İki cümle ile mesaj
1338 Okunma, 0 Yorum
Ergün Diler - Takvim
Süleyman Karagülle

 

 

07/08/2015

- Soru sorma konusunda sanki biraz üşengeciz! Konuları anlama yerine etiketlerle, şablonlarla ve bize öğretilen, dayatılan ezberlerle gidiyoruz! PKK bunların başında geliyordu! Ama yaranın içine bakıp ne olduğunu anlamak yerine biz elimize iğneyi alıp dikmeye çalıştık. Hep klişe cümlelerle, hep aklı fazla barındırmayan menzili kısa bakış açılarıyla...

- Erbakan bir gün teşhis ile ilgili bir çalışma yapıyordu. Benim de katılmamı istedi. Katılmadım. Adil Düzen ortaya çıktı. Okumadan karşı cephe kuruldu. Bu sağırlığı yenersek, o zaman ülkemiz uyanmış olur. Sayın yazar da dahil çözüm hususunda tek cümle yok.


- Türkiye, bulunduğu yer itibariyle asla ve kat'a kendi haline bırakılamaz. Dünya genelinde mücadele edenler burada da bilek güreşi yapar! Ki yapmakta! PKK hepimizin sorunu olmakla birlikte başta KÜRTLER bunun ne olduğunu hiç düşünmedi! İran, Kürtler'le çok uzun zamandır yakından ilgilenir.
Çatışma olsa da Tahran mesafe tanımaz ve gereğini yapardı. Yani Kürtler İran'da çok mutlu değildi. Kürtler İKİ KÖRFEZ SAVAŞI sonrası Irak'ta öne çıksa da hep Araplar'ın günün birinde intikam alma korkusuyla yaşadı. Barzani ve Talabani Irak'ın bölünmesinden sorumlu tutuldu. İlk fırsatta gelip hesap soracaklardı!

-Sermaye ve Hıristiyanlar birbirine derin düşmandırlar ama 20. asırda bir olup Müslümanları birbirleri ile çatıştırmakta. Kendileri de bombalar yağdırarak Müslüman halkını kırmaktadırlar. Irak İran’la sekiz yıl savaştı. Saddam işgal ettiği yerde insan değil hurma ağacını bile sağlam bırakmadı. Oyun basit; Yardım ediyoruz deyip iki Müslüman halkını kırmak.

 

-Geçelim Suriye'ye... Ne baba ESAD ne kendisi Kürtler'i insandan saydı.
Beşar Esad İNGİLTERE'de göz doktorluğu tahsili yapsa da burnunun dibindeki KÜRTLER'i görmedi, görmediği için de kimlik bile vermedi!
Ama Türkiye'de işler değişikti!

- Osmanlılar mağlup olmuş. Tüm Müslüman ülkeler müstemleke haline gelmiş. Atanan diktatörle halkı dinsizleştirmekte ve zulüm içinde ezmektedirler. Henüz batının esaretinden bu ülkeler kurtulmuş değildir.


- Cumhurbaşkanı da başbakan da bakan da paşa da işadamı da artist de futbolcu da olabiliyordun! Ama ne hikmetse Kürtler adına eline silah aldığını söyleyen PKK sadece Türkiye'yi kana buluyor ve askerimize polisimize saldırıyordu! Özellikle ASKER ve POLİS hedef olarak seçiliyordu ki bunun adı ÖZGÜRLÜK SAVAŞI olsun! Yaşadıkları diğer ülkelerde kimlik verilmiyordu, güvenlikleri yoktu, ilerleme ve söz söyleme hakları yoktu ama TÜRKİYE'de savaşıyor ve kan döküyorlardı! NEDEN? Konu burada başlıyordu! Çok açık belli ki pek çok saldırı ve pusu PKK görünümlü yabancı servislerin işiydi! Kürt çocukları kullanıyor ancak sonuç kendilerine yarıyordu! Düşünün PKK için harcanan parayı! Dünyanın en pahalı savaşı! PKK olduğu sürece İÇ POLİTİKA ve DIŞ POLİTİKA bu gerginliğin izin verdiği ölçüde şekillenirdi. Her şeyin ortasına PKK'yı koymak gerekiyordu!

- PKK’yı CIA ile birlikte MİT kurdu. Öcalan’ı o gönderdi. Etrafına CIA kendi adamlarını gönderdi. MİT’in desteği ile güçlendi. Öcalan hakim olamadı. Sonunda elini kolunu bağlayıp gönderdiler. Yerine başkaları geldi.  Şimdi Öcalan’ı çıkarıp Kürtlerin başına geçirmek sonra Irak’ta olduğu gibi bir Kürt cumhurbaşkanı yapma hayalleri var. Tabii onlar da bir değil, birilerinin böyle hayalleri var.

