Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024
840 Okunma, 0 Yorum

Beynimizin İki yarım küresi;  mevcut koşulların zorladığı   ihtiyaç ve olasılıklar akışında en uygun biçim olduğu  su götürmez gerçekliktir.  Üstelik bu günkü bilim, beynimizin mevcud halinin dışında  farklı biçimde olmasının  muhtemel  yarar ve  zararlarını öngörecek bilgiye sahip değil. Bu yüzden “mevcudun en yararlı biçim”   olduğu kanısına  varabiliriz.

Beyin iki lob ve bağlantı köprüsü ile  görece güvenli kafatasının içinde varlığını   güvenle geliştirmeye   koşullanmış durumda. Lobların yarım küresi,  bedenin ürettiği biyo-elektiriği  talimatlara dönüştürürken, paralel değil çapraz yollamalar oluşturması öğreticidir.  İletişimde çaprazlık paralellikten ileridir. Çünkü ağsal biçime daha yatkındır.  Bu belirleme,  mühendisliğin  karmaşık yatay-dikey yapıların sağlamlığını çapraz bağlantılarla sağlamasıyla doğrulanıyor.

 

*

Müzikte yedi  notanın  sesini bilirsiniz.  Notalar,  dinletide kullanılan sesin temel frekansıdır. Bunlar bildiğimiz ‘do, re, mi’.. işaretleri ile gösteriliyor. Müziğin temel frekansları birbirine yakın, fakat arasında köprü olmayan  derin deniz ile ayrılmış   yeryüzü şekillerine benziyor. Tabii konu,  ses olduğundan; dinletide ‘ayrılık’ fark edilmiyor; dahası,  sesin varyantları ve es’leri dinletiyi güzelleştiriyor.

*

 

Bilirsiniz sesin köprüye ihtiyacı yok; aksine yüklü olduğu anlamlar köprüler  oluşturuyor.  Ezgi sürerken notalar arasındaki ‘boşluk’,  ışığın  demet ya da partiküllerinin farkına varmayışımızı  andırıyor.(1) Bu ‘boşluk’,  ilgili öznenin kaynağı olması bakımından çok derin anlamlar içeriyor.

 

Notaların arasındaki boşluk, o notaların   kaynağından başka bir şey değil. Kaynak,  kendinden yükselttiği ses frekanslarını ne kendi ne de dinleyenler için yükseltmiş değil. Sesler,   biçimler, görüntüler, duyular evreninde  Bütün’ün gelişim ‘girişim’leridir.  

 

Bu oluşumlar ayrıca işitilir kalmayıp,  işaret ve anlamlara dökülmeyen duygulara sebep oluyor. İşte bu duygular, nota denilen sesleri, işitsel organları  köprü kılıp, notalar arasındaki boşluğun zemini olan kaynağa bağlanıyor.  Kaynak,  kendinden oluşturduğu biçim ve frekanslarla  görece bağımsız öznelerin  duygularına  ulaşıyor. Böylece özneler,   Bütün’den ayrı olduklarına dair yanılgılardan uyanıyor.  

 

*

 

Yer yüzündeki ormanların ‘kısıtlı biçimsel’ yaşamımıza göre ‘sabit’ görünmesi  yanıltıcı olmasın. Bilim insanları artık biliyor; sıcaklık, soğukluk, nem ve  ışığın oluşturduğu ‘iklim ortaklığı’,  mekana göre yaşamsal  kararlar alıyor.(2) Yanlış anlaşılmasın; yaşamın  kararları hiyerarşik değil. Yaşamda hiyerarşik görülen oluşumlar, öncelikler- sonralıklar yok. Gördüğümüz her hiyerarşik karar,  bakışımız ile sınırlıdır. Hiyerarşik görünenler hep kısıtlıdır; görülmeyen çoğunluk, ‘konu dışı’dadır.  Bu oluşumlar, her şeyde,  çözemeyeceğimiz  mikro nicelik ölçeğinde sürekli yenilenmektedir.

*

 

Hiyerarşik süreç  ‘tetiklemeli’ ve zincir biçimlidir.  Oysa yaşam,  bütün katmanları ile (mikro,makro) neyi içeriyorsa  birlikte, ‘şeffaflığın ve diyaloğun’  olgunluğu ile  karar veriyor.  Bu ifade garipsenecektir, biliyorum. Çünkü insani/sosyal hiç bir modeli  hiyerarşik olmayan düzeye eriştiremedik; sosyal işleyişi ağsal  biçime dönüştüremedik.(3) 

 

Bu yüzden insanlık,  evrensel vicdani barışa erişemedi. Bu yüzden insanlığın içinde ‘rastgele’ dağılmış kaba güç,   kendini merkez kılarak diğer insanları ve doğayı esir etti.(4) Hem türüne  düşman ve yabancı olan güçlü kesim, doğaya katmerlisiyle  yabancılaştı.

