Su akacak yatağını bulacak... Bu toplum yeniden ayağa kalkacak...
Yusuf kaplan
14 Mart 2016
Dünyamız, yeni oluşumlara gebe: Tam bir “belirsizlikler denizi”nde yüzüyor...
İşte bu belirsizlik hâli, aynı zamanda yeni arayışlara, yeni oluşumlara imkân tanıyor...
………………..
YARATICI RUH'UN VE KURUCU İRADE'NİN KEŞFİ
Ama bu arada da önüne konulan engellerin yapay/arızî olduğunu fark ettiği için bu engelleri kendine özgü yöntemlerle aşmanın yollarını araştırıyor.
Önümüzdeki on yıllarda, toplumumuz, bu coğrafyanın kültür, sanat, siyaset, ekonomi ve düşünce hayatına yön veren aydınlarını, düşünürlerini, aksiyon adamlarını belli zümrelerin, iç ve dış güç ve çıkar odaklarının hizmetinde olmaktan kurtararak, bizim önceliklerimizin ve duyarlıklarımızın hizmetine girdirecek bir performans ortaya koyacak.
Toplum, ülkemizin hak ettiği yerde olmadığını görüyor artık. Bizi bir tıkanmanın, donmanın ve yapay kavgaların eşiğine sürükleyen içe kapanma hâlinden kurtularak dış dünyaya ne kadar açılabilir, ufkumuzu, zihin dünyamızı ve hareket alanımızı ne kadar genişletebilirsek, sahip olduğumuz dinamizmimizin farkına varma ve bu dinamizmi harekete ve hayata geçirme sürecimiz de o ölçüde artacak.
20. yüzyıl boyunca içine sürüklendiğimiz anormallikler tarihi, bizi fena hâlde yanıltıcı ve yanlış sonuçlar çıkarmaya itiyor. Oysa bu süre, tarih yapmış bir toplumunda tarihinde çok kısa bir süre.
Dahası, 20. yüzyılda yaşadığımız tarih, zor ve zorlu deneyimlerle dolu ama oldukça öğretici bir tarih.
BİZİ TARİHTEN UZAKLAŞTIRDILAR VE AMA İSLÂM'DAN UZAKLAŞTIRMAYI BAŞARAMADILAR!
Bir kere, ne kadar yara alsa da, bu toplumun Müslümanlık'tan uzaklaştırılamayacağı çok iyi fark edildi.
İkincisi, içinde yaşadığımız dünyaya Müslümanlık-eksenli köklü tasavvurlarla ve söylemlerle katılmaya başladığımızda, önümüzdeki engelleri sanıldığından da hızlı bir şekilde aşabileceğimizin önemli işaretlerini verdik.
Bana inanmakta zorlanıyorsanız, Ernst Gellner, Bryan Turner, Richard Bulliett ve özellikle 1960'lardan bu yana Amerika''da İslâm tarihi, düşüncesi ve medeniyeti üzerine yoğun bir şekilde eğilmek zorunda kalan bir yığın sosyal bilimcinin ve teorisyenin metinlerine bakın.
Oysa biz, hem yaşadığımız modern deneyimin “tarihsel bir arıza” (dolayısıyla arızî/geçici) olduğunu; hem de Müslümanlığın bu dünyayı ve öte'yi aynı anda meczeden bütünlükçü, kuşatıcı, derinlikli söyleminin; belirsizliklerin, kuşkuların, baştan çıkarıcı ve yanılsatıcı hegemonya biçimlerinin ürettiği dayanıksız, insana güven veremeyen kırılgan kimliklerin, zayıf kişiliklerin zuhur ettiği yaşadığımız dünyaya ne denli uzun soluklu, kalıcı, heyecan ve anlam verici şeyler armağan edecek bir dinamizme, yaratıcı bir ruha sahip olduğunu tam olarak fark edebilmiş değiliz henüz.
