13.09.2015
Türkiye halkının önünde seçilmesi gereken iki temel tercih var... Ya "Devlet" düzenini, hukuku, yasaları, kayıtlı ve meşru siyaseti yok sayacağız. Toplumun mal ve can güvenliği önemsenmeyecek, şiddet ve nefret siyasetin doğal öğeleri olarak kabul edilecek... Polisi ve askeri vuranlar da, polise ve askere sızanlar da, siyasetin ve medyanın belirli kesimleri tarafından korunacaklar ve hatta övülecekler.
Kısacası"Anarşizm"i bir hayat tarzı olarak tercih edeceğiz.
T.C. bir devlettir
Ya da hepimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin güçlü bir "Devlet" olduğunu, Irak ve Suriye ile aynı kaderi paylaşmamızı planlayanların hayal gördüklerini tüm dünyaya hatırlatacağız. Bu topraklarda sadece devlet güvenlik güçlerinin hukuk çerçevesinde silah kullanabilecekleri herkes tarafından kabul edilecek. Ülkeyi sadece seçilmişlerin yöneteceği, demokratik siyasetin, rakip tarafların karşı kaleye gol atmaları değil hizmete dönük bir rekabeti sürdürmeleri anlamına geldiği hatırlanacak...
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2015/09/13/ya-devlet-duzenini-ya-da-anarsizmi-sececegiz
Yorum:
Askeri Düzen ve Hukuk Düzeni
Devlet oluşurken arada geçiş dönemlerinin yaşandığı olur. İstikrarın sağlandığı bir ülkede belli bir yönetimden bahsetmek mümkünken, anarşinin kol gezdiği bir yerde artık hukuktan bahsetmek mümkün olmamakta ve askeri müdahale kaçınılmaz olmaktadır. Bu kapsamda Akevler’in ‘Adil Düzen’e göre İnsanlık Anayasası’ çalışmasından bir bölümü sizlerle paylaşmayı uygun buluyorum. Buyursunlar:
Madde-2a) İnsanlar topluluk içinde yaşarlar
İsteyenler, işgal ettikleri toprakları bir başkanın yönetiminde birleştirerek ve yaptıkları sözleşmelere göre hukuk düzeni içinde topluluklarını kurarlar. Aralarında çıkan ihtilafları tarafların seçeceği birer hakem ile hakemlerin seçeceği bir başhakemden oluşan hakemler heyetine çözdürürler. Herkesin hak ve hürriyetlerinin sınırı, başkalarının hak ve hürriyetlerinin sınırıdır. Bu sınırı tarafların seçeceği tarafsız ve bağımsız hakemlerden oluşmuş mahkemeler belirler.
Madde-2b) Hukuk düzeni haklıyı kuvvetli kılan düzendir
Hukuk düzeni haklıyı kuvvetli kılan düzendir. Kişiler kişilere değil sözleşmelerle oluşan mevzuata uyarlar ve üstlere değil hakemlere karşı sorumlu olurlar, sorumluluk sonuçlardan değil, davranışlardan dolayıdır. Davranışların karşılığı da mevzuatla belirlenmiştir. Sorumluluk kişisel olup ortak sorumluluk yoktur. Topluluk hukuk düzeni içinde yaşar ve gelişir.
Madde-3a) Askeri düzende kuvvetli olan haklıdır
Askeri düzende kuvvetli kim ise haklı odur. Kişiler mevzuata değil üstlerinin emirlerine uyarlar, mevzuat üstlerin tamamlayıcı talimatlarıdır. Üstlere karşı sorumludurlar. Hakemlik yok hâkimlik var. Hâkimler merkezden atanırlar ve onlar adına yargılarlar. Sorumluluk sonuçlardandır. Sonuca ulaşmak için her yol meşrudur. Kişisel sorumluluk yoktur. Ortak sorumluluk vardır. İçte sorumluluk üste aittir. Dışa karşı sorumluluk ise emire aittir. Devlet askeri düzenle kurulur ve korunur. Herkesin canını, malını, ırzını ve işini koruma hakkı vardır. Herkes başkasına yaptığının, kendisine yapılmasını da kabul etmiş sayılır.
Madde-3b) Askeri düzene hukuk düzeni kuralları içinde geçilir.
Askeri düzenin konu ve sınırlarını haram ve helal olarak içtihatlar belirler. Askeri kuruluşlar ile hukuk kuruluşları arasındaki dengeyi asker kökenli ancak hukuk düzeni içinde seçilmiş başkanlar tesis ederler. Askeri kuruluşlar ile sivil kuruluşlar arasında ortaya çıkacak sorunları başkanlar çözümlerler. Askeri düzenin uygulanacağı sahalar ve haller başkanlarca belirlenir. Eğitim ve gözetim yerleri de askeri sahalardır. Savaşta, seferberlikte, isyanlarda, tabii ve sosyal afet hallerinde başkanların kararları ile askeri düzen uygulamasına geçilir ve onların kararı ile bu düzen sona erdirilir. Askeri düzene geçme ve askeri düzenden çıkma bu anayasanın hükümlerine tabidir. Askeri düzenin içindeki fiillerde bu anayasanın hükümleri geçerli değildir.