ADİL DÜZEN PARTİSİ TÜZÜĞÜ
Süleyman Karagülle
2443 Okunma
SİYASİ PARTİLERE YASAKLAR

 

DÖRDÜNCÜ KISIM:

SİYASİ PARTİLERE YASAKLAR

 

BİRİNCİ BÖLÜM

AMAÇLAR VE FAALİYETLERLE İLGİLİ YASAKLAR

 

Ulusal ve demokratik devlet düzeninin korunması:

Madde-53) Adil Düzen Partisi, ulusal devletin tekliğini;

         a-Dış  ülkelerde  yalnız devlet  tek olarak temsil edilip yerel yönetimler  veya sosyal gruplar  kendiliklerinden herhangi bir temsilci bulunduramazlar ve oralara kendi adlarına katılamazlar.

         b-Ülke içinde her yerde “TL” geçerli olup tüm senetler  “TL”  ile alınıp satılır. Merkez Bankası hergün Cumhuriyet altınını halktan alıp  ve satar ve gün içinde alış ve satış için fark koymaz, gün içinde de değerini değiştirmez. Türkiye'deki her ödeme “TL” ile yapılır. Devlet “TL”den başka bir para ile ödeme yapmaz ve ödemeyi kabul etmez. Tüm borçlanmalar ise Cumhuriyet altını değeri üzerinden yapılır.

         c-Türk Ordusu dışında hiçbir sosyal grup, silahlı birlikler oluşturamaz ve askeri eğitim  yaptıramaz. İllerdeki güvenlik güçleri ile bucaklardaki koruma güçleri ancak savunma silahları edinip saldırı silahları edinemezler. Bölgeler kendi savunmalarını ordunun dışında bir güçle ile savunamazlar.

         d-Yerel kuruluşlar arasında çıkacak  ihtilaflarda  merkezi yargı, son merci olup merkezi yargının kararlarına uyma zorunluluğu vardır. Bu, içlerinde çıkacak ihtilafları kendilerinin çözmesine mani değildir.

Fikir serbestliği esas olup anayasada gösterilmeyen hususlarda fikir suçları konamaz. Bu sebeple devletin tekliği ilkesini ulusun ve ülkenin bölünmez bütünlüğü içinde anlamak gerekir. Bu çoğulculuğa  ve  yerelliğe engel teşkil edecek bir şekilde yorumlanamaz.

 

Türk ilke ve inkılâplarının ve lâik devlet niteliğinin korunması:

      Madde-54) Adil Düzen Partisi, ilke ve inkılâpları; doğal ömrünü tamamlayarak tarih olmuş Osmanlı müesseselerinin ortadan kaldırılarak yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni muasır medeniyetin fevkine çıkaracak müspet bilime dayalı müesseseler  oluşturup geliştirmek şeklinde anlayıp o zaman getirilmiş müesseseleri dondurup yerinde tutma şeklinde anlamaz.

         a-Tevhidi Tedrisat Kanunu'nu; kamu görevleri ile serbest meslek hizmetlerini  yüklenecek  kimselere verilecek ehliyetin devlet tarafından yapılacak sınavlarla verileceği ve kamu  görev  ve  mesleki hizmetlerde başka hiçbir kuruluş veya kişilerin verecekleri sertifikanın geçerli olamayacağı anlamında anlar. Devlet, halkından neler öğrenmeleri gerektiğini tespit edebilir, sınavlar yaparak ona göre sertifika veya diploma verir. Devlet halkının neleri öğrenmeyeceğine karar veremez, kimsenin öğrenim   ve  fikir  hürriyetini kısıtlayamaz.

         b-Şapka İktisası Kanunu’nu, o tarihte zorunlu erkek giyeceği  olan  fesin ve kadınlar için zorunlu giyecek olan çarşafın yasaklanarak kıyafet özgürlüğünün getirilmesi şeklinde anlayıp, halkın değişik kıyafetler giymesine, yeni modalar üretmesine mani bir şekilde anlaşılmasını Cumhuriyet ve İnkılapçılık  ilkesine  aykırı bulur.

         c-Tekke ve zâviyelerin kapatılması ile ilgili kanunu; Osmanlı dinî kuruluşları olan ve yenilenmeye mani olan bu kuruluşları kaldırıp varlıkları devletleştirme şeklinde, yani bir partinin kapatılması gibi anlayıp yeni dinî kuruluş ve vakıfların oluşmasına mani görmeyi lâikliğe ve halkçılığa aykırı bulur. Askeri sorumluluk kollektiftir. Hukuk düzeninde ise yalnız suçlunun kendisi cezalandırılır. Bir şeyin dini olması, onun  suç sayılmasına  sebep teşkil etmez; bir şey suç  ise  onun  dini olması da onu suç olmaktan çıkaramaz.

         d-Medenî Kanun’un evlenme ile ilgili hükümleri; evlenenler için bu hükümlerin korunmasında bir mahzur görmez, ancak evlilik dışı ilişkilerin de Medenî Kanunla yeniden düzenlenmesi gerektiği görüşündedir. On bin yıllık tarım dönemi ve kabile hayatı ilişkilerini düzenleyen Medenî Kanunun hükümleri gelişmiş sanayi dönemi ve bilgi çağının ihtiyaçlarına göre değerlendireceğini kabul eder.

         e-Uluslararası rakam ve diğer işaretlerin resmi muamele ve trafik kurallarında kullanılmasını zaruri görür.  

         f-Resmi yazışmalarda Latin harflerinin kullanılmasını zorunlu görmekle beraber, bunu başka dile ait harflerin kullanılmasını yasaklama anlayışı kabul edilemez.

         g-Osmanlı geleneğinde resmî unvanları olan efendi, bey ve paşa unvanlarının resmî değeri olmayacağı hususunun korunmasını kabul eder, ancak bu halkın ve kuruluşların kendi  içlerinde  bu hususta hitap etmelerini suç sayan anlayışı tasvip etmez.

         h-Bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair sadece kanunda zikredilen  kisvelerin giyilmesi yasağının devamını uygun görüp yeni kisvelerin giyilemeyeceği  anlamını taşımadığını kabul eder.

