İFAM'ın eğitim devrimi
1103 Okunma, 0 Yorum
Yusuf Kaplan - Yeni Şafak
Ali Bülent Dilek

İFAM'ın eğitim devrimi

06.ekim.2013

Bilge adam Socrates, öğrencisine, 'üzerinde düşünülmeyen hayat, yaşanmaya değmez' demişti.

Öğrencisi de, adeta Socrates'in öğrencisi olduğunu ispat edercesine aynı bilgelikle şöyle karşılık vermişti üstadına: 'Yaşanmayan hayat, üzerinde düşünmeye değmez.'

KENDİNİZ MİSİNİZ, BAŞKALARININ GÖLGESİ Mİ?

………………………………

'BİZE AİT OLAN HER ŞEYİ YIKTIK AMA YERİNE HİÇ BİR ŞEY YAPAMADIK.'

Yaklaşık iki yüzyıldır yaşadığımız ikinci büyük medeniyet krizi, zihnimizin donmasıyla, bakışımızın sakatlanmasıyla, entelektüel melekelerimizin körleşmesiyle sonuçlandı: Gökkubemiz çöktü sonunda.

Önce savunma psikolojileri, sonra yenilgi psikolojileri, daha sonra da yamama/yamanma psikolojileri geliştirdik.

Bu, bir varoluşsal bunalımdı. Bu bunalımdan çıkış yolunun, medeniyet iddialarımızı terketmekten, kimliğimizi değiştirmekten geçtiği illüzyonuna kaptırdık kendimizi.

Tarihin en büyük medeniyet tecrübelerine imza atan bir toplumu topyekûn yukarıdan aşağıya doğru Batılılaştırmaya / sekülerleştirmeye kalkışarak belki de tarihin tanık olduğu en büyük cinayete biz kendi ellerimizle imza attık: Kendi ayağımıza kurşun sıktık.

Baş'la gövde'yi, ruh'la beden'i birbirinden ayırdık…

Şizofrenik, çift kişilikli, bedenen burada, zihnen Batı'da yaşayan, kendine ait her şeyi inkâr etmeye, yok etmeye kalkışan, özgüveni tarumar olmuş, kaygan zeminlerde sürgit patinaj yapan, aşağılık kompleksiyle yaşamaya çalışan, entelektüel melekeleri körleşmiş, bakışı sakatlanmış, Batı'lıların ürettiklerini burada tepe tepe tüketmeyi marifet sanan hastalıklı, köle ruhlu bir entelijansiya icat ettik!

Bu yokoluş sürecini, Batılılaşma / sekülerleşme devriminin mimarlarından Şevket Süreyya Aydemir, aynen şöyle itiraf edecekti daha sonraları:

'Bize ait olan her şeyi yıktık; ama yerine hiçbir şey yapamadık.'

Başka türlüsü de mümkün değildi zaten.

Oysa bu yakıcı ve yıkıcı gerçeği, Elmalılı Hamdi Yazır, 17 Aralık 1918 tarihinde Tasvîr-i Efkâr'da yayımlanan 'Dinimiz, Devletimiz' başlıklı iki makalesinde özlü bir şekilde önceden haber vermişti:

'Alemde hiçbir şey tebdil-i hüviyetle (kimlik değiştirerek) ıslah edilemez. İfnâ (yok) edilir. İyi olması arzu edilen bir hastanın kalbi kesilip atılamaz; kesilmek şöyle dursun, o kalbin ayrıca takviyesine itina edilir.'

KENDİ OLAMAYANLAR, BAŞKALARININ MASKARASI OLURLAR

Gelinen nokta ne? Gelinen nokta topyekûn yokoluşun eşiğine sürüklenmekten başka bir 'yer' değil.

Sonuçta, Batılılar üretiyor, biz de Batı kültürünün posası çıkmış ürünlerini tepe tepe tüketiyoruz burada: Kültürde, sanatta, düşüncede tam anlamıyla bir tıkanma, bir yokoluş serüveni yaşıyoruz.

