26 Ocak 2013
Mustafa Kemal Paşa’nın ölümünden kısa bir müddet önce hazırladığı vasiyetnamesi, açılma tarihi çoktan geçmesine rağmen gizli tutulmaya devam ediliyor. Vasiyetnameyi Türkiye halkının, tarihin, vicdanınışığına tutmayan gizleyiciler suç işlemekte, büyük vebal altına girmektedir. Gizlemeye hakları yoktur.
1. Vasiyetnamenin açıklanmayıp gizli tutulması bir insanlık suçudur.
2. Böyle bir şey, Atatürkçülerin M. Kemal’e ettikleri büyük bir hıyanettir.
3. Mustafa Kemal Paşa’nın vasiyeti, yakın tarihimizde büyük bir rol oynadığı için, Atatürkçü olsunlar veya olmasınlar, bütün Türkiye halkını ilgilendirir. Açılacağı tarihten sonra bunu gizlemek hakkına kimse sahip değildir. Böyle bir gizleme zorbalıktır.
4. Paşa yakın tarihimize damgasını vurmuş, radikal inkılaplar yapmıştır. Onun vasiyetnamesi tarihî bir belgedir, gizli tutulmasıtarihe karşı işlenmiş bir suçtur.
Atatürk öldüğünde Ankara’da Birleşik Krallık (İngiltere) Büyük Elçisi Sir Percy Loraine 1933’ten beri büyük elçiliğini yapıyordu. Bu zat hatıralarında, Kemal Paşa’nın ölüm döşeğindeyken kendisini Ankara’dan Dolmabahçe Sarayı’na çağırdığını ve insanı hayretlere düşüren çok garip, çok acayip bir istekte bulunduğunu beyan eder. İngiliz gazetesi Sunday Times’ta (11Şubat 1968) Martin Gilbert imzası ve “How Our Man Declined To Rule Turkey”başlığıyla bu konuda bir makale yazılmıştır.
Sanırım Loraine’in hatıraları Kemalist rejim tarafından sakıncalı ve zararlı kitaplar listesine konulmuş ve yurda sokulmasıyasaklanmıştı. Son Hükümet kararıyla, yakın tarihimize ışık tutan bu kitap üzerindeki yasağın da kalkmış olduğunu sanıyorum.
Bilhassa Atatürkçü tarihçilerimiz bu konuda niçin araştırmalar yapıp yayınlamıyorlar?
New York’ta yayınlanan The Forward adlı Yahudi gazetesinin 28 Ocak 1994 tarihli nüshasında Hillel Halkin imzasıyla Atatürk hakkında çok sarsıcı bilgiler verilmişti. Resmi tarihçilerimiz bu konuda da susmayı tercih ettiler. Müslüman tarihçiler ise, Atatürk’ü Koruma Kanunu dolayısıyla fazla laf edemediler.
Atatürk’ü Koruma Kanunu hukuka aykırı, faşist bir kanundur ve mutlaka kaldırılması gerekir.
Bugün Türkiye’de padişahlara, İslam büyüklerine sövüp sayma hürriyeti var ama Mustafa Kemal’i tenkit etmek, onunla ilgili bazı tarihî hakikatları açıklamak hürriyeti yoktur.
Adnan Menderes iktidarının (1950-60) büyük hatalarından biri hukuka aykırı böyle bir kanun çıkartmış olmasıdır.
1950-60 yılları arasında su katılmadık gerçek Atatürkçü Celal Bayar cumhurbaşkanıydı, Çankaya Köşkü bahçesine bir Atatürk heykeli diktirmiş, kaidesine de “Atatürk, seni sevmek milli bir ibadettir”yazdırtmıştı. Atatürk Kanunu bu zihniyetin bir çocuğudur.
Sir Percy Loraine’den Mustafa Kemal ne istemişti… The Forward gazetesinde Hillel Halkin M. Kemal hakkında neler yazmıştı… Atatürk’ü Koruma Kanunu dolayısıyla bu iki konuda tafsilata giremiyor, bilgi veremiyorum. Arzu edenler internetten arayıp bulabilirler.
Türk Tarih Kurumu bu konulara eğilmelidir, suskun kalmasıtarihçilik ve ilim adamlığı haysiyetine yakışmaz.
Müslümanlar şifahî toplum, kırsal kesim zihniyetini ve umursamazlığını bırakarak çok ciddi, çok vasıflı, çok haysiyetli ilmî Atatürk araştırmaları yapmalıdır.
(TC Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi’nin /http://antikemalist.blogspot.com/ sitesindeki bütün iddialara cevap vermekle yükümlüdür.)
Yazının devamı için; http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Ataturk_Ingiliz_Sefiri_Sir_P_Loraineden_Ne_Istemisti/13435
Yorum:
Yanlış ve Doğrularıyla İnsan
Burada sorun Atatürk'ün insanüstü bir varlık olarak algılanmasından kaynaklanmaktadır. Atatürk'ün vasiyetinin gizli tutulmasının önemi nedir? ben kavrayamadım. Eğer Atatürk bir vasiyet yazdırmışsa bunun ölümünden sonra açıklanması gerekir. Bu herkes için geçerlidir. Açıklanacak vasiyetten bizler yararlanacaksak bunun gizli tutulmasının anlamı yoktur.
Türkiye'de tarihte padişahlara, İslam büyüklerine her tür hakaretin olması var fakat sadece Atatürk'e yok. Böyle bir çifte standart görülmemiş. Burada geçmişte bu ülkenin oluşmasında emeği geçen padişahlara ve İslam büyüklerinin hiç birine bu yapılmamalıdır. Eğer onların olumsuz davranışları varsa ki bunun cezasını Allah verecektir. İnsanların hakaret etmesiyle o kişilere bir zarar veya fayda sağlanmamış olacaktır.
Unutulmamalıdır ki geçmişte yararlı işler yapan kişilerin de insan olduğudur. İnsanlık için büyük hizmetleri olan kişileri eleştirirken onları insanüstü varlık olarak değil, insan olarak eleştirmeliyiz. Yanlış ve doğrularını çok rahat söyleyebilmeliyiz.