ABD’yi Ziyaret
1739 Okunma, 11 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

 

08/12/2013

- Kılıçdaroğlu ABD’yi ziyaret ederek partisinin ABD’deki kötü imajını düzeltmek istiyor.

- CHP’nin ABD’de kötü imajı yoktur. Sermaye ona muhalefet görevini vermiştir.

 

- Siyasi kararlar bir kişi tarafından alınmaz, bürokratlar veya etkili yazarlar alırlar. Karşı tarafa ya dostça ya da baskı ile kabul ettirirler.

- Kararları sermaye alır, basın yoluyla bürokratlara duyurur, bürokratlar da isteyerek veya istemeyerek basının da uydurduğu emirleri yerine getirirler.  Yazarlar yazmazsa aç kalırlar, bürokratlar yapmazsa basının iftirası ile atılırlar.  28 Şubat kararları basın tarafından duyurulunca suç işlemişlerdir ama o zamanın Yargıtay hakimleri suçu bulduğu için gizliliği kalmamıştır diyerek kanununu çiğnemişlerdir. Çünkü basından korkmuşlardı.

 

- Baykal’a yapılan operasyon şahsi değil siyasi idi. Tayyip’i Başbakan yapmıştı.

- Baykal, Başkanlığı Dervişe devretmedi. Erdoğan’ı iktidar etti.  İslami doğrultusunda konuştu.  Saldırma görevini yerine getirmedi.  Samimi solcu gider, samimi milliyetçi gider, samimi Müslüman gider, samimi AB’li gider. Rol icabı solcu, Türkçü, Müslüman ve uygarlıkçı olmak gerekir.

 

- Kılıçdaroğlu’nun ABD’de etkili olması için Sermayeyi veya Obama Putin Erdoğan üçlüsünden birini tutması gerekir. Tarafsız olursa kimse ilgilenmez.

- Kılıçdaroğlu, Erdoğan’a saldırmakla sermayenin istediğini yapıyor. Ama sermaye Kılıçdaroğlu yerine Derviş’i getirmek istiyor.  Sermaye askerler gibi aldığı karardan vaz geçmez, ısrar eder sonunda başarır.

 

14/12/2013

İki Model

- Soğuk savaşta, ABD SSCB görünüşte iki düşmandı. Oysa bölüştükleri dünyaya hakim olmak için düşman görünüyor, silahlarını birbirlerine ajanlar aracılığı ile veriyorlardı. Ajanların aşırı artmasına göz yumuyorlardı

- Köyünde ajanlara yer verdi. Türkiye’nin ve Sovyetlerin. Bunlardan samimi olmayanlar hayatta kalıyor hep ikil oynuyorlardı, samimi olanlar ise en yakınları tarafından öldürülüyordu. Taraf söz konusu değildi.

 

- Bu günde sermaye ile ulus devletlerarası silahsız çatışma vardır. Kuleler bunun için yıkılmıştır.  Sonunda, anlaşabilir.

- Bin senede bir yeni İslam’ı uygarlık yenilenir.  Bahçeyi yeniden fidanlandırmak için eski ağaçları kökünden sökmek gerek. III. bin yıl uygarlığının kurulması için, II. binyıl uygarlığının eskimiş kök ve gövdelerin sökülmesi gerekmiştir. Ateizm sosyalizm bununla görevli idi. Şeytani görevi yüklenmişti. Tarlalar temizlenmişti. Artık yeni fidanları dikme zamanı gelmiştir. Obama, Putin ve Erdoğan bununla görevlendirildi. Adil Düzen’i getirseler yerinde kalırlar yahut giderler, başkaları gelir.

 

- ABD’nin İran’a yakınlaşması,  atom silahının yanında terör silahını kontrol altına almak, sermaye silahını de dengelemek için ve Çin’den ayırmak için bu yaklaşmayı yapmıştır.

