Ailenin çöküşünü seyredemeyiz!
15 Mart 2019, Cuma
YUSUF KAPLAN
Aile çöküyor... Boşanmalar ürpertici boyutlara ulaştı!
Boşanma olgusunun en ürpertici yanı, yaklaşık son on yıldan bu yana özellikle İslâmî / muhafazakâr ailelerde boşanma oranlarında büyük patlama yaşanıyor olması!
Dünyada ailenin en güçlü olduğu bir toplumda böyle bir yıkımın yaşanıyor olması, alarm zillerinin çalıyor olması için kâfî değil mi?
Türkiye, İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen, ailenin adım adım altını oyma projesi olan lanet olası anlaşmadan derhal çıkmalıdır!
Toplumsal cinsiyet eşitliği gibi ilk başta cazip gelen ama sapkın ilişki biçimlerinin meşru görülmesine kadar yığınla çarpık ilişki biçimini meşrûlaştıran sinsi projelere derhal son verilmelidir!
Bu ülkenin çocukları, her tür şiddete, tecavüze, cinayete karşı duyarlı olmayı, cinsiyet fikrini yok eden insanlık düşmanı bu tür iğrenç projelerden öğrenecek değiller herhalde, değil mi?
SEKÜLERLEŞME SÜRECİ: AİLENİN ALTINI OYAN DİNAMİT!
..............................
TELEVİZYONLARDAKİ CİNAYETİ RTÜK SEYREDEMEZ!
Televizyon dizileri, iğrenç cinayet biçimlerinden geçilmiyor... Şiddet kanıksandı, kimseyi rahatsız etmiyor artık.
Televizyon dizileri, aileyi kurşuna diziyor!
İlgili kurumlar, RTÜK vesaire seyrediyor!
Dünyanın hiçbir yerinde aileyi çökertecek hiçbir şeye izin verilmez televizyonlarda.
Aslâ.
Mesela bütün Batı ülkelerinde, özellikle ABD’de intihar olayları,ürpertici boyutlara ulaşmış durumda ama hiçbir televizyonun, medya organının intihar olaylarını haber yapmasına ya da dizilerde işlemesine izin verilmez.
Oysa bizde sadece dizilerde değil, artık haberlerde bile cinayet haberleri, haber bültenlerinin neredeyse hem en başlarında yer alıyor hem de en fazla yer verilen haber türleri arasında!
Olacak iş değil! Cinayet, şiddet, tecavüz haberlerinin yasaklanması şart medyalarda! Tam bir cinayet bu!
Cinayet, şiddet ve tecavüz olaylarıyla ilgili en sert, en köklü yasal önlemlerin alınması için çaba göstermeli hükümet.
Bu cinayet, şiddet ve tecavüz olaylarının, ailenin yaşadığı çöküşü gösteren ürpertici göstergeler olduğunu söylemek bile gerekmiyor, elbette ki.
Ailenin çöküşünde, kentsel dönüşüm denen rantçılığın tavan yapmasına yol açan çarpık yerel yönetimler anlayışının ve şehirlerimizi betonlaşmış canavarlara dönüştüren dikey mimari nobranlığının da çok belirleyici roller oynadığını sadece hatırlatmakla yetineyim burada. Çöken şehirlerimizle çatırdayan aile yapımız arasında birebir ilişkiler var çünkü. Bu önemli konuyu ayrıca yazacağımı hatırlatarak noktayı koyayım bu yazıya.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/ailenin-cokusunu-seyredemeyiz-2049648
yorum;
AİLEYİ ANCAK ADİL DÜZEN AŞİRETLERİ KORUR!
Yazarımız aile yapımızın çatırdadığından bahisle, dindar evlilikler bile
bundan kurtulamıyor, sadedinde yazdığı yazısını eğer eğitim sistemimizi
düzeltemezsek toplumumuzun çöküşünü önleyemeyiz diyerek bitirmiş.
