Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022
3078 Okunma, 0 Yorum

Başlık  Türkçemizde iki anlama geliyor: Tiyatro terimi olarak; bir oyunu konuya uyumlu şekilde sahneye koyma. Benzeşim (mecazi) olarak, bir durumu, olayı olduğundan farklı  gösterme çabası. İşin aslı,  mizansen kelimesi Fransızcadan geliyor; mise, koyma; scene, sahne demek, Yani bu  kelimeye yönelik ne varsa gösteri kapsamına giriyor.

 

***

 

Günümüzde  insan sosyallik bağlamında tüm ilişkilerini, organizasyonlarını mizansen “yakıtı” ile yürütür oldu. Cep telefonlarından, salon toplantılarına, oradan tüm  iletim organizasyonlarına kadar. (* ) Mizansenin, en masraflısını ,  zararlısını  teşrifat ve protokol olarak görmekteyim. Buna,  toplam kitlenin haysiyeti  yani  itibarı denildiği de oluyor.

 

***

 

İtibarın   sözlük anlamı saygı görme, değerli bulunma, güvenilir olma. Etimolojisinde Arapça var.  Br kökünden,  i’tibar geçer, sayma saygı gösterme sözcüğünden alıntıdır.   Arap, abara/geçti   fiilinin ifti’al vezninden 8. Mastarı . Yani fiilin sekizinci eylemliğidir; tabii Arapçada.  Bu sözcüğün akrabaları;  itibaren, saymaca, sayarak; muteber; yine aynı dilin kökünden “geçti” ten geliyor.  Kısaca geçişmişin etkisini; geçmişi,  şimdi ve  gelecek için kendi düzleminde , yatay  dizimde  yer tutma,  sıra kazanma anlamına geliyor.

 

Nasıl olacak bu,  “sayılma” veya istenen düzeyde  yer alma ya da tutunma ?

Devletler, organizasyonlar, bireyler …  yaşamlarında iki tür sıçrama yapar:

-zorlayıcı koşullara cevap vererek,

-zorlananlara yönelik vaziyet alırken.

Devamında, bütün bunlara yönelik tanıklık, tanıklar,  izler zamanla yok oluyor; geriye tarih , anlatı kalıyor. Onlar da daima abartı ile insanların zihinlerinde tutunuyor. Efsaneler sizce nasıl ortak bilinçte kalıyor; ya yaşanmışlığın acısına asli veya göreli ortak olarak, ya da olanları kalıcı kılmak için abartarak. Efsanelere konu olaylardan iki nesil geçtiğinde  efsaneler bütün insanlığın ortak arzusu olan gerçeği aşan üstünlük yani abartı ile  yaşatılmaktadır. Yoksa  insanın acziyeti, aciz yaratılışı tüm kutsal metinlerde açıkça belirtiliyor.

Ayrıca orta düzeyli farkındalık içinde olanlar bunu güncel çağrıştırıcı olaylarla makul düzelde  hatırlıyorlar.  Fakat  bu hatırlama seviyesi   organizasyonların  amaçları için yeterli değil.  

Ayrıca  sayılan genellemenin istisnaları da var.  Yani tüm acziyetine rağmen kişinin doğru bildiği, kendinde veya ötekinde oluşan haksızlığa yönelik karşı duruşu daima olmaktadır.   Bu seçkin, adayıcı tutum ve tavırlar; o kişilerin dışında,  diğerlerinin( adanmaya katılmayanların) itibarına dönüşmesi,  neredeyse insanlık camiasında gelenek haline gelmiş durumda.  

Evrensel doğrulara (**) adananların toprağa düştüğü daha doğrusu “yükseldiği” yerden başlayan  ardılları,  bu “mirası”  ne kadar hakkediyor;  cevabı,  daima “yasak sözler” kapsamında.  Bilinip değinilmeyen şeyler en kutsalından en süflisine kadar daima olacaktır.  Böyle şeyler toplumsal dokuda, devletler arası ilişkilerde de kullanılıyor; lakin herkes,   “kendinden bilir işi”.

Mevlana  şöyle demiş: “ Eğer kılıcın tahtadan ise bırak kınında kalsın.” Bu belirlemeye ekleme yaparsak, “maliyeti” artar.  Aslında  bu söz;  her türlü ilişki, ilişkilendirme, gösteri ve diğerleri için  yeter;  yetmeli de.  

 

***

 

Cep telefonları gençlerin elinde, onların düşlerindeki veya  organizasyonların  dayattığı itibarı,  anlık resimlemeye indirgediler. Doğaldır;  konu “imkan meselesi”.  

 

Sanatçılar besteledikleri müzikleri maksimum görsellik ve “ölmezlik”  vurgusuyla kamera önünde sergiliyor. Adeta, “ben böyle değilim, böyle olmak istiyorum; fakat,  bu sunumumla böyle olmak istediğimi, arzumu kader planına yüklüyorum; bunun gerçekleşeceğine dair kanıt ise sizlerin, milyonların beğenileri olacak.” diyorlar.  Olmasa da  bu uygulama “görsel eğlence ” olarak; kayıt çerçevelerine insanlığın tüm arzuları “sıkıştırılmaya” devam ediyor.