- PKK'nın adına konuşanlara bakmayın. Hiç kimse tek başına bu örgüte söz geçiremez.
Geçmez, geçemez! İPİ DIŞARIDA ÇÜNKÜ! İngilizler'in AKLINI hiç okuyamadık. İki dünya savaşı yaşandı, ORTADOĞU baştan aşağı değişti ama ERMENİLER, KÜRTLER ve FİLİSTİNLİLER DEVLET SAHİBİ OLAMADI! Vermediler. Oyun burada başlıyordu! Ermeniler ve Kürtler'le Türkiye, Filistinliler ile hem Türkiye hem Arap alemi zincirleniyordu! SİYASET çözüm bulma sanatı olduğu kadar rakibinin elini kolunu bağlama hüneriydi! Güç haline gelmesi muhtemel bir ülkeyi tehlike görüp elini sürmeden çökertebilme ustalığıydı! Nitekim yaptılar!

- Mahir Bey’in bir saplantısı vardı. Rusya ABD bir, Çin AB bir diyordu. Diler’in bir saplantısı var; İngilizler. İngilizler diye bir süper güç yoktur. Tarihte de olmadı. Sermaye kimi süper güç yapıyorsa onu taşeron olarak kullanır. Eskiden Fransızları kullandı. Sonra İngilizleri kullandı. Sonra ABD’yi kullanıyor. Araları açık yeni taşeronlar arıyor. Türkiye de bunların arasında. Erdoğan gitse bu iş olacak onlara göre. Sermayenin ömrü sona eriyor. Mahir Bey’in de teşhisi böyle idi devletler galip gelecek.

-Devam...
Selahattin Demirtaş önceki gün nereye gitti? BRÜKSEL'e! Orada ne olup bittiğini yakında öğreniriz! Ama AVRUPA'daki önemli isimlerden ZÜBEYİR AYDAR bir açıklama yaptı. Tamamını okumanıza gerek yok! CAN ALICI yeri sadece iki cümleydi! Kabaca şunları söylüyordu: "Amerika sadece Türkiye ile konuşuyor. Bizimle de konuşsun. Bir masa kurulsun ve etrafında Türkiye ile birlikte Amerika ve Kürtler olsun..."Biraz geri gidelim... Hakan Fidan'ı ve yeni dönemi tasfiye etmek için düğmeye nerede basıldı? OSLO'da! Peki Oslo görüşmelerini kim sızdırdı? İNGİLTERE... Yani Zübeyir Aydar'ın temsil ettiği AVRUPALI PKK masaya oturmak için alttan alıyordu! Aslında yalvarıyordu... Bu açıklamayla birlikte  "İNGİLTERE gitsin onun yerini ABD alsın"demek istiyordu. Nihayetinde onlar da filmin sonunu görüyordu.

- ABD sermayesinin desteklediği bu fitne fesatla dünyayı yönetme taraftarı, Obama’yı destekleyen Avrupa sermayesi para ile dünyanın sömürülmesi gerektiği görüşündedir. ABD’de Obama iktidarda olduğu için AB sermayesi tam olarak destekleyemiyor. AB sermayesi Erdoğan’ı devredışı bırakarak yöneteceği Türkiye’yi taşeron olarak kullanmaya çalışıyor. Türkiye doğrudan yürüyemiyor.  Teşhis dahi esik.


- Böylesine uluslararası bir konsorsiyumun yönettiği bir terör örgütüne biz sadece MİLLİ GURURUMUZ çerçevesinden baktık. En büyük vatanseverler bunu kendi metodlarıyla çözmek istedi! Ne hikmetse hepsi de, MİLLİ GURURUMUZ nedeniyle olsa gerek, SİLAHLA yola getirmeyi düşündü.
Evet Kürtler'i temsil ettiğini söyleyen PKK'yı silahla bitebilirdik ama sorunu çözemezdik. AKIL BAŞKA BİR ŞEY SÖYLÜYORDU. Zaten bölgede sadece bize karşı silah kullanan PKK'nın da amacı SAVAŞTI! Biz de bu oyuna hemen geliverdik ve 30 yıl sürdü! BATI bizim psikolojik sınırlarımızı da biliyor ve ona göre enstrümanlarla geliyordu. BATI destek yağdırıyor, Kürt gençleri dağa çıkıp askere polise saldırıyordu. ÖZGÜRLÜK SAVAŞI modunda gittiği sanılan bu operasyonun sonunda AVRUPA eski YUGOSLAVYA örneğindeki gibi gelip bölgeye çökmek istiyordu!

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bir kez daha TÜRKLER'i yenmek ve parçalamak peşindeydiler. Biz de vatanseverlikle bu dalgaya rüzgar olduk! Kazananı YABANCILARIN olduğu bir mücadelede kendi çocuklarımızı kaybettik!

