Bütün darbeler İslâm’a karşı yapılmıştır!
02 Mart 2018, Cuma
YUSUF KAPLAN
28 Şubat’ın üzerinden 21 yıl geçti; ama bu ülkede yol açtığı yıkım hâlâ sürüyor...
Ülke soyuldu; kaynakları talan edildi. Darbenin kendisi de “laiklik elden gidiyor” diye yapıldı; ülke de her fırsatta “laiklik, Kemalizm” sloganları atan tipler tarafından soyuldu.
Şunu artık herkes dürüstçe itiraf etmeli: Bu ülkede güçlerini korumak ya da güce ulaşmak için insanların tepe tepe kullandıkları aparatlardan biri laiklik, diğeri de Kemalizm olmuştur.
Bu konuyu, ülkemizin birliğe, dirliğe, kenetlenmeye ihtiyaç hissettiğimiz kritik günlerden geçtiğimiz şu günlerde daha fazla uzatmak istemiyorum.
28 ŞUBAT BİTTİ GÜYA; BAŞÖRTÜSÜNÜ KAZANDIK AMA “TESETTÜRÜ” KAYBETTİK!
................................
BÜTÜN DARBELER İSLÂM’A KARŞI YAPILDI!
Darbe tehlikesinin ortadan kalkması, bu ülkede bütün “ipler”in bu ülkenin has çocuklarının eline geçmesiyle mümkün olabilir ancak. Bu konuda ciddî mesafe kat edildi ama henüz bu ülke gerçek anlamda istiklaline kavuşabilmiş değil. O yüzden yaşadığımız şey, Türkiye’nin istiklâl ve istikbal mücadelesidir.
Şunu söyleyebilecek durumdayız artık: Bu ülkede, bütün darbeler, laiklik adına ve İslâm’a karşı, toplumun İslâmî ruh köklerine sahip çıkmasını önlemek aracıyla yapılmıştır.
O yüzden 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi, 28 Şubat’ın uzantısıdır.
İslâm, 28 Şubat’ta “irtica” denilerek hedef tahtasına yatılmıştı; 15 Temmuz’da ise gerçek bir “cemaat”le ilgisi olmayan, hırsızlık, yolsuzluk, montaj, şantaj, kasetlerle mafya vârî bir örgüt öne sürülerek, bütün cemaatler hedef tahtasına yatırıldı; hedef bütün gelenekleri, temelleri yerle bir edilen İslâmî duyarlıkların ve hayatın sigortası olan cemaatlerin şeytanlaştırılması ve böylelikle toplumun İslâm’la ilişkisinin sıfırlanma noktasına ulaştırılmasıdır.
Ne yazık ki, toplumun büyük bir kesimi bu zokayı yutmuştur.
Oysa iki asırdır Müslümanların İslâm’la ilişkilerini sürdürmesini sağlayan devletler değil cemaatlerdir.
Yine sömürgecilere karşı direnenler Afrika’dan Kafkaslar’a, İhvan’dan Cemaat-i İslâmî’ye kadar Müslüman cemaatlerdir. Mesela küresel sistemin lordları, Mısır’la savaşmıyor; İhvan’la savaşıyor...
Cemaatlerin bu zor süreçteki sorunlarını, zaaflarını konuşmaya gerek bile yok; bunları yazıyorum zaten. Ama cemaat olmadan İslâm yaşanamaz! Rahmet Elçisi peygamberimizin emri ve uygulaması bu şekildedir.
Vesselâm.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/butun-darbeler-islma-karsi-yapilmistir-2044675
YORUM;
Bu ülkenin has çocukları kim?
Yazarımız 28 şubatın üzerinden 21 yıl geçti ama hala etkileri sürüyor,
darbe tehlikesi hala olası ancak bunu önlemenin tek yolu iplerin
tamamen bu ülkenin has çocuklarının eline geçmesiyle mümkündür demiş.
Bende diyorum ki bu ülkenin has çocuklarının kim olduğuna kim karar verecek
ekseriyet mi vatandaşlık mı?Ekseriyet demek malum %51 demek.
Peki geriye kalan %49 üvey çocuk mu veya hain mi?
İşte bölünmenin gerçek sebebi bu ekseriyetin ele geçirilmeye çalışılmasıdır.
Halbuki 50 yılını bu konularda ilmi ve tecrübi çalışmalarla geçiren Akevlerin
bu konudaki çözümü gayet basit "ekseriyet değil hicret demokrasisi ve milli mutabakat hükümeti."
Bunu bir alıntıyla billurlaştıralım"“KUR’AN DÜZENİ”NDE “kanun sistemi” yoktur. Kurallar “içtihatlarla, sözleşmelerle, ortak vekillerle ve hakemlerle” belirlenir. Herkes kendisinin veya vekilinin aldığı kararlara uymakla yükümlüdür. Kimse başkası için karar alamaz. Bunun sağlanması için on ailelik ocaklar ile bin ailelik bucaklar oluşturulur. Herkes kendi ocağında yaşar, kendi bucağında çalışıp üretir. Ocağını ve bucağını beğenmeyen, istediği ocağa ve bucağa göç eder (HİCRET). Göç edenin taşınmazları devlet tarafından cari değerleri ile satın alınır. Yeter sayıda ortak bulursa ocağını ve bucağını kendisi kurar." http://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/2785/CokYor/10053/Suleyman-Karagulle/Islam-ve-Laiklik
Demek ki yine bizim temel tezimiz tek çözümdür." İnsanlar iyidir. Kötü olan düzendir. Kim gelirse gelsin, düzen değişip düzelmedikçe kötülük ortadan kalkmaz. "
Bugün Türk halkı nerdeyse yarı yarıya ikiye ayrılmış durumdadır eski tabirle muvafıklar muhalifler ;muvafıklar iktidar yanlıları muhaliflerde iktidara karşı olanlar olarak.
Bu durumu dost, düşman ve dünyada gördüğü için ayrıca taraflar birbirlerini hainlik ve hatta terör yanlısı gördükleri için maalesef Türkiye'nin dünyada sözüne itibar kalmamış gibidir sadece halkı müslüman ülkeler Türkiye'yi bir ümit olarak görmekte fakat onlarında
irapta mahalli yok gibidir.
Son söz olarak acil olarak parlamenter sisteme dönülüp, hiç bir gurubun meclise girmesi önlenmeden milli mutabakat hükümeti kurulmadan, tek başına hükümet
olan bir partiyle ve partili bir cumhurbaşkanıyla ülkenin iç ve dış sorunları
çözülemeyeceği gibi yazarımızın da arzuladığı İslam medeniyeti atılımı gerçekleşmeyecektir.
Merhum Erbakan hocamızın 30 sene önce müracaat ettiği bu konudaki tek adres bugün de tekliğini korumaktadır AKEVLER.
Yusuf hocam güzel temennileriniz ve tahlillerinize, teşhislerinize tamam ama
tedaviye gelince buyurun Akevler Adil Düzen çalışmalarına katılın ve katılımlar
sağlamaya çalışın henüz vakit varken vesselam...