Aptal Amerikalılar kendilerini dünya okulunun başöğretm
855 Okunma, 1 Yorum
Mehmet Barlas - Sabah
Tayibet Erzen

02.11.2019

Aptal Amerikalılar kendilerini dünya okulunun başöğretmeni sanıyorlar

Akılsız Amerikalılar kendilerini dünya okulunun başöğretmeni sanıyorlar ya... Bunlar akıllarınca ona buna "Yaptırım" adı altında ceza keserek, dünyayı hizaya getireceklerini zannediyorlar. Oysa son fiyaskolarının sahnesi olan Afganistan'ın hali ortada... Trump'ın söylemi ile 7 trilyon dolar harcadıkları Ortadoğu'da, mesela Irak'ta ve Suriye'de sadece kaos yarattılar...

Cezanın adı yaptırım
Okuldaki cezalar "İhtar", "Tekdir" ve "Okuldan uzaklaştırma" diye isimlendirilirdi. Acaba bu aptal Amerikalıların, mesela Türkiye'ye uygulamayı tasarladıkları yaptırımlar, yani cezalar nelerdir? Geçenlerde konuşan Amerikan Hazine Bakanı Mnuchin, "Türkiye ile yapılan görüşmeler başarısızlıkla sonuçlansaydı, uygulanacak yaptırımları listelemiştik" diye açıklama yaptı. Bu listede şu cezalar varmış:

Bazı yaptırımlar

Tamamı için https://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2019/11/02/akilsiz-amerikalilar-kendilerini-dunya-okulunun-basogretmeni-saniyorlar

 

Yorum:

Var bu işte bir gariplik

Biz dilediğimiz kadar Amerikalılara ‘aptal’ diyelim. Masada kim kazanıyor ona bakalım, öncelikle.

Barış Pınarı Harekatı devam ederken birden dünya için tehdit olarak görülen, terörizmin kaynağı olduğu savunulan DEAŞ ve YPG militanlarının canı pek değerli oldu ve onları sağ salim bölgeden kurtarmak adına yaptırım maptırım hikaye oldu. Niye? Çünkü film bitmedi ve bunca yıllık prodüksiyon çöpe atılamazdı. Onlara köstüm değişikliği ile yeni senaryoda, yeni roller verilecek biz de “Amerikalılara ayar çektik” deyip sevineceğiz.

Ben hala ortada sevinecek bir şey göremiyorum. Var bu işte bir  gariplik , var.

 

 

 

 

Tayibet Erzen


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
04.11.2019
09:57


1967...1968...1969...AKEVLER 53 YILDIR ÇALIŞIYOR...2017...2018...2019

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1036

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1036. Hafta - 02 KASIM 2019 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1036. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?” (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.” (Hadis)

AdresAKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİZafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASIANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

***

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

Kapitalizm, Sosyalizm ve Ortaklık Ekonomisinde Fizibilite

***

EKONOMINİN YAPISI

Süleyman KARAGÜLLE

***

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Yine “On yıl önce-on yıl sonra…” hatırlatması!

Gemide iki ‘delik’ var: TERÖR VE İŞSİZLİK

Onlarca yıl sonra aynı sorun: TERÖR nasıl biter?

On yıl sonra yine ‘Devlet, para, faiz, çare, çözüm’

Kapitalizm, Sosyalizm ve ‘Ortaklık Ekonomisi’

