Hedef Türkiye
793 Okunma, 1 Yorum
Ergün Diler - Takvim
Süleyman Karagülle

04/04/2019

1- Hedef Türkiye

Türk askerlerinin başına çuval geçirdiler, Avrupa’da yapılan NATO tatbikatında Mustafa Kemal ve Erdoğan düşman cephede yer aldı. Sonra NATO özür diledi. Sudan’da yapılan tatbikatta seçilen yer Afrika’da Türkiye’ye benzeyen bir alandı.  AB’de rapor çıkıyor, ‘Türkiye’de iç savaş çıkabilir’ diye. İngiltere ise Türkiye’de iç savaş çıkmaz deniyor.

- Üçüncü bin yıl uygarlığına kolay geçilemeyecektir. Türkiye Kur’an’a kulak vermelidir. Kur’an’ın bu husustaki yorumları da yalnız Akevler’de vardır. Akevler ile iş birliği yaparsa partiler kurtulur. Kör, dilsiz ve sağır olmayı isteyen devam eder.

 

2-Bahar mı!

- AK Parti’nin kurucu kadrosu içtihatta hata yapıyordu. Milli Görüş’le, Adil Düzen’le bir yere varılamazdı.  Sermaye ile PKK ile uzlaşarak yollarına devam edecekti. Uzlaşma Akevler’in temel felsefesi idi.  Ne var ki düşmanla uzlaşmayan dostları dışlamada hata ettiler. Sonunda onların bize yaptığını Sermaye mevcut AK Partilerle aynı dışlamayı yaptırdı. Biz Akevler olarak yolumuza devam ediyoruz. Bizi dışlayanlar unutulmak üzere. Yazar “beraber olmalıyız” diyor. Nasıl beraber olmalıyız, ondan bahsetmiyor. Bize teslim olun, beraber oluyoruz. Tefrikanın başlangıcı budur. Biz ise çözümü ortaya koyduk. İttifak onun ittifakı. Bu nasıl olacak? Hakemler yoluyla olacak. Hakemlere teslim olursa Türkiye kurtulur. Allah’ın emri bu. Biz günah işlemeye devam etsek bile bize bir şey olmaz, bu mağlubiyetin başlangıcıdır. Gereğini yaparsak bize bir şey olmaz.

 

3-İntikam

Beka sorunu yeni değil, Süleymaniye’deki çuval olayı ile başladı.

- İkinci Cihan Savaşı’nı Sermaye çıkardı. Gayesi Avrupa’nın dünyadaki hakimiyetini yıkmak, Sermaye’nin emrine devretmek, İsrail Devleti’ni kurmak, Türkiye’yi de savaşa sokmaktı. Sonra tetikçi olarak kullanılacaktı. Devletine sahip çıkarak partiyi indirip devleti kendisine teslim edecekti. Bayar iktidarı teslim etti, Menderes Sermaye’ye ihanet etti. Canı ile bedelini ödedi. Askerler İslamiyet’in yanında yer almaya başladılar. Adım adım İslamiyet’i iktidar ettiler. AK Parti iktidarda kalabiliyorsa bu, askerlerin desteklemesi sebebiyledir. Anayasa ile kapatılmasını durduran asker hakim Halk Partili idi. Ordu Baykal’a rica etti. Baykal da ricayı yerine getirdi. Başbuğ hapishanede iken “Biz burada görev yapıyoruz.” dedi. Askerler bile bile hapse girdiler. Ülke böylece kurtuldu. Bugün de askerler koruduğu için halk AK Parti’ye oy veriyor ama Ordu da millet de AK Parti’yi uyarıyor.

Evet, AK Parti ya işçilikten ortaklığa döner ya da bundan sonra seçimde Doğru Yol ve ANAP gibi unutulur gider.

Türk Milleti ordusuna karşı çıkamaz, ordusu da devleti yıktırmaz. Allah’ın takdiri böyledir sanıyorum.

