gerçekleşmesi manasındadır. Bu mastar manasından gerçekleşen manasında حَقٌّ “hak, gerçek, geçerli” anlamında camid isimdir.

بَاطِلُ: Birinci babdan بَطَلَ - يَبْطِلُ şeklinde bir işin, bir amelin, bir fiilin, bir şeyin işe yaramaması, hükümsüz olması, ürün vermemesi, geçersiz olması yani boşa gitmesi manasındaki fiilin ism-i fâilidir. İşe yaramayan, hükümsüz, geçersiz olan anlamındadır.

Hak ve batıl beraber kullanıldığında geçerli ve geçersiz şeklinde anlamlandırmak uygundur.

زَهَقَ: Üçüncü babdan gelmektedir. Mastar manası bir şeyin fiillerinde, hareket etmesinde veya tesir etmesinde gücünün bitmesidir. Yani sinmesidir, hareket edemez, iş yapamaz, tesir edemez hale gelmesidir. زَهَقَ mazi fiil olarak sindi, etkisizleşti, gücü tükendi demektir.

زَهُوقٌ: Sıfat-ı müşebbehedir. Sinen, sinici demektir. Kökü زهق dir. Sinme ve etkisizleşmenin kalıcı sıfat ve kalıcı bir özellik olduğunu ifade eder.

زَوَالٌ: Kesinti demektir. İçindeki istikrar ve sabitliği sağlayamamak manasındadır. زول kökünden dördüncü babdan lazım fiilin mastarıdır. Mübalağalı olarak kesintiye uğramak manasındadır. Zâil olmak bu kökten gelmektedir. “Kesintiye uğradı” demektir.

“Hak geldi, batıl zâhik oldu” demek “Geçerli olan geldi, geçersiz olan etkisizleşti, sindi” demektir.

“Hak geldi, bâtıl zâil oldu” demek “Geçerli olan geldi, geçersiz olan kesintiye uğradı” demektir. Buna göre kısa bir süre sonra tekrar bâtıl ortaya çıkacak demektir ve çok yanlış bir kullanımdır.

Bu ayet geçerli olanın gelince geçersiz olanın artık etkisinin olmayacağını söylemektedir. Devamında da geçersiz olanın vasfının bu olduğu, geçerli olan gelince etkisizleşme özelliğinin onda kalıcı olduğunu anlatmaktadır.

Şimdi bu ayetin ışığında günümüzden örneklere bakalım:

Hak: Fâizsiz banka

Bâtıl: Fâizli banka

Hak geldi, bâtıl etkisizleşti. Faizsiz banka geldi, faizli banka etkisizleşti. O zaman size soruyorum faizsiz banka denilen finans kuruluşları gelince faizli bankalar etkisizleşti mi? O zaman henüz hak geldi diyebilir miyiz? O zaman onlar da bâtıl olmalı değil mi? Ayet yanlış söylemeyeceğine göre …

Bu örnek üzerinden çok şeyi düşünebilirsiniz: Hukuk düzeninin, devlet düzenini, Diyanet İşleri Başkanlığını …

Sadece düşünün, bakın. Hak gelmiş mi?

Hak düzende aç insan olmaz. Hak düzende suçlar cezasız kalmaz Hak düzende insanlar gelecek korkusu yaşamaz. Hak düzende insanlar güven içindedirler. Hak düzende insanlar canlarından ve mallarından endişe etmezler. Hak düzende insanlar yarın ne olacağım demezler. Hak düzende insanlar huzurlu ve mutludur. Hak düzende dünyada cennet yaşamı vardır.

Şimdi tekrar düşünün hakkı getirdiğini/getireceğini iddia edenleri.

Ama ayet açık ve net söylüyor: Hak geldi diyor. Geçmiş zaman kullanıyor. Hak gelecek demiyor. Bu da kesinlik ifade eder. Sonra bâtılın etkisizleşme vasfı vardır diyor. Bu da demek ki hak her zaman gelecek. Bâtıl gelip hak gitmeyecek, hak gidince bâtıl gelecek, hak gelince bâtıl gidecek. Yani belirleyici olan haktır, bâtıl değildir. Hakkı ne zaman bırakırsanız bâtıl gelir. Hakkı ne zaman getirirseniz bâtıl gider.

Bugün iyi insanların büyük kısmı bu bâtıl düzenin yok olmayacağını düşünüyor. Bu nedenle teslim olmuş durumdalar. Kendi içimizde iyi olalım, namaz kılalım, kimseye kötülük yapmayalım, iyilik yapalım, biz bu düzene etki edemeyiz demektedirler. Bâtıla teslim olmaktadırlar. Oyla bâtıl içinde bunları da başaramazlar. Sistem onları içine çeker ve bu sistemin gerektirdiklerini yaparlar, üç kişiye sadaka vermekle bir şey olacağını sanırlar. Bazıları da bâtılı yok etmeye çalışmaktadırlar. Büyük bir hatadır. Ayete baksınlar, yeter. Bâtılı yok etmekle uğraşmayacaksınız. Hakkı getireceksiniz. Hak gelince bâtıl kendi gidecektir. Ayette bâtıl muzhaktır (sindirilendir) demiyor. Gayet açık bir şekilde bâtıl sinendir, sinicidir diyor.

Müminin görevidir hakkı getirmek, bâtılı yok etmek değildir. Siz hakkı getirin, bâtıl kendi kendine siner zaten. Bâtıl istediği kadar yaygın olsun, istediği kadar güçlü olsun, isterse dev gibi olsun, çare yok, hak gelince sinip gidecektir.