Haklı olmak yetmiyor aynı zamanda güçlü de olmamız lazı
656 Okunma, 1 Yorum
Mehmet Barlas - Sabah
Tayibet Erzen

03/03/2020

Haklı olmak yetmiyor aynı zamanda güçlü de olmamız lazım

Artık öğrenmiş olmamız gerekiyor. Bir devletin haklı olması yetmez. O devletin güçlü de olması gerekiyor. Aksi halde haklılığınızı kimse kabul etmiyor. Ve bazen gerçekten güçlü olmasanız da, gücünüzün ötesinde bir kuvvet sergilemeniz, haklılığınızın tesciline yardım eder.

Kıbrıs olayı
Bu gibi, durumlar bir partinin tekelinde değildir. Örneğin Kıbrıs'ta Türkler Rumların saldırısına uğradığı zaman, askeri açıdan çok güçlü değildik. Savaş uçaklarımızın yedek lastikleri bile Libya'dan Kaddafi tarafından verilmişti. Sınırlı denetim yeteneğimiz sonucu kendi savaş gemimizi kendimiz batırmamış mıydık?

Tamamı için https://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2020/03/03/hakli-olmak-yetmiyor-ayni-zamanda-guclu-de-olmamiz-gerekiyor

Yorum:

Hak ve Güç

Dünya tam da bu denge üzerine kurulu. Hak ve gücün savaşı, bazen hakkın bazen gücün galip gelmesi, insanlığın uygarlık yolculuğunu anlatıyor aslında.

Ancak şöyle bir sorunumuz var ki biz bu iki kavramın ne anlama geldiğini tam olarak bilmiyoruz. Güçlü olmayı haklı olmakla, haklı olmayı güçlü olmakla karıştırabiliyoruz. Hak doğrulukla ilişkili olduğu için birilerinin kazanması başkalarının kaybetmesini gerektirmeyecek. Bu olduğu zaman güç kazanmış oluyor. Haklıyız derken neye göre haklı olduğumuzu çok iyi tartmamız gerekiyor. Biz ancak başkalarının da hukukunu korurken haklı olabiliriz ve zulmetmeyiz. Aksi halde kuvvetli olacağız diye yanlış yaparız, zulmederiz.

 

Tayibet Erzen


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
08.03.2020
08:47

1967...1968...1969...AKEVLER 54 YILDIR ÇALIŞIYOR...2018...2019...2020

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1054

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1054. Hafta - 07 MART 2020 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1054. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?” (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.” (Hadis)

AdresAKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ, Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASIANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

***

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

SURİYE’DE OYUN DEVAM EDİYOR

Türkiye savaşları kazanmak için neler yapmalı?