ADP, anayasada mevcut değişmez maddelerin değişmesini istemez ve bunu programına koymaz. Bunun dışında bütün mevzuatın değiştirilip geliştirmesi hususunda faaliyette bulunabilir. Fikrî yasaklık ancak anayasanın değişmez  maddeleri için söz konusu olabilir. Siyasî Partiler Kanunu’nda belirtilen ilke ve inkılap kanunlarındaki bu yasaklara uymakla beraber, bu yasakların Siyasî Partiler Kanunu’ndan çıkarılması görüşündedir.

 

 

 

Kurucu ilk Cumhurbaşkanı’na saygı:

         Madde-55) İstiklâl Savaşı’nın başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu  Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti devletinin değişmez mümessilidir. ADP, Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden Cumhurbaşkanı’nın da tahkir edilmemesi gibi kurucu Cumhurbaşkanı’nın tahkir edilmemesini kabul eder; bunlara saygısızlığı devlete saygısızlık olarak görür ve suç sayar.

Bununla beraber müspet bilime aykırı, kişileri takdis, ona  zorla taptırmayı da meşru görmez. Müspet bilime uygun hak inançlar kadar   müspet bilime aykırı batıl inançlar da serbesttir. Hak inançların  kabulüne  kimse zorlanamayacağı gibi batıl inançların kabulüne  veya terkine de  kimse zorlanamaz.

         Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu başkanına saygısızlık ne kadar yanlış ise  onu  kutsallaştırıp halkı ona tapmaya  zorlamak  da  yanlıştır.

 

Lâikliğin korunması:

Madde-56) Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasa’da belirlenen veya belirlenecek usul içinde hiçbir din veya mezhebin inanç veya görüşlerine göre yönetilemez; bir din veya mezhebin görüş ve anlayışları uygulamalarda tercih sebebi yapılamaz. Bu değişik din, mezhep ve tarikatların örgütlenmelerine ve kendi liderlerini seçmeleri gerektiği hususuna mani değildir. Bütün dini gruplar, üyeleri oranında  kamu imkanlarından eşit olarak yararlanırlar. Ateist veya sanat ekolleri  örgütleri de dini örgütler gibi kamu imkanlarından yararlanabilirler. Bir kimse iki din veya mezhebin üyesi olamaz. Bir dinin üyesi ne kadar olursa olsun dinlerin  yararlandırıldığı imkanların beşte birinden fazlası ile yararlandırılamaz.

          Dinler, küçükleri ele alıp ahlâkî bakımdan; okullar ilmî  bakımdan eğiterek devlete eleman hazırlar. Bu elemanları meslekî kuruluşlar ele alıp ekonomik örgütleri, siyasî partiler sosyal örgütleri oluştururlar. Din “sevgi”ye, bilim “tartışma”ya, ekonomi “çıkar”a ve siyaset “adalet”e dayanır. ADP, bu toplumsal kurumların lâiklik ilkesi içinde dengeli olarak varlığını kabul eder; bu kurumların çalışma  yöntemlerinin lâiklik ilkesi gereği tamamen farklı olduğunu kabul eder.

         Adil Düzen Partisi siyasî bir teşkilat olup diğer ilmî, dinî, meslekî kuruluşlara hiçbir şekilde baskı kurmaz ve onlara hizmet etmez; onların  baskısını kabul etmez ve onları istihdam etmez. ADP, diğer siyasî partilerle kurduğu ilişkilerde de eşitlik ilkesini gözetir ve onlara verilen oylara da kendisine verilen oylar kadar saygı duyar.

Parti dışında kuruluşlara üye olma yasağı:

Madde-57) Adil Düzen Partisi üyeleri siyasî parti rozetlerini her yerde takabilirler ve bu onların partiyi temsil ettiği anlamına gelmez. Bunun dışında siyasî parti amblemi taşıyarak veya  siyasî parti başlığını giyerek bir yere katılma partiyi temsil anlamında katılmadır. Dinî, ilmî, meslekî kuruluşlara  parti resmen üye olmaz.

 

Diyanet İşleri Başkanlığı:

Madde-58) ADP, “Diyanet İşleri  Başkanlığı”nı “Diyanet Başkanlığı” olarak kabul etmez. Bu kuruluş, Dinî kuruluş ve mezheplerin kayıtlarını tutar, faaliyetlerini gözetler ve devlet yardımlarını adalete uygun olarak bölüştürür. Hiçbir din veya  mezhebin  resmî sözcüsü ve bir din veya  mezhep anlayışının denetçisi de olamaz.

         Devlet,  dinlerin  desteğini alır ve onlara  yardım eder. Dinler devleti hiçbir şekilde hakimiyetleri altına alamazlar, devlet de onların dini faaliyetlerine karışamaz

Bir şey dini olduğu için suç olmaz; suçsa dini olduğu için suç olmakta çıkmaz.

 

 

 



© 2024 - Akevler