Sam Adian
RIBA ve EKONOMI-1
9.03.2012
7060 Okunma, 7 Yorum

RIBA ve EKONOMI – 1

“Ekonomist değiliz, Ayetlerin bize aktardığı TANIMLAR’dan yola çıkarak anladıklarımızı yazıyoruz. Uygulamanın teknik detayları uzmanlarının işidir”

FAIZ ALGISI

Güncel uygulamalarda “Faizin neden alındığı” net olarak açıklanamamıştır. Yani bu sorunun açık ve kesin bir karşılığı yoktur. Görüş farklılıkları da çok fazladır. Filozoflar, faizin haksız ve adaletsiz bir ödeme olduğunu söylerler. Aristo parayı “yumurtlamayan kısır bir tavuğa” benzetir. Ona göre paraya kendiliğinden bir ilave olmaz. Platon ise, faizi kötülemekle kalmaz, aynı zamanda inkar eder. Aynı şekilde Roma imparatorluğu da faize karşı olmuştur. Kapitalist sınıfın doğuşuyla ortaya çıktığı varsayılan faiz, Roma döneminde faize yasal düzenleme yapılarak başıboş kalması önlenmiştir. Genellikle düşük oranlı faiz savunulmuş olsa da, nedenleri konusunda net bir açıklama yapılamamıştır. Ekonomistler, bu konudaki görüş farklılıklarını ve ortaya çıkan kafa karışıklını bizden çok daha iyi bileceklerdir.

Zaman tercihi, nakit tercihi, gelecekteki mal tercihi vs. gibi açıklamalar yapılmakla birlikte, genel olarak faiz, sermaye üzerindeki farklılığı ifade eden bir anlam taşımaktadır. Ekonomistler “niçin faiz alınır” sorusuna tutarlı bir cevap bulamamakla birlikte, faizin borç alınan paraya katılan miktar olduğu noktasında birleşmektedirler. Genel olarak eklenen “makul bir miktar” olarak açıklanmakta ve algılanmaktadır ancak bu “makul miktar” ın sınırları üzerinde de bir görüş birliği yoktur.

Kur’an açısından ise, Riba kavramı, İslam öncesi dönemde, kredilerin ekonomik kalkınma için kullanılmadığı üretken olmayan borçlar üzerinden alınan  çok yüksek oranlardaki tefeciliği kapsadığı anlaşılmaktadır. Kimileri, Riba’nın her türlü faizi kapsadığını ileri sürseler de, Al-i İmran 130. Ayette bu husus son derece açık bir şekilde ifade edilmiştir. (Bir önceki yazımızda bu konuyu açıklamış idik)

Kısaca Kur’an sermayeyi ve sermaye üzerinde yapılan işlemlerden elde edilecek fazlalıkları reddetmemekte, sadece sınırlama getirmektedir. Bu çerçevede güncel “faiz” ile “Riba” kavramlarının aynı olduğunu söylemek de mümkün değildir. Uygulmada bazı benzerlikler olmasına rağmen, işleyiş anlayış ve yapı itibariyle aynı değildir.

UYGULAMALARDAKI YANLIŞLAR

Kapitalizmde Para, emeğin, birikimin karşılığı olan değişim aracıdır. Sermaye, insan gücünü harekete geçirecek bir araçtır. Maddi üretimler gibi para da satılabilir. Yani faiz kavramı vardır.

İnsan, birey olarak mutlak anlamda hürdür. Ekonomi prensipleri de bu anlayışa göre düzenlenmiştir. Kişisel kazanç, özel mülkiyet, teşebbüs hürriyeti esastır. Ekonomik faaliyetlerde sınırlamalar olmamalıdır. Kapitalizmin bilinen argümanları, sermayeyi kullananların, esas üretimi yapanlar üzerinde baskı oluşturması ve üretimi gerçekleştirenlerin mağduriyetine sebebiyet vermeleri sonucunu ortaya çıkarmış ve sermayenin tekelleşmesine, toplumdaki ayrışmanın büyümesine neden olmuştur. Fakir daha çok fakir, zengin daha çok zengin olabilmiştir.

Sosyalizmin üretim alanındaki temel hatası bireysel kazancı yasaklaması yani rekabeti, ticareti yasaklaması sonucu gelişmeyi engellemesi, yeteneklerin gelişmesini köreltmesi sonucu kapitalist toplumlardan geri kalması, farklı yetenek ve iş gücünü aynı kefeye koyarak bireysel çalışma azmini kırması ve böylece verimliliği düşürmesi olmuştur.

Sosyalizm, İnsanı mutlak anlamda hür olarak kabul etmez. İnsan, ekonomik faaliyetlerde istediği gibi hareket edemez. Şahsi ticaret ve faiz yasaklanmıştır. Para değişim aracı ve emeğin ifadesidir. Kar için satılamaz. Yani sömürü aracı olamaz.

Kur’an a göre ise, Mutlak güç ve her şeyin sahibi Allah’tır. Dolayısıyla insan, diğer alanlarda olduğu gibi ekonomiyle ilgili faaliyetlerinde de Allah’ın koyduğu sınırlara uymak zorundadır.