Süleyman KARAGÜLLE

***

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak - 7

‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak - 8

ALLAH’IM…

‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak - 9

‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak-10

‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak-11

Reşat Nuri EROL

***

FURKAN SÛRESİ- 7. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًا (1) الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا (2) وَاتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ آلِهَةً لَا يَخْلُقُونَ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ وَلَا يَمْلِكُونَ لِأَنْفُسِهِمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا يَمْلِكُونَ مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا (3) وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَذَا إِلَّا إِفْكٌ افْتَرَاهُ وَأَعَانَهُ عَلَيْهِ قَوْمٌ آخَرُونَ فَقَدْ جَاءُوا ظُلْمًا وَزُورًا (4) وَقَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ اكْتَتَبَهَا فَهِيَ تُمْلَى عَلَيْهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا (5) قُلْ أَنْزَلَهُ الَّذِي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ كَانَ غَفُورًا رَحِيمًا (6) وَقَالُوا مَا لِهَذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ لَوْلَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا (7) أَوْ يُلْقَى إِلَيْهِ كَنْزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِنْ تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَسْحُورًا (8) انْظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا (9) تَبَارَكَ الَّذِي إِنْ شَاءَ جَعَلَ لَكَ خَيْرًا مِنْ ذَلِكَ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَيَجْعَلْ لَكَ قُصُورًا (10) بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ وَأَعْتَدْنَا لِمَنْ كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا (11) إِذَا رَأَتْهُمْ مِنْ مَكَانٍ بَعِيدٍ سَمِعُوا لَهَا تَغَيُّظًا وَزَفِيرًا (12) وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًا (13) لَا تَدْعُوا الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيرًا (14) قُلْ أَذَلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ كَانَتْ لَهُمْ جَزَاءً وَمَصِيرًا (15) لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاءُونَ خَالِدِينَ كَانَ عَلَى رَبِّكَ وَعْدًا مَسْئُولًا (16) وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ فَيَقُولُ أَأَنْتُمْ أَضْلَلْتُمْ عِبَادِي هَؤُلَاءِ أَمْ هُمْ ضَلُّوا السَّبِيلَ (17) قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنْبَغِي لَنَا أَنْ نَتَّخِذَ مِنْ دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاءَ وَلَكِنْ مَتَّعْتَهُمْ وَآبَاءَهُمْ حَتَّى نَسُوا الذِّكْرَ وَكَانُوا قَوْمًا بُورًا (18) فَقَدْ كَذَّبُوكُمْ بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا وَمَنْ يَظْلِمْ مِنْكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا (19) وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا (20) وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا الْمَلَائِكَةُ أَوْ نَرَى رَبَّنَا لَقَدِ اسْتَكْبَرُوا فِي أَنْفُسِهِمْ وَعَتَوْا عُتُوًّا كَبِيرًا (21) يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلَائِكَةَ لَا بُشْرَى يَوْمَئِذٍ لِلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا مَحْجُورًا (22) وَقَدِمْنَا إِلَى مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاءً مَنْثُورًا (23) أَصْحَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَئِذٍ خَيْرٌ مُسْتَقَرًّا وَأَحْسَنُ مَقِيلًا (24) وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاءُ بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلَائِكَةُ تَنْزِيلًا (25) الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ لِلرَّحْمَنِ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكَافِرِينَ عَسِيرًا (26) وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَى يَدَيْهِ يَقُولُ يَالَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا (27) يَاوَيْلَتَا لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا (28) لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءَنِي وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنْسَانِ خَذُولًا (29) وَقَالَ الرَّسُولُ يَارَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا (30) وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا مِنَ الْمُجْرِمِينَ وَكَفَى بِرَبِّكَ هَادِيًا وَنَصِيرًا (31) وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً كَذَلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلًا (32) وَلَا يَأْتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَأَحْسَنَ تَفْسِيرًا (33) الَّذِينَ يُحْشَرُونَ عَلَى وُجُوهِهِمْ إِلَى جَهَنَّمَ أُولَئِكَ شَرٌّ مَكَانًا وَأَضَلُّ سَبِيلًا (34)

***

وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُ أَخَاهُ هَارُونَ وَزِيرًا (35) فَقُلْنَا اذْهَبَا إِلَى الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيرًا (36) وَقَوْمَ نُوحٍ لَمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًا (37) وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيرًا (38) وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا (39) وَلَقَدْ أَتَوْا عَلَى الْقَرْيَةِ الَّتِي أُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِ أَفَلَمْ يَكُونُوا يَرَوْنَهَا بَلْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ نُشُورًا (40)

***

وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى

Va LaQaD EAvTaYNAv MUvSAy (Va LaQaD EaFGaLNAv MuFGaLa)

“Ve Musa’ya ita ettik”

Kur’an sureleri bölümlere ayırmayı genellikle bir kelimeyi وَ harfi ile atfederek yapar. Sure bazen değişik yönleri ile değişik şekilde bölümlere ayrılır. Bu sure de لَقَدْ kelimeleri ile bölümlere ayrılmıştır. Başlangıçta وَ‘siz olan لَقَدْ nefislerinde istikbar ettiler diye başlar.