KAPİTALİST BATI DÜZENİNDE EKONOMİ

Reşat Nuri EROL

***

NUR SÛRESİ- 5. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

سُورَةٌ أَنْزَلْنَاهَا وَفَرَضْنَاهَا وَأَنْزَلْنَا فِيهَا آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ (1) الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍ وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ فِي دِينِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ (2) الزَّانِي لَا يَنْكِحُ إِلَّا زَانِيَةً أَوْ مُشْرِكَةً وَالزَّانِيَةُ لَا يَنْكِحُهَا إِلَّا زَانٍ أَوْ مُشْرِكٌ وَحُرِّمَ ذَلِكَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ (3) وَالَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَأْتُوا بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ فَاجْلِدُوهُمْ ثَمَانِينَ جَلْدَةً وَلَا تَقْبَلُوا لَهُمْ شَهَادَةً أَبَدًا وَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ (4) إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذَلِكَ وَأَصْلَحُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَحِيمٌ (5) وَالَّذِينَ يَرْمُونَ أَزْوَاجَهُمْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ شُهَدَاءُ إِلَّا أَنْفُسُهُمْ فَشَهَادَةُ أَحَدِهِمْ أَرْبَعُ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقِينَ (6) وَالْخَامِسَةُ أَنَّ لَعْنَةَ اللَّهِ عَلَيْهِ إِنْ كَانَ مِنَ الْكَاذِبِينَ (7) وَيَدْرَأُ عَنْهَا الْعَذَابَ أَنْ تَشْهَدَ أَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللَّهِ إِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِبِينَ (8) وَالْخَامِسَةَ أَنَّ غَضَبَ اللَّهِ عَلَيْهَا إِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقِينَ (9) وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَأَنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ حَكِيمٌ (10) إِنَّ الَّذِينَ جَاءُوا بِالْإِفْكِ عُصْبَةٌ مِنْكُمْ لَا تَحْسَبُوهُ شَرًّا لَكُمْ بَلْ هُوَ خَيْرٌ لَكُمْ لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ مَا اكْتَسَبَ مِنَ الْإِثْمِ وَالَّذِي تَوَلَّى كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظِيمٌ (11) لَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بِأَنْفُسِهِمْ خَيْرًا وَقَالُوا هَذَا إِفْكٌ مُبِينٌ (12) لَوْلَا جَاءُوا عَلَيْهِ بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ فَإِذْ لَمْ يَأْتُوا بِالشُّهَدَاءِ فَأُولَئِكَ عِنْدَ اللَّهِ هُمُ الْكَاذِبُونَ (13) وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ لَمَسَّكُمْ فِي مَا أَفَضْتُمْ فِيهِ عَذَابٌ عَظِيمٌ (14) إِذْ تَلَقَّوْنَهُ بِأَلْسِنَتِكُمْ وَتَقُولُونَ بِأَفْوَاهِكُمْ مَا لَيْسَ لَكُمْ بِهِ عِلْمٌ وَتَحْسَبُونَهُ هَيِّنًا وَهُوَ عِنْدَ اللَّهِ عَظِيمٌ (15) وَلَوْلَا إِذْ سَمِعْتُمُوهُ قُلْتُمْ مَا يَكُونُ لَنَا أَنْ نَتَكَلَّمَ بِهَذَا سُبْحَانَكَ هَذَا بُهْتَانٌ عَظِيمٌ (16) يَعِظُكُمُ اللَّهُ أَنْ تَعُودُوا لِمِثْلِهِ أَبَدًا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (17) وَيُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (18) إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَنْ تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ (19) وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَأَنَّ اللَّهَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ (20) يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ وَمَنْ يَتَّبِعْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ فَإِنَّهُ يَأْمُرُ بِالْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ مَا زَكَا مِنْكُمْ مِنْ أَحَدٍ أَبَدًا وَلَكِنَّ اللَّهَ يُزَكِّي مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ (21) وَلَا يَأْتَلِ أُولُو الْفَضْلِ مِنْكُمْ وَالسَّعَةِ أَنْ يُؤْتُوا أُولِي الْقُرْبَى وَالْمَسَاكِينَ وَالْمُهَاجِرِينَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلْيَعْفُوا وَلْيَصْفَحُوا أَلَا تُحِبُّونَ أَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ (22) 

***

إِنَّ الَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ لُعِنُوا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ (23) يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ (24) يَوْمَئِذٍ يُوَفِّيهِمُ اللَّهُ دِينَهُمُ الْحَقَّ وَيَعْلَمُونَ أَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ الْمُبِينُ (25) الْخَبِيثَاتُ لِلْخَبِيثِينَ وَالْخَبِيثُونَ لِلْخَبِيثَاتِ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبِينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ أُولَئِكَ مُبَرَّءُونَ مِمَّا يَقُولُونَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ (26)

***

إِنَّ الَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ

EinNa elLaÜIyNa YaRMUvNa elMuXÖaNAvTı (EinNa elLaÜIyNa YaFGaLUvNa eLMuFGUvLAvTı)

“Muhsenata remy eden kimseler”

“Remyedenler” marifedir. “Remy” de marifedir. Zina isnadıdır. الَّذِي değil de الَّذِينَ gelmesinden kastedilen örgüttür, suç örgütü söz konusudur.

Bir kimse birisine veya ikisine zina ettiğini söylese, bu da gizli kamera ile tespit edilse, bu kimseye ceza verilmez. Tam tersine bunu tespit eden kimse suçlu olmuş olur ve o cezalandırılır. İftira suçu örgüt şeklinde olmalıdır. Örnek olarak bir gazetede veya bir televizyonda veya bir mitingde söylendiği zaman suç örgütü suçu olur.

Burada bir sorun daha ortaya çıkmaktadır. Ortada suç isnadı yaygınlaştı. Kimden kanıt getirmesini isteyeceğiz? O zaman kasameye başvurulur. Herkes kimden duyduğunu, kime söylediğini beyan eder. Sonunda soruşturmacılar ilk söyleyeni bulurlar. O dört şehidi görmek zorundadır. Bunlar üç kişi olur. Herkesin şehit getirmesi söz konusu olmadığına göre en az çoğul olan üç kimseden şehit getirmesi istenir. Herhangi birini getirirse artık iftira cezası sakıt olmaz. Yoksa üç kişiye uygulanır. Bu içtihatla on kimse de olabilir. Kurallı çoğul ondan başlar. O zaman Cuma’nın geçerli olması için on kişi gerekir.

Fıkıh Usulü bunları inceler.


***






Sayı: 542 | Tarih: 3.11.2019
Yusuf Kaplan
Küçük bir kıvılcım: Medeniyet Tasavvuru Okulu
ADİL DÜZEN MEDENİYETİ VE YENİ DİL
870 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Damadından söz etmediğin müddetçe Bülent Arınç
Memurluk
862 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Barlas
Aptal Amerikalılar kendilerini dünya okulunun başöğretm
Var bu işte bir gariplik
855 Okunma
1 Yorum
Tayibet Erzen
Uğur Dündar
Büyük utanç sona erdi!..
Devlet refleksi olabilir.
815 Okunma
Hüseyin Bağdatlı
Ergün Diler
Manşet
İşler Yolunda
803 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle


© 2024 - Akevler