Neden kader seçimi?
760 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

Neden kader seçimi?

27 Nis 2018, Cuma

YUSUF KAPLAN

Türkiye, siyaset mücadelesi vermiyor; varoluş mücadelesi veriyor.

Yönünü bulma, yörüngesine kavuşma, Batılıların yaptıkları tarihin önünde sürüklenen bir figürandan, yeniden tarihi sürükleyecek bir aktör konumuna yükselme mücadelesi bu...

VAROLUŞ MÜCADELESİ...

..................................

KAYIPLARIMIZ: SEFİH SEKÜLERLEŞME SÜRECİNİN YIKIMLARI...

Bundan sonraki süreci kestirmek hiç de zor değildi artık: Özal döneminden itibaren hızla liberalleşme sürecine girilince, toplum bir anda sekülerleşmeye başladı süratle...

Akparti iktidarlarına gelinince, bu sekülerleşme süreci, kontrolden çıktı: Oportünizm, konformizm biçimleri, ucuz müslümanlaşma biçimlerini de dönüştürdü.

Ve gelinen noktada, İslâmî kimlikler ve duyarlıklar kırılganlaştı ve zamanla aşınarak buharlaşma eğilimi gösterdi.

Bu çok tehlikeli bir süreç. Bu sefih sekülerleşme biçimlerinin önüne geçemezsek, bu toplumun omurgasını oluşturan İslâmî kimliğini hem korumakta hem de bunu medeniyet iddiasına dönüştürecek bir atılım gerçekleştirmekte zorlanabiliriz.

Bu sefih sekülerleşme sürecinin kontrolden çıkmasında, 2000’li yıllardan itibaren bütün küre ölçeğinde sel gibi yayılan postmodern popüler pagan kültürün Türkiye’de de etkisini hissettirmesindeki payını gözardı edemeyiz.

Unutmayalım: Çin, Hindistan ve Japonya başta olmak üzere, bütün Asya ülkeleri bu postmodern popüler pagan kültürün önünde duramadılar; üstelik de bütün direnç noktalarını yitirerek tuzla buz oldular.

KAZANIMLARIMIZ: VESAYET SİSTEMİNİN SONU VE TÜRKİYE UMUDU...

İslâm dünyasında, münhasıran da Türkiye’de hiç olmazsa bu gelen dalganın ne denli yıkıcı olduğu fark edilmiş durumda ve toplumun bütün İslâmî kesimleri bu dalganın önüne geçebilmek için iyi kötü mücadele veriyor -şimdilik gelişigüzel de olsa...

Sadece biz direniyoruz yani. Ve o yüzden sadece Türkiye, umut ışığı sundu İslâm dünyasına bir kez daha.

Gelinen noktada Türkiye’nin etki alanı ilke kez Türkiye sınırlarının dışına taştı ve bütün dünyada da Türkiye’nin dünyanın ruhu, mazlumların umudu ve zorbaların korkusu olduğu anlaşıldı.

Bu büyük bir kazanım. Bu kazanımın ete kemiğe büründürülmesi gerekiyor işte.

Bunun için de ülke içinde düşünce, eğitim, kültür, sanat, şehircilik, medya ve gençlikte büyük atılımlar atacağımız belirleyici bir kader ânı olacak bundan sonraki süreç.

Bu atılımları gerçekleştirebileceğimize dâir bazı ipuçları var elimizde.

Bunların başında vesayet rejimini tarihe gömmemiz gerçeği geliyor.

İşte 24 Haziran seçimlerinin bu süreçte, dönüm noktası olacağını düşünüyorum ya da öyle olacağını, olması gerektiğini söylüyorum.

Çünkü ilk defa köklü bir sistem değişikliğine gidiyor Türkiye, cumhuriyet tarihinde bu seçimlerde.

Yüzyıl boyunca, hatta iki yüzyıl boyunca, vaziyeti idare etmekle yetindik sadece. Önümüzdeki süreçte, Halkın iradesi idareye vaziyet edecek bir konuma yükselecek inşallah.

Bürokrasi baştan sona yenilenecek...

Devlet sil baştan inşa edilecek...

Türkiye hızlı karar alan ve aldığı kararları Batılıların şu ya da bu şekilde kontrol ettikleri askerî, hukûkî, ekonomik vesayetleri aşarak hem kendi kaderini şekillendirecek hem bölgenin geleceğinde kilit roller üstlenecek bir zihnî, siyasî, kültürel, askerî ve stratejik bağımsızlaşma sürecine girecek...