Kapitalizme benzer özelliklerin var olduğu söylenebilir. Özel mülkiyet, Kişisel kazanç, teşebbüs hürriyeti, bireysel kazanç yani bir anlamda serbest piyasa ekonomisi vardır. Rekabet koşulları, kapitalizme benzemekle birlikte, daha insaflı ve yardımlaşmaya dayalı bir yapıya sahiptir. Yani, rekabet sonucu bir başka işletmenin batışı göze alınmaz.

Bu anlamda kapitalizmin ortaya koyduğu bencil ve sınırsız kazanç hırsı ile, sosyalizmin kişisel hürriyetleri ortadan kaldıran yapısına karşı bir alternatiftir. Ancak, RIBA kavramı “her türlü faizin reddi” şeklinde algılandığında ise, EKONOMI olgusunu da sürdürülebilir olmaktan çıkarmaktadır. Her şeyden önce, bu durum, İslam toplumlarının dünya ekonomisiyle entegrasyonunu önlemekte ve bu da gelişmenin önünü tıkamaktadır.

Sınırların anlam ifade etmediği günümüz dünyasında kapalı bir ekonomiden söz etmek herhalde hayal olmaktan öte, toplumların acı çekmelerinin en kestirme yolu olmalıdır. Nitekim böyle de olmuştur.

FIRSATLAR

Günümüz dünyasında kapitalizmin içinde bulunduğu tıkanma ve kötüye giden ekonomik yapıları ile, dünyada net olarak uygulama alanı artık bulamayan sosyalizmin tıkanıklığını aşmak için önemli fırsatlar da sunmaktadır.

Bu çerçevede “RIBA” kavramının doğru anlaşılması, Kur’an ekonomisinin dünya ekonomisine entegrasyonu ve hatta onları içine alabilecek bir yapıya kavuşması da kaçınılmaz olacaktır. Sınırsız kar için her şeyin meşru olmadığı, tefeciliğin kurumsal olarak yok edildiği, sermaye katılımının, katılımdan pay aldığı ve bir paylaşımın söz konusu olduğu, sermayeyi koyan ile, sermayeyi kullanan arasında emeği ile üretime katılanların da pay aldığı bir yapı bugün dünya üzerinde reddedilebilecek bir şey olmadığı gibi, tam anlamıyla bir can simidi olabilecek durumdadır.

Asıl mesele, Sermaye sahiplerinin veya kapitalistlerin, sahip oldukları sermayeyi ellerinden kaçıracakları veya fakirleşecekleri endişesidir. Çünkü geleneksel algı çerçevesinde bakıldığı zaman, bu konudaki pek çok husus, “İslam” olmayanları veya kapitalistleri derinden etkilemekte ve onların karşı tarafta yer almalarına neden olmaktadır. Bunun en temel sebeplerinden biri, ciddi bir Ekonomik Yapı’nın olmaması ve geleneksel algıların ortaya koyduğu toptan reddiyetçiliktir.

Genel olarak Kur’an ın ortaya koyduğu “RIBA” kavramı ile, günümüz faiz uygulamaları birbirinden bağımsız ve büyük farklılıkları olan kavramlardır. Zaten Kur’an “faiz almayın veya vermeyin” demiyor. Bunun yerine iki şey öneriyor: Güvenlik ve Fayda.

Karz-ı Hasen müessesesi, genellikle sadece bir çeşit toplumsal yardımlaşma olarak algılanmaktadır. Biz bunu biraz daha farklı anlıyoruz. Bu ifade, her ne kadar yardımlaşmayı içeriyor olsa bile, temel olarak hedef aldığı şey, sermayenin sürekli kullanılabilir halde tutulmasının garanti altına alınmasını sağlayan bir mekanizmadır. Daha önce ifade ettiğimiz gibi, “Risk sigortasi ve kredi garanti fonu”dur. Bu şekilde hem sermaye sahibi, hem de işletme sahibi ve hem de üretime emeği ile katılanlar garanti altına alınmış olurlar. Refah etkilenmez ve süreklilik sağlanmış olur.

Öte yandan, Sermayenin belirli bir karşılık ile kullanıma sunulması da sermaye sahipleri açısından önemli bir teşvik unsuru anlamına gelmektedir. Bunun adına faiz dense bile, temelde hedeflenen şey, kazancın paylaşılmasıdır. “ad’afen mudaafe” kavramı bu açıdan da önemlidir. Eğer, dönem içerisindeki ortalama değerin iki katı “Riba” ise,  burada bir hareket alanı vardır ve bu meşrudur.

Kimileri bu açıklamamıza itiraz edeceklerdir. Bunun enflasyona matuf olduğu söylenebileceği gibi, bileşik faiz olarak da algılanabilir. Geleneksel kabul, bu kavramın bileşik faiz oduğu yönünde ağırlık kazanmıştır ve bunun dayanağı da İslam öncesi Arap’ların uygulamalarıdır. Bize göre bu doğru değildir. Enflasyona atfetmek ise sadece bir sonuctan yola çıkmak anlamına gelir. Enflasyon sebep değil sonuçtur. Argümanlarınızı doğru belirler ve doğru hareket ederseniz, enflasyonu da kontrol edebilirsiniz.

