Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024
52 Okunma, 0 Yorum

İNSANIN  GÖREVİ

 

HER ŞEYİN BİR İŞİ VARDIR.

Allah boş yere, işe yaramaz, abes bir şey var etmemiştir. Her zerrenin ve her yapının görevi vardır. O görevi aksatmadan yerine getirirler. Gözümüz görmek, kulağımız işitmek, burnumuz koklamak içindir. Bunların her biri kendi görevini görmektedir.

 

İNSANLARIN DA İŞLERİ VARDIR.

İnsan kainatın görünür varlıklarının en ekmelidir. Elbette onun da görevi vardır. Boş yere yaratılmamıştır. Kişilerin şâkilesi farklıdır. Yani birbirine benzerler ama değişik hizmetleri görecek şekilde var edilmişlerdir. Yapacakları işler ve hizmetler de farklıdır. Herkes kendi görevinden sorumludur. Bu görevi diğer insanlar değil, Allah verdiği kabiliyetle vermiştir.

 

HERKES KENDİ KABİLİYETİNİ DENEYEREK ORTAYA ÇIKARMAKLA YÜKÜMLÜDÜR.

İnsan, “benim kabiliyetim nedir, Allah beni hangi şâkilemde yaratmıştır, bana ne imkânlar vermiştir?” şeklinde düşünmeli, araştırmalı ve kendisini keşfetmelidir. Bu keşif aynı zamanda kendisinin ne ile görevli olduğunun keşfidir.

 

HERKES KENDİ DURUMUNDAN MEMNUN OLMALIDIR.

Allah onu hangi konumda yaratmışsa ona razı olmalıdır. Bir kapıcı, “ben neden müdür olamadım” diye hayıflanmamalıdır. Kendisinde müdürlük kabiliyetinin olup olmadığını test etmeli, varsa müdür olmaya çalışmalı, onun yollarına başvurmalıdır. Ama eğer müdür olma kabiliyeti yoksa boşu boşuna müdür olmak için uğraşmamalı ve iyi kapıcı olmaya çalışmalıdır.

 

ONBEŞ YAŞINA KADAR ÇOCUKLARIMIZA YARDIMCI OLMALIYIZ.

Onbeş yaşına gelinceye, daha doğrusu erginlik çağına erinceye kadar veli olarak ona yol göstermeli, yardımcı olmalıyız. Onun kabiliyetini biz keşfedip ona göre yönlendirmeliyiz. Ama onbeş yaşına geldikten sonra kız olsun, erkek olsun kişiyi kendi başına buyruk yapmalıyız. Biz ona veli olarak, topluluk olarak yardım etmeliyiz. Ama artık onun ne yapmasına biz karar vermemeliyiz. Ne heves ederse, neyi severse o onu yapmalıdır. Hatta iyilik ve kötülükte bile sadece uyarıcı olmalıyız, zorlayıcı olmamalıyız.

 

HERKES KENDİ İŞİNİ YAPMALIDIR.

Göz görmeye çalışmalı; ben niçin işitmiyorum dememelidir. Burun da koku almakla meşgul olmalı; ben niçin yazamıyorum dememelidir. Vücudun bütün uzuvları eşit şekilde önemlidir. Kalbin bir kapakçığı görev görmezse ölürsün. Mide bir iğne deliği kadar delinse hayatın son bulur. Bu dünyadaki servet, güç, ilim, itibar hepsi geçicidir. Asıl âhirette insan kalb-i selim ile mükâfatını bulacaktır. Orada müdürle kapıcı arasında herhangi bir fark gözetilmeyecektir. Kapıcı iyi kapıcılık yapmışsa illiyine (en üstün seviyeye) çıkarılacaktır. Müdür iyi müdürlük yapmamışsa esfel-i safiline atılacaktır. Yarım günlük ölümlü dünya hayatında ben şuradayım, ben buradayım dememeliyiz. “Ben bulunduğum yerde gerekeni yapıyor muyum? Allah’ın bana verdiği nimetlerin şükrünü ifa edebilyor muyum?” İşte üzerinde titizlikle duracağımız nokta budur.

 

BİZ KENDİMİZLE MEŞGUL OLMALIYIZ.

