11.02.2020
Ben dedim ki:
“Esad 5 askerimizi daha şehit etti.”
*
O dedi ki:
“Çok üzüldüm çok. Ama adamın memleketi kardeşim. Bizim ne işimiz var adamın egemen devletinde?”
*
Ben dedim ki:
“Topraklarında yuvalanan terör örgütleri bize saldırıyor. Sınırlarımıza yüz binlerce kişi yığılmış. Bu nasıl egemen devlet?”
*
O dedi ki:
“Esad’la görüşülseydi... Bunlar olmazdı?”
*
Ben dedim ki:
“Yahu adam aciz... Resmen aciz... Görüşülse ne olur? Acizliği mi son bulur? Ayrıca bir haftada 13 askerimizi şehit eden bu adamla bu saatten sonra görüşme falan olmamalı.”
*
O dedi ki:
“Seni biraz fazla katı buldum. Böyle değildin sen.”
*
Ben dedim ki:
“Kusura bakma. Şehitler var. Kafam bozuk.”
Yazının tamamı için tıklayın
Yorum:
En baştan
En baştan isyan edilmeyecekti.
En baştan ayaklananlar desteklenmeyecekti.
En baştan Esed’in düşmesi gerektiği söylenmeyecekti.
En baştan “kardeşim Esed” “katil Esed”e dönüşmeyecekti.
En baştan her sorun diplomasi ve ikili iyi ilişkiler ile halledilecekti.
En baştan Kuran ne diyorsa o yapılacaktı.
Artık bunlar geçti.
Bundan sonra Kuran ne diyorsa o yapılmalı.
Esed’in şahsıyla düşmanlıktan vazgeçilip Esed’le görüşülmeli ve sorunlar diplomasi ile çözülmeli.
Şu anda uygulanan askeri çözümler, askerleri çoğaltmak, oraya askerleri yığmak, Esed’i tehdit etmek hiçbir çözüm üretmeyecektir. Olay daha da karmaşıklaşacak, içinden çıkılmayacak bir hal alacaktır. Çözümsüzlük olacak, karmaşa artacak, fitne büyüyecektir.
En güçlü olduğu zamanda bile Hudeybiye Anlaşmasını yapan Peygamber bizim için bir örnek değil midir?