- Sermaye dünyayı ikiye bölüyordu. İran Rusya ve Çin bir blok, Türkiye AB ve ABD’de bir blok olacak böylece yeni denge din veya rejime değil de coğrafi bölünmeye dayanacaktı. Müslümanlar da ikiye ayrılarak etkilerini kaybedecek arada ezilip gideceklerdi. Obama, Putin, Erdoğan üçlüsü bunu önlemek için İran’a yaklaştılar. Türkiye ve Rusya zaten yakındı. Obama da katıldı.

 

NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.

 

Yorum:

ABD ve İsrail

Önce Kuran’ın haber verdiğine göre, III. bin yılda İsrail devleti kurulacak ama Müslümanların himayesinde olacaktır. Hıristiyanlarla Müslümanlar anlaşacaklar. Bu tespitten sonra tarihi gelişme şöyle olmuştur.

1897’de Bazel’de yaptıkları kongreye ABD Yahudileri karşı çıkmışlardır. Avrupa Yahudileri galip gelmişler, kongreyi akit etmişleridir. O aman merkezi Londra olan Yahudiler, kongre kararına sahip çıktılar. Birinci Cihan savaşı ile İmparatorlukları yıktılar. İsrail’i Osmanlılardan ayırdılar. İkinci Cihan savaşını Hitlerle ayarlayarak Yahudileri zorla İsrail’e topladılar.  

İsrail’in gelişip ABD Yahudi sermayesinin yerini alması için Filistinlileri de desteklediler ve iki tarafı da silahlandırarak savaştırıyorlar. Böylece İsrail Yahudilerinin dünya ticaretine hakim olmasını önlediler.

1947 (48’de) İsrail devletini kurdular. 1997’de İsrail devletini kuracaklardı. Ortadoğu devletlerini onar milyonluk devletçiklere bölecekler, silahsızlaştıracaklar, İsrail’i atom silahı ile silahlandıracaklar ve ateist bir orta doğu blok oluşturacaklardı. Ortadoğu diktatörleri halkı dinsizleştirmişlerdi.

28 Şubat denemesini başaramadılar. Şimdi Ergenekon ve Balyoz davaları ile üçüncü Cihan savaşını çıkaracaklardı.  

Başaramadılar. Takdiri ilahi böyledir. CHP ile yaptığımız koalisyonla, sermayenin bu oyununu bozduk.  Humeyni de solcularla anlaştı. Gorbaçov Sovyet baskısını sona erdirdi. Dünya solcuları din düşmanlığından vazgeçtiler.

ABD’deki Yahudileri ikiye ayrıldılar.  Banker Yahudiler, Patron Yahudiler. Böylece sermaye ile ulusal devletler arasında çatışma başladı. İran ile olan düşmanlık sona erdi. İsrail de banker patronların yanından patron bankerler tarafına geçti. Kuran’ın bildirdiklerine tamamen uygun istikamette ileri devam ediyor.

İsrail bir barış devleti olacaktır. Dünya Yahudileri oraya toplanacaktır. Batı Şeria onların olacaktır. Gazze onların olacaktır. Siyasi ve dini etkileri olamayacaktır. Siyasi ve dini hakimiyet Hıristiyanlarla Müslümanların elinde olacak.  Ticarette ve ilimde ise Yahudilerin etkinliği devam edecektir. Faizli sistemi terk edeceklerdir.

Bundan sonra cereyan edecek olayları bu varsayımlara göre takip ederseniz, Adil Düzen’in yorumlarını anlarsınız. Bazen aksi istikamette gelişme olabilir. Mesela Obama, Putin, Erdoğan üçlüsü yenilebilir. Ama bu sermayenin zaferi olacaktır. Başka Obama, Putin ve Erdoğan gelecektir. Gidiş bizim Kuran’dan öğrendiklerimize göre olacaktır. Bazı hususlarda hata olabilir, tamamen yanlış anlamak mümkün değildir.