Bizim işimiz başkalarının ne yaptığı değildir. Bizim ne yaptığımızdır. Biz kimiz? Bir araya gelerek Kur’an üzerinde çalışan insanlar biziz. Evimizde, mahallemizde, işyerimizde, katıldığımız topluluklar içinde bir şey yapmalıyız. Her vesile ile Kur’an’dan birşeyler okumalı ve anlatmalıyız. Ondan birşeyler öğrenip uygulamalıyız. Sizler her Cumartesi günü bizimle beraber bir araya geliyorsunuz. İşte buraya gelenler “biz”dirler. “Biz kendimizle meşgul olalım” derken bunu kastediyorum.

 

HEDEFİMİZ NEDİR?

Buraya sırf eğlence olsun diye gelmiyoruz. Allah bize başkalarına vermediği bir kabiliyet vermiş. Onun şükrünü edaya geliyoruz. Benim gayem nedir? Her hafta İzmir’den kalkıp buraya niçin geliyorum? Bana göre insanların aşağıdaki şekilde hareket etmeleri farzdır. Bana da farzdır. Bu farzı eda edebilmemiz için buraya geliyoruz. Siz de bana göre bunun için buraya geliyorsunuz.

 

ALLAH’IN KİTABINI ÖĞRENMEMİZ GEREKİR.

Biz bu kainatta yaşıyoruz. Bu kainatın sahibi Allah’tır. O bize iş veriyor ve ücretimizi ödüyor. O’nun işini yaptığımıza göre onun fabrikasının talimatlarına ve yönetmeliklerine uymamız gerekir. Allah bizim başımıza yönetici koymamış, kendi başımıza kendimizi buyruk etmiş; bunun yerine dört yol gösterici koymuştur:

  1. Kur’an’ı bir kitap olarak elimize vermiştir. Onu anlamak için de bütün imkanlara bizi mirasçı yapmış.
  2. Peygamber Kur’an’ı ilk defa uygulamış ve bir örnek uygulamayı göstermiştir. Bu örnek uygulama da bütün hadislerde elimizde mevcuttur. Örnek kişi var.
  3. Bizden önce gelen nesil “Birinci Kur’an Medeniyeti”ni kurmuştur ve bize bütün teferruatıyla bu medeniyeti ulaştırmıştır. Örnek topluluk var.
  4. Müsbet ilimdeki gelişme ile “Birinci Kur’an Medeniyeti”nden daha üstün bir medeniyet kuracak seviyeye gelmiş bulunuyoruz. Kur’an’ı asrımızın müsbet ilimleri ile daha ileri bir seviyede anlayarak uygulamaya geçmemiz gerekir.

İşte “Kuran Matematiği Seminerleri”ne bunun için devam ediyorsunuz.

 

ALLAH’IN KİTABINI NEFSİMİZDE UYGULAMALIYIZ.

Kur’an, geçen konuşmamızda belirttiğimiz gibi “din kitabı” ve “düzen kitabı”dır. “Biz bugün Kur’an’ı yeniden anlarken, din bakımından değil düzen bakımından anlıyoruz” diyoruz. Kur’an’ı din bakımından anlamağa ve yaşamağa çalışan tarikatlar vardır. O hizmet onlarındır. Siz de bu husustaki eksikliğinizi onlardan birine katılarak giderebilirsiniz. Bizim buralarda o hususta bir hizmet aramayın. Burasını onlara âlet de etmeyin. Onları da buralara bulaştırmayın. Hereksin işi başkadır. Kulak görmeye kalkışmasın.

 

ÖNEMLİDİR.

Dinin güç kaynağı sevgidir.

İlmin güç kaynağı tartışmadır. (Tartışmanın olduğu yerde sevgi olmaz.)

Ekonominin güç kaynağı pazarlıktır. Serbest rekabettir.

(Rekabette ne sevgi ne de tartışma olur. Sessiz yarış olur.)

Siyasetin güç kaynağı korkudur.

(Korkunun olduğu yerde, ne sevgi ne tartışma ne de pazarlık söz konusu olur.)