Çünkü “Ad'afen Mudaafe” kelimesi bir değişkenliği ifade eder ancak bu değişimin yukarı veya aşağı olmasını ifade etmez. Bu kelimenin İngilizce karşılığı olan “exponentially” kelimesi de böyledir. Bir değişim ifade eder, bu değişim yukarı olabileceği gibi aşağı da olabilir. Demek ki, ayetin bize anlattığı şey, dönem içerisinde (borç dönemi içerisinde) meydana gelen değişimlerin ortalaması esas alınarak RIBA kavramı anlaşılmalıdır. Limit ise, iki katıdır. Enflasyonist ortamlarda bu negatif de gerçekleşebilir. Yani borç verilen miktar faiziyle birlikte geri alınsa bile, eski değerinin de atında kalabilir.  

Öte yandan, Faizli sistemin, en büyük engel oluşturduğundan şikayet ederken, Riba kavramının bıraktığı alanı reddederek, faizli sistemin başarısını ve hatta hakimiyetini peşinen kabul etmiş oluruz.  Allah dileseydi “her türlüsü-azı çoğu” ifadelerini de kullanabilirdi. Oysa böyle bir ifade veya ima göremiyoruz. O halde niçin toptan reddediyoruz?

Ne yapılmalıdır?

Her şeyden önce, Toptan Reddetme fikrinden vazgeçilmelidir. Bu konuda geçmişte ortaya atılan fikirler arasında bazı alimlerin, faizi sınıflandırdığı, algıya yönelik bu uygulamanın tümüyle RIBA olmadığı da ifade edilmiştir. Yani İslam dünyasında da bir kafa karışıklığı vardır. Bazı sahabiler de fazlalık faizi meşru kabul etmişlerdir. Her ne kadar RIBA kavramı üzerinde herhangi bir ihtilaf olmasa da, bu kavramın çerçevesi konusunda kesin bir fikir birliği de söz konusu değildir.

Kur’an açıkça, “sermaye üzerinde yapılan işlemlere sınırlama” getirmektedir. Yaptığı şey budur. Yani makul çerçevede kalınmasını ve bu makul çerçevenin de yine toplumsal faydaya tahvil edilmesini öngörmektedir. Bu çerçevede hareket edildiği zaman, bugün dünya ekonomisinin hakimi konumunda olan kapitalizmin bütün argümanları ortadan kalkmış ellerinden alınmış olacaktır. Sosyalistlerin çekinceleri anlamsızlaşacaktır.

Piyasa ekonomisini reddetmeyen, özel mülkiyet hakkına saygılı ama aşırılığı önleyen, Ben merkeziyetçi olmayan, geniş katılıma dayalı, Sermaye sahibi ile sermayeyi kullananı ve üretimi gerçekleştiren insanları da garanti altına alan geniş yelpazeli bir sistem ortaya çıkmaktadır.

Bizim, sistemin teknik detayları ile ilgili olarak söyleyebileceğimiz çok şey yoktur. Biz sadece Kur’an ın öngördüğü sistemden yola çıkarak prensipler üzerinde ve uygulamanın çerçevesi hakkında uzmanlara fikir verebiliriz. Ancak duyarlı ekonomistlerin bu konuda ciddi ve tutarlı bir çalışma yapmaları kaçınılmazdır. Günümüz dünyasında son derece kolaylıkla uygulanabilecek ve yerleşik sistemi kolaylıkla içine alabilecek bir yapı ortaya çıkacaktır. Bu dünyanın arayıp bulamadığı şeydir. Üretimi ve girişimciliği teşvik eden, tüketimi reddetmeyen bir model vardır ve yapılması gereken bunun sistematize etmektir.

Kriz algısı üzerine “ekonomik sistem” inşa edilemez. Amerikanın yaptıkları veya doların ortaya koyduğu realiteden yola çıkarak “Kur’an a göre Ekonomi” dizayn edemezsiniz. Bunları bilmek başka bir şeydir, bunlardan hareket etmek başka bir şeydir. Siz krizleri de bertaraf edecek bir sistem ortaya koyun. Yine de bir kriz olursa o da “Allahtandır” deyin. Yolda yürürken başınıza bir saksı düşmeyeceğinin garantisi yok.  Ideolojik yaklaşımlar veya Felaket Senaryolarından hareketle müreffeh bir dünya inşa etmek mümkün olmaz. Böyle yaparsanız tamamen korkulara dayalı, endişeli bir sistem oluşturursunuz. Her şeyden etkilenen, güven duymayan ve geleceği olmayan bir sistem olur bu.

Biz prensipleri öneririz, ekonomistler uygulamaya hazır hale getirirler. Bu bir görev olmalıdır. Pratik, uygulanabilir ve kabul edilebilir bir sistem ortaya çıkarmanın zamanıdır ve dünyanın da zaten buna ihtiyacı vardır. Önemli olan, herkesin kabul edebileceği argümanları öne çıkarmak ve sistemi kur’an a entegre etmektir. Bize göre kur’an ın önerisi de budur ve kısa sürede başarılabilir.

Yeni ve farklı bir şey tasarlamak da gerekmiyor. Mevcut sistemleri alır, eksiklerini tamamlar, hatalarını düzeltirsiniz. Mevcut sistemler nereden geldi? Başka bir Allah’ın yarattığı bilgiye mi dayanıyor? Onlar da insanların akledip oluşturdukları sistemler. Hataları olabilir, düzeltilir. Darwinevrim” teorisini ortaya attığında İslam dünyası ayağa kalkmıştı. Herkes toptan reddetmişti. Zaman içinde gördük ki Kur’an da “evrimden” söz ediyor. Darwin sadece bazı hatalar yapmıştı. O kadar anlamıştı.