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
15.12.2013
07:49

İhsanoğlu Vatikan'da İTALYA - DHA | 14 ARALIK 2013 1 Ocak 2005'ten beri yürüttüğü görevini aralık ayından sonra Suudi Arabistan eski Enformasyon ve Hac Bakanı İyad Medeni'ye devredecek olan Ekmeleddin İhsanoğlu, Vatikan Sarayı'nda Papa Francesco tarafından kabul edildi. İhsanoğlu, yaklaşık yarım saat süren görüşme sonrasında açıklama yaptı. Papa'yla buluşmasını tarihi bir ziyaret olarak niteleyen İhsanoğlu, 'Görüşme çok samimi, çok verimli, çok ufuk açıcıydı. Her şeyden önce bir Papa'yla ilk görüşme olduğu için önem teşkil ediyor' dedi.

Reşat Nuri Erol
15.12.2013
08:05

HAYREDDİN KARAMAN

AYNI KONUDA YAZMAYA DEVAM EDİYOR...

(İLGİLENENLER ÖNCEKİ YAZIYA DA BAKMALI)

*

Alimler de ümmet de bölünmüş Teorik olarak şöyle düşünebiliriz: Eğer ta başta alimler ihtilaf etmeselerdi veya ihtilaf (ictihad farkı) olsa da bu ihtilaf ümmeti mezheplere bölmeseydi 'alimlerin ihtilafından kaynaklanan tefrika' olmazdı. Bu cümleyi açalım: Alimlerin ictihad farklarının olması tabîîdir, insanın yaratılışı gereği olan bir vakıaya din karşı çıkmaz, nitekim bu sebeple İslam da ictihada ve hatalı isabetli ictihad ihtilafına izin vermiştir. İctihad ihtlafı, su geçirmez kaplar gibi mezheplerin oluşmasına sebep olmayabilirdi; ama ne yazık ki bu sonuç gerçekleşti. Mezheb olsa bile mezheb taassubu, mezhepçilik olmasaydı alim olmayan Müslümanlar dini hayatlarında muhtaç oldukları bilgiyi ve fetvayı bir bütün olarak İslam mezheplerinden alır, daha geniş (rahmeti bol) bir çözüm imkanı içinde olurlardı. Ne yazık ki, bu da olmadı. Ama bugün meselemiz (ümmetin parçalanmasının sebeplerinden biri olan alimlerin ihtlafının tefrikaya dönüşmesi) fıkıh ve kelam mezheplerinin birden fazla olmasına dayanmıyor. Bugünkü problem, ümmeti bir noktada birleştirecek 'alimler birliğinin' bulunmaması, tam aksine tefrikayı besleyen 'alimler fırkaları'nın bulunmasıdır. Alimler fırkaları niçin vardır? Öne çıkan sebepleri sıralayalım: 1- Gaflet ve taassup. Bundan maksadım şudur: Bir konu alimlerin tartışmasına açık ise kesin değildir; kesin olmayan bir düşünce, bir çözüm teklifi, bir ictihad; kesin olan emir ve talimatın önüne geçemez, üstünde olamaz. Dinde tefrika, ümmetin bölünmesi, ümmet parçalarının birbirine karşı hale gelmeleri, daha da ileri giderek çatışmaları kesin olarak haramdır. Bir alim grubu, kesin olmayan ictihad ve düşünceleri, kesin haram olan tefrikaya sebep olduğu halde bunda ısrar ediyorlarsa -hıyanet yoksa- 'gaflet ve taassup' var demektir. 2- Hıyanet. Bundan maksadım ilmin menfaate alet edilmesi, maddi veya manevi çıkar yüzünden hak ve hakikatten sapılmasıdır. Tarihte ve günümüzde güç ve iktidar sahiplerinin yanında yer alan, gücün ve iktidarın haram menfaatinden istifade edebilmek için onlara hizmet eden alimler bulunmuştur; işte bunların yaptıkları 'hıyanet'tir. Yakından örnekler olarak Suriye'de Esed'in, Mısır'da Sisi'nin yanında yer alan ve bunların yaptıklarının meşru olduğuna dair fetva veren alimleri hatırlatabilirim. 3- Grupçuluk (taassubun bir çeşidi). Ümmetin tarikat, mezhep, siyasi parti, etnik topluluk, kabilecilik, bölgecilik, ulusçuluk… yüzünden parçalara ayrıldığını ve bazen bu parçaların birbiri ile savaştıklarını biliyoruz. İşte bu parçaların her birinin alimler fırkası vardır. Bu alimler fırkaları, dinin kesin ve tartışma götürmez emir ve talimatını öne alarak bir araya gelebilseler bir çeşit 'ümmetin icmâı' oluşur ve icmâa aykırı davranmak da kolay olmaz. Ama ne yazık ki, bu fırkalar bir araya gelmiyorlar, eğer mecbur olur da bir araya gelirlerse hakta ve hakikatte birleşmek yerine ayrılığı pekiştirerek ayrılıyorlar. Bazen güzel konuşmalar yapılıyor, ortak noktalara ait sonuç bildirileri yayınlanıyor, ama samimiyet olmadığı için uygulanmıyor. Peygamberimiz (s.a.) 'Kıyamete kadar ümmet içinde bir topluluğun (tabii bir kısım alimlerin) hak ve hakikati temsil ederek var olacaklarını' bildirmiştir. Şüphesiz her fırka 'İşte o alimler biziz' diyeceklerdir. Ama dinimizde hak ve hakikat, kaf dağının arkasında gizli değildir; Kitap'ta, Sünnet'te ve icmada açıklanmıştır. Çare bu açık ve kesin talimatı (hüda beyyinâtını) rehber edinmek ve hakem kılmaktır.