Müslümanlığın sahip olduğu yaratıcı ruhun, insana verdiği dinamizmin ve kurucu iradenin farkına varabilmemiz için, galiba, içine hapsedildiğimiz boğucu, insanın içini karartan, yapay gündemlerin hakim kılınmaya çalışıldığı, tarih ve zaman dışında traji-komik bir şekilde yaşamakta inat eden Türkiye coğrafyasından medeniyet coğrafyamıza ve dünyaya açılmamız gerekiyor.
Bu açılmanın atılıma dönüşebilmesi için de öncelikle içerideki sorunlarımızı adım adım halletmemiz, büyük hatalar yapmaktan kaçınacak stratejik zekamızı ve tarihî derinliğimizi harekete geçirmemiz şart.
Gerisi Allah (cc) kerîmdir. Hak Teâlâ bu aziz toplumun, mazlum dünyanın yeniden umudu olduğunu, ruhun yalnızca bu toplumda var olduğunu görüyor.
Bu zor günleri bu ruha sahip çıktığımız ölçüde aşacağız ve su akacak, yatağını bulacak... İşte o zaman bu toplum, yeniden tarih yapacak uzun soluklu bir yolculuğa çıkacak... Biiznillah.
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yusufkaplan/su-akacak-yatagini-bulacak-bu-toplum-yeniden-ayaga-kalkacak-2027454
yorum;
Melekler bilgi sayar kullanır mı?
İnsan beyni de bir bilgisayar olduğuna göre kullanır.
Peki ya ruh kullanır mı?..
İnsanın bedenini ruhu hareket ettirdiğine göre evet.
O zaman hüküm cümlem şu;Allah(cc)’ın yardımı Türkiye’li
Müslümanlara bilgisayarları yoluyla gelecek.
Sanki Allah internet ve facebook’u Türkiyeli Müslümanlar için
yaratmış.Neden olmasın.?
İran İslam İnkılabı için teyp kasedi inkılabı denilirdi.
Humeyni’nin konuşmalarının çoğaltılıp dinlenilmesi
yoluyla halkı bilinçlendirdiği için.
Şevki Yılmaz namı diğer Abdullah Müftüoğlu 4*4*4 adlı
1980’ li yıllar Avrupa’da yaptığı konuşma videosunda
sözü şöyle bağlardı;
Lider var,sitem var,strateji var fakat buna uygun bir toplum yok
.Bugünde bu toplumun ak parti iktidarıyla bile hâla oluşturulamadığına şahidiz.
O zaman bizim istediğimiz milli birlik ve kenetlenme ancak şöyle olur:
Akevler usulü internet ve facebook organizasyonları yoluyla.
Ve internet teknolojilerinin , ev ve işyeri bilgisayarlarının ,akıllı cep telefonlarının
bu kadar yaygınlığı ve kullanımının başka bir izahını bulamıyoruz;
tek sebebi Allah’ın(cc) Türk halkını yeni bir medeniyet kurmaya hazırlaması.
Türk halkı ancak bu yolla bilinçlenir .
Maddi engeller koyabilirler ama sanal engeller
mümkün değil gibi gözüküyor.
Gazeteler ve televizyonlar maalesef halkı uyandırmıyor
aksine uykularını ağırlaştırıyor.
Zaten dinimizce de meşru olmayan yollardalar ve yollarla besleniyorlar.
Sanal haftalık yayınlar(cum’a dergileri), çoğalmalı ve birbirlerine linkler
yoluyla bağlanmalı ve halkı bilinçlendirmeye başlamalı.
Milyonlarca tıklaması olan sanal uyarıcılar.(10.000 bucağa
10.000 dergi)
Akevler Adil Düzen haftalık dergisini bizler yine bir ilk
olarak çıkartmış ve devam etmiş olalım.
Diğer Kur’an müminlerini de özellikle yazarımız
Yusuf Kaplan’ı da bu yolla bu kervana katılmaya
davet ederek seslenelim.
Haydi süratle ve internet hızıyla;
İyi ,güzel ve faydalı işleri çoğaltmaya ve adaleti yaymaya.
İşte Türkiye’nin ve dünyanın yeni bin yıl “HAKK” uygarlığının
Yaratıcı ruhu ve kurucu iradesi bunlar olacaktır inşaallah!