Yapılacak şeyleri bir ideoloji için değil, “insan olmanın gereği” için yapmak gerek. Bu sonuç verir.

Vesselam

 

 

 

 

 

 


YorumcuYorum
Sam Adian
09.03.2012
19:21

Dear Mr. Demirci

“Ezafen muzaafeh iki katı demek değildir. Arttıkça artmaktır. İki katı gibi bir sınırlama ile bu artışı tanımlamak sizin kendi tercihinizdir. Siz yaptığınız tanım ile bu sınırı koyup çizgiyi çekip yukarısı riba aşagısı faiz derken bu içtihadı yapmayı kendinizde görüyorsunuz da bizim sistemli içtihatlarımıza niye karşı çıkıyorsunuz. Sizin bu içtihadınızın hatalı olduğunu iddia ediyorum. Bu sınır yoktur. yukarıdaki her hangi bir artış ribadır. Ama artış az ise zararı az atrış çok ise zararı çoktur.” Siz tekrar edilmesiniden hoşlanmıyorsunuz sanırı ama ben yine tekrar etmekte yarar görüyorum Bu kavram “arttıkça artmak” ifadesini kullanabilmek için kelimelerin manasını terk etmek gerekir. “ad’afen” Bu kelimenin karşılığı KATI, MISLI’dir. Arap lugatında böyledir. Bu ifade yukarı doğru katlanmayı anlatır kısmi bir artışı değil, çok net bir ifadedir. Bir şeyin iki katı gibi. Ancak: “mudaafe” Bu kelime ise mislin/katın şeklini tanımlar. Yani bu katlanma yukarı doğru (pozitif) de olabilir, aşağı doğru (negatif) de olabilir. Hareketlilik ifade eder. Az zarar, çok zarar diye bir şey söz konusu değildir. Açar bakarsınız, araştırırsınız ve sonra, bu kavramın “arttıkça artmak” manasına gelip gelmeyeceğine karar verirsiniz. Enflasyonist bir yaklaşım sergileyebilmek veya bunu delillendirebilmek adına böyle yapıyor olabilirsiniz. Ama bu yaklaşımınız lafzi değildir. Biz bunu anlatırken sizin gibi araştırarak anlattık. Siz de biraz zahmete girin ve yeniden araştırın. Sonra tekrar tartışırız. “Zarar” argümanından yola çıkıyorsunuz. Oysa ayet bir zarardan bahsetmez. Bu sizin varsayımınızdır. “Bize önerdiğiniz karzı hasen sistemi içinde sigorta garanti fonu ile bu sorunun çözüme kavuşacağını varsayıyorsunuz. Bu işletmenin sürekliliğini devam ettirir. Ama bu fondaki primler de yine masrafa yazılır. Maliyeti artırır ve yine kim tüketiyorsa o ödemiş olur. Sonuçta yine pahalılık yine enflasyon yine finansal balonun (para mal dengesinin) para lehine şişmesine neden olur.” Hangi masraf ve maliyetten söz ediyorsunuz? Bir birim kredi alırken + bir birim de fona prim ödemeyi mi düşünüyorsunuz? Bu süreç meselesidir. Küçük primlerle, küçük katılımlarla bunu yaparsınız. Ekonomiyi topluluğun refahı ve ortak katılımı olarak düşünüyorsanız, bunun bir maliyeti olacağını da düşünmeniz gerekir. Niçin cebinizden küçük bir miktar para çıkmasından rahatsız oluyorsunuz. Böyle bir fonun işleyişi, hiçbir maliyet artışı veya fiyat artışı getirmez. Kaldı ki, böyle bir artış söz konusu olsa bile, gelişen refah içerisinde bu algılanabilir bir oran olmaz. Şirketler batsın, çalışanlar işsiz kalsın, topluluk zarar etsin ama bunu garanti altına alacak bir yapı olmasın. Veya olursa da katılan yararlansın. Bu çok dar bir perspektif ortaya koyar. Bir maliyet listesi yapıyorsunuz. Hammaddeyi neyle alıyorsunuz? Makine ve techizatlar nereden geliyor? Kendiliğinden mi oluyor? Onları satın almak, onlara para harcamak gerekmiyor mu? Onları çalıştırırken enerji kullanmayacak mısınız? Bunlar PARA anlamına gelmiyor mu? Yüzlerce kredi türü tasarlayabilirsiniz. Yüzlercesi de zaten var ve uygulanıyor. Bütün argümanlarınızı enflasyona bağlıyorsunuz. Enflasyon yoksa ne yapacaksınız? Enflasyon mu yaratacaksınız? Ekonomi enflasyondan ibaret değildir. Farkında değilsiniz belki ama, gerekçelerinizin tümü kriz algısına dayanıyor. Siz kim için bir sistem tasarlıyorsunuz? Bir toplumunuz yok ki. Size ait bir topluluk yok. Kime vereceksiniz sisteminizi? Veya diyelim sizin bir topluluğunuz var, sizin göreviniz makro ölçekti bir faaliyet göstermek midir? Eğer sisteminiz dünya ölçeğinde, insanlığa uygulanabilecek bir şey değilse, bunun için zaten sizi engelleyen bir şey yok. Kendi topluluğunuza ne yapıp ne yapmayacaklarını söyler ve uygulatırsınız. Ama insanlığı yönetemezsiniz. Kapitalizmin başarısı, az veya çok geniş kitlelerin beklentilerine cevap veriyor olmasından kaynaklanmaktadır. Bu çok net ve anlaşılır bir şeydir. Not: İnsanlar EVRİM’i inkar ettiler. O dönemleri yaşayanlar varsa yakınlarınızda sorabilirsiniz. Saygılar

Reşat Nuri Erol
10.03.2012
08:35

tekrar hoş geldiniz...

