Toplumsal Karar Mekanizmaları
MECLIS / SEÇIM
Daha önce Toplum düzenine ilişkin temel çerçeveyi anlatmıştık. Burada Bu mekanizmalar içerisinde karar süreci, sürecin oluşumu ve adalet kurumuna değineceğiz. (elbette Kur’an dan anladığımız şekliyle genel çerçevedir, eksikler olabilir.)
Yasama Kurumu:
Meclisin teşekkülü, ve işlerliğinin sağlanması için meclisi oluşturacak üyelerin seçilerek işbaşına gelmeleri gerekir. Her yerleşim biriminin, her bölgenin ve devletin meclisi vardır. Bunlar yerel ve genel yasaları yapmakla görevlidirler. Buna göre
- Yerel meclis : Belli bir nüfusa sahip olan her yerleşim biriminde, yerel kararları alır ve uygularlar. Anayasal yetkileri çerçevesinde hareket ederler.
- Bölge Meclisi : Devleti oluşturan federatif yapı içerisindeki her bölgede, bölgesel yasaları yaparlar
- Ülke Meclisi : Ülkenin genel yasalarını yaparlar. Anayasal düzenlemeleri yerine getirir.
Yürütme Erki:
Yürütme yasamadan ayrıdır ve meclis yürütmeye karışmaz, yürütme de yasamaya karışamaz. Yürütme ayrıca seçilir ve işbaşına gelir. Yürütmenin başı yasaları yorumlar ve uygular. Yasa yapma yetkisi yoktur. Başkan dilediği kadar yürütme memuru atar. Başkan meclise danışır.
Seçilme selahiyeti:
Meclis üyelerinin seçiminde temel kriterler aranmalıdır. Buna göre
- Rabbani şahsiyetler olmalıdır,
- ilim sahibi olmalıdır,
- Konularında uzman olmalıdır,
- Deneyimli/olgun insanlar olmalıdır
- Toplulukça adil ve güvenilir oldukları bilinen kişilerden olmalıdır
gibi temel seçilme kriterlerine sahip kişiler olmalıdırlar. Seçilecek meclis üyeleri Herhangi bir siyasi parti veya ideolojik guruplara bağlı olmamalıdırlar. Din, Irk, Yaşam felsefesi gibi kişisel tercihler seçilme kriterlerinde etken değildir.
Seçilmede Sınırlamalar :
Meclis üyeliğine seçilecek olanlar kendileri doğrudan aday olamazlar. Buna göre
- Hiç kimse doğrudan aday olamaz, ancak aday gösterilebilirler.
- Belli sayıda insanın aday göstermeleri ile adaylıkları değerlendirilir
- İnsanlar Seçilme şartlarını taşıyan ve inandıkları güvenilir kişileri aday gösterirler.
- Yargıçlar aday gösterilenlerin yeterliliklerini denetlerler, uygun olanlar seçime girer
Meclis teşekkül ettikten sonra meclis üyeleri kendi aralarında bir başkan seçerler ve onun başkanlığında oturumları yürütürler.
Yasama Yöntemi:
Yasaları uzmanlar hazırlar ve teklif ederler. Meclis üyeleri herhangi bir şekilde teklif edilen yasaları ilgili danışma mekanizmalarına danışmadan ve onay almadan yasalaşmak üzere oylayamazlar.
Yasama için danışma ve bilimsel araştırma/değerlendirme için alt guruplar (komisyonlar) vardır. Bunlar
- İnsan Hakları Komisyonu: insan hakları alanında
- Hukuk Komisyonu: Hukuk alanında ve hukuk uygunluğunda (çoklu hukuk, dini hukuk vs.)
- Adalet Komisyonu: Adalet hizmetleri alanında
- Ekonomi Komisyonu: ekonomik alanda (yatırım, üretim, istihdam vb)
- Tarım Komisyonu : Tarım ve hayvancılık, alanlarında
- Ticaret ve Sanayi Komisyonu: Ticaret Sanayi alanında
- Mülk Komisyonu: mülk, kişisel mülkiyet ve topluluk hakları alanında
- Ulaştırma komisyonu: Topluluk yatırımları, altyapı, ulaşım alanlarında
- Eğitim Komisyonu: eğitim, ilim alanında
- Bilim Komisyonu: bilim ve teknoloji alanlarında
- Sağlık komisyonu : Sağlık ve hizmetleri alanında
- Sosyal güvenlik komisyonu : Sosyal adalet ve vatandaşlık hakları alanında
- Güvenlik komisyonu : Kamu güvenliği ve ülke güvenliği alanında
Komisyonların Oluşumu :
Komisyonlar, mesleki ve sosyal gurupların seçtikleri heyetlerden oluşur. Bunlar da kendi aralarında aynı seçim sistemi ile seçilirler ve belli süreler için görev yaparlar ancak meslek örgütleri veya sosyal guruplar gerekli gördüklerinde seçimi yenilerler veya üyeleri yine seçimle değiştirebilirler. Kendi aralarında uzmanlık ve ehliyet kriterlerini gözetmek zorundadırlar.
