Sorun üreten değil sorun çözen âdil bir hukuk sistemi şart!
15 Oca 2018, Pazartesi
YUSUF KAPLAN
Hukuk sistemi, bir toplumun değerleri, anlam haritaları ve yaşanan sosyal gerçeklikler üzerine inşa edilir. Hukuk sistemi, bir toplumun dünya görüşünün, medeniyet birikiminin yansımasıdır.
Türkiye’de Batı’dan ithal edilen bir hukuk sistemi hüküm fermâdır.
Mevcut ithal, seküler hukuk sistemi, milletin adamlarını asmaktan, toplumun önünü tıkamaktan, ülkenin yürüyüşünün önünde takoz gibi durmaktan başka bir işe yaramıyor...
Ülkenin önünü açacak, Osmanlı gibi, adaletin kaynağı olacak güçlü, bizim ruh köklerimizden, adalet timsali medeniyet dinamiklerimizden beslenen evrensel bir hukuk sistemi geliştiremezsek, iki asırdır yaşadığımız travmaların, anormalliklerin önünü alamayız.
HUKUKUN VARLIK NEDENİ: ADALETİN TESİSİ
Dünyanın her yerinde, her büyük medeniyet tecrübesinde, hukukun üç temel kaynağı vardır: Din, toplum-tarih, insan-psikoloji.
Bütün toplumlarda böyledir bu. En seküler, en din-dışı toplumlarda da; en dindar, muhafazakâr toplumlarda da geçerlidir bu gerçek.
Şöyle bir cümle kurabiliriz: Toplumlar varlıklarını, hayatlarını, geliştirdikleri hukuk sistemi ile sürdürürler.
O yüzden, toplumların en “muhafazakâr” kurumlarının başında gelir hukuk kurumu.
Hukukun temel hedefi, toplumda adaleti tesis etmektir. Özellikle de güçsüzleri, zayıfları güçlülere, güç ve çıkar odaklarına karşı koruyabilmek.
AVRUPA’DAN DAYATILAN HUKUK REFORMLARI, OSMANLI'NIN ÇÖKMESİYLE SONUÇLANDI
.........................................
ADALETİN ZİRVESİ OSMANLI ÇOCUKLARININ GÜÇLÜ HUKUK SİSTEMİ KURAMAMASI, TAM BİR TRAJİ-KOMEDİ!
Oysa sormamız gereken hayatî sorular, atmamız gereken önemli adımlar var tam da bu noktada.
Bütün medeniyet tarihçileri de, hukuk felsefecileri de, Osmanlı medeniyetinin en temel özelliğinin, insanlığa en büyük armağanının adalet sistemi olduğunda hemfikirdirler.
Başka dinlere, kültürlere mensup toplumları, Avrupa’da olduğu gibi dışlamak, zamanla yok etmek yerine, Osmanlı’da, bütün farklılıklara hayat hakkı tanıyan aşılamamış bir adalet anlayışının ve uygulamasının varlığından söz ediyoruz.
Sorulması gereken soru şu öyleyse: Osmanlı’nın bu muazzam adalet sistemini hangi akla hizmet çöpe attık ve bu muazzam sistemi, güncelleyerek, yenileyerek nasıl geliştirebiliriz yeniden?
Bu tür soruları soran pek yok; varsa da, linç edilebiliyor kolaylıkla: Dünyada tarih bilinci linç edilmiş tek toplum olmanın yol açtığı traji-komedi bu!
ÜLKENİN ÖNÜNÜ AÇACAK GÜÇLÜ VE KÖKLÜ BİR HUKUK SİSTEMİ ŞART!
Gelinen noktada, Türkiye’nin hukuk sistemini bizim tarihî derinliğimizi, medeniyet dinamiklerimizi ve anlam haritalarımızı eksene alarak, tabiî bu arada da dünyada yaşanan hukukî gelişmelerden de yararlanarak bu toplumun ruhuna, dokusuna ve yapısına uygun, bizzat kendisi sorun olmayan, sorun çözen güçlü bir hukuk sistemi kurmak zorundayız.
Alelacele olacak iş değil bu, elbette ki.
Türkiye’nin hukuk sistemi, tam anlamıyla, serseri mayın’ı andırıyor: Toplumun altını oyuyor, milletin önünü tıkıyor, milletin adamlarını asmakta bir sakınca görmüyor...
Bu durum böyle gitmez, gidemez.