Bütün bunlar, emperyalistleri fenâ hâlde ürkütüyor...

O yüzden Türkiye’yi içerden ve dışardan kuşatıyorlar.

Benim beklentim, önümüzdeki süreçte, bu çifte kuşatmayı yarabileceğimiz yönünde.

İşte o zaman sıra -çok geç kaldığımız- eğitime, kültüre, şehirciliğe gelecek diye ümit ediyorum.

O yüzden sen-ben davası gütmeden ülkenin ve bölgenin önünü açacak basiretle hareket etmek zorundayız. Yoksa iş işten geçtikten sonra dövünmenin bir anlamı olmaz... Vesselâm.

https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/neden-kader-secimi-2045425

YORUM;

Hakkı bilmeyen hakkı nasıl seçebilir?

Yazarımız 24 haziran 2018 de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve sistemi seçimiyle,

milletvekili seçimlerini cumhuriyet tarihinde dindarların yapacağı en önemli

2.seçim olarak görüyor ve kendi çapında dindarları uyarıyor.

" Ak parti iktidarlarına gelinince, bu sekülerleşme süreci, kontrolden çıktı: Oportünizm, konformizm biçimleri, ucuz müslümanlaşma biçimlerini de dönüştürdü... Ve gelinen noktada, İslâmî kimlikler ve duyarlıklar kırılganlaştı ve zamanla aşınarak buharlaşma eğilimi gösterdi."

diyerek te son bir durum tespiti yapıyor yazısının içinde.

Soru şu bence İslami kimlikleri ve duyarlıkları buharlaşan bir toplum nasıl bir

kuşatmayı yarma ve İslam Düzenine  dönme seçimi yapabilir.

Hazreti Ali(ra)'nin bir sözü var" Hak, kişilerle bilinmez,  hakkı bil ki hak ehlini de bilesin.".

 Bugün gerçek şu ki Türkiye dindarları, İslamın düzen olduğuna inanan  Milli

görüş camiası-ben kavmi de diyorum -(Ak partililer dahil) Türk milletine hakkın ne

olduğunu anlatma  imtihanını kaybettiler ben de dahil.

Böylece halkın hakkı bilmediği bir ülkenin doğru seçim yapması da mümkün

görünmemektedir.

Halkının yarısının  Tayyip Erdoğan'la hakkı bildiği, diğer yarısının da diğer 2-3

liderle hakkı bildiği bir toplum nasıl kendini ıslah etme kararı verebilir?

İnsanın inanası gelmeyen binlerce kişiye kendi diliyle ve Allahın kitabıyla gelen

peygamberlere  100-150 kişinin bile iman etmemesini sanki yaşıyor gibiyiz.

Adil Düzeni merhum Erbakan hocamız cihadıyla bütün Türk halkına ve dünya

insanlına  da duyurdu ki; hocamız bunu Adil Düzenin kokusu olarak tavsif etti.

Akevler Adil Düzen çalışanları bu ülkede hala 10 ailelik bir Adil Düzen apartmanı

bile kuramadı,   ilgilenen ve ortak olarak çalışanları da 100-150 kişi civarında.

İşte bu şeçim onun için  o kadar önemli değil bu sebepten insanımızın mikroda

yapacağı  adil düzen işletmeleri , apartman ve semtleri kurulması yanında.

Ama Allah'tan ümit kesilmez ve Allah hiçbir çalışanın çalışmasını heba etmez.

50 yıldır Akevler Adil Düzen çalışanları çalışıyor(merhum Erbakan hocamız ve

bağlıları dahil)bizler o çalışmaların ülke genelinde baharda açılan filizler gibi

açılacağını ve bunları yeni dönemde organize edecek bir hadi  geleceğini

ümit ediyoruz yüce mevlamız'dan vesselam...

 

 

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 463 | Tarih: 29.04.2018
Mehmet Barlas
Demek siyasette kardeş olmak ömür boyu kardeş kalmaya y
Milli değil hissi demeçler
824 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Gül’ün çatı adayı olması Erdoğan’ın işine gelir
Seçimle bir şey değişmeyecek maalesef
822 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Uğur Dündar
CHP adayı kim olmalı?.. 27 Nisan 2018
Abdüllatif Şener, Metin Feyzioğlu
802 Okunma
Hüseyin Bağdatlı
Ergün Diler
Para saldırısı
Zafer Adil Düzenindir
796 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
Neden kader seçimi?
Hakkı bilmeyen hakkı nasıl seçebilir?
760 Okunma
Ali Bülent Dilek


© 2024 - Akevler