Reşat Nuri Erol
15.12.2013
08:12

TAMER KORKMAZ yazıyor...

*

Sarmaş dolaş… 'Öyle bir duruma geldik ki, Derviş'e ulaşamaz oldum. Kendisini bulamıyordum. Ne evinden, ne Washington'dan! Sonunda o süreç son buldu. Bu da benim iyi niyetli kusurumdur...' Ecevit, 13 Mart 2005'te katıldığı bir televizyon programında, son başbakanlığı döneminde Kemal Derviş'le ilgili olarak yaşadığı hayal kırıklığını işte bu sözlerle dile getirmişti. Merhum Ecevit, büyük umutlarla Türkiye'ye davet ettikleri Derviş'in Ekonomi'den Sorumlu Devlet Bakanlığı sırasında 'Koalisyon ortakları MHP ile takışmasından ve hükümetten bağımsız hareket etmesinden büyük rahatsızlık duyduğunu' anlatıyordu. Bakan Kemal Derviş, birdenbire 'ortadan kaybolmuş' Başbakan Ecevit on iki gün boyunca kendisine bir türlü ulaşamamıştı! 2002 yılının o uzun sıcak yazında Ecevit'in partisini karpuz gibi ortadan ikiye bölen 'Siyasi Hançer Birliği' diyebileceğimiz 'Troyka' hareketi Kemal Derviş, Hüsamettin Özkan, İsmail Cem'den oluşuyordu. O dönemde YTP'yi kuran üçlüye destek veren isimler arasında 'Düğün Evinin Tefçisi, Ölü Evinin Yasçısı' Mustafa Sarıgül de vardı. Troyka hareketi kısa sürede 'yalan' olunca, 'sufle alan' Kemal Derviş dümeni CHP'ye kırmış 3 Kasım 2002'de milletvekili seçilmişti. *** Derviş, siyasi filmimizdeki Muzaffer Tema'dır. Masonluğuyla da bilinen bir dönemin meşhur işadamı Halit Narin ile aynı aile tablosu içinde yer alır. Tayfun Er, 'Erguvaniler' adlı kitabında… 'Halit Narin'in ödemediği kredileri alırken Necati Kurmel'in kendisine kefil olduğundan' söz ediyor. Saray Halıları'nın Sahibi Kurmel, Hüsamettin Özkan'ın yakın akrabasıdır. Günümüzde Mustafa Sarıgül'ün 'akıl hocası' olan Hüsamettin Özkan bir zamanlar 'Az Kalsın Başbakan' idi! Başbakan olmadı, siyasi mühendislik projesi ellerinde kaldı… Hüsamettin Özkan'ı Başbakan yapma planının içinde Aydın Doğan da vardı… Doğan'la ortaklığı bulunan Necati Kurmel'in, günümüzün firari Ergenekon sanığı 'İstanbul'un Baronu' Bedrettin Dalan'a yakınlığı da uzun yıllar öncesine dayanır. Vehbi Koç'un damadı İnan Kıraç, Dalan'ın başını çektiği Yeditepe Üniversitesi'nin Mütevelli Heyeti'nde kurucu üye olmuş 'derin' isimdir. T.C. Merkez Bankası'nın eski başkanlarından ve TÜSİAD'ın Yüksek İstişare Konseyi Sekreteri Yavuz Canevi, 500. Yıl Başkanı Jak Kamhi, 12 Eylül darbesinin Başbakanı Bülent Ulusu ve 28 Şubat Medyası'nın lokomotifi