- PKK savaşını CIA’nın oyununa getirilen MİT yaptı. Askerin ve polisin elini kolunu bağlayan, idam cezasını kaldıran, sıkı yönetim yerine olağanüstü saçmalıkları yapan işbirlikçi siyaset yaptı. Milli Görüş iktidar olunca bu oyunlar durdu. AK Parti uzaktan bu oyunu bozdu. Şimdi yeniden eski duruma geldik.

 
- Bakın Türkiye el altından MISIR'da İKİNCİ SÜVEYŞ KANALI'nı yapacaktı. Projeler bitmiş, gereken adımlar atılmıştı. Mursi bunun için hazır bekliyordu. Ama darbe oldu!

Mursi indirildi, proje devam etti ve hayata geçti! Çok kısa sürede, yani 1 yılda, SİSİ yeni kanalı bitirdi! Biz İSTANBUL BOĞAZI'nı gizli sahiplerinin elinden almak için KANAL İSTANBUL adımını attık, gençlerimiz ayağa kalktı, kaldırıldı.
Bize kendi topraklarımıza müdahale ettirmek istemeyenler dün İKİNCİ SÜVEYŞ KANALI'nı hizmete açtı! Sultan Abdülaziz birinci kanal projesini en iyi bilen isimdi. Vizyonu ve ideali vardı. Ama bileklerini kesip öldürdüler. Onlar kanal yaparken İstanbul'un ileri gelenleri müzik ziyafetleriyle, resimlerle ve içkili sofralarla gününü gün ediyordu! Bugün de viskili kotralarla aynı şeyi yapıyorlardı!

- İkinci İstanbul kanalı çok yararlıdır. Şu şartla ki orda çalışacakların dışarıdan gelen işçiler olması şarttır. Yoksa halkımız tarlasını bırakır, imalathanesini bırak kanalda bol dolarla çalışır. Fabrikalarımız işsizlik sebebiyle iflas eder. Kanal bittiği zaman Türkiye de biter. Halkımız dışarıda iş edinmeye yollanır.  Bu ihale sistemi ile kanal ülke için zararlı değil ülkeyi helaka götürür.

 


- PKK bizim bölgeye inişimizi tıkadığı için, görevi bu olduğu için, içimizdeki bazı VATANSEVERLER için harikaydı! Bakın son 10 yılda hem Kürtler'i hem Filistinliler'i kucakladık! Yani 100 yıl önce kurulan oyunu bozmak için iki kocaman adım attık! Uzun zaman sonra gücümüzü değil de aklımızı kullandık! Ne Kandil'den konuşanların, ne Avrupa'da demeç verenlerin, ne de bunların siyasetini güdenlerin bir anlamı yoktu! KURGU dışarıda yapılmıştı! İçeridekiler figürandı. DEVLET VERİLMEYENLERİ sarıyor sarmalıyorduk! Bizden beklenecek en son şeyi yapıyorduk! Bu nedenle dışarıdan yönetilen PKK bir anda ortaya çıktı.  BARIŞ ve KARDEŞLİK sadece AVRUPA'yı sarsacak ve zora sokacaktı! Petrol de gaz da rezerv para DOLAR da bizim sayemizde ayakta kalacaktı! Tabii karşılığında BÖLGEYİ ALMAK ve tarihi tekrar canlandırmak vardı... Bizi bölmek isteyenlere büyüyerek karşılık vermek vardı. Birinci Dünya Savaşı'na girdik, yabancılarla masada oturduk!

- Türkiye en az zayiatla savaşı sürdürüyor. Yakında düşman helak olacak dünya bize kalacaktır. Tarihte de böyle oldu. Moğollara yenildik ama şimdi biz varız. Timurleng’e yenildik ama şimdi biz varız. Birinci Cihan savaşında yenildik şimdi biz varız. Bitkiler, dağlar rüzgar esince eğilirler. Geçince kalkarlar.


- Tamam! Ama PKK için neden bütün herkes topa giriyor? Biz bilmeden PKK ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI'nı mı başlatmıştı? Acaba Avrupa, PKK dışında başka bir konuda tek vücut olarak yer aldı mı? Bunu en çok Kürt kardeşlerimiz düşünsün! Birbirimizi vurdurarak küçültüyorlar ama ya sarılırsak! Düşünün bakalım kim kazançlı çıkacak? Ne İstanbul'daki ne de bölgenizdeki BARONLARA kanın! Onların bu topraklardaki hesabı farklı! İçinde biz yokuz!
Düşünün!