Burası ilim yeridir. Burada esas olan tartışmadır. Bu tartışmaya dayanılarak bir kuruluş oluşturulacaktır. Burası kazanmayacak. O kuruluş içinde herkes katkıları nisbetinde kazanacaktır. Arkadaşlarımızın bu hususları baştan iyice kavraması gerekir. Biz bir topluluk oluşturmak istiyoruz:

  1. İlmi çalışmalarını yaparken, kendi görüş ve düşüncelerini, buluşlarını anlatacak bir topluluk olsun. Bu çalışmalar değerlendirilsin. Bu değerlendirme nasıl yapılacak?
  1. Önce kişi bir dinlensin. Yani görüşlerini açıklayabildiği bir vasat olsun. Kimse susturulmasın. Çalışmalar ve görüşler sansür edilmesin.
  2. Sonra görüşler tartışılsın. Kritik edilsin. Doğrular duyuru olarak ortaya konsun. Yanlışlar elensin.
  3. Görüşler bir imtihan sistemi ile değerlensin ve değerli olanlar yayına girsin. Bilgisayarda yazılsın. Teksir yapılsın, yayınlansın, tedris edilsin. Derecesine göre duyurulsun.
  4. En sonunda proje hâline gelip uygulansın. İşte bizim hedefimiz böyle bir topluluk oluşturmaktır.
  1. Öyle bir ekonomik düzen kuralım ki kişilerin nesi varsa oraya katabilsinler.
  1. Boş artan zamanları varsa buraya katkı yapsınlar ve katkıları nisbetinde ortak hâsıladan pay alsınlar.
  2. Taşınmazları veya arabaları varsa buraya zaman zaman da olsa kullandırsınlar ve sonra katkıları nisbetinde pay alsınlar.
  3. Ellerinde değerlendiremedikleri mallar, taşınır mallar varsa, tesbit edilecek değerle ortaklığa koysunlar ve diğer ortaklar bunu değerlendirmeye çalışsınlar. Çatalcalılara 100 000 dolarla ortaklığa katılmalarını teklif ettik. Onlar 30 000 dolarla satmayı tercih ettiler. Çünkü bize inanmıyorlar. Yarın bize inandıkları zaman böyle hatalar yapmayacaklardır.
  4. Kişilerin biriktirdikleri nakit varsa ortaklıklara katılsınlar. Her zaman geri çekebilsinler. Karzlarını aynen, iştiraklerini kâr veya zararı ile geri çekebilsinler.Kira, likiditeden feragat karşılığıdır. Kâr iseriziko karşılığıdır. Likiditeden feragat olmamalıdır.
  5. Ortaklar faizsiz olarak ama para değerini korumak şartı ile kredileşebilmelidirler.

İşte bu amaçladır ki “KURAN MATEMATİĞİ” yanında “AHŞAP EVLER” ve “Süper Market Zinciri” üzerinde ilmi çalışmalar yapıyoruz. “AHŞAP EVLER PROJESİ”ni fiilen gerçekleştiriyoruz.

  1. İlmi çalışmaların, ekonomik çalışmaların yanında; sosyal dayanışmamız da olmalıdır. Bizim topluluğumuza katılanların sosyal güvenceleri olmalıdır.
  1. Dünyaya gelen kimseler hayat hakkına sahip olmalı. Bunu anne baba yüklenmeli. Ama anne baba yoksa yakınları bunu taşıyamıyorsa destek olmalıyız.
  2. Yaşlı ve hastalara da haklarını vermeliyiz.
  3. Gelirleri yeterli olmayanlara gelir sağlamalıyız.
  4. İşi olmayanlara iş bulabilmeliyiz.

Bunlar ancak “Süper Market Zinciri”ni oluşturduğumuz zaman yapabileceğiz.

  1. Bugün siyasi partiler vardır. Bu siyasi partiler onları ekonomik bakımdan destekleyen güçlerin istekleri doğrultusunda iş yapmaktadırlar. Yapmadıkları zaman da ekonomik güçlerini harekete geçirerek siyasi güçlerini yok etmektedirler. Bu gün;

i) Siyasi partilerin itibari temelinden sarsılmıştır.