 

4- Son tehdit

ABD Irak ve Suriye’yi birleştirip buralara PKK’lılara devlet kurduruyor. Silahlandırıyor. Bize vermediği F-35’leri onlara verecek. Ülke içinde de parayı kullanarak bizi birbirimize düşürecek.

- Şimdi siz yazıyorsunuz. 15 Temmuz’u biz kazandık. Arkasından biz hapse girdik. Hiç sebep yokken meclisimizi yok etmeyi orduyu dağıtmayı hedefleyen anayasayı geçirdik.  Dolar darbesi sonunda darbe yapanları bize danışman yaptık. AK Parti’nin buna rağmen birinci parti olması Cumhur ittifakının kazanması ulusumuzun yüceliğini ifade eder. Bu oyunları biliyor ama birliği bozmak için AK Parti’yi destekliyor. Ben de bunun için onay verdim. İstanbul ve Ankara’nın Halk Partisi’ne verilmesi de ittifakların ittifakına doğru adımdır. Partilere gerekli ihtarı yaptı. Anlaşın, anlaşın dedi. HDP’nin oyları %15’lere doğru giderken, ona o kadar haksızlık yapıldığı halde yüzde 5’lerin altına indirilmesi de ulusumuzun yüceliğini gösterir. Bir ulus bu kadar ince mesajları, oyu ancak bu kadar kullanabilir.

 

5- Neden İstanbul

İstanbul sıradan bir şehir değildir. Tüm dünyanın siyasileri İstanbul ile ilgilenirler. ABD ile İngiltere arası çatışma vardır. CHP, ABD’yi tutmaktadır.

-  Dünyada iki güç çatışıyor. Silah ve Dolar. Dolar hakim ama sonunda silah ‘dur’ derse durma durumunda. Ordular da Sermaye de ikili oynuyorlar. Sermaye ülkeleri bölüyor çatıştırıyor. Ordular bu bölünmeyi benimsiyor ama kendi adamlarını yerleştirerek tarafları idare ediyor. Yani Sermaye ile yönetimin gizli çatışması devam ediyor.

Başlangıçta Sermaye’nin dediği oluyordu ama zamanla siyasetin dediği olmaya başladı. Bu oyun çıkmaza giriyor. Deşifre olmaya başladı. Dolardaki anormal oynama Türkiye’ye fazla etki etmedi. Türkiye krize girmedi. Girmediğinin en açık delili seçimlerdir. Halk oyunu ekonomiye göre vermedi. Büyük tehlikeyi gördü. Çözümü ise istemedi.

 

NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.

 

Yorum:

Kazanan-Kaybeden

Bir maç olur. Halk seyreder. Bir takım galip gelir, halk zanneder ki oyuncular kazandı veya kaybetti. Maçın sonuçlarını ayarlar, belki yıllar önce belirler.  Kimi nereye getirirse kaç gol atacağını bile hesaplar. O taktikle istediklerini galip getirirler.

Halk bunu bilir ama takımını değiştirmeyi düşünmez. Senaristin senaryoyu nasıl yazdığını seyreder ve zevk alır.

Dünya siyasetinde böyle siyaset senaryoları yazılıyor ve oynanıyor.  Senaryo gereği galip gelen var mağlup olan var. Oy kullananlar var. Ben oyumu Kur’an verilerine dayanarak kullandım ama halk da benim kullandığım gibi kullandı. İlk bakışta Adil Düzen’e, İslamiyet’e, Kur’an’a, ortaklık sistemine aykırı görünür, bir asırdır hep yeniliyoruz ama sonunda bizim nüfusumuz artıyor, bizim varlığımız artıyor, bizim işimiz artıyor ve uygarlığı biz oluşturmaya başladık. Dün Hıristiyan-Müslüman çatışması vardı. Dün Şii-Sünni çatışması vardı. Bugün Hıristiyanlarla halk olarak dostuz. Bugün Sünniler ve Şiiler arasında bir sorun mevcut değildir. O halde görünürde hep biz kaybediyoruz ama sonunda biz kazanıyoruz.

Allah’a hamd olsun.