 

Sanatçıların daha beceriklileri, sunumlarını binlerce insanın toplandığı konser alanlarında seyircilerine gösteriyorlar;  sunumları, sahiden gösteri sanatı.  Sahne performanslarıyla anlattıklarını,  ileri teknikleri,  becerikli partnerleri katarak yaptıkları kollektif sunumlar    göz alıyor. Ters olacak fakat salt şiddet potansiyeli anlamında  orduların güç gösterisi klasmanında eskiden yaptıkları resmi geçitler şimdilerde  tatbikatlar söz “sunumlara” benziyor.  Artık organizasyonlar veya bireyler  İzleyenleri,  etki altına almak için ne gerekiyor ise onu görsele olarak imal ediyorlar.  

 

***

 

Gençler  sosyal medyanın saniyelik “namız atışlarını”,  yaşam belirtisi olarak görüyor. İnsanlığın geleceği gençler, big data’ ya teslim oldu.

Devletler bu durumdan  hiç geri kalır mı?!  Tabii ki hayır.

Onlar da itibar göstergeleri için hiçbir “fedakarlıktan” kaçınmıyor. Bu “iş”lerin başında, güçlerini aşan miktarda sürekli silahlanma; ikinci sırada,  devlet organizasyonunun dolayım esaslı gösterişi.  Önü alınmaz bir süreç artıkça artıyor. Bütün bunların muhatabı kim?

 İşleyenin hem türü insan; insanın insana, komşunun komşuya. “Caka”biraz argo mu olacak.  Baksan o devletleri oluşturan fertler, orta halli evlere,  ömürleri boyunca ancak sahip olabiliyor. Yani insan,  kendi içinde antagonist.

 

***

Sizce neden “insan insanın kurdudur.”

Cevabı çok açık: benlik yanı sıra  benliklerin oluşturduğu ve giderek onlardan bağımsızlaşan organize benlik.

 

***

Başlığa dönelim.

Anlatmaya çalıştığım ve değinmediklerimin özünde, insanın acziyetini, geçiciliğini saklama çabası olduğunu düşünüyorum; bu pek maliyetli ve kalın perdenin adı mizansendir. O da ne soğuktan korur, ne de sıcağa gölge olur; sadece dizginlenmeyen  benlikten kaynaklanan   “maliyetlere” sebep olur.

 

( * ) Günümüz televizyonculuğu mizansenin yanında monoloğu aşamadığından, ‘iletim’ terimi işlevlerine  daha uygun duruyor.

 

 

 

 

 

 






Son Eklenen Makaleler
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1563 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 818 Okunma
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 1605 Okunma
Özer Ataç
Bereat
25.02.2024 892 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-4
5.02.2024 620 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024 839 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-2
7.01.2024 872 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-1
7.01.2024 967 Okunma
Özer Ataç
Setler
11.12.2023 216 Okunma
Özer Ataç
En Uzak Batı
25.11.2023 905 Okunma
Özer Ataç
‘Yolcunun’ Beka Tutkusu
30.10.2023 893 Okunma
Özer Ataç
Ayna Yaşamlar
15.10.2023 1642 Okunma
Özer Ataç
Emanet/Geleceği Üretmek
25.09.2023 1585 Okunma
Özer Ataç
YZ Çözümlemesi
22.05.2023 700 Okunma
Özer Ataç
Antrakt
21.05.2023 1268 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 4
22.04.2023 972 Okunma
Özer Ataç
Evlada Düşkünlük
18.04.2023 1107 Okunma
Özer Ataç
Hiç Güvenliği
9.04.2023 1349 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 3
26.03.2023 1648 Okunma
Özer Ataç
Hüseyin Kayahan
14.03.2023 673 Okunma
1 Yorum 22.03.2023 14:56
Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023 1678 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 2
26.02.2023 1883 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı
12.02.2023 1332 Okunma
Özer Ataç
Fark Perdeleri
31.01.2023 1905 Okunma
Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023 1665 Okunma
Özer Ataç
Sıla
18.12.2022 1105 Okunma
Özer Ataç
Resen
5.12.2022 1101 Okunma
Özer Ataç
Köken
20.11.2022 2518 Okunma
Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022 2300 Okunma
Özer Ataç
Tedbir Felsefesi
23.10.2022 2250 Okunma
Özer Ataç
Şirk
9.10.2022 3584 Okunma
Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022 3078 Okunma
Özer Ataç
Ters Manivela
26.09.2022 2038 Okunma
Özer Ataç
Türk Olmak
11.09.2022 2634 Okunma
Özer Ataç
Kuşak ve Sentez
29.08.2022 2621 Okunma
Özer Ataç
Kaos Yürüyüşü
30.07.2022 1872 Okunma
Özer Ataç
Lotus
18.07.2022 2685 Okunma
Özer Ataç
21 Küresel Efektif (*)
28.05.2022 2295 Okunma
Özer Ataç
Eylemeden Eylemek
24.05.2022 2933 Okunma
Özer Ataç
Güven ve Güvenlik Sorunu
13.05.2022 2638 Okunma
Özer Ataç
Açılımlar
23.04.2022 2227 Okunma
Özer Ataç
KARŞI ATEŞ
5.04.2022 2847 Okunma
Özer Ataç
KENDİME SÖYLÜYORUM; KİMSE ALINMASIN!
25.01.2022 2702 Okunma
Özer Ataç
Mülksüzlüğe Soyunmak
16.01.2022 2580 Okunma
Özer Ataç
Mevkilere Yemin Olsun!
27.12.2021 3493 Okunma
Özer Ataç
Taziye Diyaloğu
6.11.2021 2025 Okunma
Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021 2327 Okunma
Özer Ataç
KYBALİON'DAN ESİNLEME; RUH, CAN, ÖZGÜR İRADE
6.09.2021 1815 Okunma


© 2024 - Akevler