İslâm'la ilişkisi sıfırlanmış, medeniyet iddiaları yok olmuş, Batı'yı da, İslâm'ı da derinlemesine anlama melekeleri dumura uğramış bir alacakaranlıklar kuşağından başkasını beklemek elbette ki hamhayal.

Metamorfoz yemiş, ruh köklerini yitirmiş bu kuşaklardan ne bir Descartes, Kant ya da Marx çıkabilir; ne de bir Gazalî, Itrî veya İbn Arabî!

Kendi olamayanlar, kendi ruh kökleriyle muhkem irtibatlar kuramayanlar, başkalarının gölgesi, acentası ve kölesi olmaktan kurtulamazlar çünkü.

Kendi olamayanlar, başkası da olamazlar. Başkalarının maskarası olurlar ve daha da kötüsü kendi sonlarını hazırlarlar yalnızca.

Tanpınar'ın da özenle dikkat çektiği gibi, bir 'intihar' bu, aslında. Tastamam bir kültürel intihar!

İFAM'IN GELİŞİ VE UMUTLARIN YÜKSELİŞİ

İşte bu gidişe -orta ve uzun vadede- dur diyebilecek özgün ve önaçıcı bir eğitim modeli geliştirildi Samsun'da, yürek insanı, fikir adamı, üstad Necip Fazıl'ın kabına sığmaz çocuğu, İslâm düşüncesinin kurucu şahsiyetlerinin kanatlarında yol alan sevgili İhsan Şenocak kardeşim tarafından: İFAM (İlmî ve Fikrî Araştırmalar Merkezi).

İFAM'ı ilk kez, 'fikirteknesi' sitesinin sahibi, fikir adamı kardeşim Haki Demir'den duymuştum.

İFAM çalışmasına benzer eğitim faaliyetlerini bu sütunda sizlerle paylaşmıştım. Bu bağlamda Ebubekir Sifil ve Taha Hakan Alp'in öncülüğünde kurulan Darü'l-Hikme ile Muhammed Yazıcı ve Abdullah Küskü'nün hayata geçirdikleri Darü'l-İlim'den sözetmiştim daha önce, ayrı ayrı yazdığım yazılarla.

İFAM, pergelin sâbit ayağını İslâm ilim ve fikir geleneğine basarak, pergelin hareketli ayağıyla bütün dünyalara açılan, bu anlamda 'zü'l-cenaheyn', özgüveni yüksek, parlak ve öncü bir kuşak yetiştirmeyi hedefliyor.

Bu hedef, 'İbareyle İfadenin, İlimle Fikrin, Hareketle Davanın Buluştuğu Yeni Medrese' ibaresiyle özlü bir şekilde özetleniyor.

Bendeniz de her ay düzenli olarak medeniyetler ve düşünce tarihi dersleri veriyorum İFAM'da.

İFAM'IN EĞİTİM MODELİ: EHL-İ SÜNNET OMURGANIN UFUKLARI

İFAM, tam da sünnet-i seniyye'nin (akval, ef'al ve ahvâl süreçlerine uygun) tevarüs (zihnî ümmîleşme / arınma), temellük (fiîlî ümmîleşme / arınma) ve temessül (rûhî ümmîleşme / arınma) aşamalarını topyekûn hayata ve harekete geçiren, Ehl-i Sünnet omurgayı güçlendirecek, yeni ufuklara taşıyacak bir eğitim tasavvuruna sahip.

İFAM'da, öncelikle esaslı bir Arapça eğitimi, âlet ve dil ilimleri ile usûl ilimleri ekseninde, mantıktan fıkha, tefsirden diğer İslâm ilimlerine ve tefekkür alanlarına kadar bütüncül bir zihin ve idrak çerçevesinde 5 yıllık özgün, özü gür ve zihni özgürleştirici bir eğitim veriliyor.

Önümüzdeki süreçte, kozmolojik tasavvur ekseninde bütün medeniyetlerin felsefe / düşünce gelenekleri, düşünme biçimleri, çağdaş düşüncenin, sanatın ve kültürün bütün alanları da eğitim programına dâhil edildiğinde, orta ve uzun vadede, İFAM'da öncü fikir, sanat ve ilim adamları yetiştirmek imkân dâhiline girecektir.