Aydın Doğan… Yeditepe Üniversitesi Mütevelli Heyeti'nde yer almışlardır. *** 12 Kasım 2004'de, Yeditepe Üniversitesi'nin rektörlük binasında… Kalabalık bir izleyici topluluğuna 'Diploma Sonrası Arayışlar' konferansı veren ve aynı gün 'sarmaş dolaş, enseye tokat' vaziyette Bedrettin Dalan'dan plaket alan meşhur 'mason' işadamı İshak Alaton'dur. Baykal'a kaset operasyonu sonucunda Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına getirilmesinden kısa bir süre sonra… 'Kılıçdaroğlu, en büyük atılımı yapma vakti geldiğinde Kemal Derviş'i de yanına alabilmelidir' diye konuşan da 'Yaşlı Kurt' İshak Alaton'du… O sohbette 'CHP'ye en büyük kötülüğü yapan Deniz Baykal'dır' diyordu! (27 Mayıs 2010) *** Kemal Derviş'i, Atlantik Ötesi'ndeki ve İstanbul'daki Baronların… 'Ayar Verici İnzibatı' diye tanımlayabiliriz. Nerede olması isteniyorsa oradadır! CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Washington dönüşü İstanbul'da katıldığı ekonomi çalıştayının moderatörlüğünü Kemal Derviş'in yapması tesadüf değildir. Kılıçdaroğlu'nun Washington programı kapsamında konuşma yaptığı Brookings Enstitüsü'nün Başkan Yardımcısı Derviş'tir… Kemal Derviş, şimdi de CHP'ye ayar vermek için sahadadır. Bu hazırlıklar, şimdilik Kemal Kılıçdaroğlu'nun son düzlükteki koşusu içindir ama asıl amaç Mustafa Sarıgül'ü karşılamaktır! *** 'Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olarak ilk ve son Washington ziyareti' diyen Hürriyet'ten Tolga Tanış… 'ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Jeffrey'in, eski genel başkan Deniz Baykal'ı böyle bir geziye ikna için çok uğraştığını ama beceremediğini öğrendim' diye yazdı! (8 Aralık 2013) Baykal, tezkeredeki tavrı nedeniyle ABD'nin hışmına uğramış bir genel başkandı. Son tahlilde nasıl gittiğini biliyoruz. 2008-2010'da ABD'nin Ankara Büyükelçisi olan James Jeffrey'nin Baykal'ı ikna edememesi yeterince manidardır! Koç Ailesi'nin 9 Temmuz 2009 tarihinde Nakkaştepe'de bir öğle yemeğinde ağırladıkları ABD Büyükelçisi James Jeffrey idi… Mustafa Koç, o yemekte 2011 genel seçimi için kehanette bulunmuş ve 'AKP, Meclis'teki çoğunluğunu yitirecek. Bu durumda CHP-MHP koalisyonu olabilir' demişti!

Reşat Nuri Erol
15.12.2013
09:05

DİKKATE DEĞER OKUNMASI GEREKEN BİR YAZI:

http://www.zaman.com.tr/mumtazer-turkone/ak-partinin-zayif-karni_2183315.html

Reşat Nuri Erol
15.12.2013
09:34

DİKKAT!