  1. Meclisin varlığı ile yokluğu bir olmuştur.
  2. Cumhurbaşkanı sadece gürültü çıkaran bir rektörü atama gücünü gösterebilmiştir.
  3. Hükümetin kendi iradesiyle hareket ettiğine kimse inanmıyor.
  4. Yargının durumunu anlamanız için Refah Partisi kapanmadan önce Erbakan’a bir öneri gelmiş; “Şu kadar Trilyon verirseniz Refah Partisi kapatılmayacak.” Erbakan kurye göndermiş, o zamanın Anayasa Mahkemesi Reisine sormuş: “Bu neyin nesi?” O da cevap vermiş: “Ordu kapatılmasını istiyor. Bunu sizden alırlar ve yine kapatırlar.”
  5. Şimdi, bu olay ister cereyan etsin, ister etmesin. Hepsi uydurma olsun. Önemli değildir. Halk böyle inanıyor. Artık o yargının halk nazarında bir itibarı olur mu?
  6. Bu yolla yalnız yargının itibarı zedelenmiş değil. Ordu da yıpratılmış ve ordu ile ulus arasına nifak sokulmuştur.

Bugün Milli Hakimiyet şöyle dursun, ülkede hakimiyet kalmamıştır. İktidar parçalanmıştır.

Tek çıkar yol Yeniden Milli Hakimiyetin Tesisi olacaktır. Bunun için;

  1. Siyasi partilere maddi kaynak sağlanmalıdır. Bütçeden sağlanan bu pay parti başkanlarının baskısını artırmaktan başka işe yaramamıştır. Halk doğrudan bu desteği sağlamalıdır. Bunun için ortak gelirlerden ortakların istedikleri partilere resmen destek verilmelidir. Yani her ortağın kooperatifte bir payı bulunacak. Bu payını siyasi partilerden birine aktarmak zorunda olacaktır. Partiyi kendisi seçecek. Böylece halkın sermayesine dayanan siyasi partiler oluşacaktır. Bu yeni partinin kurulmasından ziyade mevcut partiler bu yolda desteklemekle olacaktır. O zaman siyasi partiler artık sermayeye esir olmayacaklardır.
  2. Partilerin itibarı artınca meclisin itibarı da artar. Milletvekilleri artık kanunları kendileri çıkarır. Hükümet kanunları hazırlamaz. İcra ile yasama arasında denge oluşur. Şimdi kanunları hükümet hazırlıyor. Onu da kendisi değil baskın sermaye hazırlatıyor. Türkiye yağmalanıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi iç yargısını kurmalıdır. Hakimlerini kendisi seçmelidir. Dışarıdan atanmış hakimler meclisin tasarruflarına karışamamalıdır. Anayasa Mahkemesi iç mahkeme olmalıdır. Yani meclis tarafından ve milletvekilleri arasından seçilmelidir.
  3. Cumhurbaşkanı devletin başında, herkes onun emrinde ama o da meclisin emrinde olmalıdır. Meclise itaat eden bir başkan millete itaat emiş olur. Sonra da kendisine itaat edilmeye hak kazanır.
  4. Hükümet mutlaka meclis tarafından dış baskıya maruz kalmadan oluşturulmalıdır. Bunun için ordu hükümetten bağımsız devlet başkanına bağlanmalıdır. Ama ondan sonra da artık ordu idarenin işlerine karıştırılmamalıdır. Böylece hükümet itibarını kazanmış olur.
  5. Yargı tarafların seçecekleri hakemlere dayandırılmalıdır. Tarafsız ve bağımsız olmalıdır. Hakimler davaları yürütmeli, soruşturma yapamamalı, kararlar vermemelidir. Sadece reddetme yetkisi verilebilir.
  6. Ordu doğrudan Cumhurbaşkanına bağlanmalıdır. Bütçesi anayasa ile belirlenmelidir. Bütçenin beşte biri ordunun olmalıdır. Emekli ve muvazzaf orgenerallerden askeri meclis oluşturulmalıdır. Devlet başkanı onlarla istişare ettikten sonra kanunları ve hükümet kararlarını onaylamalıdır. MGK kaldırılmalıdır. O zaman ordunun itibarı da iade edilmiş olur.

