21.11.2013
Gazetelerde köşeleri okurken, televizyonlardaki tartışmaları izlerken, siyasetçilerin söylediklerini dinlerken ve çevremdekilerle konuşurken "İstifham" kelimesini bilmediği için onun yerine "İzdiham"ı kullanan takım komutanımızı yine sık sık hatırlıyorum.
- Kafanızda herhangi bir konuda izdiham olursa gelip bana danışın, derdi o genç subay...
Örneğin kendilerini "Muhafazakâr" zanneden devrimciler ile kendilerini "Devrimci" zanneden muhafazakârların yarattıkları düşünce izdihamının arasında kalmış durumda değil miyiz?
Neticede "Muhafazakârlık" genel anlamı ile "Statükoculuk" değil midir? Fransız İhtilali'nin İngiltere'ye de sıçramasından endişe duyan Edmund Burke (1729-97) bu endişesini, bir dünya görüşü şeklinde felsefi boyutlara kavuşturmuştur.
Eğer Cumhuriyet'i 1930'lara özgü donuk bir kalıba yerleştirmişseniz ve Atatürk'ün siyasi davranışlarından bir bölümünü "Kemalizm" adı altında tartışılmaz bir ideolojiye dönüştürmüşseniz, kendinizi "Devrimci" olarak nasıl görebilirsiniz?
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2013/11/21/dusunce-izdihami-yine-kafalarimizi-karistirmaya-basladi
Yorum:
Kavram Kargaşası
Kafa karışıklığı o kadar bariz ki bu, tuhaf tuhaf kavramların kullanılmasına sebep olmuş.
Müslüman Kürt,
Kürt vatansever,
Türk solcu,
Ilıman Müslüman,
Barışçı Müslüman (sanki aksi mümkünmüş gibi),
Koyu Solcu,
Fanatik Müslüman,
Radikal Müslüman,
Demokrat Solcu,
Bağnaz Laik,
Demokrat Laik
…
Bu kadar çok tanıma ve dolayısıyla gruplaşmaya gerçekten ihtiyaç var mı? Genetik gerçeklikleri tamamen bir kenara bırakıyorum. Bu değiştirilemez gerçekleri yani bir insanın kendi iradesiyle seçme hakkına sahip olmadığı ırkını ayrılık sebebi, farklılık sebebi veya imtiyaz sebebi yapmayı cehalet dışında ne ile açıklayabiliriz?
Bir insan vasat bir zekaya bile sahipse düşünecektir ve bu düşünce doğrultusunda kendine bir yol bulacaktır. Her insan birden fazla şey olabilir. Laik adam neden demokrat olamasın ki veya Müslüman olduktan sonra Türk veya Kürt ayırımı aramak ne kadar anlamlı ki? Bu da yetmiyormuş gibi kavram kargaşası yaratılıyor. Barışçı Müslüman tanımında olduğu gibi. İslam ‘silm’ yani barış kökünden gelir bu yüzden bir Müslümanın zaten anarşik veya savaşçı olması söz konusu değildir ama illa cahillik yapılacak ya, önünü alamayız.
Gruplaşmalara sebep olacak şeyin ancak düşünceler olduğunu kabul ettiğimiz zaman düşündüğü gibi inanan, inandığı gibi yaşayan insan toplulukları oluşacaktır ve toplumlar buna göre ayrılacaktır. Tam da Kur’an’ın dediği gibi:
وَلِكُلٍّ وِجْهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَا فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ أَيْنَمَا تَكُونُوا يَأْتِ بِكُمُ اللَّهُ جَمِيعًا
Her (ümmet) için bir yön(viche, siyasi grup) vardır, ona yönelir. Hayırlarda yarışın. Her nerede olursanız Allah sizi topluca getirir. (Bakara-148)