Kadın cinayetlerini önlemenin 10 şartı
774 Okunma, 2 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

06.12.2019

BİR: “O saatte orada ne işi varmış” şeklinde özetleyebileceğimiz, katillere gerekçe üreten her türlü kepazelikle ölümüne mücadele ŞART.

İKİ: Israrlı takip olmadığında paçayı kurtaracak olan kadın katillerinin üzerinde her türlü medya baskısı uygulamak ŞART...

ÜÇ: Katilleri savunan avukatların “Maktul de aranmış ama...” türü aşağılık savunmalarına karşı topyekûn seferberlik ŞART.

DÖRT: Ölümle tehdit edilen kadınları katilleriyle uzlaşmaya gönderen resmi makamlara “hop” demek ŞART.

BEŞ: Kadınlar can verirken “Aile ölüyor aile! Biz asıl aileye sahip çıkalım” diyen bazı muhafazakârlara “dur” demek ŞART.

ALTI: “Ya benimsin ya kara toprağın” adı verilen yeryüzünün en şerefsiz felsefesini darmadağın etmek ŞART.

YEDİ: Psikopat katillerin kolayca firar edip avlanmaya çıkabildikleri açık cezaevleri meselesine esaslı bir neşter atmak ŞART.

SEKİZ: Kadınların kendi güvenliklerini kendilerinin sağlamaları için ne gerekiyorsa yapılması ŞART.

DOKUZ: Efelenmelere, kontrolsüz öfkelere, psikopatça heveslere dayalı olan erkeklik anlayışını yıkmak ŞART.

ON: Öldürülen kadınların ardından sosyal medyada “Oh olsun, şunun kıyafetine bak” falan diye yazanlara katil adayı muamelesi yapmak ŞART.

Yazının tamamı için tıklayın

 

Yorum:

Kadın cinayetlerini önlemenin tek şartı

Kadını koruma kanunu çıkarmışlardı. Bir ortamda konuştum. Kadın cinayetlerini çok fazla artıracak bu kanun dedim. Herkes bana karşı çıktı. Olur mu, dediler. Ne güzel, kadını koruyorlar, böylece kadın cinayetleri önlenecek dediler. O kanun bir olay üzerine çıkmıştı. O olay sürekli gündemde tutulmuştu. Sonra kadını koruma uygulamaları ardı ardına geldi.

Yapılan her yeni düzenleme kadın cinayetlerini daha da artırdı. Kadını koruyacağım derken yapılan uygulamalarla kadının erkeği ezmesi sağlanıyordu.

Sonunda kadın cinayetleri kat be kat arttı. Medyada konu edildikçe daha da artacaktır. Öncelikle kadın cinayetleri konu edilmemeli, medyada gündemi meşgul etmemelidir. Meşgul ettikçe kötü şeyleri yapma meylinde olan insanlara yol gösterir. Unutmayın, siyanür intiharları medyada gündemden düşmediğinde başka siyanür intiharları olmaya başladı.

Kadın cinayetlerini önlemenin tek yolu Kuran’ın aile yapısını kabul etmektir. Yaratıcı yarattıklarını çok iyi bilir ve erkek ve kadın arasındaki ilişkilerin nasıl olacağı da nasıl sulh olacağı da yaratıcının kitabında yazar. Avrupa Birliğinin peşinden gidildikçe kadın cinayetleri maalesef azalmayacaktır.

 

 

Lütfi Hocaoğlu


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
12.12.2019
10:04


Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da düzenlenen Uluslararası Yerel Yönetimlerde 6. Kadın Şurası’nda konuştu. Erdoğan kadını aileden koparmaya yönelik her hamlenin bizatihi insanlığın kendisini hedef aldığını belirterek “Aile ile kadını, kadınla erkeği, çocuğu birbirinden ayırmaya yönelik zihniyet asla bize ait değildir, iyi niyetli hiç değildir” dedi. 


https://www.star.com.tr/guncel/baskan-erdogan-kadin-ailemizin-temel-diregidir-haber-1499963/



Reşat Nuri Erol
12.12.2019
12:32

Nedense...

Lütfi Hocaoğlu'nun

Haftalar öncesi bu yazısını hatırladım..

Şöyle:

Kuran’dan başkasını rehber edinmek

Arap Baharı başlamıştı. Esed düştü düşecek, Emevi Camii’nde Cuma kılma mevzuu kol geziyor. O sıralarda da Gezi olayları var. Arkadaşlarla oturuyoruz. Herkes Esed düşecek diye mutlu. Bana sordular, senin hep ters fikirlerin vardır, ne düşünüyorsun dediler. Esed’e isyan etme hatalıdır dedim. Herkes çok sinirlendi. Saçmaladığımı söylediler. Esed zalimdir dediler. Zalime göz mü yumacağız dediler. Ben de o zaman Gezi ayaklanması da haklı olur sizin mantığınıza göre dedim. Kuran’da asla isyan edilmemesi gerektiğini yazdığını söyledim. İsyanın yerine hicret edilmesi gerekir dedim. Kimse dinlemedi. Benim yanlış olduğumu söylediler.

Zaman geçti, Rusya ve Çin devreye girdi ve Suriye cehenneme döndü. Bana dediler ki sen nereden bildin? Ben bilmedim, Kuran ne diyorsa odur dedim.

Günümüzde de geçmişte de hep aynı sorunu yaşıyoruz. İnsanların elinin altında Kuran var, kimse içeriğiyle ilgilenmiyor, tınısıyla ilgileniyor. “Dat” harfinin çıkışı veya peltek “se” dünyanın en önemli konusu. Gunneli okudun mu okumadın mı, önemli olan bu.

Ülkeyi yönetecek konuma geliyorlar, Yasin okuyorlar ama Kuran’da faizin haram edildiğini de biliyorlar ama çözümü Kuran’da aramıyorlar. Faizli düzen içinde çözümler aramaya çalışıyorlar.

Kuran’daki aile yapısı bazı başörtülü hanımları ileri derecede rahatsız ediyor (bu ne yaman çelişki!). Sadece Kuran’daki aile yaşamı ve örnek olan Peygamberin aile yaşamından insanları uzak tutmak için batının yıkılmış aile yapısını kanunlaştırmak için başkana baskı yapıyorlar.

Velhasıl, kimse Kuran’la ilgilenmiyor. Pek çok insan kendini Kuran’ın sahibinden akıllı sanıyor (Haşa!). Aklıyla iyiyi bulacağını zannediyor. Şeytan da vesvese veriyor. Şimdi zamanı değil, hele bir güçlen, güç kazanana kadar mevcut düzeni uygula, gücü ele geçirince Kuran’ı uygularsın diyor. Böylece mevcut düzeni onun eliyle daha da güçlü hale getiriyor. Seneler geçiyor ve giderek batıyorlar. Nasıl başlıyor Bakara suresi: “O kitap, onda hiçbir bulanıklık yoktur, muttakilere rehberdir.”

Allah bizim rehberimizi Kuran’dan başka bir şey yapmasın. Şeytanın vesveselerinden korusun.







© 2024 - Akevler