İşte biz burada bunun için toplanıyoruz. İleride Türkiye’nin bu seviyeye çıkmasını istiyoruz. Sonra bütün dünyanın bu seviyeye yükselmesini istiyoruz. Bunu nasıl başaracağız? Örnek olarak önce kendi ocağımızı kuracak, sonra kendi bucağımızı kuracağız. Burada söylediklerimizi yaşayarak göstereceğiz. Başardığımızı gördükçe diğer insanlar da bizim gibi yapacak ve dünya yeni medeniyete doğru hızla ilerleyecektir. Bizim büyümemizden çok örnek olmamız ve bu siteler arasında ileride dayanışmayı sağlamakla gerçekleştireceğiz.

Şimdi bu açıklamamızdan sonra kendimize dönelim.

Biz niçin yaratıldık? Görevimiz nedir? Onu ele alalım:

  1. Allah bizi iş yapmamız için yarattı. “Biz insan ve cinleri ibadet etmeleri dışında bir amaçla yaratmadık” âyeti bunu açıkça ifade eder.
  2. İnsanın işi yine insanın kendisine hizmettir. “Arzda olanların hepsini birlikte sizin için yarattık” âyeti buna delalet eder. Biz de arzın içindeyiz. O halde Allah bizi de bizim için yarattı. Kendisine halife yaptı.
  3. İnsan önce kendisine karşı, sonra bakmakla yükümlü olduğu kimselere karşı, sonra komşularına karşı sorumludur.
  4. Komşular aşiret, kabile, şa’b, kavm ve insanlıktır. Biz kabilemize kadar kişilerle doğrudan ilgileniriz. Ondan sonrakilerin bize hicret etmelerini bekleriz. Gelirlerse barındırırız. Gelmezlerse biz sorumlu değiliz.

Ayrıca herkese aş ve herkese iş müesseselerinin kurulması için çalışırız.

Bu amaçla kurmakta olduğumuz “Ahşap Evler Ortaklığımız”ın planını veriyoruz.

Beş kişilik bir ekip bizim “Ahşap Ev”i bir ayda çıkarır:

  1) Biçme                   100 saat

  2) Doğrama             100 saat

  3) Yönme                 100 saat

  4) Delme                  100 saat

  5) Dizme                  100 saat

  6) Bağlama              100 saat

  7) Silme                    100 saat

  8) Yerleştirme         100 saat

  9) Kapı Pencere      100 saat

10) Temel ve Örtü     100 saat

On kişilik ekip ayda dört ev çıkarır.

100 kişilik ekip yılda 300 ev çıkarır.

Şimdi biz ilkini ayda bir ev çıkaracak şekilde bir teşkilatlanma istiyoruz.

Bir ev için 10 000 dolara ihtiyacımız olacaktır. Yüz ortak yüzer dolar vererek ayda bir ev yapabileceklerdir. Yapılan evler satılacaktır. Bu evler %10 kârla satıldığı zaman senede %100 kazanç sağlanacaktır demektir. Bunun anlamı, senede ödenen 1200 dolar bir sene sonra 3600 dolar olacaktır. İki sene sonra 8400 dolar olacaktır. Üç sene sonunda kişi dairesini alabilecektir. Satılmaz da kiraya verilirse o zaman senedeki gelir %10’lara düşecektir. Ona göre yıl uzayacaktır. Kiraya da verilemezse, sekiz seneye kadar çıkacaktır demektir. Bu işin oluşması için iki temel hazırlığımıza ihtiyaç vardır:

1- Örnek ev ortaya çıkmalıdır.  2- Muhasebe işlemeye başlamalıdır.

Bu iki müessese doğum sancıları içindedir ama henüz doğum olmamıştır.

Başarılı olmak için Allah’a dua ediyoruz...