*

EKONOMİ ile ilgili kitaplarımızı okumanızı tavsiye ederim...

İSLAMİYET VE EKONOMİK DOKTRİNLER kitabımızdan başlanabilir...

(1960'larda yayımlandı; sitemizin "Kitaplar" bölümünde var)

ALTERNATİF FAİZSİZ BANKA / SELEM VE KREDİLEŞME kitabı da çok önemli...

İSLAM'DA DENGE / PARA kitabımız da öyle...

yakında sitemizin "Kitaplar" bölümünde olacak, inşaallah...

ayrıca...

sn. üstad Süleyman Karagülle ile 23 haftadan beri Necmettin ERBAKAN'ın "YENİ BİR DÜNYA VE ADİL (EKONOMİK) DÜZEN" kitabı üzerinde çalışıyoruz; sitemizin "İlmi Makaleler" yani bu bölümünde ulaşabiliyorsunuz...

*

selam ve dua ile..

reşad

Reşat Nuri Erol
10.03.2012
08:36

elbette "EKONOMİ" ile ilgili binlerce sayfamız/yorumlar/makaleler ve tefsirler de unutulmamalı...

Sam Adian
10.03.2012
16:00

Dear Mr.Demirci

Bunu yüksek katılım ile küçük küçük primlerle yapmak demek vergi demektir. Demekki bu işi devlet organize edecektir. Şimdi yukarıdaki bir kuruluş kredi verdi bir diğer işletme kredi aldı. Kar etti zarar etti önmli değil, zarar ettiğinde diğer şahıslar niçin bu kararı ödemek zorundadır ?

Hatırlarsanız, “Risk Sigortası” önerirken bunun bağımsız bir kurum olmasını öngörmüştük. Yani devletin denetiminde ama bağımsız.

Şimdi şöyle düşünelim: Kredi alan, aldığı krediyi sigorta ettirir belli bir prim öder. 100 birim kredi kullanan bir işletmenin 1 birim sigorta primi ödemesi onu maliyet açısından etkilemeyecektir. Etkilese bile bu geçici olacaktır. Zekattan da bu iş için pay ayrılabilir. Bunlar sistematize edilebilir, en verimli şekilde nasıl kullanılabilecekse o şekilde yapılır.

Krediyi veren de sigortaya katılır ve prim öder. Krediyi veren, bunu kazancından verir. Yine bir maliyet söz konusu değildir.

Devlet ise sözleşmelerin tarafıdır. Üçüncü taraf olarak yaptırım ve denetleme yetkisini kullanır. Müdahale etmez. Peki devlet ne yapar?

-Kredinin şartlarını oluşturur, referanslarını belirler. Kredi alan ve kredi verenin hangi şartlarla kredi işlemini yapacaklarını belirler. Proje/verimlilik denetimini gerçekleştirir, görevini yapar -Bir zarar meydana geldiğinde ise işletmenin borcu fondan ödenir.Gerekiyorsa işletmeye ilave kredi verilir. Devlet bunu da denetler. Verimliliğin artırılması için gerekenleri yapar, gerekiyorsa işletmenin yönetini geçici olarak üstlenir ve işletmeyi karlı hale getirir.

Zarar eden kurum, borçların yeniden yapılandırılması ve süre uzatımı ile, kar eder duruma gelene kadar rahatlatılır ve üretimine devam etmesi sağlanır. Böylece meydana gelen zarardan topluluk etkilenmez. Kaldı ki, devlet iş güvenliğini de sağlamakla yükümlüdür. Eğer bir insan işsiz ise, devlet ona bakmakla görevlidir. Bunu ne ile yapacak? Topladığı vergilerle yapacak. (Siz buna zekat diyorsunuz ancak zekat vergi değildir)

Böyle bir sistemde oluşturacağınız fon’un adına ister vakıf dersiniz ister başka bir şey. Bize göre Vakıf başlığı altında böyle bir yapılanma doğru değil. Bu doğrudan devletin denetiminde ve sorumluluğunda olan bir faaliyettir. Bu fonun girdileri vatandaştan değil, taraflardan sağlanır. Devlet gerektiğinde fona katkıda bulunur. Bulunmalıdır.

Bunun bir maliyet artışı getirmesi sebebiyle çekincelerinizi ortaya koyuyorsunuz. Aslında bu çok yerinde değildir. Çünkü zarar meydana gelmesi halinde devlet zaten bir şekilde bunun tarafı olacaktır. Devletin taraf olması demek o zararın vatandaşa yüklenmesi anlamına gelir. Çünkü devlet aldığı vergilerle bunu karşılayacaktır. Eğer bir maliyet söz konusu olacaksa veya varsa, bunun fiyatlar ile revize edilmesi ve tahsil edilmesinin ne sakıncası var? Uzun vadede refahı garanti altına alacak olan böyle bir uygulamanın sakıncalı olabileceği kanaatinde değilim. Kaldı ki, bu konuda Kur’an da da herhangi bir sınırlama yoktur. Allah’a nasıl borç vereceksiniz? Topluluk için fayda temin ederek vereceksiniz. Başka nasıl verebilirsiniz?