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
08.04.2019
08:27


1967...1968...1969...AKEVLER 53 YILDIR ÇALIŞIYOR...2017...2018...2019

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 1008

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 1008. Hafta - 06 NİSAN 2019 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 1008. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASIANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

ÜRETIM YATIRIM DENGESI

***

BEKA VE İTTİFAKLARIN İTTİFAKI

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

94 ruhu ‘Halka Hizmet Hakka Hizmet’ ruhudur

Belediye işi gönül işi mi yoksa Millî Görüş işi mi?

Sayın Cumhur-Başkanına son hatırlatmalar…

Yeni Zelanda; ‘Yeni Adil Dünya Düzeni’ gerekli

Reşat Nuri EROL

 

***

 

HAC SÛRESİ - 10. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

اأَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ (1) يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَى وَمَا هُمْ بِسُكَارَى وَلَكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ (2) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ شَيْطَانٍ مَرِيدٍ (3) كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَنْ تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَى عَذَابِ السَّعِيرِ (4) يَاأَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِنْ مُضْغَةٍ مُخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاءُ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنْكُمْ مَنْ يُتَوَفَّى وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِنْ بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنْزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنْبَتَتْ مِنْ كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ (5) ذَلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَى وَأَنَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (6) وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ (7) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُنِيرٍ (8)ثَانِيَ عِطْفِهِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَنُذِيقُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَذَابَ الْحَرِيقِ (9) ذَلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ (10) وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلَى وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ (11) يَدْعُو مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنْفَعُهُ ذَلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ (12) يَدْعُو لَمَنْ ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِنْ نَفْعِهِ لَبِئْسَ الْمَوْلَى وَلَبِئْسَ الْعَشِيرُ (13) إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ (14) مَنْ كَانَ يَظُنُّ أَنْ لَنْ يَنْصُرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاءِ ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنْظُرْ هَلْ يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُ (15) وَكَذَلِكَ أَنْزَلْنَاهُ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَأَنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَنْ يُرِيدُ (16) إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئِينَ وَالنَّصَارَى وَالْمَجُوسَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا إِنَّ اللَّهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ (17) أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَنْ فِي السَّمَوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِنَ النَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ وَمَنْ يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ مُكْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاءُ (18) هَذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِنْ نَارٍ يُصَبُّ مِنْ فَوْقِ رُءُوسِهِمُ الْحَمِيمُ (19) يُصْهَرُ بِهِ مَا فِي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُ (20) وَلَهُمْ مَقَامِعُ مِنْ حَدِيدٍ (21) كُلَّمَا أَرَادُوا أَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا عَذَابَ الْحَرِيقِ (22) إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِنْ ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ (23) وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَى صِرَاطِ الْحَمِيدِ (24) إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ الْحَرَامِ الَّذِي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَاءً الْعَاكِفُ فِيهِ وَالْبَادِ وَمَنْ يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ (25) وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَاهِيمَ مَكَانَ الْبَيْتِ أَنْ لَا تُشْرِكْ بِي شَيْئًا وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْقَائِمِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ (26)وَأَذِّنْ فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ (27) لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلَى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ (28) ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ الْعَتِيقِ (29) ذَلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللَّهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّهِ وَأُحِلَّتْ لَكُمُ الْأَنْعَامُ إِلَّا مَا يُتْلَى عَلَيْكُمْ فَاجْتَنِبُوا الرِّجْسَ مِنَ الْأَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ (30) حُنَفَاءَ لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاءِ فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ الرِّيحُ فِي مَكَانٍ سَحِيقٍ (31) ذَلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللَّهِ فَإِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ (32) لَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ إِلَى أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَا إِلَى الْبَيْتِ الْعَتِييقِ (33) وَلِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنْسَكًا لِيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ فَإِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَلَهُ أَسْلِمُوا وَبَشِّرِ الْمُخْبِتتِينَ (34) الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ (35)وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُمْ مِنْ شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ فَإِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ كَذَلِكَ سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ (36) لَنْ يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنْكُمْ كَذَلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ (37) إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ (38) أُذِنَ لِلَّذِينَ يُقَاتَلُونَ بِأَنَّهُمْ ظُلِمُوا وَإِنَّ اللَّهَ عَلَى نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ (39)