- Biz kazanacağız. Kuran ehli kazanacaktır. AK Parti kazananlar arasında mı kaybedeneler arasında mı olacak ona kendi davranışları karar verecek. Şimdilik Akevler’e karşı cephe almış Davudoğlu ekibi,  bakalım hala Adil Düzen’e, İslam  Kuran düzenine karşı olmaya devam edecek mi? Yoksa uyanacak ve Hakkın yanında olacak mı? Ebucehil mi olacak yoksa Ömer mi, bilemiyoruz.

 

NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.

 

YORUM:

 

Kooperatifler ve yap-işlet modeli

 

AK Parti yap-işlet modeli ile ülkeyi imar etmektedir. Bu insanlığın hakkıdır. Sen köprü yapamıyorsan bırak başkaları yapsın. Sen de yararlan onlar da yararlansın. Bir yeri boş tutmak İslami değildir. Ne var ki bu, memlekete zararlı olmayacak şekilde yapılmalıdır.

a) Önce yabancı işçiler Türkiye’ye gelmeli ve hiç bir engele takılmadan serbestçe çalışmalıdır. Bunlar için Kooperatif kurulmalı. O kooperatifin üyesi olarak çalışmalı. Onlara vize verilmeli ve onlar sigortalanmalı, onlara çalışma izni verilmelidir.  Bu kooperatiflerin yöneticileri Türk olabilirler. Onların hakemlere gitme hakkı olmalıdır.

Böylece Türkiye’ye emek ithal edilmiş oluyor. Ülke imar edilmiş olur.  Yoksa Türk emeğini kanala yöneltip ülkenin tarım ve sanayi sektörlerini çökertmek çok tehlikedir. Artvin’de yatırım yapıldı. Nüfus 220 binden 180 bine düştü. Ekonomi ilminin çok açık belirdiği bir husustur. İşi olmayan ama zengin olan halk o ülkeyi terk eder. Bu 2 milyon Türk Alman devletine vergi ödüyor. Bu en az 30 ile 40 milyar dolardır.

b) Sonra Kanal Kooperatifi kurulmalı. Bu kooperatif Kanal Anonim şirketini kurmalı ve tüm dünyaya satmalıdır. Yerli yabancı herkes buradan hisse senedi alıp yatırım yapmalıdır. ABD’de tüm sanayi böyle oluşmuştur. Bu senet bir yılda biter. Parayı harcayacak yer bulamazsın. Senet TL ile satılacak ve kârsız alınıp satılacaktır. Kanaldan pay olarak kanal kooperatifi yaşayacaktır. Bu kooperatif tüm insanlığın olacaktır. Yararlanma mülkiyeti insanlığa ait olacaktır. İşletme mülkiyeti Türkiye’nin olacaktır.

c) Kanalın yapılmasındaki bütün ödemeler kanal senedi ile olacaktır.  Kanal arazileri istimlak edilecek, bedel olarak kanal senetleri ödenecektir. Kanal kooperatifi yalnız kanalı yapmayacak. Onun çevresini de yüz lojmanlı apartmanlarla planlayıp imar edecektir. Buradan pay almak ve gelirden yararlanmak için kanal senetleri kullanılacaktır.

d) Kanal ve havzanın işletilmesi, kooperatifin kuracağı kanal işleten Anonim şirketi tarafından işletilecektir. Kanal yapan anonim şirketi kanalı yaptıktan sonra bu şirkete devredecektir. Her yüz lojmanlı apartman, apartmanda gösterilen işleri yapacaklara lojman görevi görecektir.

Akevler, Vakıflar Bankası’nın yönetimini istemişti. Eğer uygun görülseydi yap-işlet ihalesine biz girecektik, tüm dünyaya aynı zamanda İstanbul vakfına katkıda bulunma imkanını sağlayacaktık. Dilekçemiz Sayın Erdoğan’a varmadı bile. Siz bilirsiniz. Biz sizi kurtuluşa çağırıyoruz. Uçuruma doğru koşuyorsunuz. Gittiğiniz yere kadar gidin.

 

 

Süleyman Karagülle






Sayı: 321 | Tarih: 9.08.2015
Ergün Diler
İki cümle ile mesaj
Kooperatifler ve yap-işlet modeli
1338 Okunma
Süleyman Karagülle
Ali Bulaç
Devlet adına İslamcılık yapmak
İslamcılık
1278 Okunma
1 Yorum
Zafer Kafkas
Can Dündar
Bakırköy’e mi taşınsak? Orda ceza yokmuş
Yitik Değerler
1233 Okunma
Vahap Alma
Ahmet Hakan
Demirtaş 'kirli' diyemedi
Günaydın Ahmet Hakan
1173 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Barlas
Kavramları da kargaşaya kurban etmeyelim
Kılavuzumuzu doğru seçelim
1140 Okunma
Tayibet Erzen
Yusuf Kaplan
Tehlike çok büyük (1)
Peygamber,resul ve nebi düğümü!
1118 Okunma
Ali Bülent Dilek