Her hâl ve şartta adaleti tesis edecek, farklı kesimlerin kendilerini güvende hissedebilecekleri, sorun üretmeyen, aksine, sorun çözen bir hukuk sistemi kuramazsak, mevcut hukuk rejimi, toplumun altını oymaya, Türkiye’nin önünde takoz gibi durmaya devam edecektir... Vesselâm.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/sorun-ureten-degil-sorun-cozen-dil-bir-hukuk-sistemi-sart-2041992
yorum;
ARANAN ADİL HUKUK SİSTEMİ HAKEMLİK SİSTEMİDİR!
Yazarımız batıdan ithal hukuk sisteminin sorunları çözmeyi bırakın sorun ürettiğini,
dünyaya örnek bir Osmanlı adalet sistemi üreten Osmanlı torunlarının tekrardan
Osmanlı hukuk sistemini güncelleyip sunamamasının traji- komik olduğunu yazmış.
Ve son söz olarak ta sorun çözen bir hukuk sistemi şart diyerek yazısını noktalamış.
Nihayet Allah'(CC)ın dünyada adaleti tesisi etmekle görevlendirdiği müslümanların
ana hedefine gelebilen yazarımıza aradığı çözümün Kur'an'dan Adil Düzen olarak
istihraç edilen Hakemlik Sistemi olduğunu hatırlatırız.
Bugünkü hukukun temel problemi bence mağdurun korunamamasıdır.
Daha ilk etapta hukukun paralı olmasıyla bu korunamama başlıyor,
uzayan davalarla devam ediyor ve nesiller boyu manevi işkenceyle sona eriyor.
Peygamberler Sistemi namı diğer Adil Düzende bu sorun tarafların ehil hakemlerden
birer tane seçmesi ve onlarında bir başhakem seçerek onun hükmüne razı olması
esasına dayanmaktadır.
Başhakemin hükmü anında uygulanır yine uygulanmasından zarar gören çıkar
veya iddia eden olursa hakemlere başvurmak suretiyle mağduriyeti giderilir.
Bu konu da detaylı bilgi için yazarımıza ve okuyucularımıza akevler.org sitemizdeki-CEZA HUKUKUNDA MAĞDURUN KORUNMASI-SOSYAL DENGE 1 VE 2.kitaplarını tavsiye ederim.
Ayrıca YENİ ANAYASAYA GEÇİŞ ÖNERİSİ kitabında da sistem değişikliğinin nasıl olacağı
anlatılmaktadır.
Esasen Akevler İzmir Kooperatifinin 1967 yılından itibaren yaptığı çalışmaların da özünü
yazarımızın talep ettiği ve halkımızın, İslam aleminin ve insanlığında aradığı
bu yeni Adil Hukuk Sistemi oluşturmaktadır ve çalışmalar 51 yıldır devam etmektedir.
" Batı'yı ve Doğu'yu kendi kaynaklarından okuyarak sentezlemeye çalıştım. Adil Düzen böyle ortaya çıktı. Bunu çevremle paylaşabilmek amacıyla, bir kurum oluşturmak gerekiyordu. Biz de İzmir'de Akevler Kooperatifi'ni kurduk. Kooperatifin ana ilkelerinden biri, çalışmada ve yaşamada birbiriyle anlaşabilecek insanları bir araya getirerek dayanışmayı sağlamaktı. Bunu da meşru bir zeminde yapmamız gerekiyordu. Meşru demekten kastımız; hem kanunlara, hem de İslamiyet'e uygun olandır. Bunun nasıl olabileceğini araştırdık. Bunun halka anlatılması için bir parti kurulması gerekiyordu. SÜLEYMAN KARAGÜLLE-( http://www.akevler.org/AkevlerKitaplar/45/3/8-ilgili-ek-4Fazilet-Partililerbasi-kesilmis-tavuk-gibidirler-Adil-Duzenin-Ic-Yuzu-Necmettin-Erbakan-ve-30-yilin-muhasebesi)"
Merhum Erbakan hocamızın da kabul ve teyidiyle Refah Partisinin programı olarak halkımızdan %22 oy alarak dünyaya duyurulan bu sistem yeni bir asker Ömer ve soyadı Erbakan olmayan bir Erbakanla ,liderle uygulanmayı beklemektedir.
Gelin Yusuf hocam ve ey müslüman medya mensupları ve ey müslümanlar ;
başımıza bomba taşları yağmadan ve sosyal tufanla milletimiz ve dünya insanlığı gark olmadan bu kutlu çalışmayı tartışıp, tartıştırıp, iktidar ederek taçlandıralım Kur'an'ın çağımız 3. binyıl mucizesinin medarı olalım inşaallah....