Ancak bir noktaya dikkatinizi çekek istiyorum. Biz böyle bir FON önerirken, işletmelere aktarılacak olan bu fonun karşılıksız olduğundan söz etmedik. Hayır, karşılıksız olmamalıdır. Zarar izin verilmemelidir ancak, işletme karlı hale getirilmeli ve uzun vadede geri tahsil edilmelidir. Yani işletme, sebep olduğu zararı yine kendisi tazmin etmelidir. Elbette uygun koşullarda ve uzun vadede, yani sürdürülebilirliği etkilenmeden. Böyle olduğu zaman ortada bir kayıp veya hibe de söz konusu olmayacak ve kamu varlığı erimemiş olacaktır.

Kredilerin vakıf organizasyonu şeklinde temin edilmesi fikri bize göre makul değildir. Her halukarda bu bankacılık sistemi içerisinde yürütülmelidir. Ancak banka kavramı illa da faiz olarak değerlendirilmemelidir. Bu basit bir düzenlemeyle çözülebilir. Mesela, banka bir projeye kredi veriyor, projenin olası karlılık oranı bellidir. Veya işletmenin üretiminin karlılığı bellidir. Bu karlılık ortalamasının yarısını geçmeyen bir fark talep edilmesi kredinin faizli olduğu anlamına gelmez. Burada “riske katılmama” endişesi olabilir ancak biz riskleri de fon aracılığı ile ortadan kaldırdık. Ancak eşyanın tabiatı gereği her kredide veya her ticari faaliyette risk vardır. Bankanın görevi makul olmayan bir projeye kredi vermemektir. Bunu devlet de denetleyebilir. Makul bir proje olur ve yine de zarar söz konusu olursa bu duruda Fon devreye girer ve taraflar arasında veya topluluk açısından oluşabilecek mağduriyetleri de ortadan kaldırır.

Riba kavramının doğru anlaşılması bu yüzden de çok önemlidir.

Sam Adian
10.03.2012
16:09

Eğer size göre RIBA "dönem içinde oluşan ortalama değerin iki katı" değil de başka bir şey ise, o halde bunun nerede başladığını belirlemeniz gerekir.

Adafe = double, türkeç ifade ettiğiniz zaman katı demektir. bir şeyin bir fazlası. (mudaafe sadece Times değildir, many times over anlamındadır)

Buna göre bir şeyin RIBA olabilmesi için bir limit söz konusu olmalıdır. Bu limit nedir? Bu limiti belirlediğiniz zaman geriye kalan alanda yapacağınız hareketleri veya işlemleri düzenleyebilirsiniz.

Genel olarak bizim anladığımız şey, sermaye üzerinde yapılan işlemlerin yasaklanması değil, bunun makul ölçü ile sınırlandırılmasıdır.

Sam Adian
10.03.2012
16:13

Sayın Karagüllenin "İslamda devlet düzeni ve faizsiz banka" başlıklı yazısını okudum. Orada da sürdürülebilirliğe yönelik bazı açıklamalar var. Biraz farklı olmakla birlikte bizim önerdiğimiz "risk sigortası" anlamında da bazı ifadeler var.

Bu aslında bütün dünyanın problemidir. Sadece Faiz kavramı ile sınırlandırılamayacak bir sorun olarak karşııza çıkıyor. Ticaretin belli bir ölçüde risk taşıması ve piyasa koşullarının değişkenliği işletmelerin büyük oranda zarar etmelerine, iflas etmelerine neden olmaktadır. Bunun sonucunda ise halk mağdur olmakta çaresiz kalmaktadır.

Devlet başlığı altında halkın mağduriyetini gidermeye çalışmak demek, özellikle kriz dönemlerinde halkın geriye kalan kısmına bu borcu ödetmek demektir. zaten sıkıntılı olan şartlar biraz daha ağırlaşmış ve halk daha çok fakirleşmiş olur. Bunu aşacak mekanizmaların olması gereklidir.

Sam Adian
10.03.2012
19:31

Genç olmalısınız :)))





