bilimin isyanı
985 Okunma, 0 Yorum
Zülfü Livaneli - Vatan
Ali Bülent Dilek

Bilimin isyanı

Zülfü Livaneli - zlivaneli@gazetevatan.com

 

25.08.2011

21. yüzyılın kutsal bir sözcüğü var: Hız!

Daha hızlı internet, daha hızlı uçak, daha hızlı otomobil, daha hızlı tekne, daha hızlı yaşam...

 

Üzerinde hiç düşünmeden “hız”ın iyi bir şey olduğunda birleşiyoruz. Tartışma yok.

 

Peki “hız” üzerinde düşünmüyoruz da ne üzerine düşünüyoruz diye kendi kendimize sorsak ya! Herhangi bir konu üzerinde derinlemesine, sakince, yanılma paylarını hesaba katarak düşünüyor muyuz? Bir insan, bir ilişki, bir kitap, bir film, siyasi bir gelişme bizi derin derin düşündürüyor mu?

 

Yoksa yargılarımız, kararlarımız alelacele ve üstünkörü mü?

 

Herkes kabul eder ki ikincisi doğru.

 

Hızlanan hayat, insanlarda derinlik ve dikkat bırakmıyor.

 

Çünkü hepimiz giderek hızlanan bir lunapark aracına binmiş gibi yaşıyoruz. Hiçbir şey üzerinde uzun uzadıya durmaya vaktimiz yok.

 

Bazı köşe yazarlarının kitaplar, filmler üzerine yazılarını okuduğum zaman acı acı gülümsüyorum. Çünkü belli ki o kitabın arka kapak tanıtım yazısını okumuş, intertnette bir filmin fragmanını seyretmiş sadece. Ama o eseri göklere çıkarma ya da yerin dibine batırma hakkını buluyor kendisinde.

 

Peki dünyanın her yerinde böyle mi? Hemen söyleyeyim; değil.

 

Amerika’dan Çin’e, Almanya’dan Japonya’ya kadar her yerde sizinle söyleşi yapmaya gelen gazeteci, kitabınızı okumuş, hayatınızı sizi şaşrtacak kadar- incelemiş ve sorularını hazırlamış olarak geliyor.

 

Haksızlık etmeyelim: Bizdeki röportaj yazarlarının bir kısmı da böyle ama köşe yazarları her gün on ayrı konuya, birer cümle halinde değinip kanaat belirttikleri için, bütün sanat bilim ve siyaset dünyasını “Sevdim-sevmedim”, “Sıkıldım-sıkılmadım”a indirgiyorlar. Okur da buna alıştırılıyor. Kaç kişinin derin bir düşünce, gerçek bir analiz okumaya vakti ve sabrı kaldı dersiniz? Çoğu kişi paragraf bile okuyamıyor artık. Köşe yazıları şiir gibi ayrı satırlar halinde yazılıyor.

***

 

 

Uluslararası çapta elektronik mühendisi olan bir arkadaşım var: Orhan Akalp. Birkaç kişi bir araya gelip konuşmaya başladığımız zaman hemen “Durun biraz, yavaşlayın” der. “Ben bu kadar çabuk anlayamam. Tek bir konu üstünde duralım, yavaş yavaş konuşalım, düşüncelerimizi geliştirelim.”

 

Onun ne kadar haklı olduğunu, bir grup önemli bilim adamının bir isyan manifestosu sayılabilecek açıklamalarını okuyunca bir kez daha anladım.

 

“Yavaş Bilim Akademisi” kurucusu olan bilim insanları Scientific American’da şöyle diyor:

 

“Biz bilim insanıyız. Düşünmek için, özümsemek için vakte ihtiyacımız var. Size sürekli yaptığımızın ne anlama geldiğini, ne işe yarayacağını anlatamayız çünkü belki de henüz bilmiyoruzdur. Bilimin zamana ihtiyacı var.”

 

Konuyla ilgili haberin devamında da “İsyan eden uzmanlar sürekli dergilere makale yetiştirmekle, birbirlerinin makalelerini okuyup kontrol etmekle, araştırmalarına fon bulmak için reklam yapmakla ve twitter’da vakit geçirmekle uğraşmak istemediklerini belirtti. Bu durumun bilim üzerine düşünmeyi ve yeni keşifler yapmayı zorlaştırdığını ekledi” deniyor.

 

Haksızlar mı?

 

Vaktimiz ve sabrımız varsa, hadi bu konu üzerinde biraz düşünelim.  

 

 

YORUM;

YAVAŞ BİLİM AKADEMİSİ

Yavaşlık ve hızlılık  bir yaşam tercihdir.İslami hayat tarzı da yavaş yavaş

Sindirerek yaşamak şeklindedir.Bunu da namaz müessesi ile sağlar.Düşünmenin finansmanı da zekat  müessesesiyle sağlanır.Ancak  İslami toplumlar insanlığın huzur ve mutluluk

Problemlerine çözüm  bulabilirler.Çünkü çözümler düşünmekle bulunur.Düşünmeye de ancak İslami toplumlar hakkıyla zaman  ve finansman ayırabilirler.Belki teknoloji ve sanayi üretimi için hız gerekir.Onu da diğer toplumlar sağlarlar.Misal olarak insan beyninde nasıl ki

İki bölüm var ama bir insana hizmet ediyor.

Sonuç olarak dünyada dengeli bir şekilde iki toplumda yaşayacak  İslam toplumları

İnsanlığın Ruhi,gayri İslami  toplumlar da bedeni fonksiyonunu yerine getireceklerdir.

Ama bunu sağlamak için de “bir müminler topluluğu”ortaya çıkmalı Adil Düzeni

Kurmalı ve devamını sağlamalıdırlar…

 

 

 

Ali Bülent Dilek






Sayı: 115 | Tarih: 28.08.2011
Ahmet Hakan
Bodrum’da yakalanan BDP’liye karşı şefkat
Koyu Müslüman (!) BDP'li vekiller
1113 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Camilerde Sandalya, Tabure Fitnesi ve Bid'ati
Kurunun Yanında Yaşta Yandı
1003 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
bilimin isyanı
yavaş bilim akademisi
985 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mahir Kaynak
Senaryo yazmak
Yeni Para
968 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Ruşen Çakır
Barış için üç örnek adım
Körler ve Sağırlar Platformu
957 Okunma
Tayibet Erzen
Taha Kıvanç
Anneme artık ‘gazeteci’ olduğumu söyleyebilirsiniz
Fecr-i kazib
940 Okunma
Ahmet Kirtekin


© 2024 - Akevler