BUNLARI DA FEHMİ KORU YAZIYOR...

PARTİ'YE...

VE

CEMAAT'E...

AMA..

NEYSE...

SİZ YAZIYI OKUYUVERİN...

*

http://haber.stargazete.com/yazar/duvara-konustugumun-farkindayim/yazi-816491

Tayibet Erzen
15.12.2013
11:22

Tüm bu savaş ve zulüm süreçlerinin yaşanmasında İsrail'in siyasi ve dini etkinlik gayesi varken, nasıl oluyor da İsrail bir barış ülkesine dönüşüyor, ganimetleri topladıktan sonra sessizce yerinde sayıyor? Bu bana inanılır gelmiyor.

Reşat Nuri Erol
15.12.2013
12:59

TV5'TEKİ CUMA GECESİ "TEFEKKÜR..." PROGRAMI, BU GECE (PAZAR) 23.20'DEN İTİBAREN TEKRAR YAYIMLANACAKTIR; İGİLENENLERİN BİLGİSİNE...

PROGRAM AYRICA TV5 TELEVİZYONU İNTERNET SİTESİNDEN HER AN İZLENEBİLİYOR...

SELAM VE DUA İLE..

REŞAD

Hüseyin Kayahan
17.12.2013
20:38

Tayibet hanım;

Mekke'yi tüm Ademoğullarının kenti, Kudüs'ü tüm İbrahimîlerin kenti yapıp, Yakub'un (İsrail'in) oğullarının güvenliğini de Türkiye olarak biz sağladığımız takdirde orası barış ülkesine dönüşecektir. Amerika'nın hamiliğini kaybetmesinden sonra bu çok çabuk gerçekleşebilecek bir savdır. Hem İsrailoğullarının hem de Filistinlilerin (muhtemelen onlar da ESAV'IN OĞULLARIDIR veya en azından melezidirler, yani amca çocuklarıdırlar) birlikte güvenliğini sağlamak gerekiyor ve her iki taraf ta bu çözüme kolaylıkla razı olurlar. Zor olan Mekke'yi kurtarmaktır. Mekke'nin insanlığın şehri olması gerektiğini söyleyen Hristiyanlar da vardır ve onlar da etkin insanlardır. 3. bin yıl hiç ummadığımız çok şeye gebedir ve doğum hızla yaklaşmaktadır.

Saygılarımla.

H.Kayahan

Reşat Nuri Erol
18.12.2013
08:40

FEHMİ "ÜSTÜ ÖRTÜLÜ" YAZIYOR AMA ANLAMASI GEREKENLER "ANLAR" İNŞAALLAH...

ANLARLAR DA BİZİM "GAYET AÇIK" YAZDIKLARIMIZA YÖNELİRLER...

SELAM VE DUA İLE..

REŞAD

http://haber.stargazete.com/yazar/umudu-yitirmeyelim-yeter-ki/yazi-817617

Reşat Nuri Erol
18.12.2013
08:58

İşte bu başka bir "şey"...

http://haber.stargazete.com/yazar/iste-bu-baska-bir-sey/yazi-817625

Reşat Nuri Erol
20.12.2013
08:21

FEHMİ bu yazıyı niye yazdı?

http://haber.stargazete.com/yazar/nasil-bir-memleket-burasi-allahim/yazi-818535





Sayı: 235 | Tarih: 15.12.2013
Mahir Kaynak
ABD’yi Ziyaret
ABD ve İsrail
1739 Okunma
11 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
'Erdoğan'Erdoğandan fazla birşeydir.
Çoluk,çocuk,balon.
1280 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Demek devletin bir mahremi vardır ha
X Files
1112 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Barlas
Başbakan Erdoğan haddini bilmez bir kişi galiba
Fazla mı sabırlıyız ne!
1053 Okunma
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Koruyalım Korunalım
Kuran'la Erken Tanışalım
1047 Okunma
Emine Hocaoğlu


© 2024 - Akevler