 

*

Müzik nota seslerinin kaynağı,  onları  ayıran  ‘boşluk’tadır. Çünkü  “fide tutunmadan edemez”. Yaşamda bağıntı mutlaktır. Bağıntılardan oluşan farklı işlevli  biçimler, ‘bağımsız’   görülse de her zaman  bağıntının tamamıyla etkileşim halindedir. Bu oluşum, ifade ettiğim gibi  hiyerarşik   ya da sınıfsal  değil, Bütün’ü kapsayan ağsal  işleyişin ‘icadı’dır.(5) 

 

 

Olasılıklar kadar sorular var: ‘Bölünmüş beyin’ (kallosal sendrom) sertleşmiş sinir ağlarının oluşturduğu köprü  (Korpus Kollosum) ile  bağlanmış. Düşünmeden edemiyoruz; beynin bu ‘ayrılığı’ kararlı mı, değişken mi; başlangıçta tek  hücreden oluşan beyin, neden  tek parça olarak  kalmamış; neden ayrılmış? Yaşamın belirsizliğini ve  arayışın rengini temsil eden beynimizin gri alanı (korteks)   ile  olasılıklar alanını  temsil eden beyaz kesimi bize evrensel işleyiş hakkında neler ilham ediyor?

 

Beynimizin bu biçimlemeleri, kendinden mi Bütün ile bağının görülmeyen  ‘telkin’lerinden mi yaptığı henüz bilinmiyor.  Genel kanı,  “kendinden olduğudur”

.

 

Anlaşılan beyin  ikiye ayrılırken,  ayrılan kesimdeki sinir hücreleri mutasyonla  köprü oluşturmuş;  nöronlar arasındaki  yakın iletişimi,  ‘mesafeli’ iletişime dönüştürmüş.

 

 

Bu ayrılığın ses notaları arasındaki 6 ayrılığa erişip erişemeyeceğini, erişirse insanlığın kendi arasında düşünsel ağ oluşturacağını;  bu ağın,  giderek doğaya eklemleneceğini   bilmiyoruz.  Fakat bilim kurgu romanları bu tür ‘niyetleri’ sürekli ateşliyor. Sonunda niyetlerden Bütün’e uygun olanları   somutlaşacak.   

 

İşte bu yüzden  iç-dış, rüya- uyanıklık, hayâl-gerçek, niyet-kısmet… geçişlerini yaşıyoruz. 

 

 

Açıklamalar: 

 

(1) Farkına varmamak, ayırdında olmamak yoksunluk olarak bilinse de mevcut  yapı ve koşullara (hâl) göre merhamet kaynaklı hediyedir. Örneğin,  her sesi aletsiz duysaydık, yemeğimizdeki bakterileri görseydik,  kısıtlı olmanın huzurunu tadamazdık.  

 

(2) İklim; sıcaklık, soğukluk, nem, ışık ortaklığıdır. Bunun sebepleri  görecedir. Bunlar ‘genel   sebep’ olarak görülse de daha ‘derinde’,  yeryüzü dışında;  dünya, güneş,  ay ve gezegenler yumağında söz konusu ortaklığın ‘impalsif’ diyebileceğim bilemeyeceğimiz bağlantı ve etkileri olasıdır. (impalsif;  nöro kimyasal sinyal.) 

 

(3) Hiyerarşi  ve evlatları olan ululama/hamasiyat , protokol, itibar.. bütün bunlar;  insan türünü kendine ve yaşamın kendisine yabancılaştırıyor. Canlı ve cansız her türlü katliam ve zulüm,  ne yazık ki bunların üzerinde işleniyor.  

 

 

(4) Kaba/askeri gücün insanlık içinde dağılması , zorlu  koşullara direnip sağ kalmakla başladı. Zorluğa direnerek sağ kalanlar,  bundan  sonra  zorluğu ve direnmeyi yaşamın rehberi kıldı. Bunu model hale getirdi;  savaşçı oldu. Böylelikle  doğa koşullarına direnmekten  daha kolay olanı;  diğer insanların emeğine, birikimine yaşamlarına el koymayı benimsediler. Zorlu doğa koşulları coğrafi, iklimsel olduğundan değişkendir. Bu yüzden güç, rastgele, eş dağılımsız (heterojen)ortaya çıkmakta.     

