Hakikat neresi, siyaset nereye düşer?
11 Haz 2018, Pazartesi
YUSUF KAPLAN
Bendeniz, az da olsa, yazdığım siyasî yazılarda bile, hâdiselere siyaset açısından değil, hakikat açısından baktım hep.
Çünkü siyaset kurucu bir kaynak değil, koruyucu bir barınak olabilir, yol açabilir sadece... Hakikatin yani kurucu kaynağın ışığında, elbette.
O yüzden ülkemizde, medeniyet coğrafyamızda ve dünyada yaşanan sorunlara, Müslümanca idrak ve düşünme melekelerini harekete geçiren, bütünlüklü, kuşatıcı medeniyet perspektifiyle yaklaşıyorum her zaman.
VAROLUŞSAL SORUNLARA MEDENİYET ÖLÇEĞİNDE ÇÖZÜMLER ŞART
............................
ASLOLAN HAKİKAT, GERİSİ TEFERRUAT...
O yüzden bendeniz, siyaseti değil hakikati ölçü olarak benimsemiş biri olarak yazan ve yaşayan biriyim.
Hakikat amaç, siyaset araçtır.
Siyaseti yani aracı hakikatin yani amacın önüne geçirirseniz, hem aracın amacı yutmasını önleyemezsiniz hem de hakikatten eser kalmaz ortada.
Aslolan hakikattir, gerisi teferruattır.
Yazılarımda siyaset yazarken bile kendi geliştirdiğim Mekke artı Medine süreçlerinin hâsılası olarak tarif ettiğim medeniyet perspektifiyle bakıyorum siyasete.
Çünkü bizi hakikate götürecek yol, Mekke ve Medine süreçlerinde hayata geçireceğimiz ilim, irfan ve hikmet yolculuklarıdır.
Medeniyet, hakikatin Mekke sürecinde hayat bulduğu, Medine sürecinde hayat olduğu, medeniyet sürecinde ise herkese hayat sunduğu yolculuğun adı ve adresidir.
Vesselâm.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/hakikat-neresi-siyaset-nereye-duser-2046024
YORUM;
Hakikat siyaseti nasıl olacak?
Yazarımız Yusuf Kaplan"hakikat amaç siyaset araçtır "dedikten sonra "aslolan hakikattir gerisi teferruattır."diyerek yazısını özetlemiş.
Doğruda söylemiş ancak yuvarlak tarif edilmeye muhtaç kelimelerle.
Bana biraz burada yazarın mevcut durumdan özellikle de iktidarın yaptıklarından
umudunu kestiği ve son uyarı kabilinden bir uyarı olarak bu yazıyı yazdığı algısı oluştu.
Yeter artık teferruatı bırakın asıl olana hakikate dönün bu son şansınız der gibi.
Bu konuda da haklı bence daha önceki hükümetler döneminde bazı başbakanlar 100 gün
300 gün gibi yapacakları temel çözümler için kendilerine halk nezdinde sınırlar koyarlardı.
Son dönemde 16.yılını bulan Ak Partinin tek başına hükümetleri böyle yapmadığı gibi
hala cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinin avantajıyla halka vaatler sıralıyor.
Ama bana göre Ak Partiye oy verenlerin bazısı baraj sorunu da kalmayan alternatif
partilere örneğin saadet ve iyi parti gibi oy vererek Ak Partiyi meclisle denetletme
yoluna gideceklerdir.
Buradaki en riskli durum Ak parti açısından kantarın topuzunun fazla kaçıp kaçmayacağı meselesidir.
Bakalım Allah(CC) bu duruma ne der diyecek olursak son noktada onu da 25 haziran
sabahı liderlerden kimin gülüp gülmediğine bakarak anlayacağız.
Aslında biz Akevler Adil Düzeni çalışanlarına göre her türlü sonuç bize göre
hayırlı olacaktır.
Ak parti ve Erdoğanın kazanması bizim çalışmalarımızın devamı ve tamamlanması için zaman kazanmak yönünden hayırlı olacaktır.
Öte yandan Erdoğan ve Ak partinin kaybetmesi de artık Adil Düzen Partisini kurmanın
vaktinin geldiğinin en büyük işareti olacağından hayırlı olacaktır.
Biz din-ilim-ekonomi ve siyasetin herbirinin kendi alanında sosyal dengeliolarak
çalıştığı bir parlementer sistemi savunuyoruz.BAKINIZ;
( http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/0/88/SOSYAL-DENGE--2Devletin-unsurlari-ve-kuvvetler-dengesi)
Son olarak davetimizi tekrarlayarak yorumumuzu bitirelim.
Yusuf hocam,uluyu dinlemeyen ulur demiş atalarımız,gelin merhum Erbakan
hocamızın bize bıraktığı iki yadigarı ;Adil düzeni ve Süleyman Karagülleyi dinleyin.
Akevler Adil Düzen çalışanlarına katılın, Adil düzeni tartışıp olgunlaştırıp uygulayalım
da ülkemize ve dünyaya örnek olacak ve örnek bir medeniyet çekirdeği olacak adil düzen
bucağını(http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/1491/110/3-TEMEL-ILK-SOSYAL-BIRIM-BUCAK-INSANLIK-ANAYASASI-KAVRAMI)kuralım inşaallah...