Bugünkü insanların temel gayretleri istikbar üzerinde kurulmuştur. Benim fazla akçem olsun, benim fazla oyum olsun, benim yüksek mevkiim olsun, benim cemaatim çok yani kalabalık olsun. Her şey istikbara dayanmaktadır.

وَ harfi ile atfeden bir لَقَدْ daha geçmektedir. Ancak onu mekânı dayyıkta söylemektedirler. Allah onu kıssa etmektedir. “Ve” harfi ile burada atfetmektedir. Bundan önce sure tebliğ edenleri anlatmaktadır. Bundan sonra tebliğ eden resulleri anlatacaktır.

Bu sayfada iki defa وَلَقَدْ geçmektedir. Bu surede İsa’dan bahsetmemektedir, İbrahim’den bahsetmemektedir. Davud ve Süleyman da zikredilemiyor. Musa’dan, sonra Nuh’un kavminden bahsediliyor, Nuh’un kendisinden değil. عَادًا kelimesi mensubdur, kavm yerine geçmiştir. Musa’nın kitabı hala yürürlüktedir. قَدْ kelimesi bunu ifade eder.

Tevrat’ın Musa’ya verildiğinden bahsetmez. İncil’in İsa’ya verildiğine dair birden fazla ayet vardır. Musa’ya kitap verilmiştir. Tevrat ve İncil’in birden inzal edildiğinden bahsetmektedir. Dolayısıyla Tevrat şeriatı İncil tarikatı içermekte, hepsi birden bir bütün olmaktadır. Tevrat ve İncil’in yanında وَ ile atfederek مَا أُنْزِلَ إِلَيْهِمْ (Maide 5/66) denmektedir. Buradan anlıyoruz ki Tevrat ve İncil ayrı gruptur.

Bunların dışında başka bir grup daha vardır. İsrail oğullarına çeşitli kitaplar gelmiştir. Bunlardan bir kısmı kendilerine ait olup zamanlarını ve kavimlerini ilgilendirir, bir kısmı ise yalnız kendilerini ilgilendirir. Bütün insanlığı ilgilendiren de iki kitaptan oluşur; Tevrat ve İncil. Musa’nın kitabı da bu grubun içinde Tevrat grubundadır.

“Kitabı inzal ettik” demiyor da “Kitabı ita ettik” diyor. Kur’an için de böyle zikretmektedir. İnzal etmede ona içindekileri de bildirme vardır. Oysa itadaki ise sadece nakildir. Onun içeriğini tam olarak almış değildir. Kitaplar peygamberlere verildiğinde manalarının bir kısmı ona öğretilir, onlar onu yaparlar, bir kısmı ise sonra gelenlere hitaptır. Bundan dolayıdır ki Peygamberin bilmediği şeyler Kur’an’da vardır. Bugün onu biz biliyoruz. İçtihat buna dayanır. Kitap ita edildiğine göre Tevrat ve İncil de yorumlanabilir. Kur’an’da zikredilen kısımları biz yorumlayabiliriz. Bizden öncekilerin şeriatı bize delildir.


...

DEVAMI/TAMAMI

"SEMİNERLER'DE...

***

BU HAFTAKİ YORUM'A DİKKAT!

SURİYE’DE OYUN DEVAM EDİYOR

Türkiye savaşları kazanmak için neler yapmalı?

Süleyman KARAGÜLLE


VE'S-SELAM MEA'D-DUA... 






Sayı: 560 | Tarih: 8.03.2020
Mehmet Barlas
Haklı olmak yetmiyor aynı zamanda güçlü de olmamız lazı
Hak ve Güç
656 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
‘Şerefsiz, hain, alçak’ sözlerini lügatimizden çıkarmak
İçler acısı haller
630 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Uğur Dündar
İyiler geri dönecekler!..
İyi ile kötü; neye göre
599 Okunma
Hüseyin Bağdatlı