07.09.2017
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti il başkanlarına hitaben yaptığı konuşmayı dinlerken "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak insanı gerçekten onurlandırıyor" diye düşündüm. Önce Irak'tan sonra da Suriye'den bize sığınan milyonlarca bahtsız insana kucak açmamız, bizim "Onlar"dan farkımızı zaten kanıtlıyordu. Onlar yani "İnsan hakları" denilince mangalda kül bırakmayan Avrupalılar, kendi sömürgeciliklerinin yarattığı Ortadoğu Krizi'nin kurbanlarına sınırlarını kapatmakta yarışmamışlar mıydı? Şimdi de Arakan'da yaşanan facia karşısında dut yemiş bülbüle benzemiyorlar mı?
Arakan'da da varız
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2017/09/07/insan-haklari-denilince-mangalda-kul-birakmazlar-ama
Yorum:
Dışı seni, içi beni yakar misali
Kendi ailesi dışında herkese gayet sevecen ve sabırlı olan babalar vardır. Dışardan başka çocuklar hep bu babaların çocuğu olmak ister, neden kendi babalarının öyle olmadığını anlayamaz ve isyan ederler.
Bugünün Türkiye’sine bakınca dünyanın her yerinden gelecek insanlar için tam bir huzur ve refah ortamı sağlanabilecekmiş gibi bir izlenim vardır. Aslında yerinde bir izlenimdir bu. Çünkü Türkiye devlet olarak halkının huzurundan önce dış ülkelerin iç işlerine karışmayı kendine adeta ilke edinmiş çizgisiyle tam bir ‘mahalle abisi’ profili çizmektedir ki bana göre bu, çok düşündürücü bir durumdur.
‘İnsan hakları’ kavramı tüm dünyada farklı farklı anlaşılıyorken ve bugün insanlığın en büyük sorunu adalet yoksunluğuyken göstermelik koruyuculuklarla ancak kendi zayıf vicdanımızı rahatlatırız, başka da bir şey olmaz.