Çok Yorumlanan Makaleler
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 27271 Okunma
46 Yorum 28.05.2024 13:53
Sam Adian
IŞLEVSIZ TANRI...!
9.09.2012 15369 Okunma
43 Yorum 28.05.2024 14:10
Sam Adian
EN IYI ANAYASA YAZILI OLMAYANDIR.....
7.07.2012 13601 Okunma
35 Yorum 28.05.2024 14:26
Sam Adian
KAT'a ve NEFY - KAVRAMLAR
7.04.2012 12955 Okunma
32 Yorum 09.04.2012 18:02
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 34676 Okunma
25 Yorum 28.05.2024 13:42
Sam Adian
Varlığın Rabbi....
28.08.2012 12328 Okunma
24 Yorum 05.09.2012 10:43
Sam Adian
SOSYAL KAPITALIZM.
21.03.2012 14545 Okunma
24 Yorum 28.05.2024 14:39
Sam Adian
KAT'A ve NEFY
31.03.2012 14100 Okunma
22 Yorum 11.04.2012 01:44
Sam Adian
DARB-I MESEL VE YETKI GASPI
8.03.2012 10607 Okunma
22 Yorum 11.03.2012 16:10
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 53326 Okunma
19 Yorum 28.05.2024 13:50
Sam Adian
HMR ve SONUÇ
16.03.2012 12412 Okunma
18 Yorum 16.03.2012 18:08
Sam Adian
HADIM'DAN ZINAYA
12.07.2012 11503 Okunma
18 Yorum 13.07.2012 10:00
Sam Adian
UTANMAZLIK ZINA MIDIR?
13.07.2012 14393 Okunma
16 Yorum 14.07.2012 21:14
Sam Adian
EKIMUS SALAT - Namaz bir Ritüel midir?
1.02.2012 19773 Okunma
16 Yorum 28.05.2024 14:30
Sam Adian
SLT ve SISTEM Toplu değerlendirme ve cevaplar
19.02.2012 11440 Okunma
16 Yorum 24.02.2012 01:08
Sam Adian
RIBA VE EKONOMI
7.03.2012 12490 Okunma
15 Yorum 09.03.2012 06:04
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KARAR MEKANIZMALARI
29.03.2012 11551 Okunma
15 Yorum 31.03.2012 20:26
Sam Adian
TANRI'NIN BEDENI....
2.08.2012 7675 Okunma
13 Yorum 08.08.2012 18:26
Sam Adian
RIBA'nın UNSURLARI
11.03.2012 12826 Okunma
12 Yorum 15.03.2012 16:14
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DIN FAKTÖRÜ
1.04.2012 6974 Okunma
11 Yorum 09.04.2012 23:53
Sam Adian
CINSELLIK VE AKIT
19.07.2012 8174 Okunma
11 Yorum 30.07.2012 06:11
Sam Adian
.... VE TANRI! - 1
12.08.2012 7021 Okunma
10 Yorum 14.08.2012 07:50
Sam Adian
ORTAK REFERANSLAR ve BIR ÖNERI
11.04.2012 8674 Okunma
9 Yorum 21.06.2012 16:27
Sam Adian
Metod ve uygulama
18.03.2012 5674 Okunma
9 Yorum 21.03.2012 10:01
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - INSAN VE DEVLET
26.03.2012 9511 Okunma
9 Yorum 27.03.2012 16:28
Sam Adian
KARAGÜLLE FELSEFESİ.....
13.10.2012 7731 Okunma
8 Yorum 23.10.2012 03:34
Sam Adian
MÜLKIYET MESELESI ve DÜZEN
6.11.2012 7823 Okunma
7 Yorum 21.11.2012 17:28
Sam Adian
"ADIL DÜZEN"IN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI
20.03.2012 5473 Okunma
7 Yorum 23.03.2012 18:49
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - DEVLET ve IKTIDAR
4.04.2012 9745 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 09:59
Sam Adian
ŞURA
6.04.2012 9345 Okunma
7 Yorum 06.04.2012 20:27
Sam Adian
HMR HAKKINDA - 2
14.03.2012 7275 Okunma
7 Yorum 15.03.2012 08:14
Sam Adian
RIBA ve EKONOMI-1
9.03.2012 7060 Okunma
7 Yorum 10.03.2012 19:31
Sam Adian
SLT-CEMAAT ŞERHI
15.02.2012 4393 Okunma
6 Yorum 16.02.2012 17:53
Sam Adian
INSAN VE DÜZEN
1.03.2012 4867 Okunma
6 Yorum 01.03.2012 19:11
Sam Adian
.... VE TANRI! - 2
13.08.2012 7071 Okunma
6 Yorum 14.08.2012 03:44
Sam Adian
SÖYLEYECEKLERIMIZ VAR
1.03.2012 4749 Okunma
5 Yorum 10.03.2012 08:24
Sam Adian
Allah Nasıl SLT eder?
2.02.2012 4924 Okunma
5 Yorum 03.02.2012 19:11
Sam Adian
ANLAMAK.....
15.03.2012 6565 Okunma
5 Yorum 16.03.2012 18:21
Sam Adian
DÖRT DELIL
22.02.2012 5330 Okunma
4 Yorum 02.03.2012 07:45
Sam Adian
ORUCUN FAZILETLERI....
9.08.2012 7165 Okunma
4 Yorum 13.08.2012 13:58
Sam Adian
YUNUS-NUH : Mitolojiden Vahye
13.12.2012 12296 Okunma
4 Yorum 14.12.2012 14:59
Sam Adian
BIRKAÇ NOT
15.01.2014 7873 Okunma
4 Yorum 25.07.2014 16:22
Sam Adian
ADEM VE TOPLUMU - 1
4.05.2012 7071 Okunma
3 Yorum 04.05.2012 15:03
Sam Adian
KUR'AN'DA CEZA KAVRAMI
14.04.2012 17028 Okunma
3 Yorum 19.04.2012 20:21
Sam Adian
YAPISAL ILKELER - KURUMSALLIK
26.03.2012 6509 Okunma
3 Yorum 27.03.2012 20:01
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI FAKTORLER - 15
2.06.2017 12372 Okunma
3 Yorum 03.06.2017 14:51
Sam Adian
CRITICS
27.03.2012 5646 Okunma
2 Yorum 28.03.2012 22:17
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 1
24.03.2012 5347 Okunma
2 Yorum 24.03.2012 23:10
Sam Adian
YARATILIŞ
29.04.2012 7207 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 13:07
Sam Adian
BAZI ELEŞTIRILER