Allah, Milli Görüşçü camiaya 1985-1991, Refah Partili yıllarda kendi iç
yapısını Adil Düzene göre oluşturma mesajını merhum Erbakan hocamız
ve genel idare kurulu üyeleri şahsında verdi.
Özellikle bu yılları zikredişimin sebebi ,İzmir Akevler ekibinin o yıllara
kadar geliştirdikleri peygamberler sisteminin, merhum Erbakan hocamızla
yapılan çalışmalar sonucunda ,Adil Düzen adıyla son şeklini almış olmasıdır.
Benimde o yıllarda(1986-1993)önce Bakırköy ve sonrada Küçükçekmece
ilçe idare amiri olarak yönetim kurulu toplantılarında, bu gelişmeler içten
vakıf olmuş ve devamlı hem ailelerimizi, hem de parti teşkilatlarımızı
Adil Düzene göre oluşturma tekliflerinde bulunarak uyarmıştım.
Maalesef "Bir mıh bir nalı düşürür,bir nal bir atı,bir at bir süvariyi ve
bir süvari cepheyi düşürür"mealindeki ata sözümüzün tekrar yaşanmasına
üzülerek şahit olmuştum.
Buradaki en büyük hatalardan üçüncüsü de iktidarı ele geçirme
ihtirası uğruna, parti teşkilatlarına eğitimsiz,denenmemiş ve güvenilmez
elemanlarının doldurulması olmuştur.
Ve sonucunda da o kadroyla malum Ak Parti deneyimi ve dönemi
ve topyekun uçurumun yanına getirilmiş bir ülke .
Burada aile ile ilgili bir alıntı yapacak olursak:" Demek ki;
-Önce Kur’an Evliliği yapılacak. Mevcut evlilikler Kur’an evliliğine dönüştürülecek.
-Sonra Kur’an evliliği yapanlar bir araya gelip Kur’an Aşiretini oluşturacaklar.
-Sonra da Kur’an aşiretleri bir araya gelerek Kur’an Beldesini kuracaklardır.
İşte bu belde insanlığa nasıl yaşayacağını gösterecek bir belde olacaktır. “Adil Düzen”i bunlar kurmuş olacaklardır. Kur’an’ın nasıl bir sosyal hayat istediği bu beldede belirlenecektir. Bu beldede yaşayanlar aynı zamanda bu beldede çalışanlardır. Aşiretler ortak yaşama yerleridir. Beldeleri ise ortak çalışma yerleridir.
Bu beldeler kendi aralarında hukuk düzenlerini kuracaklardır. Kooperatif şeklinde örgütleneceklerdir. Belde kurallarına uymayanlar hakemler kararı ile ortaklıktan çıkarılacaktır. Bu beldelerin yaygınlaşması ile “Adil Düzen” gelmiş olacaktır. Toplanıp anayasa yapmakla değil, anayasayı yaşamakla “Adil Düzen” gelir.
Bugünkü cumhuriyet anayasasının bu oluşumu önleyen hiçbir hükmü yoktur. Parti kurmak, iktidar olmak, yasaları değiştirmek belki elli sene önce için gerekli idi. Ama bugün zaten mevcut olan yasalar bizim istediğimiz yasalar. Biz onları uygularsak “Adil Düzen”i kurmuş oluruz. Bütün bunları yaparken biraz da sıkıntı çekmeliyiz...SÜLEYMAN KARAGÜLLE- http://www.akevler.org/AkevlerSeminerler/75/Tum/1/ZUHRUF-SURESI-TEFSIRI-84-89AYETLERSON?seoContent_ASPxGridView1=page6
Zararın neresinden dönülürse kârdır diye bir deyim vardır ,gelin Yusuf Kaplan
hocam; arkadaş ve okuyucularınıza,dinleyicilerinize de vesile olun, şu yarıda kalan
mübarek Adil Düzen yapısını tamalıyalım da hem aile, hem ülke ve hem de insanlığın
kurtuluşuna vesile olalım vesselam...