 

***

 

الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ إِلَّا أَنْ يَقُولُوا رَبُّنَا اللَّهُ وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ فِيهَا اسْمُ اللَّهِ كَثِيرًا وَلَيَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ (40) الَّذِينَ إِنْ مَكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنْكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ (41) وَإِنْ يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ (42) وَقَوْمُ إِبْرَاهِيمَ وَقَوْمُ لُوطٍ (43) وَأَصْحَابُ مَدْيَنَ وَكُذِّبَ مُوسَى فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ (44)

 

***

 

الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ

elLaÜIyNa EüPRiCUv MiN DiYAvRıHıM (elLaÜIyna EuFGaLUv MiN FiGAvLıHıM)

“Diyarlarından ihraç olunmuş kimseler”

Zulmedilmeleri sebebiyle onlara izin verildi denmişti (39. ayet). Bir yerde eğer haksız yere zulmediliyorsa onlara yardım etme izni verilmiştir.

Suriye’de eğer haksız yere katl varsa bize izin vardır, oraya girip onlara yardım ederiz. Onları katl olunmaktan kurtarırız. Zulme uğrayacaklar sonra mukatele olunacaklardır.

Bir yönetim eğer zulüm ediyorsa oradan hicret edersiniz, orada mukateleye girişmezsiniz. Hicret etmeden savaş yoktur. Orasını terk ettikten sonra eğer savaşmazlarsa yine ses çıkarmazsınız ama sizi sizin yerinizde de bırakmazlar, saldırırlarsa size savaşmak düşer.

Diyelim ki Türkler Kürtlere zulmediyor. Türkiye’de onların isyan etme hakları yoktur. Onlar Kuzey Irak’a geçip, oranın devleti ile bir olup cepheden Türkiye’ye saldırabilirler. Savaş olur ve sonunda galip gelen, hükümran olur.

Oraya sürülmüş veya göç etmiş kimselerin Türkiye’de veya orada terör olaylarını yaşatma hakları yoktur. Kur’an terör olayının her türlüsünü nehy etmiştir. Hicret edersiniz, cephe oluşturursunuz, cephe savaşına gidersiniz. Bu meşrudur. Burada da hakemler kararı gerekir. Savaşta Doğu Anadolu’yu da alabilirsiniz. O zaman orası sizin olur.

Eğer Suriye’de veya Irak’ta kurulmuş terör örgütü varsa, onlar Türkiye’ye zarar vermeseler de bizim oraya girip terör olaylarına son verme hakkımız vardır. Hele Türkiye’ye saldırıyorlarsa, Türkiye’de terör olayları çıkarıyorlarsa, bu hak evleviyetle doğar.

Hepsinde hakem kararlarına ihtiyaç vardır.

...

TAMAMI SEMİNERLERDE...

*





Sayı: 512 | Tarih: 7.04.2019
Yusuf Kaplan
Seçimsiz seçim: Senkretizmin zaferi
SEÇMENİN MESAJI; ADİL DÜZENE DÖN KURTUL VE KURTAR!
984 Okunma
Ali Bülent Dilek
Uğur Dündar
Nereden çıktı şu Ekrem İmamoğlu? 6 Nisan 2019
Lider cenneti karadenizden.
889 Okunma
1 Yorum
Hüseyin Bağdatlı
Mehmet Barlas
Allah beni dostlarımdan korusun ben kendimi düşmanlarım
Bugünün bir de yarını var
870 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Küçük bir farkla kazanan Binali Yıldırım olsaydı
Siyasetin içler acısı hali
869 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ergün Diler
Hedef Türkiye
Kazanan-Kaybeden
793 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle


© 2024 - Akevler