21.08.2015
Tezkere ve sonrası
Irak'a ABD askeri müdahalesine Türkiye'nin katılmasını mümkün kılacak "Tezkere"nin reddedilmesinde seyirci kalan generaller "Ergenekon Davası" ile, "Hayır" oyu veren o zamanki CHP'nin Genel Başkanı Deniz Baykal da "Kaset Skandalı" ile tasfiye edilirken, bu işleri tezgâhlayan "Paralelciler"le CIA arasında bir ilişki olabileceğinden hiç kuşkulandık mı?
Yıllar önce rahmetli Demirel, kendisine çok yakın isimlerin Ecevit'le Güneş Motel'de anlaşıp ihanet etmelerini yorumlayan ve uyutulmak üzerine bir fıkra anlatmıştı...
Yanlış ilaçmış
Adana'da işleri olan İstanbullu bir işadamını gece yarısı uyandırıp Adana'ya çağırmışlar.
Otomobili ile yola çıkarken bir eczaneye uğrayıp, uyku kaçıran bir ilaç almış.
İki hap kendisi, iki hap da şoförü içmiş.
Konya'ya geldiklerinde ikisine de uyku bastırınca, hem kendisi hem şoförü ikişer hap daha yutmuşlar. Ve Adana'ya yaklaşırken şoför uyuyakalınca bir virajda araç uçuruma yuvarlanmış. Meğer uykuyu kaçırdığını sandıkları ilaç uyku hapıymış. Eczacı yanlış ilaç vermiş onlara...
Demirel "Meğer Tuncay Mataracı falan beni sevdiğini söylerken bana uyku hapı veriyormuş" diye anlatmıştı bu fıkrayı... Acaba bizim stratejik müttefiklerimiz de bizi böyle mi uyuttular yıllar boyunca?
Adalet mülkün mü, yoksa kökü dışarıdaki bir örgütün mü temelidir acaba?
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2015/08/21/uyuyan-guzelin-uyanma-zamani-hl-gelmedi-mi
Yorum:
Ey Çekirge, bu kaçıncı sıçrayışın?
Şimdilerde ‘Paralelci’ ve ‘FETÖ’ diye adlandırılan ve devlet kadrolarına sızarak buraların kontrolünü ele geçirmeye çalışanlara daha düne kadar gözü kapalı kefil olanların acaba hiç mi suçu yoktur bu ihanet tablosunda?
Karşılıklı çıkara dayanan ilişkide bir tarafın elde ettiği şey bellidir, kadro. Ya öteki taraf? Makam sahipleri neler karşılığı bu satışı yaptı acaba? Kendilerine dört koldan uyarı yapıldığı halde, sırf çıkarları doğrultusunda davranmaları sonucu ülke bir kaosa sürükleniyor ama fatura siyasiler hariç herkese çıkarılıyor. Bu nasıl hak, nasıl hukuk?
Her oyunda bir senaryo ve bir perde vardır. Senaryoya sadık kalınır, perde kapanınca gerçek hayata dönülür. Bizdeki ne iştir, Allah aşkına? Oynanan oyun belli, oyuncular belli, en önemlisi adı ve gayesi ne olursa olsun sonuç vatana ihanettir, bu çok belli. Kimse çıkıp da buna ‘hizmet’ demesin ve anlayış beklemesin. Müminlerin gözlerini dört açmaları ve hizmet edilmesi gereken terk mercinin Allah’ın düzeni olduğunu artık anlamaları gerekiyor. Böyle bir hizmet için de ne bugünkü manada bir cemaate, ne de bugünkü manada bir cemaat liderine ihtiyaç vardır. İhtiyaç duyulan tek şey bir rehberdir, o da Kuran’dır. Her evde de mevcuttur, kutsal köşesinde öylece hayata dahil edileceği günü bekliyor.
Uyarı üstüne uyarı ama nafile, bugün “tamam, biz uyandık” derler, yarın aynı tas aynı hamam. Aslında değişen bir şey olmamıştır, alınan ders de. Şimdi yapılan analizlere de kulak veren yok. Tabii nereye kadar? Baş taşa yine değene kadar.
Ne mutlu Türk halkına ki bu daha fazla böyle devam etmeyecek. Allah, hesabı seri görendir. Kendine kulak vermeyeni indirip, hakkı getireni yükseltmesi an meselesidir.