“İslâm’ın güncelleştirilmesi” ne demek?
11 Mart 2018, Pazar
YUSUF KAPLAN
Batılılar, bütün diğer dinleri fosilleştirdiler ama İslâm’ı fosilleştiremediler.
Bu nedenle İslâm’ı içerden “çökertmek” için iki asırdır -özellikle akademide- İslâm’ın protestanlaştırılması projesinin temellerini atıyorlar...
Bu proje, son çeyrek asırdır da, bir yandan Vehhâbîlik / Neo-selefîlik üzerinden hâricî mantığının icat edilmesi, dolayısıyla İslâm’ın terörle özdeşleştirilmesi, buna mukabil olarak, müslüman toplumlara, daha kolayca kabul ettirebilecekleri protestanlaştırılmış, peygambersiz bir İslâm anlayışının yerleştirilmesini amaçlıyor...
Tam böylesi bir zaman diliminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İslâm’ın güncelleştirilmesi” ifadesi, İslâmî kesimlerde büyük bir tedirginliğin oluşmasına yol açtı.
ASIL TEHLİKE: İSLÂM’IN PROTESTANLAŞTIRILMASI
Asıl tehlike, hâricî mantığının icat edilmesi değildir. Bu görülen ve mücadele edilebilecek bir sorundur. Görülemeyen asıl uzun vadeli tehlike, ölüm (hâricî mantığı) gösterilerek, müslüman kitlelerin sıtmaya (protentanize / reforme edilmiş, peygambersiz sahte bir İslâm anlayışına) razı ve mahkûm edilmesidir; böylelikle İslâm’ın dönüştürülmesi ve dize getirilmesidir.
Selefsizlik demek olan neo-Selefilik üzerinden hâricî mantığının, dolayısıyla DEAŞ türü terör örgütlerinin icat edilmesinin nedeni, protentanlaştırılmış İslâm anlayışının zemininin oluşturulması, önünün açılmasıdır. 20 küsur yıldır dikkat çekiyorum bu tehlikeye.
Terörle özdeşleştirilen hâricî mantığına dayalı İslâm anlayışı veya algısı, bütün dünyanın İslâm’dan nefret etmesini sağlamaya dönüktü ve bunu başardı Batılılar.
Protestanlaştırlmış İslâm anlayışı ise İslâm’ı hayattan (hayatın her alanından) uzaklaştırıp bireysel bir inanç meselesine indirgemeyi, ehlileştirmeyi ve hormonlu müslümanlar icat etmeyi hedefliyor...
..........................................
28 ŞUBAT BENZERİ OPERASYON KORKUSU!
Elbette ki, bazı hocaların yaptığı bazı açıklamalar, İslâm’a hiç bir şekilde faydası olmayacak, İslâm’ı ayağa düşüren hatta zarar veren, gençlerin İslâm’dan soğumasına, deizm çukuruna yuvarlanmasına yol açan sorunlu açıklamalar. Erdoğan, bu Hocaları davet edip ikaz edebilirdi. Böylelikle kendisine gönül vermiş kitleleri tedirgin etmemiş olurdu.
Erdoğan’ın da, istikamet üzere olan hocaların da, diyanetin de yıpratılmaması gerekiyor.
Birileri 28 Şubat sürecine benzer bir ortam oluşturmak, operasyon çekmek istiyor olabilirler.
Fikirlerine katılın katılmayın, İhsan Şenocak’ın ardından Nureddin Yıldız’ın linç edilmeleri, sonra da resmen görevden uzaklaştırılmaları, yargılanmaları “acaba birileri 28 Şubat benzeri bir operasyon mu çekiyor?” kuşkusunu uyandırıyor.
Ayrıca geniş kitlelerde Ehl-i Sünnet’e karşı bir tavır mı, geliştiriliyor, korkusu da var. Erdoğan, “marjinal hocalar” dedi ama birilerinin Erdoğan’a, bu hocaların marjinal değil Ehl-i Sünnet’in, ana omurganın temsilcileri olduğunu, yapılan çıkış’ın Ehl-i Sünnet düşmanlarının ekmeğine yağ sürdüğünü hatırlatması gerekiyor.
KİMSEYİ ÖTEKİLEŞTİRMEYELİM
Bu tartışmalar, fitne ateşini körüklemekten, bizi asıl meselelerimizle uğraşmaktan alıkor.
Cuma günkü yazımda, düşmanı içerde aramayalım, düşman dışarıda; içerde kenetlenmeye ihtiyacımız var, demiştim. Erdoğan’ın doğal tabanını yabancılaştırması, ötekileştirmesi, bu sahipsiz kitleleri hayal kırıklığına uğratması sonucunu doğurabilir.