 

 






Son Eklenen Makaleler
Reşat Nuri Erol
Kooperatif-6; kooperatiflerin dünyadaki durumu
25.04.2024 237 Okunma
1 Yorum 25.04.2024 09:57
Reşat Nuri Erol
Kooperatif-5; sürdürülebilir kalkınma modelidir...
24.04.2024 247 Okunma
1 Yorum 24.04.2024 07:28
Reşat Nuri Erol
Kooperatif-4; Akevler ve kooperatiflerin özellikleri…
23.04.2024 267 Okunma
7 Yorum 23.04.2024 06:29
Reşat Nuri Erol
Kooperatif-3; Kooperatif tasarruf ettirerek kazandırır
22.04.2024 263 Okunma
7 Yorum 22.04.2024 09:12
Mete Firidin
Abdestsiz Kuran Okumak!
20.04.2024 118 Okunma
7 Yorum 21.04.2024 20:19
Reşat Nuri Erol
Kooperatif-1; kısa tarihçe, tarif, özellik, öneriler
20.04.2024 319 Okunma
7 Yorum 21.04.2024 07:04
Reşat Nuri Erol
Kooperatif-2; özellikleri anlamaya devam edelim
20.04.2024 314 Okunma
8 Yorum 21.04.2024 07:05
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası’ çalışması
18.04.2024 292 Okunma
1 Yorum 18.04.2024 09:47
Ahmet Mermer ( Sosyolog )
BİR FİLMİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
17.04.2024 253 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol’
17.04.2024 283 Okunma
1 Yorum 17.04.2024 10:08
Reşat Nuri Erol
“Yeni Bir Anayasa” ve anayasa seminerlerimiz
16.04.2024 309 Okunma
1 Yorum 16.04.2024 08:29
Reşat Nuri Erol
Seçim, seçim sonrası ve İsrail’de savaş sirenleri!
15.04.2024 310 Okunma
1 Yorum 15.04.2024 08:56
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER-2
14.04.2024 185 Okunma
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1563 Okunma
Reşat Nuri Erol
2024 seçimlerine emekliler damgasını vurdu!
14.04.2024 283 Okunma
Reşat Nuri Erol
Türkiye, Araplar, İslâm âlemi bayram yaptı mı?-2
11.04.2024 363 Okunma
1 Yorum 13.04.2024 07:52
Mete Firidin
Ebabil
10.04.2024 957 Okunma
Reşat Nuri Erol
Türkiye, Araplar, İslâm âlemi bayram yaptı mı?
10.04.2024 394 Okunma
1 Yorum 14.04.2024 11:10
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 6
10.04.2024 296 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 5
9.04.2024 292 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 4
8.04.2024 366 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 3
7.04.2024 381 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 2
4.04.2024 332 Okunma
1 Yorum 04.04.2024 09:25
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 1
3.04.2024 403 Okunma
1 Yorum 03.04.2024 10:18
Ahmet Yücel
EMEKLİ ÖĞRETMENDEN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
3.04.2024 102 Okunma
2 Yorum 05.04.2024 23:45
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 7
1.04.2024 297 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 817 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 6
28.03.2024 329 Okunma
1 Yorum 28.03.2024 05:54
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
SİNAN OĞAN KADAR OLABİLMEK
27.03.2024 179 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 5
26.03.2024 397 Okunma
7 Yorum 26.03.2024 09:06
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 4
25.03.2024 402 Okunma
1 Yorum 25.03.2024 09:00
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 3
24.03.2024 413 Okunma
1 Yorum 24.03.2024 05:49
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 97 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 46 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 66 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 58 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 45 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 60 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 66 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 43 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 2
23.03.2024 433 Okunma
1 Yorum 23.03.2024 10:16
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” işbirliği - 1
21.03.2024 427 Okunma
7 Yorum 21.03.2024 09:35
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 29
20.03.2024 320 Okunma
Yasin Kılar (Karar Danışmanı - Mentor)
YENİDEN HATA PARTİSİ
18.03.2024 266 Okunma
Hilal Çekmen
ADİL DÜZEN AÇISINDAN KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TEMEL İLKELER
17.03.2024 295 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Oruç ile İlgili Beş Kavram
17.03.2024 204 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 28
17.03.2024 345 Okunma
7 Yorum 17.03.2024 07:53
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 1599 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 27
16.03.2024 362 Okunma
5 Yorum 16.03.2024 11:10
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 26
15.03.2024 403 Okunma
5 Yorum 15.03.2024 09:14


© 2024 - Akevler