Karar Yeterliliği:
Meclis kararlarında salt çoğunluk yeterli değildir. İttifak olmadığı hallerde en az üçte iki çoğunluk aranmalıdır. Anayasal düzenlemelerde ittifak zorunluluğu olmalıdır.
Dokulmazlık ve Yasama tahdidi:
Meclis üyeleri “yasama” faaliyetlerinde dokunulmaz, ancak kişisel faaliyetlerinde dokunulmaz değillerdir. (Meclis çatısı altında görev yaptıkları sürece dokunulmaz olurlar, ancak dışarı çıktıklarında onlar da herhangi bir vatandaş gibi muamele görürler, farkları yoktur)
Meclis, Anayasa’da güvence altına alınan haklar ile özgürlükleri veya kişilik haklarını sınırlandıracak şekilde kanunlar yapamazlar. (Ahlak, yaşama şekli ve biçimi, giyim, inanç gibi)
Burada önemli bir hususu belirtmekte fayda vardır: “Din” veya “inanç” konuları devletin işi değildir. Devlet kuralları koyarken Beşeri ihtiyaçlara göre hareket eder ve kuralları oluşturur. İtikadi konular zaten Kur’an da tanımlanmıştır. Önemli olan fıkhi meselelerin yalın haliyle ortaya konmasıdır. Yani, devletin “Tesettür” ile işi yoktur. Çünkü Kur’an bunun asgari ölçüsünü zaten koymuştur. Geriye kalan örf ise toplulukların doğal alışkanlıklarıdır. Dolayısıyla bu gibi meselelerde devletin işi yoktur. Ancak Fıkıh da, Kur’an ın ortaya koyduğu kuralları genişletme çabasında olmamalıdır, olamaz. Yani devlet özgürlükler alanına müdahale edemez. Din de bunlardan biridir. Tabii Fıkhın da yeniden oluşturulması ve kur’an da olduğu gibi yalın haliyle ortaya konması gerekmektedir. Gerisi insanların tercihi olacaktır.
Ayrık seçim:
Yerel meclis, bölge meclisi ve ülke meclisi için ayrı ayrı seçim yapılır. Gösterilen adaylar arasından en çok oyu alanlar seçilmiş sayılırlar. (Hiçbir aday belli bir oranın üzerinde oy alamazsa seçim yenilenir, bu oranlar seçmen sayısına göre önceden belirlenir)
Başkan seçimi de aynı kriterler ile ayrıca yapılır. Yerel başkan, bölge başkanı ve ülke başkanı ayrı ayrı seçilirler. Başkan yürütme için gerekli gördüğü atamaları yapar ve faaliyetlerini Anayasa ve yasalar çerçevesinde yürütür. Belli süreler için seçilir. Saltanat yoktur.
Böylece toplumu oluşturan her kesimin geniş katılımlı temsili sağlanmış olur. Bu şekilde de toplumun geniş kesimlerinin kabulune hitap edilmiş ve itiraz gerekçeleri ortadan kalkmış olacaktır. Suç ve ceza kanunsuz olmaz. Günümüz dünyasında yazılı olmayan kuralların uygulanması da mümkün değildir. Dolayısıyla toplumlar kurallarını belgelemelidirler. Ancak devletin insanı dizayn etme hakkı da yoktur.
Toplumsal barış böylece tesis edilmiş olacaktır. Detaylar tartışılabilir. Geliştirilebilir.
Scheme of the life of human society
ADALET / YARGI
Yargı Kurumu:
Adalet Kur’an ın ortaya koyduğu asli kurallardan biridir. Sosyal adaletin vazgeçilmez unsurlarından biridir ve bir zorunluluktur. Kur’an yargı sisteminin temel prensiplerini de ortaya koymaktadır.
