Necip Fazıl’a ve Nuri Pakdil’e saldırmanın dayanılmaz h
651 Okunma, 1 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Necip Fazıl’a ve Nuri Pakdil’e saldırmanın dayanılmaz hafifliği!

18 Ocak 2019, Cuma

 YUSUF KAPLAN

 

 İsmi lazım değil, bir CHP genel başkan yardımcısı, son zamanlarda önüne gelene saldırıp duruyor...

CHP’de müstakbel başkanlık yarışına hazırlanıyor, muhtemelen.

Genel başkanlık yarışı yapabilir bir başkan yardımcısı, elbette ki.

Ama çiğlikle, sığlıkla, önüne gelene saldırarak yapılan bir başkanlık yarışı, gider duvara toslar. Biri hatırlatmalı bunu bu kişiye.

Siyasetin de bir asaleti olmalı, siyasetçinin yaptığı bir eleştirinin de bir anlamı, bir değeri olmalı, değil mi?

Neredeyse her çıkışı çiğlik ve sığlıkla malül bu kişi, hızını alamadı, bu ülkenin ruh köklerini edebiyatta, sanatta, fikir hayatında onca çileyle, onca mücadeleyle yeniden inşa etme gayretiyle sarsılmaz fikir ve sanat kuleleri inşa eden iki öncü fikir ve sanat adamına, üstad Necip Fazıl ve usta Nuri Pakdil’e saldırmaya başladı.

15 Temmuz darbe ve işgal girişimi sırasında Genelkurmay Başkanı’yken alnına silah dayanmasına rağmen FETÖ’cü hainlerin “bildiri”lerini imzalamayan orgeneral Hulusi Akar’a Meclis’te yaptığı haddini aşan hakaretin devamı olarak Necip Fazıl’a ve Nuri Pakdil’e saldırdı bu kişi şimdi de!

Neymiş efendim? Hulusi Akar, (Hakan Fidan’la birlikte) Nuri Pakdil’i ziyaret etmiş’miş! Necip Fazıl’la, gençken bir fotoğraf çektirmiş’miş!

............................

Necip Fazıl, üstaddır; Yaşar Nabi’sinden Aziz Nesin’ine kadar, fikriyatına en uzak kişilerin gözünde de böyleydi bu.

Necip Fazıl, ömrünü hapishanelerde geçirmiş, vefat ederken bile hakkında mahkeme kararıyla bu dünyaya veda etmiş bir üstad, bir öncüydü.

Yeldeğirmenlerine karşı, celladına âşık garpzedelere karşı bu ülkenin ruhköklerini, asaletini savunmuş, büyük doğum’un fikir ve oluş çilesini çekmiş, Büyük Doğu’nun muazzez anıtını dikmiş bir üstad ve öncü.

Bu ülkenin bin küsur yıllık çileyle inşa edilen ruhköklerine karşı gerçekleştirilen ontolojik yıkım harekâtına karşı tek başına göğsünü siper ederek, kaç kuşak düşünürün, sanatçının ve öncünün tohumlarını ekmiş bir üstad ve öncü.

Aynı şey, Nuri Pakdil için de geçerli.

Pakdil, usta’dır, dostunun da, düşmanının da gözünde, büyük usta.

Kalem ve kelâm ustası. En çok da “duruş” ustası. Sükût sûretinde konuşmuş, dimdik durmuş bir usta, bir bilge.

Edebiyat dergisiyle, Doğu’nun ve Batı’nın ufuklarında gezinmiş, edebiyatımızın en parlak şair, sanatçı ve yazarlarını yetiştirmiş, yine fikir ve sanat hayatımızın çağ atlamasını sağlayacak eserlere imza imza atmış bir büyük usta. Henüz değeri ve çapı hakkıyla anlaşılamamış ve aşılamamış Umut başlıklı oyunuyla Türk tiyatrosunun Ionesco’su.

Siz, bırakınız Ionesco’yu tanımayı, ismini bile telaffuz edemezsiniz!

Nuri Pakdil’i tanıyamayacak kadar ikide bir “Nevzat Pakdil” diye telaffuz ettiğinize göre!

Bu ülkenin ruh köklerini yeşerten, fikir ve sanat anıtlarını diken, ülkemizin, coğrafyamızın ve insanlığın sorunlarını omuzlarında taşıma bilinciyle geçmişten geleceğe yürüyen, geleceğimizi inşa eden üstadlarına, usta’larına siyasî rant devşirmek için saldırmak en hafif ifadeyle, sığlık, çiğlik ve hafifliktir.

Vesselam.

https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/necip-fazila-ve-nuri-pakdile-saldirmanin-dayanilmaz-hafifligi-2048949

yorum;

BATININ ZEHİRLEDİĞİ BEYİNLER VE KUR'AN!

Yazarımız Chp' li bir genel başkan yardımcısının Necip Fazıl ve Nurettin Topçu'yu

diline doladığından bahisle, onları  büyük ustalar olarak anarak bu ülkenin ruh köklerini

onlarla özdeşleştirmiş.

Bizim Vakit-Akit gazetesi sahibi Mustafa Karahasanoğlu ağabeyimiz  ben gazetede

 çalışırken dağıtım bölümünde olmamız hasebiyle bize gelen günlük satışımızı ister ve

derdi ki "çocuklar neticeyi getirin."

Bende diyorum ki bu günkü neticeye bakarak büyük ustaların nasıl bir çalışma

yaptıkları değerlendirilebilir.

