15.10.2016

O şarkının sözleri ne kadar doğruymuş. Gerçekten "Bir başkadır benim memleketim." Mesela dünyanın herhangi bir coğrafyasında toprağı kazdığınızda maden çıkar, su çıkar... Ama benim memleketimde toprağı kazdığınızda uçak da çıkıyor.

Kayseri'de yer altında 50'den fazla Alman yapımı "Focke-Wulf 190" savaş uçağının bulunduğuna ilişkin haberi okuduğunuzda siz de o şarkının sözlerini mırıldanmadınız mı?

Toprağın altındalar 
Arkadaşımız Metin Can'ın haberine göre, 1947'de ABD'nin Türkiye'ye yardım planı ile bir anda ortadan kaybolan ve bu arada envanterlerden de silinen 72 adet "Focke-Wulf FW-190" tipi uçaktan 50'si Kayseri Eski Havalimanı'nın altında (2. Hava İkmal Komutanlığı ön cephesi) gömülüymüş... Uçakların ortaya çıkarılması ile ilgili ilk resmi çalışma 2015'te gerçekleşmiş. Metal-detektör testleri ile uçaklar tespit edilmiş. Ancak uzayan bürokrasi ve araya giren 15 Temmuz darbe girişimi uçakların gün yüzüne çıkmasını engellemiş.

Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2016/10/15/abdyi-tatmin-etmek-icin-neleri-gomduk

Yorum:

Kör dövüşü

Keşke ABD, AB adı altında Sermaye’yi tatmin etmek için gömdüğümüz tek şey o uçaklar olsaydı. Sözüm ona Türkiye Cumhuriyet’i ile bağımsız bir devlet olarak hayatına devam eden Osmanlı, çarkın dışına her çıkmaya kalktığında idamlar ve darbelerle boğuşmuş. Bu arada borusunu öttürme derdinde olan Sermaye yıllardır sürdürdüğü sömürü politikasından hiç mi hiç vazgeçmemiş.

İslam’a yapılan tüm saldırıların ardından kazanan yine halk oluyor, İslam oluyor, Hak oluyor. Her yıkımdan daha bilinçlenerek, tabiri caizse daha akıllanarak çıkan halk, 15 Temmuz’da tankların üzerine çıkacak kadar uyanmış durumda. Bundan sonra kimseyi memnun etmek derdine düşmemek gerekiyor, AB kapılarında sürünmemek gerekiyor. Bu ülkenin saygınlığını korumak gerekiyor.

15 Temmuz’u atlatmış olsak da, ülke adına tehlike geçmiş değil. Daha iki ay önce nelerle boğuşuyorduk, şimdi ordumuz nerede, ne yapıyor? Türkiye nereye gidiyor?

Birilerinin baskısı ve korkusuyla yönetilmekle, birilerinin gazıyla yönetilmek arasında bir fark göremiyorum. İkisi de asıl hedeften uzaklaştırır ve hata yaptırır. Ne yazık ki biz bunun bile idrakinde değiliz, dolayısıyla önümüzü göremiyoruz.