29.04.2012 5668 Okunma
2 Yorum 02.05.2012 20:51
Sam Adian
INSANLIK ANAYASASI HAKKINDA-1
12.03.2012 4158 Okunma
2 Yorum 12.03.2012 17:32
Sam Adian
ANLAMADA YÖNTEM
12.04.2012 6081 Okunma
2 Yorum 14.04.2012 16:04
Sam Adian
MATERYALIST NIKAH
22.07.2012 5681 Okunma
2 Yorum 24.07.2012 03:40
Sam Adian
RUBUBIYET....
6.09.2012 6768 Okunma
2 Yorum 12.10.2012 11:34
Sam Adian
SLT NEDIR?
3.11.2012 9641 Okunma
2 Yorum 04.11.2012 00:19
Sam Adian
El-Lehu, Lehu ve Mülkiyet
9.12.2012 7570 Okunma
1 Yorum 12.12.2012 11:42
Sam Adian
... VE NIHAYET RAB
12.10.2012 5591 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 01:06
Sam Adian
KIYAMET GÜNÜ.....
21.12.2012 7091 Okunma
1 Yorum 19.06.2019 00:43
Sam Adian
DÜZEN MESELESI ve AKEVLER
3.02.2013 6529 Okunma
1 Yorum 06.02.2013 22:28
Sam Adian
.... VE TANRI! - 3
15.08.2012 6503 Okunma
1 Yorum 15.08.2012 21:16
Sam Adian
YARATILIŞ VE SÜREÇ
2.05.2012 5657 Okunma
1 Yorum 03.05.2012 07:38
Sam Adian
SLT ve CEMAAT -
4.02.2012 4411 Okunma
1 Yorum 05.02.2012 08:58
Sam Adian
EKONOMIDEKI ENSTRUMANLAR - 2
25.03.2012 4483 Okunma
1 Yorum 25.03.2012 05:43
Sam Adian
THE THEORY OF ISLAMIC ECONOMIC SYSTEM - 3
25.05.2017 5053 Okunma
1 Yorum 26.05.2017 00:55
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE DOĞAL KAYNAKLAR, 18
4.06.2017 5491 Okunma
1 Yorum 05.06.2017 09:35
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - URETIM VE ISHLETME - 19
5.06.2017 4284 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - FIYAT ANALIZI / Ucret, Fiyat, Para 20
6.06.2017 6994 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TUKETIM - 21
7.06.2017 3815 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SERBEST TICARET ve PIYASALAR - 22
8.06.2017 3770 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - YAPISAL ANALIZ - MAKRO/MIKRO - 23
9.06.2017 4301 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - BUYUME VE ETKILER - 24
10.06.2017 5955 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI DENGELER/REFAH TOPLUMU 25
11.06.2017 3872 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI EVRIM - 26
12.06.2017 4302 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - UYGULAMA - 27
13.06.2017 2593 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISAT VE HUKUK - 28
14.06.2017 3123 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - DONUSUM VE YENI DUNYA DUZENI - 29
15.06.2017 2786 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAKCA - 30
15.06.2017 4400 Okunma
Sam Adian
FUNCTIONAL CONCEPTS - 1
3.10.2020 3052 Okunma
Sam Adian
AN IMPORTANT EXPLANATION
28.05.2024 324 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TARIHSEL YANILGILAR - 4
27.05.2017 4219 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - RIBA - BIR OZGURLUK DOLANDIRICILIGI 5
27.05.2017 4637 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - TOPRAK VE MULKIYET - 6
27.05.2017 4426 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - SADAKA : KAMU MALIYESI - 7
27.05.2017 4781 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / A - 8
29.05.2017 6433 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE / B- KOORDINASYON 9
29.05.2017 4685 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KURUMSAL CERCEVE/C - MEKANIZMALAR 10
29.05.2017 6633 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - ZEKAT - IKTISADI YONETIM SISTEMI - 11
30.05.2017 6812 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - INFAQ - TASARRUF MEVDUATI - 12
31.05.2017 4157 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KARZ-I HASEN / YATIRIM FONU - 13
31.05.2017 4467 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI PARAMETRELER - 14
2.06.2017 4674 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - IKTISADI YONETIM SISTEMI - BANKA - 16
3.06.2017 3864 Okunma
Sam Adian
IKTISAT TEORISI - KAYNAK VE YATIRIM YONETIMI - 17
3.06.2017 3214 Okunma
Sam Adian
BAŞÖRTÜSÜ
23.03.2012 5652 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ - 2
30.04.2012 4418 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ KURAMI VE EVRIM
1.05.2012 5749 Okunma
Sam Adian
SLT ve MESCID
25.02.2012 4420 Okunma
Sam Adian
YARATILIŞ VE DÜZEN
3.06.2012 5025 Okunma
Sam Adian
RAMAZAN ve TARIH
11.08.2012 12197 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 1
7.02.2013 5537 Okunma
Sam Adian
AKEVLER - 2
7.02.2013 5133 Okunma


© 2024 - Akevler