Burada adı geçenlerle  ilgili bir alıntı yapmak isterim." Kur’an burada sosyal çöküntü ile kâinatın çöküntüsünü karşılıklı olarak anlatmaktadır. Düzen denge düzenidir. Kâinat çelişkiyi kabul etmez. Tanrı hem tek hem üç olmaz, bir şey birse birdir, iki ise ikidir, 1=3 olmaz. Eğer kâinat böyle çelişkileri kabul etseydi kâinatta bir düzen olmazdı ve bu düzen devam etmezdi.

Prof. Ali Fuat Başgil, laiklik üzerine Teknik Üniversite’de konuşmuştu; laiklik kilisenin özgürlüğüdür, ilmin orada yeri ayrıdır demişti. Ben ona camide dünya duruyor diyeceğiz, okulda dünya dönüyor mu diyeceğiz diye sordum. Öyle dersen ne olur dedi. Batı’nın zehirlediği beyinleri sağlığa kavuşturmak son derece zordur. Ali Fuat Başgil, Necip Fazıl Kısakürek, Nurettin Topçu; birçok Batı kültürü almış ama imanlarını korumuş kimseler böyledir. Bu durumu aşanlar vardır. Bediüzzaman başta gelir. Ziya Gökalp ve Mustafa Kemal; onlar İslamiyet’e göre amel etmeseler de İslamiyet’i ve Batı’yı kavramışlardır.

Hıristiyanlığın çelişkili mantığı bugünkü ateist dünyayı oluşturdu. Papalık bu yanlışlığı bırakmalıdır. İnsanların beynine müspet ilimle girmeye çalışmalıdır.

Diyanet (DİB) de tarikatlar da böyle çelişkiler içindedirler. Birileri insan beynini tanrı gibi görmektedirler. Kur’an’la meşgul olacaklarına, Kur’an’ı bırakıp sünnetle meşguller. Sünnet Kur’an’ı anlamak için gereklidir. Sünnet bugünün sorunlarını çözmez. Kur’an Yahudilerin seçilmiş kavim olup diğer insanları kendilerine kul yapmalarına karşıdır. İsrail oğulları hizmette seçilmişlerdir, hükmetmekte seçilmemişlerdir. Hıristiyanların bu teslis inancına karşı şiddetli bir tavır vardır."SÜLEYMAN KARAGÜLLE-http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/1571/115/17-MERYEM-SURESI-TEFSIRI-90-95AYETLER-MERYEM-SURESI-TEFSIRI19SURE

Dikkat edilirse bir Kur'an alimi olan Süleyman Karagülle burada Necip fazıl ve Nurettin

Topçu'yu batı kültürü almış ,imanlarını korumuş ama Kur'an'ı anlamayıp çelişkiye düşmüş

kişiler olarak vasıflandırıyor, bu tespite bende katılmakla birlikte tartışılabilir  deolduğunu ifade etmek isterim .

Çünkü" "müsademe-i efkardan barika-ı hakikat doğar/ fikirlerin çarpışmasından gerçeğin şimşeği çakar".

Yazarımız Yusuf Kaplan'a da diyorum ki gelin Yusuf hocam fikir ve düşüncelerimizi Kur'an

eleğiyle eleyelim  ve bu işe 50 yılını harcamış Akevler Adil Düzen kervanına

katılalım ve katılmalara vesile olalım inşaallah.

Yoksa Türkiye vasıtalarının hızıyla bu Akevler kervanına yetişmeniz mümkün olmayabilir,

"geçti kervan kaldık dağlar başında" ilahisine muhatap olmayalım vesselam...


 

 

Ali Bülent Dilek


YorumcuYorum
Ahmet Yücel
22.01.2019
21:28

''Diyanet (DİB) de tarikatlar da böyle çelişkiler içindedirler. ''

Kuran ve sünnetten kıl payı dahi taviz veren tarikatlar çelişki içindedir hatta onlardan uzak durulmalıdır, isterse mürşitleri gökte uçsun, isterse her gün Peygamber efendimizle görüştüğünü, rüyada da devamlı gördüğünü söylesin, batıl tarikatlar bunlardır.

Kuran ve sünnetten ayrılmayan, taviz vermeyen tarikatlar, mürşitleri gökte uçmasa da haktırlar. Bağlılarına Kuran ve sünneti tavsiye ederler, mürşitleri de Peygamber ahlakını yaşayarak örnek olurlar. Yunus Emre'nin,

''Çokları gittiler mürşit arayı,

Arayanlar buldu derde devayı,

Bin sefer okusan akla karayı, 

Bir mürşide varmazsan olmaz.''

Diyerek tavsiye ettiği yol da bu hak tarikatlar, Allah dostlarıdır.

Sevgili Ali Bülent Dilek kardeşim, acizane yazdım, hakkınızı helal ediniz. 






Sayı: 501 | Tarih: 20.01.2019
Mehmet Barlas
Devlet Bahçeli iktidarda değil ama siyasette ağırlığı ç
Bahçeli
805 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Hangisi yobaz?
Şarapçılığı desteklemek
743 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ergün Diler
Pentagol
Adil Düzen’e göre İnsanlık Anayasası
722 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
Necip Fazıl’a ve Nuri Pakdil’e saldırmanın dayanılmaz h
BATININ ZEHİRLEDİĞİ BEYİNLER VE KUR'AN!
651 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek


© 2024 - Akevler