 

(5) Aşağıdaki kavramların açılımlarında görüleceği üzere, olanın işlerliği   parçalarla sınırlı değildir.  Bütün’e ait bilgiyi  ilerleten atılımdır. Bu atılım ‘keşif’ değil,  gelişimin ihtiyacına göre deneyimdir.  İlgilenenler için  Prof.Dr. Türker Kılıç’ın “Spinoza’dan Bağlantısallık Bilimine” dair sunumları, Yeni Bilim Modelleri vaad ediyor.

 

İCAD: Arapça wcd kökünden gelen īcād ‎ “yaratma, var etme, peyda etme, ihdas etme” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça wacada  “bulundu, var idi” fiilinin ifˁāl vezninde IV. masdarıdır.

 

VÜCUD: Arapça wcd kökünden gelen wucūd “varoluş, mevcudiyet” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça wacada “buldu, bulundu, varoldu” fiilinin fuˁūl vezninde masdarıdır.

 

KEŞİF: Arapça kşf kökünden gelen kaşf ‎ “ortaya çıkarma, örtüsünü açma” sözcüğünden alıntıdır. Busözcük Arapça kaşafa  “buldu” fiilinin faˁl vezninde masdarıdır.

(S.Nişanyan)

 

 






Son Eklenen Makaleler
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1563 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 818 Okunma
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 1608 Okunma
Özer Ataç
Bereat
25.02.2024 893 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-4
5.02.2024 622 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024 840 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-2
7.01.2024 872 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-1
7.01.2024 968 Okunma
Özer Ataç
Setler
11.12.2023 218 Okunma
Özer Ataç
En Uzak Batı
25.11.2023 907 Okunma
Özer Ataç
‘Yolcunun’ Beka Tutkusu
30.10.2023 896 Okunma
Özer Ataç
Ayna Yaşamlar
15.10.2023 1644 Okunma
Özer Ataç
Emanet/Geleceği Üretmek
25.09.2023 1586 Okunma
Özer Ataç
YZ Çözümlemesi
22.05.2023 701 Okunma
Özer Ataç
Antrakt
21.05.2023 1269 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 4
22.04.2023 972 Okunma
Özer Ataç
Evlada Düşkünlük
18.04.2023 1109 Okunma
Özer Ataç
Hiç Güvenliği
9.04.2023 1350 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 3
26.03.2023 1651 Okunma
Özer Ataç
Hüseyin Kayahan
14.03.2023 674 Okunma
1 Yorum 22.03.2023 14:56
Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023 1680 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 2
26.02.2023 1885 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı
12.02.2023 1334 Okunma
Özer Ataç
Fark Perdeleri
31.01.2023 1908 Okunma
Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023 1665 Okunma
Özer Ataç
Sıla
18.12.2022 1105 Okunma
Özer Ataç
Resen
5.12.2022 1102 Okunma
Özer Ataç
Köken
20.11.2022 2518 Okunma
Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022 2303 Okunma
Özer Ataç
Tedbir Felsefesi
23.10.2022 2251 Okunma
Özer Ataç
Şirk
9.10.2022 3586 Okunma
Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022 3079 Okunma
Özer Ataç
Ters Manivela
26.09.2022 2040 Okunma
Özer Ataç
Türk Olmak
11.09.2022 2636 Okunma
Özer Ataç
Kuşak ve Sentez
29.08.2022 2623 Okunma
Özer Ataç
Kaos Yürüyüşü
30.07.2022 1874 Okunma
Özer Ataç
Lotus
18.07.2022 2686 Okunma
Özer Ataç
21 Küresel Efektif (*)
28.05.2022 2296 Okunma
Özer Ataç
Eylemeden Eylemek
24.05.2022 2935 Okunma
Özer Ataç
Güven ve Güvenlik Sorunu
13.05.2022 2638 Okunma
Özer Ataç
Açılımlar
23.04.2022 2227 Okunma
Özer Ataç
KARŞI ATEŞ
5.04.2022 2848 Okunma
Özer Ataç
KENDİME SÖYLÜYORUM; KİMSE ALINMASIN!
25.01.2022 2703 Okunma
Özer Ataç
Mülksüzlüğe Soyunmak
16.01.2022 2581 Okunma
Özer Ataç
Mevkilere Yemin Olsun!
27.12.2021 3495 Okunma
Özer Ataç
Taziye Diyaloğu
6.11.2021 2025 Okunma
Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021 2327 Okunma
Özer Ataç
KYBALİON'DAN ESİNLEME; RUH, CAN, ÖZGÜR İRADE
6.09.2021 1816 Okunma


© 2024 - Akevler