5 yıllık program, üniversite öğrencilerine yönelik. Ayrıca İFAM'ın İmam-Hatip'lere dönük heyecan verici bir programı olduğunu da hatırlatayım burada.

İHSAN ŞENOCAK'IN ÖNCÜ, KUTLU YOLCULUĞU…

İFAM'ın kurucusu İhsan Şenocak, üstad Necip Fazıl geleneğinden fışkıran heyecanı ve coşkusu, tevazusu ve ufku, derinlikli ilmî ve fikrî birikimiyle bu ülkede yitirdiğimiz ilim ve irfan, fikir ve hikmet geleneğimizin yeniden bize ruh üflemesini sağlayacak öncü bir eğitim çalışmasına imza atıyor ve geleceğimizin yapı taşlarını döşüyor özenle ve cehdle, samimiyetle ve ihlâsla.

İhsan Hoca'yı, umudumuzu yeşerten, diri tutan bu kutlu yolculuğundan ötürü kutluyor, bu çalışmanın başka eğitim girişimlerini 'varoluşa kışkırtmasını' diliyorum.

Bu arada aylık Hüküm dergisini de İFAM'ın yayımladığını hatırlatarak ilgilenecek okuyuculara İFAM'ın irtibat telefonunu veriyorum: 0507-983 50 90.

BEYAZ ATLARA BİNEREK VE TAZE RUH ÜFLEYEREK GELEN ADAMLAR…

Sözün özü: Özünü yitiren toplumlar, özgürlüklerini ve özgünlüklerini yitirmekten, başkalarının gölgesinde yürümekten, sonuçta tarihin karanlık sularına gömülmekten kurtulamazlar.

Tarih yapamazlar, tarihte tatil yaparlar; başka bir ifadeyle, bu ülkeyi, sömürgecilerin bitmek bilmeyen sinsi emellerine dekor yaparlar sadece.

Ancak özünü gürleştiren toplumlar, özgürleşebilirler ve geleceğe doğru koşabilirler dörtnala, kutlu beyaz atlara binerek…

Özü gür toplumların doğum sancısını iliklerine kadar yaşayan, fikir ve oluş çilesiyle yoğrulan, hakikat aşkıyla yola koyulan öncü kişileri, önaçıcı ilim ve fikir, sanat ve hayat, gönül ve hakikat adamları istiklâlimizi ve istikbalimizi armağan edebilirler bize yeniden, yenilenerek ve taze ruh üfleyerek…

Gerisi hikâye…

O yüzden yeni İFAM'lar ve yeni İhsan Şenocak'lar olmadan aslâ, diyorum.

http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/ifamin-egitim-devrimi/39925

Eğitim devrimi nasıl olur?

Dört şeysiz, yani tüzel kişiliksiz olmaz.

Olsa olsa bir dershane, medrese olur.

Onunda gelip dayanacağı yer”müçtehit yetişme merkezi”olur.

Akevler 46 yıldır çalışıp buraya geldi.

“İFAM”ın geleceği yer burasıdır bir başkasınında.

Yazarımız ve başkaları da direnip gelmiyor, katılmıyorlar.

Ah bir enaniyetlerini yenebilseler.

Asıl o zaman eğitim devrimi oldu denilebilir…

 

 

 

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 225 | Tarih: 6.10.2013
Mahir Kaynak
Devletin Gücü
Yeni Düzen
1162 Okunma
5 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
İFAM'ın eğitim devrimi
Eğitim devrimi nasıl olur?
1103 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mehmet Barlas
"Cumhuriyetçiler" ABD'de de ölçüyü kaçırdı
Yeni Denge
1047 Okunma
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
Bir ‘Ne iş’ sorusu
Anadilde eğitim
1001 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Hüseyin Gülerce
Siyasette kul hakkı çiğneniyor mu?
Sınırlı Demokrasi
987 Okunma
Zafer Kafkas
Mehmet Şevket Eygi
Reformlar Paketinde Niçin Sünnî Çoğunluğun Haklar
Geri değil, ileri gitmeliyiz
961 Okunma
Emine Hocaoğlu


© 2024 - Akevler