HÜKÜMET
Bir hastanın iştahı kesilmiştir. Yemiyor. Kendisine acıları dindirecek uyuşturucu ilaç verilmiştir. Acı çekmiyor. Ama gittikçe sağlığını kaybediyor ve sonunda aç ölüyor. Bugünkü Türkiye’nin hâli budur. Üretim yavaşlamış, yatırım durmuştur. Basın yoluyla uyuşturucu zerk ediliyor ve topluluk ağrı duymuyor. Oysa hayatın temel kuralı olan üretim ve gelişme durduğuna göre biraz sonra ölüm haberleri gelecek. Belki de sancı bile duymadan devlet millet yok edilecektir. Tek kurtuluş, halkın bunun bilincinde olup devletten bir şey beklemeden gelecek zor günlere dayanabilir bir hâl almasıdır.
REKTÖR ATAMALARI
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü sağlanan özel imkanlarla atanmıştır. YÖK Başkanı 21 gol atmış bir gol yemiştir. Ne var ki sancı dinmemiştir. Özel davranışlar ülkeyi yıkıma götürür. Devlet Başkanı YÖK Başkanını görevden alabilir. Ancak baskı yapıp onun yetkilerine karışamaz. Karışırsa, Samsun’daki patlamaya benzer olaylar olur ve bunlar durdurulamaz.
DİKTATÖRLÜK
Bir memleket ya “hukuk düzeni” ile ya da “askeri düzen” ile yönetilir. Karma yönetim olmaz. Diktatörlüğe hevesli iseniz, ülkede bin kadar militan oluşturursunuz. Günde bir kurban verip herkesin gözünü korkutursunuz. Elli - altmış yıl başarılı olabilirsiniz. Bunun dışında ne terör estirir ne de hukuk kurallarına uymazsanız, o devlet yaşamaz.
MEMURİN KARARNAMESİ
Sanayi devriminden önce bürokrasi yoktu. Köle sınıfı vardı. Paralı asker vardı, devleti onlar yönetiyordu. Bürokrasi işçilik döneminin aracıdır. Bir yönetim sınıfı oluşturmuştur. Gelecekte bürokrasi olmayacaktır. Onun yerine serbest meslek erbabı olacaktır. Hakimlerin yerini hakemler alacaktır. Polisin yerini serbest soruşturmacılar alacaktır. Bugün okumuşlar hep devlet görevlisi oluyor. Memlekette sosyal ve ekonomik işler cahillerin elinde kalıyor. Devlet memurluğundan atılanlar özel işler kuruyorlar. Bürokrasi yıkılınca ülke onların omuzlarında kalacaktır. Bu kanun hukuk düzeni bakımından utanç vericidir. Ancak inanan kimseleri halk sektörünü oluşturmaya iteceğinden sevindiricidir. Ben bu kararnameden ve bugünkü hükümetin başörtülülerin beylerini işten atan anlayıştan da üzüntü duymuyorum. İki bakımdan sevinçliyim; birincisi inananlar piyasaya hâkim olacak, ikincisi de inanmanın dışında ne adalet ne de demokrasinin olamayacağını görerek imanımı artırıyorum.