Buna göre:
- Kurumsal bir yargı sistemi vardır. (Araf 29, Şura 15)
Kul emere rabbî bil kıst ve ekîmû vucûhekum inde kulli mescidin ved’ûhu muhlisîne lehud dîn, kemâ bedeekum teûdûn (A’raf 29)
Fe li zâlike fed’u vestekım kemâ umirt, ve lâ tettebi’ ehvâehum, ve kul âmentu bi mâ enzelallâhu min kitâb, ve umirtu li a’dile beynekum, allâhu rabbunâ ve rabbukum, lenâ a’mâlunâ ve lekum a’mâlukum, lâ huccete beynenâ ve beynekum, allâhu yecmeubeynenâ, ve ileyhil masîr (Şura 15)
- Adalet bütün insanlar içindir (Hadid 25)
Lekad erselnâ rusulenâ bil beyyinâti ve enzelnâ meahumul kitâbe vel mîzâne li yekûmen nâsu bil kıst, ve enzelnel hadîde fîhi be’sun şedîdun ve menâfiu lin nâsi ve li ya’lemallâhu men yensuruhu ve rusulehu bil gayb, innellâhe kavîyyun azîz (Hadid 15)
- Tarafsız ve bağımsız olmak zorundadır (Maide 8, En’am 114))
Yâ eyyuhellezîne âmenû kûnû kavvâmîne lillâhi şuhedâe bil kıstı ve lâ yecrimennekum şeneânu kavmin alâ ellâ ta’dilû. I’dilû, huve akrabu lit takva vettekûllâh innallâhe habîrun bimâ ta’melûn (Maide 8)
Elhamdu lillâhillezî halakas semâvâti vel arda ve cealez zulumâti ven nûr, summellezîne keferû bi rabbihim ya’dilûn (En’am 114)
- Herkes yargı karşısında eşittir (Nisa 135)
Yâ eyyuhâllezîne âmenû kûnû kavvamîne bil kıstı şuhedâe lillâhi ve lev alâ enfusıkum evil vâlideyni vel akrabîn, in yekun ganiyyen ev fakîran fallâhu evlâ bihimâ fe lâ tettebiûl hevâ en ta’dilû, ve in telvû ev tu’rıdû fe innallâhe kâne bi mâ ta’melûne habîrâ (Nisa 135)
- Adalet sistemi topluluğun teminatında olmalıdır (Al-i İmran 21)
İnnellezîne yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnen nebiyyîne bi gayri hakkın ve yaktulûnellezîne ye’murûne bil kıstı minen nâsi, fe beşşirhum bi azâbin elîm (Al-i İmran 21)
- Yargı kararları kesindir (Nisa 65)
Fe lâ ve rabbike lâ yu’minûne hattâ yuhakkimûke fîmâ şecera beynehum, summe lâ yecidû fî enfusihim haracen mimmâ kadayte ve yusellimû teslîmâ (Nisa 65)
- Çoklu hukuk sistemi vardır (Maide 43)
Ve keyfe yuhakkimûneke ve indehumut tevrâtu fîhâ hukmullâhi summe yetevellevne min ba’di zâlik ve mâ ulâike bil mu’minîn (Maide 43)
- Yargıçlar uzman olmalıdır. (Nisa 58)
İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl. İnnallâhe niımmâ yeızukum bihî. İnnallâhe kâne semîan basîrâ (Nisa 58)
Başlıklar halinde özetlenebilecek bir adalet/yargı sistemi öngörülmektedir. Ayetlerden anladığımıza göre, Adalet sistemi bağımsız ve kurumsal bir yapıdır. Temel prensipler kurumsal yapıyı da tarif etmektedir. Buna göre:
- Savcılık Kurumu: Bu Yargı için çalışır. Tarafsız ve bağımsızdır. Araştırma ve soruşturma ile görevlidir. Delilleri mahkemeye sunar.
- Tanıklık : Adaletin yerine getirilmesi için şahitlik vardır. Bu gönüllü değil zorunludur. Gerektiğinde herkes tanıklık yapmak zorundadır.
- Yargılama : İki aşamalıdır, birinci aşamada verilen kararlara itiraz edilebilir. İkinci aşama yargı kararı kesindir. Anayasa ve yasalar çerçevesinde yapılır.
- Atama usulu: Yargıçlar seçimle işbaşına gelirler. Ehliyet sahibi uzmanlardan seçilirler. Savcılar devletin memurlarıdır.
- Yargı finansmanı: Devletçe karşılanır. Bağımsız ve tarafsız olabilmesi için yargıçların finansmanı devletin sorumluluğunda ve garantisinde olmalıdır.
- Yargılama usulu: Halkın önünde olmalıdır. Açık ve tarafsız bir yargılama vardır. Jüri olmalıdır ve kararın tesbiti olmalıdır (Kamu vicdanı)
- Hukuku seçme: Davalı ve davacı taraflar aynı hukuka tabi iseler onların tabi oldukları hukukla, eğer her ikisinin hukuku farklı ise, örf hukukuyla yargılanırlar. (Herkes, inanç, sosyal gurup vb. gibi kendi hukukunu seçme hakkına sahiptir)
- Yargılama giderleri: Haksız olana tazmin ettirilir.
- Yargı Heyeti : Taraflar yargıç seçebilirler, Mahkeme başkanı tarafların seçimi dışındadır. Heyet en az üç yarıçtan oluşur.
Buna göre usul ve esaslar geliştirilerek uygulanır. Ancak yargı sistemini dizayn etmek ve adil yargılamayı sağlamak yeterli değildir. Yani suç veya haksızlık veya ihtilaf oluştuktan sonra onu çözmeye çalışmak yeterli değildir. Önemli olan, önleme mekanizmalarının da olmasıdır. Suçu veya haksızlığı veya ihtilafı önleyici tedbirlerin veya mekanizmaların da topluluk içinde olması ve işlemesi gereklidir. Bu topluluğun görevidir.
Kamu düzenini oluşturmak, güvenliği sağlamak, önleyici tedbirleri devreye sokmak devletin görevidir. Herkese eşit mesafede tarafsız ve hakkaniyet içerisinde bu görevler yürütülmelidir.