Bırakınız İslâmî kesimlerin yabancılaştırılmasını, ötekileştirilmesini, toplumun bütün farklı kesimlerinin kenetlenmesi, kucaklanması gereken kritik ve çok yönlü bir varoluş savaşı veriyoruz içerde ve dışarda.
Hunharca gerçekleştirilen Özgecan cinayeti sonrasında, Özgecan’ın Alevî kökenli babasının şu bilgece sözü hepimiz için kılavuz olmalarıdır: “Anadolu, Nuh’un gemisidir.”
Yerim kalmadı. “İslâm’ın güncellenmesi” meselesini yarınki yazıda işleyeceğim.
Ama yarınki yazıya giriş cümleleriyle bu yazıyı sonlandırayım:
Önce birbiriyle irtibatlı, zihnimizi açacak üç cümle:
1-Çağı tanıyamazsanız, tanımlanırsınız. Tanıyamadığınız bir çağı değiştirme iddiasında bulunamazsınız.
2-Kendi dünyanızı başkalarının kavramlarıyla, başkalarının bakış açılarıyla kuramazsınız.
3-Bütün insanlığı ilgilendirecek evrensel cümleler kurmak zorundayız.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/islmin-guncellestirilmesi-ne-demek-2044795
yorum;
Akevler Anadolu'daki Nuh’un gemisidir!
Yazarımız cumhurbaşkanın "İslamın güncellenmesi lazım"sözünden hareketle,28 şubat
benzeri bir operasyon korkusu mu var diyerek ehli sünnet alimlerin marjinal hoca olmadığını ve rencide olduğunu Erdoğana birilerinin hatırlatması lazım diyerek bağlıyor yazısını .
Sonrada Erdoğanın sorunlu olan söylemini düzelttiğini belirtiyor.
Bence ortada çok büyük bir sorun olduğu bu güncelleme söyleminden
anlaşılmakla birlikte daha hocalar ve halk nezdinde teşhis tam olarak
ortaya konulabilmiş değil.
Ve bu söylem gerçek problemlerin gözden kaçırılmasını da sağlıyor.
15 yıllık Ak Parti iktidarının yaptıkları ve yapamadıkları da ortada.
Adil Düzenin kurulmaya başlanmadığı da kesin, bir yönden kaybedilmiş yıllar
bir yönden de cumhuriyet tarihinin İslamcılar adına en önemli deneyimi
ülke laboratuarında.
Sorun şu düzen değişmeden iyi insanlar yetiştirmek beyhude çaba çünkü
bu son 15 yılda işte o iyi insanlar tek başına anayasa değiştirecek bir oy
oranı ile iktidarda ana problemler çözüldü mü hayır.
Gelelim yeni alternatif düzenin yani Adil Düzenin nasıl kurulacağına.
" Yapmamız gereken şudur.(2012 YAZISI)
Yeniden insan tabiatına uygun olan yüz ailelik yerleşim yerleri oluşturmalıyız.
Burası hem yerleşim yeri hem de iş yeri olacaktır. İnsanlar bulundukları yerde iş bulup karınlarını da doyuracaklardır.
İnsanlar daha kârlı iş buldukları zaman dışarıya gidip orada çalışacaklardır ama dışarıda iş bulamadıkları zaman kendi semtlerinde iş ve aş bulacaklardır.
Böylece bir taraftan çağımızda gerekli olan çağdaş uygarlaşma sağlanacak ama insanlar uygarlığın çarklarında ezilmeyeceklerdir.
Bunun için her semtte yüz aileye hitap eden “Mala-Mal Marketleri” açmalıyız. Halk ürettiklerini burada satabilmeli ve ihtiyaçlarını alabilmelidir. Bunun için her semt için yüz ailelik topluluklar için bir “semt kooperatifini” kuruyoruz. Bu kooperatif bir “Mala-Mal Marketi” açıyor. Kim ne mal getirirse bu market satın alıyor, sonra onun karşılığında o marketten istediği malı alıyor."
http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/864/CokYor/10053/Suleyman-Karagulle/100-Daire-Projesi-Semtler-ve-Mala-mal-marketleri?seoContent_ASPxGridView1=page14
Bu başlangıç için sadece bir özet, detayları ise 50 yılı aşkındır Akevler Adil Düzen
çalışmalarının orijinal sahifelerinde ve Akevler kooperatifleri çalışanlarının
tecrübelerinde.
Gelin Yusuf hocam bütün projeleri tekrardan gündeme alalım tartışıp olgunlaştırarak
uygulamaya geçelim yoksa teorik tartışmalarla bir arpa boyu yol alınamayacağı
maalesef ülkemizin bugün geldiği noktada ortada vesselam.